hesabın var mı? giriş yap

  • on yıl önce "tehlikenin farkında mısınız" diyen insanlar şaka yapmıyormuş baya baya nostradamus benzeri şaşmaz kehanetmiş bu . "siyasal islam zincirlerinden serbest kalırsa ortadoğu'ya döneriz, her yanımızda bombalar patlar, pakistan oluruz, afganistan oluruz aman" diye uyarıp durdu yıllarca adamlar . cahilmişiz amk. aptalmışız. güzelim ülkemizi kendi ellerimizle cehenneme çevirdik:(

  • ekrem imamoğlu büyük düşünen bir insan, tevfik göksu'yu düşüneceğini sanmıyorum.

    tevfik göksu, icraatleriyle değil de asılsız iddialarıyla tanınmış bir insan. üstelik bundan rahatsızlık duymuyor. ekrem imamoğlu'nun, "sizce tevfik göksu söylüyorsa doğru mudur?" demesinin sebebi de o. "yine ne iddia edecek?" diye merak eden varsa izleyebilir, diğer türlü zaman kaybı.

  • güçlü birinin annesi vefat edince programını iptal edip, şehit olan 24 garibanı umursamayacak bir kişiliğe sahiptir.

    edit: gg sebebiyle sıfat seçimini sizler yapın dostlar.

  • universiteden iki arkadasla aramda gecen olayla sanirim cozdugum hede dir. yurdisinda okumaktayiz,bir arkadasin babasi rahatsizlanmis hemen turkiyeye donmek istiyor biz de yurtta hep beraber ucak bileti falan bakiyoruz saat kacta var falan filan arastiriyoruz. sonra iceriden x sahisi geliyor soruyor hayirdir diye. anlatiyoruz iste olayi durun bi dakka diyip geri odasina gidiyor. bi 15 dakka sonra geliyor diyor sen hazirlan 4 saate bizim ucak seni goturecek. megerse adamlarin bikac tane ozel jeti varmis babasina sormus acil bir durum diye babasi da tabi oglum demis. simdi bu cocuk bizimle birlikte ozel yurtta kaliyor dayanamadim sordum abi niye eve falan cikmadin diye, hepiniz burdasiniz ortam var dedi gulumsedi gitti. ıste bence maddi zenginlik boyle bisey olsa gerek.
    edit:yazim hatasi.
    edit 2: cok soruldu napiyim artik yazayim, arkadas babasini kaybetti, son bir kere gormus oldu.

  • (bkz: yaa zekeriya kardeş çok rahat tutukluyordun)

    debe editi: debe editi olayına gıcık olduğum için hep "debe'ye gireyim de bir trollük yapayım" diyordum. nasıl mı, bu entry'yi tamamen değiştirip, tamamen zıt anlamlı bir şeyler yazmak, insanları ekşisözlük'te böyle şeyler nasıl yazılır diye şaşırtmak. mesela:

    -türkiye'yi yıllardır muhteşem bir şekilde yönetip çağ atlatan, hiçbir yolsuzluk ya da yasa dışı iş yapmayan ak parti'ye kurduğu kumpasın cezasını çekmektedir.

    gibi bir şey. ama yapmaya kıyamadım, çünkü zekeriya öz, başka bir şey demeye gerek var mı?

  • her sınıfta, atatürk'ün fotoğrafının yanına asılması gereken, simge görsel dir.

    sağlık sıhhat yerindeyken " kızları okutmayın, buluğ çağında evlendirin yoksa çok ayıp olur günah olur " diyen yobaz tipler, can boğaza gelince o okumuş kızların elinde şifa arıyorlar.

    yok mu depremi engelleyen, roketleri düşüren şeyhlerinin öğrettiği bir dua? oku, üfle, zımba gibi ol. niye namahrem eli değdiriyorsun vücuduna.

    edit: iftira attığımı söylemişler buyurun kendi ağzından dinleyin: video

    nasıl da saydırıyor hem okuyan, hem çalışan kadınlara.

  • edit: söylenenlere göre iş başkaymış. ilke'nin sevgilisi san francisco'daki hult business school'da olduğu için san francisco'ya gitmeye çalışıyormuş ilke. fonlanan ilke'nin eğitimi değil de başka bir şey sanırım:) bu bilgi şimdilik teyide muhtaç tabii.

    başlık sahibi kaçmış. ama herkes bilir ki bir kere internete konan şey asla yok olmaz. özetle arkadaşının sivas üniversitesi'nin amerika şubesine gidebilmesi için para toplamaya çalışıyordu. ekran görüntüsü görsel.

    dilencilik sayfası da şöyle bir şey görsel

    ne qs top universities ne de times higher education world university rankings'e girmeyi başarabilmiş, amerika'daki üniversiteler arasında da ilk 500'e ancak girebilmiş san francisco state university de yapılacak bir yüksek lisans için yapılan online dilencilik.

    bakın tekrar söylüyorum dünya çapında yapılmış sıralamalarda adı bile geçmiyor, listeye bile girememiş. amerika içinde yapılmış sıralamada da 401-500'üncü dilimine girebilmiş bir okul. aşağıdaki linkten bakabilirsiniz. derecenin us college rankings yani sadece abd üniversiteleri sıralaması olduğuna dikkat. türkiye'de bundan daha iyi en az on üniversite vardır.

    https://www.timeshighereducation.com/…te-university

    bu üniversiteler şu şekilde çalışır: başvuran ve aptal olmayan herkesin parasını verip yüksek linsans yapmasına izin verirler ki finansman sağlansın ve çark dönsün. amerikanın en iyi 500 üniversitesinden birine finansman sağlamak isteyenler burs verebilir.

    bu yöntem gerçekten güzel çalışıyor. abd'nin aksaray üniversitesi seviyesindeki yerlerden kabul alıp sonra insanların eğitim konusundaki hassasiyetlerini suistimal ederek para topluyorlar. alırsın kabulünü harvard'dan, stanford'dan sonra göğsünü gere gere bağış istersin ama sen gidip nişantaşı üniversitesi'nin abd şubesinden kabul alıp para topluyorsan bu dilenciliktir. hatta taahhüt ediyorum bu kız times higher education world university rankings'te ilk 50'ye girmiş bir üniversite'den kabul alsın ben de 500tl bağışta bulunacağım, hak etmiştir çünkü. ama bu haliyle olmaz.

    aşağıya ayrıca bursiyerimizin kalbi kadar temiz araştırma geçmişi sayfasını da bırakayım:)

    https://www.researchgate.net/…file/ilke-bayazitli-2

    gerçekten bıktım bu dilencilerden. bunlar yüzünden gerçekten başarılı ve hak eden arkadaşlarım çalışmaları için burs bulmakta zorlanıyor. bundan sonra gördüğümü böyle yerin dibine sokacağım. duyun sesimi ey vakıflar, dernekler! bu istismarcılara para kaptırmayın. hitay vakfı diye bir vakıf 3000tl bağışlamış görünüyor mesela. gerçekten faydalı yerlerde kullanılabilecek 3000tl potansiyel boşa gitti resmen. yazık.

  • hayret bir olay.
    halbuki hemen kapıları açıp maaş bağlamaları, ücretsiz sağlık hizmeti sağlamaları gerekiyordu.

  • socrates fc'nin 131'inci bölümünde ilhan özgen, luis figo belgeselinden bahsederken kendi değerlendirme kriterlerini şöyle sıralamıştı:

    -olayın kahramanları yeterince konuştu mu konuşmadı mı?
    -kahramanı rahatsız edecek tezatlıklar yaratılmış mı? (barcelona başkanının figo hakkında söylediği "kalleş, hain" sözlerini örnek veriyor)
    -kurgu nasıl?
    -sadece bir olaya değil o döneme ışık tutabilmiş mi?

    işte ben de fatih terim belgeseline de objektif olarak ilhan özgen'in bahsettiği kriterlerle yaklaştım ve sonuç aslında tam da benim beklediğim gibi oldu.

    -ilk kriterimi ele alarak yorumlayacak olursam fatih terim ve çevresi haricinde olayların kahramanlarının görüşlerine neredeyse hiç yer verilmediği görülüyor. galatasaray'dan ayrılış dönemlerinde keşke olayları bir de yönetimler tarafından dinleyebilseydik mesela. yahut milan döneminde inzaghi, shevchenko, pirlo gibi oyuncuların görüşlerine de yer verilseydi. hiç olmadı ünal aysal konuşsaydı da fatih terim'in ayrılığını neden tv'den öğrendiğini bilseydik. ancak bunların hiçbirini göremedik. zaten fatih terim'in çevresindeki insanların, belki de onlarca röportajda anlattıklarının ötesine gitmeyen görüşleri vardı sadece. bu yüzden, bu kriterde sınıfta kaldı belgesel.

    -ikinci kriterde ise zaten ben sanmıyorum ki bir kişi bile fatih terim'i rahatsız edecek olayların/durumların belgeselde yer alacağını zannetmiyordu. bakın ben demiyorum gidip kebapçı ile konuşsunlar ya da ne bileyim figo belgeselindeki gibi biri çıkıp hocayı sert sözlerle yerden yere vursun. sadece bir kişi de yok muydu acaba fatih terim efsanesine anti-tezler üretebilecek? en basiti, tüm kulüplerinde neden bütün yönetimlerle ters düştü sorusuna bile yer verilmiyor burada. haliyle baş kahramanı rahatsız edecek hiçbir şeyin yer almadığı yapımlar da "belgesel" olmuyorlar. çünkü belgesel dediğimiz şey biraz daha objektif bir gözle tüm tarafların söz haklarına yer vermeli zannediyorum.

    -belgeselin en zayıf yönlerinden biri de kurgusu. banu yelkovan - arda turan geçişi dışında kurguya dair elimizde çok az numara var. üstelik hiçbir beklentim olmamasına rağmen en azından belki fatih terim'in kişisel arşivinden bir şeyler görürüz diye heyecanlanıyordum ama o da yok. bu arada bodrum'daki evi gerçekten şahaneymiş. umarım ailesi ve torunlarıyla çok mutlu günler yaşarlar.

    -dönemi yansıtma kriterinde ise ne yazık ki yine sınıfta kalıyor demeliyim. 2000'lerde türkiye'nin dışa açılma politikalarını, galatasaray ve fenerbahçe'nin avrupa'da aynı dönemde çeyrek-yarı finaller yapmasını, fatih terim'in futbolculuğunda futbol sosyolojisini vs. hemen hiçbir açıdan dışarıya çevrilmiyor kameralar. hep içeride, hep fatih terim'in ekseninde. oysa fatih terim'in hayatı aslında birçok noktadan türkiye'nin geçirdiği dönüşümle de kesişiyor. buralar da es geçilmiş.

    sözün özü, terim yapımı bir belgesel olmamış. fatih terim'i yeni kuşaklara tanıtacak, ona saygı kuşağı cinsinden bir yapım olmuş. bu yönüyle sınıfı geçebilir belki ama tamamen fatih terim'in sportif kişiliğinden bağımsız olarak söylüyorum ki bir yapım olarak vasatın altında kalıyor. hele eldeki malzemeyi düşününce...

  • istanbul büyükşehir belediye başkanı ekrem imamoğlu ibb'de bugün rapor edilen bulaşıcı hastalık kaynaklı ölüm sayısını 164 olarak açıklarken, aynı dakikalarda yalancı fahrettin'in ülke çapında ölüm sayısını 92 olarak vermesiyle ortaya çıkan sonuçtur.

    edit: her bulaşıcı hastalık covid değildir diye karşı çıkan arkadaşlar haklıymış. imamoğlu az önce ölenlerin hepsinin kara veba kaynaklı olduğunu açıkladı. covid'den 1 kişi ölür gibi olmuş ama suni teneffüs yapıp hayata döndürmüşler.