hesabın var mı? giriş yap

  • "douche à cabine" olduğu için anlamlı bir a.

    ---
    2023 edit'i: fransızcada neredeyse kimse "douche à cabine" demiyormuş, doğrusu "cabine de douche" imiş. çok az sayıda sonuçta (bugün itibarıyla google'da 1900 civarı) "douche à cabine" ifadesiyle karşılaşılıyor.

    konuyu gündemimize taşıyan ertunga'nın şuradaki isyanı haksız değil: (bkz: #138806596)

    şu açıklamanın marka olarak tescil edilme kısmı makul geldi. türk'ün biri yarım fransızcasıyla böyle bir marka tescil ettirmiş, oradan yayılmış olabilir dedim. ama türk patent enstitüsünde sorgulama yapınca bu orijinal markayı bulamadım. teyit eden olup haber verirse burayı güncellerim.

    konuyla ilgili, emrah safa gürkan'ın şöyle bir tweet'ini buldum: https://twitter.com/…lan/status/1612437675004366853

    sonuç olarak, hatalı ya da neredeyse hiç rastlanmayan bir kullanım da olsa, hâlâ kelimenin douche à cabine'den geldiğini düşünüyorum.
    ---

  • yükselmemiştir, adeta patlamıştır.

    çok genç sayılmam, 30’um.
    1 tane müslüman arkadaşım yok. bildiğin yok. 10’a yakın arkadaş var 1’i bile müslüman değil.

    liselilerden ve üniversitelilerden hiç bahsetmeyeyim. dua bilene entelektüel diyolar.
    kısacası dini sevmiyor, hayatlarını kendi istedikleri gibi yaşamak istiyorlar.

    bir de, bir üst kuşağa bakıyorum. geneli akp türkiyesini yaşıyor. din hayatın heryerinde.

    türkiye çok keskin bir yol ayrımına girdi ve işin rengi günden güne değişiyor, geri dönülemez şekilde.
    ateist olup da müslümanlığa döneni görmedim daha. yalnız müslümanlığı bırakıp ateist olan bir çevrem var, değişime gözlerimle şahit oldum. her sene 1 2 arkadaşın nasıl sorgulayıp da bıraktığına.

    edit: imla, düzeltme vs.

  • (bkz: ilyada)
    ebem skildi yeminle. lan arkadaş, yunanla truvalı birbirine kılıç çekiyor. yunan diyor ki, sen benim karşıma çıkacak adam mısın? truvalı bir başlıyor 20 sayfa soyunu sopunu anlatmaya...
    yunan, tamam hadi vuruşak gardaş diyor. yoook. truvalı ibne soruyor bu sefer, peki sen kimsin?..
    al sana bi 20 sayfa daha.

    allahsız putperestler...

  • konservelerde pastörizasyon işlemi genelde dolumdan sonra yapılır. videodaki ürünler de paketler kapandıktan sonra pastörize edilecektir o yüzden mikroorganizma düzeyinde endişelenecek bir durum yok.

    bu tür açık üretimlerde fiziksel kirlilik en büyük problemdir. çalışanların kıyafetleri, boneleri/örtüleri, formaları uygun görünüyor.plastik eldivenin yırtılıp kopup üretime girme riski vardır. bu ürün zaten sonradan pastörize olacağı için eldiven vs gerekli görülmemiş olabilir.

    manuel operasyonun verimi düşüktür, yasak değildir. bu doypack formatındaki ürünün tonajı yeter seviyeye çıkarsa otomasyona geçmeyi düşünür firma ancak hala biraz niş bir ürün sanırım.

    görüntü bir charlie'nin çikolata fabrikası değil elbette dışarıdan bakan için. hem siz zaten paketli gıdaya karşı değil miydiniz kuzum? en doğalından ton balığı işte

  • eğer tanrı varsa ve sana verdiği akıl itibariyle beklediği sonuç eldeki verilerle kendisine ulaşılamayacağıysa çuvallayan kumardır, dünya imtihanını geçebilmek için biraz agnostik olmanın gerektiği bir yapı diyebiliriz buna

    bilhassa matematik derslerinde karşılaşılan sorulardandır, öyle bir soru olur ki boğuşur boğuşur işin içinden çıkamazsın, oysa hocanın beklediği cevap soruyu bilinen çözümsüz bir probleme indirgeyip çözülemeyeceğini göstermendir, sadece bunu gösterebilen geçer

    daha da basit bir şekilde alalım, hoca 3 bilinmeyenli bir denklemi çözmemizi ister ama ortada sadece iki tane eşitlik vardır, burada olayı bilmeyen öğrenci salladıkça sallar ve hatalı bir sonuca ulaşır, olayı bilense "ya hoca, buradaki verilerle bu denklemi çözemeyiz, sebebi de böyle böyle, eğer 3 tane eşitlik verseydin uzaydaki noktayı tam koordinatlarıyla yazardım ama 2 tane olduğu için doğru cevap şu eşitliği sağlayan herhangi bir nokta olabilir" der ve tam puanı alır

    açıkçası islam dinine inanan ama "keşke kuran'da biraz daha açıklayıcı bilgi verilseydi" diyen, gerçekliğine inanmam için elle tutulur kanıtlar bulunmayan hadis, sünnet gibi kaynakları büyük ölçüde şüpheli bulan, 1500 senedir din alimi geçinip dar çerçevelerden bakıp fetva veren ve ortalığı büsbütün karıştıran adamlara güvenmeyen biri olarak kafamdaki inanç haritasının bir kısmını agnostik tutmayı faydalı bulurum

  • tokyo'daki bir metro durağında büyük işler çıkaran suşi ustası. aslında, bu şehirdeki restoran zenginliğini göz önüne alınca, çok da şaşırtıcı değil:

    "michelin rehberi 2008 yılında yüz yılı aşan geleneğini bozup gözünü asya’ya çevirdi ve tokyo’daki restoranları incelemeye aldı. tam bir gecede tokyo dünyanın en çok michelin yıldızı sahibi şehri oluverdi. karşılaştırma açısından bakarsak, 2016 rehberine göre bugün paris’te toplam 101 restoranın michelin yıldızı bulunmakta. oldukça etkileyici, ama bu sayı tokyo’da tam 217! iki ve üç yıldızlı daha nadir restoranların oranından bahsetmeyelim bile. sukiyabashi jiro honten de ilk değerlendirme yılında üç yıldızını aldı ve bugüne kadar da, bir restorana verilebilecek bu en yüksek övgü seviyesini korudu. peki bir metro durağının köşesindeki bu ufacık restoran bunu nasıl başardı? hele ki suşi gibi minimalist bir yemekle."

    mert ozkeskin'in jiro ono ve restoranı hakkında kaleme aldığı yazı mizanplas'ta yayımlanmış:
    jiro: imkansız mükemmelliğin peşinde