hesabın var mı? giriş yap

  • bu isyan ateşinin tek bir çatı altında toplanarak yangına dönüşmesini dilediğimdir.

    madem ki bir isyanı başlattın sevgili serkan o halde topla tüm eskileri ve yahut ateşli yenileri '' her şeye rağmen her şekilde '' diyerek yeni bir çatı altında, bu sefer '' yine '' eskisi gibi kendiniz gibi davranarak çizmeye devam edin.

    emin olun ki sizleri asla yalnız bırakmayız...

    bizleri sizsiz bırakmayın...

  • yanlışlıkla batırılmasındaki zaafiyetler şöyledir :

    1- tüm kıbrıs harekatının sorumluluk bölgesinde marine corps gibi insiyatif sahibi amfibi bir harekat merkezinin olmayışı.

    harekat için adana 'da konuşlu bir komuta merkezi kurulmuştur. fakat kuvvetler arası yatay bir koordinasyon yoktur. mesela hava desteği isteyen bir kuvvet kendi üstlerine bu ihtiyacını dikey olarak yukarı, en üst kuvvet komutanlığına bildirir. en üstteki birim hava kuvvetlerine bunu bildirip bu sefer emir olarak hava kuvvetlerinde aşağı birimlere iletilir. söz konusu temasta ne mürted üssünden kalkan uçaklar, ne de tcg kocatepe arasında birbirlerini doğrulatacak bir kripto veya işaret/parola yoktur. uçaklarla 3 gemilik filonun temasları 13:45 ve 15:20 de gerçekleşiyor. akşam mürted üsse dönüldüğünde bile olanların kimse farkında değil. ancak sabah saat 09:00 kocatepenin batırıldığı anlaşılıyor. (işte bu yüzden amerikan deniz piyadelerinin kendi organik hava desteği vardır.) (bkz: harrier)

    bu aynı zamanda ilk harekatın beklenildiği sonucu vermemesi, deniz piyadeleriyle havadan indirilen birliklerin buluşamaması ve birleşmiş milletlerin ateşkes kararına uyulması zorunluluğunu doğurmuştur. bu arada yunanistandaki cunta düşmüş daha demokratik bir yönetim başa gelince yunanistan ve rum tarafı batının gözünde daha legal ve daha mağdur konuma geçmiştir.

    2- harekat boyunca 1. taktik hava kuvvet komutanlığı olası bir yunan taaruzuna karşı batı hava sahasını kontrol etmekle görevlendirilirken, 2. taktik hava kuvvet komutanlığına bağlı filolar kıbrıs üzerinde görev almıştır.

    fakat rodos un güneyinde yola çıkan yunan deniz filosunun 1.taktik hava kuvvetine bağlı keşif uçaklarınca görüldüğü ancak temasın devam ettirilmediği söyleniyor. (eğer doğruysa ilk hata bu.) görev paylaşımının aksine 1.taktik hava kuvvete bağlı mürted üsten kalkan 141. ve 142. filolar arnavut burnu ile baf arasına gönderiliyor. hatta verilen emirde daha önce tüm dünyaya ilan edilen bu yasak bölgede yüzen ne varsa batırılması, eğer bir şeye rastlanılmazsa baf liman tesislerinin bombalanması emri veriliyor. (ikinci hata da bu. bölge 2. taktik hava kuvvet komutanlığının sorumluluğundaydı.)

    3- deniz kuvvetlerine bölgede yapılacaklar hakkında hava kuvvetlerine verilen emir bildiriliyor. girne açıklarında tcg tınaztepe de harp filosu komutanı tuğamiral nejat tümer e arnavut burnu ile baf arasında herhangi bir gemimiz var mı? diye soruluyor. cevap olarak yok deniyor. fakat burada olası bombardımandan sonra kalanları temizlemek için birileri (?) tcg mareşal fevzi çakmak, tcg adatepe ve tcg kocatepe yi yolluyor. (burada bir başka işgüzarlık var.)

    4- tcg mareşal fevzi çakmak, tcg adatepe ve tcg kocatepe gemileri amerikanın ikinci dünya savaşında kullandığı gearing sınıfı destroyerlerdir. mimari olarak birbirlerine benzemekte ve yunan donanmasında da yine nato yardımıyla amerikandan verilmiş aynı gemilerden bulunmaktadır. bu haliyle görünüm olarak da her iki ülkenin pilotları tarafından aldatıcı olabilmektedir.

    5- baf açıklarında hem amerikanın 6.filosu, hem de sovyetlerin akdeniz filosu gelişmeleri yakından izliyor. her iki filo da 20-25 gemiden oluşuyor. bundan başka çatışmalar sırasında adadaki nato nun dinleme tesisleri aktif olarak çalışıyor. o sıralar doğu ve batı bloğunun istihbarat servisleri ortadoğuya göre buralarda maksimum kadro bulunduruyorlar. ciddi bir elektronik karıştırma söz konusu. söylenenlere göre ege de uçaklarımız hayali ihlalleri önlemek için devamlı kalkış yapıyorlar.

  • büyük düşünür, yüce filozof sinan engin'in; "tokyo ne kardeşim! ne başarısı var. ne yapmış biri bana anlatsın yani, ne yapmış.." şeklinde inanılmaz temellere dayanan açıklaması..

    bir tarafta 2012 olimpiyatlarında 7 altın, 14 gümüş, 17 bronz toplamda 38 madalya alan japonya, bir tarafta 2 altın, 2 gümüş, 1 bronz toplamda 5 madalya alan türkiye.

    kısaca; başkaları adına utanmak

    edit; efes darth uyardı. bizim 1908 den beri katıldığımız olimpiyatlarda toplam madalyamız 88 adamlar geçen sene 39 tane toplamış toplamda 139 altın 435 madalyaları varmış.

  • pek görüsülmeyen, aslinda dogum gününüzden hic haberi olmayan insanlarin facebook'ta dogum gününüzü kutlamasini bir garip bulsam da, bugüne kadar cok da yadirgamamistim.
    ancak bugün 9 ay önce ölen bir arkadasin dogum günüydü. ve kendisinin öldügünden bile haberi olmayan 5 arkadasi duvarina dogum günü dileklerini ilistirmisler. icim acidi... eger bi insanin 8 aydir ortada olmadigini farketmiyorsaniz, öldügünü kimseden duymuyorsaniz, gercekten o insanin arkadasi misiniz?

    edit: kiz vefat edeli 4 sene oldu, hala bi kac arkadasi her sene israrla dogumgunu mesaji yaziyorlar duvarina, ne tuhaf insanlar var

  • fiilen uyduğum yasaktır.
    arada bir kaçamak yaptığımız da oluyor.3 aylıklarımızı almak gibi filan...(meraklısına : 1943 doğumluyum)

    yıllar sonra gelen not : başlık başıma kalmış.

  • 20 yıl önce tuğla gibi büyük, hesap makinesi gibi tuşlu cep telefonları vardı, bugün iphone 13 var, samsung s21 var.

    süpürmek için açması 5 dk süren bordo süpürgeler vardı, bugün dyson v11 var.

    100 km’de 15 litre yakan atmosferik motorlu arabalar vardı, bugün yarı hibrid 4.5 litre yakan araçlar var.

    20 yıl önce fatih terim vardı, bugün hala fatih terim var. yetmedi mi artık mınakoyum!

  • atilla taş'ın yamyam style videosunun altına

    -işte sizin gibiler yüzünden biz de helak olan kavimler arasına karışacağız.

  • mehmet demirkol'un "en büyük başarın hangisi?" sorusuna verdiği cevap:
    "bence en büyük başarısı bir insanın, tembelliğine karşı koymasıdır. bunu yapan her şeyi yapar."

    hayata ve hayatına yön vermek isteyen fakat bir türlü harekete geçemeyen, kendine motivasyon sağlamak için birinin gazına ihtiyacı olan herkese semih saygıner'in röportajlarını izlemeyi tavsiye ediyorum... sen çok yaşa semih abi.

  • debe entry'sini (bkz: #123265009) görünce epey şaşırdım.

    ilaç represantı (ama elitlik de vurgulanıyor, bugünküler gibi pis kaka değil) doktor babayla kanka. neden acaba? hatta söylenene göre babanın bir sürü represant kankası var.

    bu represant babayı ve anneyi o kadar çok seviyor ki(!) ta ingiltere'den çocuğuna eşşek kadar oyuncak getiriyor.

    ama nedense yıllar sonra bu “kanka” respresant olayı bile hatırlamıyor. e yapması gerekmiş yapmış, muhtemelen de patronu yaptırtmış işte diye düşünülmüyor da neymiş, çocuk mutlu etmek bu kadar kolaymış.
    yahu ben amerika'dan airpods isteyene bile getirirken eriniyorum bu adam kendine/çocuğuna değil sana getirmiş. kolay mı olmuştur gerçekten? valizin yarısını kaplamış oyuncak ama şehzademiz çocuk sevindirmek bu kadar kolay işte diyor.

    ve bu entry debe'ye giriyor. arkadaşlar yolsuzluğu beyaz yaka yapınca cici mi oluyor?

    ilaç endüstrisini bilmesek bu represant-doktor arkadaşlığına da inanacağız. o kadar iyi arkadaşlar. tanısan sen de seversin...