hesabın var mı? giriş yap

  • halk tv yazarı ismail saymaz'ın dediğine göre; iyi partili bir grubun mansur yavaşa adaylık teklifinde bulunması üzerine mansur yavaş, altılı masa uzlaşırsa 'evet' diyeceğini söyledi.
    meral mommy'nin bu mansur yavaş politikası yavaş yavaş kesinleşiyor gibi. güneşli günler yakındır.

    edit: aktrolleri çıldırtacak açıklama.

    kaynak

    edit2: evet anlaşılan dediğim gibi aktroller çıldırmış durumda mesaj kutuma doluştular hatta bi tanesi 'tuvalet terliğine oy verecek adamlarınız,alayınız gelin üst üste koyacağız' diye kafiye de yapmış ahahaha. kudurun oğlum kudurun, seçimlerden sonra kendi odanıza asarsınız reisin fotoğrafını, reisçiliğinize orada devam edersiniz.

    son edit: sözlüğe bu kadar at sikinin doluştuğunu bilmiyordum. insanlar fikirlerini de söyleyemiyor artık. kafa kesen zihniyetle aynı bunlar.

  • bir adet gizli o. çocuğunu daha ortaya çıkartan program. bu pedofil pisliğin üç gündür üzerine gidiliyordu çeşit çeşit sorgularla. kadın bunun bir boklar yediğinden neredeyse emindi ama adama tüm mahalleli sahip çıkıyor, müge anlı'ya kızıyordu 'himmet abiyi rahat bırakın o bir şey yapmaz, suçluyu kendi evlerinde arasınlar' diye hedef bile şaşırtıldı. kadın tüm mahalleliye inat, adamdaki pisliği gördü. soğuk kanlılıkla üzerine gitti ve sonuca ulaştılar. dünkü programda adamın evde çocuktan bir şey bulup beni suçlarsalar diye ağlamasıyla birlikte kadın neredeyse bundan emin olmuştu. adam sa benim kapım hep açık mahallenin çocukları girebilir beni suçlu göstermez diye savunma yapıyordu. dün sinirden elleri, sesi titreyerek yapmıştı programı kadın. sakin olmaya çalışarak konuşturmaya çalıştı adamı. adamın tün garibanlık oyununa rağmen... her zamanki gibi karşısındakinin anladığı dilden konuştu. onunla güldü, onunla anlamıyormuş gibi yaptı, gerektiğinde safa yattı, ses yükseldiğinde sesini yükseltti.. bu namuzsuzun oyununu yıllarca yiyen komşularına rağmen bunu yemeyen müge anlı ve ekibine teşekkür etmek lazım. minik yavrunun başına gelenler bir daha kimsenin başına gelmesin umarım. çocuğu olanlar da kendileri ve annelerinden başka kimseye emanet etmesin çocuklarını. kimsenin refakatine bırakmasın.

    ayrıca, evet bu seferki vaka belki de polis tarafından da çözülecekti. ama polisin çözemediği yıllar öncesine uzanan kayıpları çözmüşlüğü de çoktur programın. polisten savcıdan teşekkür belgesi almışlığı da çoktur müge anlı'nın. hele yaşlı ve çocukların anlık kayıplarında, bulup getirdiği kayıpların haddi hesabı yoktur. topluma bu kadar fayda sağlayan ender programlardan biri. başka var mı diye düşündüm, bulamadım.

    edit: an itbariyle antep ve siirtte kayıp iki çocuk daha aranmaya başladı. ya inanılır gibi değil. birinin cesedi bulunurken iki yeni kayıp cocuk için aileler mügeye koşuyor. inşallah diğer çocukların sonu buna benzemez.

    debe editi: kaderde müge anlı ile debeye girmek de varmış. çocuk sağlığına destek veriyoruz efendim, https://www.change.org/…rının-taşınmasına-dur-deyin

  • başlığın şükela entry'lerine bakayım dedim; kullananda akıl yokmuş, onlar zaten ölsünmüş, ne de olsa doğal seçilimmiş... siz ne zalim, ne taş kalpli insanlarmışsınız ya. birileri yazmış diğerleri de bu görüşlere alkış tutmuş. "ölsün" diye atıp tuttuğunuz insan lan. sizin gibi nefes alıyor, seviyor, sokakta falan yanınızdan geçiyor.

    daha geçende içen 3 kişiye rastladım. anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez bir yerinden gelmişler. konfeksiyon atölyesinde çalışıyorlarmış. aldıkları para kuş kadar, tahsil yok, yol gösteren yok, mahalle boktan, hayat boktan, hayaller yıkık, tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor. tutunacak bir dal, bir çıkış yolu aramışlar ama bulamamışlar. sarıldıkları malzeme bu olmuş. "canını seven bonzai kullanmaz" falan diyorsunuz ya... o adamların öyle sevilecek bir hayatı yok zaten.

    sözlükte türlü türlü antidepresanın altına "hayatımın en kötü döneminde karşıma çıkan müthiş ilaç."diye yazmayı biliyorsunuz... o insanların tüm ömrü sizin "hayatımın en kötü dönemi" diye tanımladığınız şekilde geçiyor, belki de daha kötü şekilde... fakat onların karşısına "çıkıveren" antidepresanlar yok çünkü imkan yok, az buçuk imkanı olana ise yol gösteren yok. onların antidepresanı bonzai olmuş.

    sözlükte bonzai güzellemesi yapanlara bakmayın. bu malzemeyi bilerek ve tercih ederek kullanan insan sayısı çok çok az. buzdağının görünmeyen kısmını, yaşadığı berbat hayattan bir süreliğine de olsa uzaklaşmak isteyen ama cebinde sadece beş lirası olanlar oluşturuyor. çok bir şey istemiyorum; biraz empati kurun, bu insanları ve onları bu hale getiren sistemi de biraz sorgulayın. neyse saat geç oldu, yatayım. siz de uyumadan önce vicdanınızı üzerinize örtün, yoksa kalbiniz soğuyup taş kesiliyor.

  • hatırlayanının, seveninin olması bile beni ayrı sevindiren güzel adamın güzel programı. o eski radyo d tadını vermese de sevenleri şuradan farklı tarihlerdeki programları seçerek biraz teselli olabilirler.

  • bira var mı evde? diye sordu
    aşağıda market var dedim
    asansör bozuk
    merdivenden inemem dedi
    ömrümün yokuşlarını çıkarken ben

    şerefsizim güzel oldu. yarın kitaba başlıyorum, cumartesi gibi çıkartırım.

  • ss'e ''kendinizi yalnız hissediyor musunuz?'' yerine ''bu aptalca sistemi neden kurdunuz?'' diye soracak gazeteci olmadığı için gerçekleşendir.

  • kendisiyle bolca vakit geçirmişliğim, sokak arasında top oynamışlığım bile var. başlığı görünce o günler geldi aklıma, gerçekten çok şanslıymışım. (bkz: super baba) dizisi semtimizde, bazı sahneleri ise evimizde çekiliyordu. dizinin bütün kadrosu, kamera arkası arkadaşımız olmuştu... bu güzel insanlarla bir kare bile fotoğrafımın olmayışı içimi çok burkuyor. o zamanlar en teknolojik aletim tetristi.

  • nihayet bitirdiğim fps türünün bence en tepe noktasındaki oyun.

    görseller ve grafikler: oyunun grafiklerindeki geometrik detaylar, renklerin kullanımı ve harita tasarımları / mekan çeşitliliği gerçekten muhteşem. id software, id tech 7 ile cidden kendisini aşmış diyebiliriz. fps türünün mucidi bu firmaya zaten saygımız büyüktü ama son noktayı da koymuşlar. animasyonlar da tıpkı genel grafikler gibi bir önceki oyuna (2016 doom) göre geliştirilmiş. artık yaratıklara vurduğumuz zaman beden parçalarının dağıldığını görebiliyoruz. vuruş hissi olarak, animasyon bakımından daha önce hiçbir fpsde görmediğim kadar tatmin edici diyebilirim. optimizasyon konusunda da, pek çok kişinin dediği gibi, firma adeta ders vermiş. gtx 1060 kartlı laptop'ımda 1080p, ayarların hepsi ultra nightmare olmasa da nightmare'de 50 - 60 fps arası oynayabildim. oyunu bir arkadaşımın hdr destekli televizyonunda da denedik, zaten şahane olan grafikler 2 kat daha güzel gözüktü gözümüze. o renkler, o ayrıntılar... harika. oyun cidden hdr destekli bir monitörde ya da tvde oynanmayı hak ediyor.

    sesler ve müzikler: sesler atmosfere sokuyor ve son derece tatmin edici. müziklere gelince... özellikle açıp dinleyeceğim müzikleri yok ancak oyun içindeki görevlerini başarıyla yerine getiriyorlar, atmosferi tamamlıyorlar diyebilirim. müzik kullanımı ise harika. müziğin hangi tonda ve ne zaman başlayıp biteceğini çok iyi ayarlamışlar.

    oynanabilirlik: oyun son derece keyifli ve adeta yağ gibi akıyor. gelişim sistemi biraz kafa karıştırsa da azıcık zaman harcayınca çözüyorsunuz her şeyini. ancak bugüne kadar çıkan bütün doom oyunlarını bitirmiş biri olarak diyebilirim ki şu ana kadar çıkmış en zor doom oyunu budur. insanın gözünü zihnini yoruyor adeta. aksiyon dozu biraz aşırıya kaçmış gibi.* can almak için glory kill yapmak gerekiyor. ammo almak için zayıf bir düşman üzerinde testereyi kullanmanız, armor almak için de düşmanların üzerine ateş püskürtmeniz grekiyor. bunları zamanında ve yerinde yapmazsanız sürekli ölüyorsunuz zaten ve sürekli mermi sıkıntısı yaşıyorsunuz. oyundaki platform öğelerini ben beğendim. abartıya kaçmamışlar ve oyuna zenginlik katmışlar bence. azıcık hoplayıp zıplamak ve hedefe ulaşmak insana keyif veriyor. düşman çeşitliliği de güzel yalnız sevmediğim ve sinir olduğum bir detay var: marauder ve arch-vile isimli düşmanlar. birincisi boss olarak tamam, zorluyor epey ve güzel ancak oyunun sonlarına doğru sürekli çıkmaya başlıyor karşınıza. ateş ettiğinizde anında kalkanı çıkartıyor, epey sinir bozuyor sürekli karşınıza gelmesi. arch-vile ise daha da sinir bozucu: yanlış hatırlamıyorsam taras nabad isimli bölümdeydim. açıklık bir alanda birden düşmanlar üzerime yüklenmeye başladı. yaratıkları kesiyorum kesiyorum bitmiyor, ateşten bir heykel olarak yeniden oluşuyorlar. böyle 5- 6 kez öldüm aynı yerde. meğerse yan tarafta bu arch-vile denilen iblis hepsini summonluyormuş, önce onu yok etmek gerekiyormuş ki o da epey zor ölüyor. her yaratık hakkında bilgi veren oyun nedense bu yaratığı atlamış ya da ben göremedim! bu 2 yaratık olmasaymış bence oyun daha da iyi olurmuş.

    multiplayer: battle mode pek sarmadı beni. keşke 2016 doom'daki gibi deathmatch ve farklı haritalar koysalarmış dedim.

    sonuç: yapılan en iyi fpslerden biri olduğunu düşünüyorum. puanım: 9 / 10