ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vizesiz avrupa'ya karşılık kıbrıs
-
rahmetli rauf denktaş zamanında şöyle demişti.
"bugün yavrusunu satan yarın anasını satar."
kıbrıs pazarlık konusu yapılmamalıdır.
orta doğu teknik üniversitesi
-
hahahah çok güldüm sözlük. oğlunu, kızını ahlak için bu üniversiteye göndermeyecekler varmış.
benim çocuklarda o kadar beyin yok demiyo da...
beyefendiler asgari ücreti beğenmiyor
-
az bile söylüyor. yüzlerine tükürse yarabbi şükür diyecek bir kitlesi var.
yandex'in fenerbahçe'ye sponsor olması
-
forma reklamanın üzerine adblock etiketi yapıştırarak sorunu çözebilirsiniz.
debe: güney doğuda çocuk olmak
umut sarıkaya
-
benim icin umut bi mizahcidan ziyade biraz felsefeci en cok da bi sosyolog. hayatimdaki en buyuk hayallerimden birisi nuri bilge ceylan'la birlikte film yapmalari. bana bu hayali kurduran sey her ikisinin de dostoyevski'de de vucut bulmus iyi ve kotu kavramlari uzerinde determinist yargilayciliktan uzak durmalari ve bu ikisinin insanin icinde degisik dozlarda bulundugunu onkabul etmislikleri (anlatmalari demiyorum zira boyle bir dertleri de pek yok) bu entryde uzerinde durmak istedigim konu ise daha once de hakkinda baslik acilan umut-varos iliskisi uzerine yapilan tartismalar.
ben umut'u varos olarak degil metropolun kenar mahalle cocugunu/insanini anlatan bir anlatici olarak goruyorum. kenar mahalle cocugu, buyuk bir sehirde dogmus veya erken yasta oraya goc etmistir ve ailesinin bavulunda anadolu'nun karakteristigini tasimaktadir. buyudugu mahalle de buram buram anadolu kokar. fakirlik, muhafazakarlik, kabalik gibi unsurlar vardir bu mahallede ve bavulda. ancak bu kenar mahalle cocugu (tabi burada mahalledeki her cocugu kastetmiyorum, bir sekilde ufku mahallenin otesine tasabilenlerden bahsediyorum) mahallenin otesine cesitli vesilelerle cikar.
mesela ben izmir'de kenar mahallede yasarken ortaokulu ve liseyi alsancak'ta okudum. bu anlamda dersane muessesesi de mahallenin disina cikmak icin bizim jenerasyon icin vesile olmustur. umut tarzi kenar mahalle cocugu, mahalle ve kendisine ugrak noktasi yaptigi sehir merkezi arasinda bir arada kalmislik yasar. ancak surekli surette kenardan merkeze dogru egilimlidir. (buna center ile periphery arasinda kalan semi periphery de diyebiliriz) sehre tutunmaya calisir ve tutunur.
varos nitelemesine karsi cikisimin nedeni de bu. varos, metropol kulturune/normlarina uyum gosterememe, tutunamama ve geri kalmisliktan siyrilamayip dejenere olma durumudur. umut ise metropole kizar ancak; ona egreti ama kararli bir sekilde tutunur. kendi karikaturuyle anlatmak gerekirse sehir onun icin ilkokulda sinir olunan ama kanka olunmak istenen zengin sarisin cocuktur.
umut'u sevmenin mizah anlayisindan cok benzer sosyokulturel seruveni yasamislikla alakasi oldugunu dusunuyorum. facebook'taki kadin anam grubuna (genelde az bilinen karikaturlerin paylasildigi) ilgi gosteren insanlarin bu anlamda onemli bi benzerlik gosterdiklerini gozluyorum.
yaran fıkralar
-
avukatın biri yeni aldığı son model arabasıyla arkadaşlarına hava atmak için sabırsızlanmaktadır. tam arabanın kapısını açıp arabasına bineceği esnasında yeniyetme bir sürücü gelir ve arabaya çarparak sol kapıyı uçurur.
adam sinirden kıpkırmızı olmuştur. tamir ettirse bile arabası eskisi gibi olmayacaktır. ne yapacağını bilmez şekilde dururken yanında bir polis arabası durur. adam hemen polise şikayette bulunur
"memur bey yeni arabamı acemi bir sürücü mahvetti. şikayetçiyim". polis sorar, "avukatsınız değil mi?"
avukat öfkeyle cevaplar. "evet ama bunun arabamla ne alakası var?"
polis gülerek, bütün avukatlar aynısınız sadece mallarınızı ve sahip olduklarınızı umursayan açgözlü insanlarsınız. eminim şu anda sol kolunun koptuğunun farkına bile varmadınız" der.
avukat şoke olmuş şekilde koluna bakıp çığlık atar: "rolex'im nerede?"
dipnot: fıkra çeviridir. bir kaç kere farklı şekillerde aradım başlıkta ancak bulamadım. inşallah arama kabızlığı yapmamışımdır
lost
-
obama bu dizinin son sezon ilk bölümü ile çakışmasın diye konuşma saatini değiştirmiş.
yapımcılar da kendisine bu bölümü dvd ile göndermişler.
şimdi obama gerçekten halk adamıysa bunu rapide yükler. bekliyoruz.
lex caecilia didia
-
milattan önce 98 yılında romalı bir hukukçu aşağıdaki kuralı koymuş :
“aynı kanun tasarısında birbiriyle yakın ilişkisi olmayan konuların yer alması yasak edilmiştir. bu şekilde, halkın kabul edeceğine inanılan teklifler, tek başına oylanırsa reddedileceği kesin olan tekliflerle beraber aynı kanun tasarısında yer alamaz."
20 aralık 2009 trabzonspor fenerbahçe maçı
-
güiza'nın atacağı gol ile fenerbahçe'nin kazanacağı maç. aha buraya yazıyorum. olmazsa yerim bu entry'i.
savcıda şeref varsa tırda silah olduğunu ispatlar
-
(bkz: silah demedim külah dedim)
ölüm en büyük gerçek bunu başsavcı da görmeli
-
hayatımda ilk defa bana bülent arınç ile kanka olma isteği uyandıran öneri; çünkü cümlesinden anladığım kadarıyla kendisi cenazeye bile alkollü gidebilecek kadar içmeyi seviyor ve ancak onunla kanka olursam "ne alaka lan" diyerek ensesine vurabilirim.
19 yaşında kızın 32 yaşında adamla çıkması
-
farklı versiyonunu tanıdığım var, adam 36 yaşında kız 19,
adama sordum aşık mısın?
cevap; 19 yaşında kıza aşık mı olacağım? ne aşkı dedi.
ee dedim niye o zaman?
onun bana aşık olmasını seviyorum dedi.
beni adamlığınla tavlarsan başının belası olurum
-
ortalığı leopar desen, parlak tayt, şeffaf sütyen askısı, dibi gelmiş sarı saç ve siyah kaşa bulayan açıklama.