ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'nin haline dayanamayıp video çeken turist
-
mick'in diğer videolarını da izlemenizi öneririm. kendisi türkiye aşığı bir ingilizdir.
erdoğan'ın abd ziyaretini yarıda kesip dönmesi
-
şimdi aslında ne oldu ?
dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu, muhammed ali vefat edince, bizimki bunu muazzam bir seçim malzemesi olacağını düşünerek, yancılarını da alıp amerika'ya gitti.
oradaki cenaze protokolünü delip,
cenazede kuran okumak istedi, imam kabul etmedi.
konuşma yapmak istedi, aile reddetti.
tabutun üzerine kabe'nin bir örtüsünü koymak istedi, imam kabul etmedi.
bunun üzerine 2 günlük cenaze programını daha ilk günkü törenin henüz 3-4 saatinde iptal etti.
hani cenazeye gidiyodun ? hani allah rızası içindi ? neden dönüyosun ?
senin gibilere yedir bunları.
düşünsene bunları yaptığını ? nasıl servis edilecekti dünyaya ve anadoluya.
muazzam bir seçim malzemesi.
la olm sen oradaki elin amerikalı müslümanını türk'le ya da arap'la mı karıştırdın ?
sana böyle posta koyarlar.
sen burada esip gürler, hakaret eder, sürdürür, azarlarsın ama, elin amerikalı imamı senin zincirin ötesine bile geçmene izin vermez.
bu oyunu kendi çöplüğünde oynarsın sen anca.
hadi bakiyim, başka kapıya.
metrobüse binmenin artık imkansız olması
-
farkeden farketmiştir. bu sene istanbul'da inanılmaz bir nüfus patlaması oldu. bunu öğlen vakti bile toplu taşımaya bakarak anlayabilirsiniz. alışveriş merkezlerine bakarak anlayabilirsiniz. özellikle beylikdüzünde bir patlama var. geçen ay bir hafta sonu marmara park'ı görünce dona kaldım. inanılmaz bir şey bu. büyük ihtimal feci bir göç var araplar haricinde de. artı herkesin maddi durumuna bakmadan bir tane elini tuttuğu diğeri kucağında bir diğeri de bebek arabasında 3 çocuğu var. arkadaş niye bu kadar çoğaldık? böyle bir evlilik hayatı mı olur alışveriş merkezlerinde geçen bir ömür. bir insan yaşam alanı olarak nasıl buraya layık görülür aklım almıyor.
pişman olmak istemeyenlere tavsiyeler
-
ya pişman olursam diye hayatı erteleyeceğinize pişman olun daha iyi. pişmanlıklarınızdan ders çıkarabiliyorsanız sıkıntı yok.
"yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."
demeyin sonra.
tez danışmanı
-
seçmeden önce mutlaka şunları yapın:
1- bölümdeki diğer lisansüstü öğrencilerin hoca hakkındaki fikrini sormak, subjektif olarak nasıl bilindiğini gözlemlemek
2- lisansta veya lisansüstünde verdiği en az bir dersine gitmek, akademik olarak nasıl olduğunu gözlemlemek
3- danışmanım olur musunuz demeden, sırf tanışmak için hocayla görüşmeye gitmek, insani yönünü gözlemlemek
"kendi algınıza göre" bu üçünden de geçen hoca size büyük ihtimalle sıkıntı çıkarmaz.
veya sadece 3.yü yapıp hocayla tanışmaya gidin. insani olarak anlaşıyorsanız akademik olarak da bir şekilde halledersiniz.
nihat hatipoğlu'nun rektör olması
norveç'in avrupa birliği'nden ayrılması
-
hiçbir zaman üye olmayan ülkenin ayrılması.
akdeniz white sea olarak bilinir evet.
düzen ve simetri hastalarını mutlu edecek fotoğraf
-
düzen ve simetri manyaklarını zevkten zevke taşıyacak fotoğraflardır. bunlar gibi mesela;
1- istifcinin kralıyım; http://i.hizliresim.com/212zkn.png
2- anne ve bebeği; http://i.hizliresim.com/bpz20d.png
3- yaşasın convers kardeşliği; http://i.hizliresim.com/zkldvk.png
4- buzlar da kayar; http://i.hizliresim.com/o3a7z7.png
5- saçım şekil, önümden çekil; http://i.hizliresim.com/ljk1ye.png
6- tiroide iyi gelir; http://i.hizliresim.com/valylp.png
7- bu taraftan gitti rıza baba; http://i.hizliresim.com/nmargr.png
8- seçmece yok abla ben vereyim; http://i.hizliresim.com/v5g4lp.png
9- çıkma lastik bulunur; http://i.hizliresim.com/1vydkg.png
10- abi o parmağı çeksek ordan; http://i.hizliresim.com/lap34b.png
11- su gelir güldür güldür; http://i.hizliresim.com/7govba.png
12- kübik doğranmış sebze-meyve; http://i.hizliresim.com/pk5mo7.png
13- it ci düzeni bu olsa gerek; http://i.hizliresim.com/zkldvz.png (mest edici)
14- kakaolu kar; http://i.hizliresim.com/ljk1yp.png
15- aloe vera daki simetri; http://i.hizliresim.com/nmarga.png
16- mon ami nin 128 liği bu kahvede; http://i.hizliresim.com/v5g4ld.png (mavi yine bitmiş)
17- meyveli gazoz dünyası; http://i.hizliresim.com/1vydkb.png
18- parkomat bozuksa park etmeyiniz; http://i.hizliresim.com/rmg9vz.png
19- veni vidi vici; http://i.hizliresim.com/7govbr.png (ah benim güzel abim, ne yol tepmişsin sen öyle)
20- kiloyla eti negro; http://i.hizliresim.com/pk5mob.png (sanırım bu oreo imiş, fanları beni uyardı, sağolsunlar)
21- tetriste çubuk beklerken; http://i.hizliresim.com/g8koaq.png
22- çöp kovası başında kalem açarken; http://i.hizliresim.com/9ovl5o.png
23- başımı sokacak bi yer olsun yeter; http://i.hizliresim.com/qm4blv.png
24- 1 top sade lütfen; http://i.hizliresim.com/mp6jy7.png
25- seçmece yok abla ben vereyim (2); http://i.hizliresim.com/qbrmlr.png
26- it ci düzeni bu olsa gerek (2); http://i.hizliresim.com/xkb4oo.png (mora bayılırım)
27- ben askerde kamuflajcıydım; http://i.hizliresim.com/bdlb2n.png
28- bahçıvan kör oldu; http://i.hizliresim.com/d3nb2q.png
29- istif benim işim; http://i.hizliresim.com/578vka.png
30- tarladan bugün geldi bunlar; http://i.hizliresim.com/a7ajgq.png
a101'in 3.95 tl'ye sabahattin ali kitabı satması
-
millet beynini yemiş arkadaş. bir tanesi de yazmış sabahattin ali'yi markete düşürmeseydiniz iyiydi diye. ulan asıl milyonlara ulaşan markete girmesi güzel değil mi? sadece sen ve senin gibiler okusun diye mi yazdı adam bunları elin oğlu gelir lan 3.95 bir şey değilmiş deyip alacak kendisi okumasa bile en azından evde gören birisi okuyacak.
bu insanlardaki bende olan kimsede olmasınları, benim okuduğumu sadece parası olan okusun durumu olmayanla aynı şeyi okuyamam ya da ucuzlayan şeyin kalitesinin düştüğünü düşünmeleri beni öldürüyor.
bu kampanyayı a101 değil de migros ya da amazon yapsa her yerde paylaşılıyordu.
edit : conturupontuk'tan mesaj geldi migros'ta da 6.99’a platon, dostoyevski kitapları satılıyormuş.
kredi kartı aidatı
-
adamın kartını kullanıyorsak aidatını ödeyecekmişiz. başka bir arzunuz?
ulen arkadaş bir halttan haberiniz yok boş boş konuşuyorsunuz. bankalar sizin kartınızdan gelecek aidat uğruna kart vermez size. o ekstra söğüşlemesidir sadece.
bankalar, gecikmeden faiz alır. taksitlendirmeden faiz alır. kredi kartı ile ödeme alan esnaflardan anında ödeme için kesinti yapar, yada parasını 40 gün kulanır ondan sonra ödeme yapar.
kredi kartını kullanman için o kadar kampanyayı sadece geri zekalıca savunulan kart aidatı için yapmazlar.
fikriniz yok, zikriniz var arkadaş.
batı cephesinde yeni bir şey yok
-
erich maria remarque’ın savaş karşıtı romanı ve bu romandan uyarlanan filmlerin adı.
son çekilen filmi henüz görmedim ama buradaki yorumları okuduktan sonra ilk fırsatta izleyeceğim. kitabı okuyalı belki 25 yıl olmuştur. orijinal adı ım westen nichts neues. lise son sınıftaydım sanırım, babam tavsiye etmişti. “kitabın adı neden böyle ?” demiştim, “onu da sonunda anlarsın” demişti. okuma zevkini etkileyecek spoilerlık bir durum yok aslında ama uyarımı yapayım.
—— spoiler ——
roman kişileri, savaş janrının çoğu örneğinin aksine sembolik değil psikolojik karakterler. özellikle başrol özdeşlik kurabileceğimiz kadar gerçekçi işlenmiş. zaten romanda hamaset, kahramanlık, klişeler yok. ölen, acı çeken gerçek insanlar var. roman boyunca iyiden iyiye empati kurduğumuz, derdine, umuduna ortak olduğumuz baş karakter son sayfada ölüyor. hem de hiç epik bir mizansen bahşemedeğimiz, hiçbir kahramanlık emaresi göremediğimiz bir anlatımla çıkıveriyor hikayeden. okuyucu olarak bir yakınınız ölmüş gibi hüzünlere gark olmuşken romanın son cümlesine geliyorsunuz. cephedeki son durumu özetlemek için karargaha geçilen rutin bir telgrafta şöyle deniyor. batı cephesinde yeni bir şey yok.
---spoiler---
ölen kişinin babanız, kardeşiniz, oğlunuz olduğunu düşünün. sizin için dünya başınıza yıkılmış gibi gelebilir ama savaş için insan hayatı sözü edimeyecek kadar önemsiz. bir tepe terkedilmek zorunda kalınsaydı yahut stratejik bir köy, mezra falan ele geçirilmiş olsaydı telgraf metnine girebilecek bir içerik olacaktı. ama sadece biraz asker ölmüş işte, eh savaşta askerler hep ölür zaten. istatistiklere geçebilmek için bile yüzbinlerle, milyonlarla ölmeleri gerekiyor.
hollywood sineması 2. dünya savaşınının acılarını anlatmayı çok sevse de insanlık tarihinin asıl ilk büyük travması birinci dünya savaşıdır. yukarıdaki bir entride bir arkadaşın oldukça güzel açıkladığı gibi 1. dünya savaşının özeti şöyledir. yeni silahlar ve kural yok.
20. yüzyılın başında insanlığın büyük umutları vardı. teknoloji tarihte daha önce görülmemiş bir seyre girmişti. insan hayatı her geçen gün kolaylaşacak ve konforu artacak gibi görünüyordu. geçen birkaç yüzyılda reformist hareketler toplumu sekülerleştirmiş, aydınlanma devrimleri tamamlanmıştı. toplumlar feodalizmin arkaik tortularını geride bırakıyordu. zamanın ruhu pozitivizm ve rasyonalizmden yanaydı. kölelik kaldırılıyor, ulus devletler yükseliyor, özgürlük ve bağımsızlık ideal değerler olarak sivriliyordu.
birinci dünya savaşı işte bu umutları, bu iyimser havayı silip süpürdü. amerikan iç savaşında veya boer savaşında teknolojinin insan öldürmede nasıl maharetle kullanabileceğinin kısa bir fragmanını görmüş olsalar da insanoğlu bilim ve teknolojideki sıçramayı daha önce hayal edemeyeceği kadar büyük bir katliam makinesine dönüştürmesi 1. dünya savaşıyla mümkün oldu. ortaçağa özgü iki ordunun arazide karşı karşıya gelip, sonucun meydanlarda belirlendiği savaşların yerini çocuk, kadın, yaşlı, masum, sivil demeden herkesin kafasına bomba yağdırılan topyekün savaşlar aldı. dakikada binlerce kişiyi öldürebilen makineli tüfekler, mitralyözler, gökyüzünden bomba bırakan savaş uçakları, zeplinler ve insan ayırt etmeden herkesi aynı acılı ölümle buluşturan hardal gazı, klor gazı gibi kimyasal silahlar ilk defa bu savaşta geniş kapsamlı olarak kullanıldı.
hobsbawm sscb incelemesi özelinde yaptığı bir tespit vardır. "birinci dünya savaşı' nın çok daha küçük sayılarının, anlaşılabilir nedenler dışında, ikinci dünya savaşı'nın büyük niceliklerinden çok daha fazla etki uyandırması, bu savaşta ölenlerin anılarının ve kültünün çok daha büyük bir önem taşıması, oldukça gariptir. ikinci dünya savaşı "meçhul asker" anıtlarına benzer anıtlara yol açmadı ve savaştan sonra "ateşkes günü" ( 11 kasım 1918'in yıldönümü) kutlamaları zamanla savaş arası dönemdeki ihtişamını kaybetti. belki de on milyon ölünün asla böyle bir fedakarlık beklemeyenler üzerinde yarattığı etki, elli dört milyon ölünün bir katliam olarak yaşanan savaştan henüz çıkmış olanlar üzerinde yarattığı etkiden çok daha şiddetliydi."