hesabın var mı? giriş yap

  • dışavurumculuk ve gerçeküstücülük akımlarının, birer terim olarak bile kumsenin aklının kıyıcığından geçmediği bir çağda (seneler senelerce evvel, 400 yıl kadar önce), resimlerinde baştan çıkarma, şeytani ayartmalar, cadıca tezahürler ve sybelvari öngörüler gibi temel izlekler üzerine giden hollandalı ressam. çağdaşı jan van eyck'in yapıtlarını incelerseniz, bosch'un hangi algı kapısını açarak içine daldığına aklınızın ermediği hayal gücünü ve adeta her resminde bir "soytarılıklar karnavalı"na dönüştürdüğü imgesel çeşitliliğini yakalayabilirsiniz. resimlerine, bir anlamda imgesel psikanaliz ya da postkanonik varyasyonlar etiketi yapıştırmak da olası...

  • esasında konu derin ve uzun fakat bu şablonlar günümüze yaklaştıkça çoğalmaya başladı. insanlar kendilerini bir karede hayal ediyor, bazen bunu gerçekleştiriyor ve mutlu oluyorlar.

    esasında günümüzde çoğumuz yaşlı ergenler gibi davranıyoruz. ergenlik biraz var olanı değil hayalindekini sevmek, mutluluk şablonları hayal edip, onları elde edemeyince mutsuzlaşmak ve o mutsuzluğu dışa vurmaktır.

    günümüzün en popüler mutluluk şablonlarını payşaılan fotoğraflarda, sosyal medyada, sohbetlerde sık sık duyabilir-görebilirsiniz.

    benim örnek vereceklerim;

    - en popüler, en klas cep telefonuna sahip olmak.

    - scirocco, jetta vs. tarzı bir arabaya sahip olmak.

    - haftasonları 50 çeşit gerekli gereksiz şeyin konulduğu serpme kahvaltılar.

    - 3000-5000 arası kazandıran yormayan, garantili iş.

    - evin ikea showroomlarındaki evlere benzemesi.

    - çocuk sahibi olmak, çocuğa cool doğum günü partileri, çocuğu küçük justin bieber ya da balerin gibi giydirmek. çocuğu adeta bir aksesuara çevirmek.

    - yazın bol foto çekilebilecek cool tatiller.

    - fotoğraflarda, videolarda cool çıkan sevgili veya eş.

    - evde dvd koleksiyonu, filtre kahve makinesi, tchibo'ya-the body shop'a-watsons'a sık sık uğramak.

    - sadece fotoğraf çekilip aman ne cool'uz diye çıkılan yurtdışı tatilleri.

    - yine fotoğraflarda cool çıkan, diğer hayvanlardan çok farklıymış gibi bahsedilen kedi veya köpek.

    - evde smart tv.

    - yapmacık gülüşler, kahkahalar.

    - yapmacık fasıllar, fasıl seviyormuş gibi davranma.

    - arabada dinlenen power fm.

    - bireysel emeklilik hayalleri.

    - saçını, başını trendy bir adamın ya da kadının saçına başına benzetmek, onun gibi giyinmek. bıyık modaysa bıyık, tek kaş trendiyse tek kaş.

    ve daha bir sürü şey...

    lan belki çoğuna göre bu şablonların %20'si bile mutlu olmaya yeterli. bazılarına göre ise bunlar bile yetmez. bizler ne kadar basma-kalıp tipler olduk lan. insan bazen sahiden hiçlik duygusunu yaşıyor ve 90'ları özlüyor.

    konvansiyonel medya, reklamlar, küreselleşme, teknolojideki gelişmeler ve özellikle sosyal medya bizleri ne kadar basma-kalıp tipler yaptı lan. çoğu kadının-adımın beynini yarsak beyninden bu mutluluk şablonları çıkar, başka da mutluluğa dair bir şey çıkmaz.

    neyse amk. sıkıldım ben biraz. saçmaladım.

  • kahvede para vermeden kaçanlardan sıkılmış beethoven'ın ölümsüz pozu. para vermeden kaçanların arkadaşlarına çayları gömerek bu sorundan kurtulmasıyla kahvecilik tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.

  • yüreğimi en çok yakan diyalogu;

    snape: madem ölmek umrunda değil, neden bunu draco'nun yapmasına izin vermiyorsun?
    dumbledore: o çocuğun ruhu henüz o kadar zedelenmiş değil, benim yüzümden paramparça olmasını istemem.
    snape: ya benim ruhum dumbledore? ya benimki?

  • zamanında bulaşık makinesi satmış biri olarak yazıyorum ki;

    üst edit: bosch grubunda tr ve yabancı farkını anlamak isteyen bulaşık makinesinin kapağını ortaya kadar açıp çok sert olmayacak şekilde bıraksın.alman üretim olanların yayı kaliteli olduğundan şık diye kapanır.ancak çerkezköy fabrikasında üretilenler mandal kısmına gelince kapanmaz.seri numara falan aramayın yani.alın size en kısa kestirme yoldan test yapma şansı.

    özellikle su ile tasarrafunu ön plana çıkartan makineler,ilk yıkamada kullandıkları suyu filtre ederek tekrar kullanma özelliğine sahiptir.bu yüzden daha az su sarfiyatı oluşur.ancak bu iyi gibi görünse bile yağlı ve sabunlu suyun sürekli filtre edilmesi hem sağlık açısından hem de makine açısından iyi değildir.

    tavsiye isteyenler için 2 önemli husus vardır. tabanı metal olmak zorundadır.çünkü plastik olanlar yüksek sıcaklık ile temas edince gevşer ve arası yemek artığı+deterjan dolacağı için sıkıntı olur.
    diğer konu ise çok program olayına kanmayın gerekli değildir.

    altus 4 programlı modeli fiyat performans olarak en kral makinedir.diğer meşhur markaların cidden ismine para vermiş olursunuz.ama illa benim param var çok iyi bir şey alacağım diyen varsa gitsin miele alsın 25 sene kullansın.

    ama insanız,çabuk sıkılıyoruz.sen parama kıydım 25 yıl miele kullanacağım dersin ama yenge hanım 5 yıl sonra değişelim artık bunu bak şu özellikle makine çıkmış derse moralin bozulur.

  • yurdum otobüslerinde sık şahit olduğum bir durumdur. daha çok aşırı kalabalık otobüslerde görürüm bunu. tıklım tıklımdır durum. önden binenler basamaklarda sıkışmıştır. o ara bir yurdum insanı kendini hemen şoförün yanına atar, orada dikilir. bir süre böyle giderler. sonra şöyle şeyler yaşanır.

    yolcu: bu saatte bu kadar kalabalık olmazdı amma..
    şoför: (sinirli) evet.
    (sessiz bir dönem yaşanır)
    yolcu: bak bak. şu minibüsün yaptığı hıyarlığa bak.
    şoför: hemşerim biraz geriye gider misin, aynayı göremiyorum.

  • evliya çelebi şu şekilde anlatmıştır malum olayı:
    "lagari hasan çelebi, murad han'ın kaya sultan nam duhteri pakizesi vücude geldiği gece akube şadmanlığı oldu. lagari hasan, elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişeng iacad etti. sarayburnu'nda hünkar huzurunda fişenge bindi ve şakirdleri fişengi ateşlediler. lagari, "padişahım seni hüda'ya ısmarladım" diyerek temcid ve tevhid ile evci asumana huruc eyledi...
    denize indi...
    yanında olan fişengleri ateş edip ruyi deryayı çeragan eyledi. bam-ı felekde fişengi kebirinin barutu kalmayıp da zemine doğru nüzul ederken, ellerinde olan kartal kanatlarını açıp sinanpaşa kasrı önünde deryaya indi. oradan şenaverlik ederek uryan huzurı padişahiye geldi. zemini bus ederek selam verdi. bir kise akça ihsan olunup yetmiş akça ile sipahi yazıldı. sonra kırım'da selamet giray han'a gidüp orada merhum oldu. rahmetli yar-i gaar-ı sadıkımız idi. "

  • arkadaşların üniversiteye maymun getirmesi. kapıdaki güvenlik görevlisi "hayvan sokmuyoruz arkadaşlar üniversiteye ayıp bu kadarına da" diyince arkadaşlardan birinin cevaben "hayvan değil abi bu burada okuyor erasmusla geldi." demesi. güvenlik görevlisi 5 saniye boyunca system error verip sonra kendine gelmişti.

    bu arada maymun hakkaten erasmusla gelmişti. daha doğrusu erasmusla gelen bir elemanın maymunuydu.

  • gossip girl, s01e09

    -i don't smell like an ashtray
    -but you look like an ass-tray

    türkçesi:

    -küllük gibi kokmuyorum
    -ama büllük gibi gözüküyorsun

    jasahsgasgfjagsfjas