hesabın var mı? giriş yap

  • herkesin malumu olan bi' gerçek. hangi mekan ki yuvarlak tabak yerine kare/dikdörtgen tabakla yemek getirir, o mekan çok fena hesap kitler... evet.

  • evet chp başkanlarını sevmiyorum (ne tunç ne cemil), tunçtan sonra belediyecilik can çekişti bu da doğru.

    fakat merkezi hükümetten metro için 3000 tl ödenek verildiğini de biliyorum. çiğli tramvayı aylarca sadece 1 adet imza bekledi ankarada. 1 tane imza ya. rapor falan değil imza. evet süreci takip ettim. o süreçte dolar uçtu gitti maliyetler rekor seviyeye geldi. yapılacak işler maliyet uçuşundan dolayı aksadı. kalitesi düştü.
    bu ayrıştırıcı akpye oy vermeyecek kadar memleketimi seviyorum. öyle gün boyu sırıtan aday çıkarmakla olmuyor o işler.

  • debe editinden sonra bir ekleme: başlık başa kalmış. bu utançla fazla kalamamış arkadaş belli ki ahahah.

    dostum sen de japon'la koreli'yi ayırt edememişsin.

    japon 3 aslında bir koreli. adı da song hye kyo.

    bu durumda beyinsiz kim oluyor?

    ekleme: japon arkadaşları olan biri olarak söylüyorum; onlar bile çinlilerle korelileri japonlardan ayırt etmekte zaman zaman güçlük çektiklerini söylüyorlar. sana n'oluyor demezler mi?

    al bir fotoğraf daha.

    ekleme 2: dostum japon 3'ü değiştirmişsin de bari edit yapsaydın. ayıp değil mi, insanı yalancı çıkarıyorsun. hem entry'yi değiştirdiğin de belli oluyor ahaha. kaçabilirsin ama saklanamazsın.

    ekleme 3: senin çinli 5 de koreli çıktı yaa. onun adı da ju ji hoon imiş. hatta trt'de bir ara yayımlanan düşlerimin prensi (goong) adlı dizideki başrol. ahaha. tanıdık gelmesine şaşmamalı.

    bak bu da kendisine ait bir görsel.

    neymiş, google görsellere japon çinli falan yazıp önümüze çıkan ilk fotoğraflara atlayıp burada millete beyinsiz demiyormuşuz. millete öylece beyinsiz demek hoş olmuyormuş, değil mi?

    debe editi: debeye ilk kez giriyorum. mutlu ve gururluyum ahah. buradan bana şükela veren herkese, sürekli kore dizisi yayımlayan trt'ye ve japon arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler!

  • "sol yanına bakınca adamın çöl toprağı üzerinde, pelerinine sarınmış olarak, bir kolu başının altında, derin derin uyuduğunu gördü. uykudayken yüzü neredeyse kaşlarını çatıyormuşçasına sertti ama sol eli toprağın üzerine; üstünde hala gri tüyden eski kılıfı, diken ve başakçıklarıyla kendini zar zor savunan küçük bir devedikeninin yanına, gevşek bir şekilde uzanmıştı. adam ve minik çöl devedikeni; devedikeni ve uyuyan adam...

    adam, gücü toprağın kadim güçleri'ne denk ve en az o kadar kuvvetli olan biriydi; ejderhalarla konuşmuş ve tek bir sözüyle zelzeleleri durdurmuş biri. ve orada, toprağın üzerinde, elinin yanıbaşında büyümekte olan bir devedikeniyle birlikte uykuya dalmış yatıyordu. bu çok garipti. yaşamak ve dünyada olmak, onun düşlediğinden çok daha büyük, çok daha garip bir şeydi. gökyüzünün haşmeti adamın tozlu saçlarına değiyordu; bir an için devedikenini de altın rengine çevirmişti."

    ursula kroeber le guin "the tombs of atuan"

    aşk üzerine pek çok şey okumuş ve dinlemiş olmakla birlikte, onu bu iki paragraftaki kadar hakkını vererek tanımlayan bir başka sözcük yığınına denk gelmedim ben ömrü hayatımda. bir kadın bir adamı uyurken izliyor. ve öylesine bir ayırd ediş içinde ki adamın varlığını, olağan bir çöl bitkisinin varoluşu bile yüksek bir anlam kazanıyor. çünkü o minicik devedikeni aşık olunan adamın elinin kıyısında duruyor.

    daha güçlü bir kalem, daha derin bir anlatım olamazdı...

  • matruşka gibi kendi içinde açılan, açıldıkça çeşitlenerek yine kendi üstüne kapanan sadık hidayet romanı.

    başlangıçta poe öykülerini andırır biçimde esrarengiz tasvirlerin gerisinde kafkaesk bir tekinsizliğin pusuda beklediğini görüyoruz. düş ve gerçek adeta patolojik bir beynin süzgecinden geçerek belirsiz bir çizgide yan yana geliyorlar. başından geçenleri anlatan başkarakter sınırlı çevresinde benzerlerini icat ederek şiddeti, rüyaların dilini, kör sokakları, travmatik maziyi, bir tür femme fatale'i anıştıran karısını, babasını ve amcasını, bir hurdacıyı, koyunları boğazlayan bir kasabı anlatarak aslında kendi yaşamını dile getiriyor. her bir kahraman aslında onun çeşitli bedenlerde zuhur eden yansımaları haline geliyor.

    bulantı ve bunalımın dile gelişi sartre'ı, absürt dünya görüşü camus'yü, tekinsizliğe olan merakı poe'yu, belirsizliğin dili kafka'yı, psikolojik atıflar zweig'ı anımsatırken, ataların inançlarına yapılan bilinçli vurgular freud'u, özellikle de totem ve tabu'yu akla getiriyor.

    son olarak kör baykuş'u lynch'in tekinsiz anlatılarıyla (özellikle de lost highway) mukayese etmek ilginç olurdu. hidayet'in hayal gücü, edebi yönelimleri ve tasvir gücü böyle bir mukayeseyi zaruri kılıyor gibi görünüyor. şahsen çok etkilendim.

  • onun bacanağını, bunun görümcesini temsil yeteneği olmadan büyükelçi diye atarsanız haklılığımızı filistine bile anlatamayız. asker sahada can veriyor ama diplomatik misyon bu haklılığı yeterince anlatamıyor. tüm dünyadan dışlandık tam bir fiyasko. bu yeteneksizlere zırhlı mercedes çekip tonla maaş ödüyor türk vergi mükellefi yazık.

    zorunlu edit: ifşa etmek farz oldu. dün ilgili yazımı araklayan medya emekçileri
    1- fatih portakal - fox ana haber bülteninde benim yukarıda yazan cümlemi kullanmış uyaran yazar @acilin ben bilirkisiyim 'e teşekkür ederim.
    2- murat muratoğlu - sözcü - linkteki 7. ve 8. paragrafa dikkat birebir benim yazımı kullanmış.
    https://www.sozcu.com.tr/…ybedersin-masada-5391234/

    yahu yapmayın emeğe saygı :) telif hakkı kutsaldır ağalar. yapıcı bir eleştiri yaptık medya'ya malzeme olduk :(

  • büyük kaosa yol açacak bir uygulamadır. trafiği azalmak şöyle dursun tam tersine artıracaktır.

    örneğin 40 kişilik bir işbankası ataşehir servisi kalktığında, o 40 kişiden en az 20'si arabasıyla gelmeyi tercih edecek. 1 araçtan tasarruf sağlayayım derken, 19 ilave araç sokacaksın trafiğe..

    nasıl bir düşüncedir, anlamak mümkün değil. her aktarmada ayrı ücret basılan toplu taşımadan kazandıkları paralar az geldi anlaşılan..

  • adam gibi yaklasmayi bilirseniz diyorlar hala
    mk bu herifin yaptigi adam gibi yaklasmak mi, adam kizin teyzesine "baksana kiz coktan ingiliz sosisiyle konusmaya basladi" diyor, bizimkiler ise hihihihihiih yariliyor aq. bizim millet kadar asagilik kompleksine sahip baska bir millet var mi merak ediyorum.

  • deprem tatbikatı yapalı kaç gün oldu. hani afad acil uyarı mesajımız nerede? bu saatte bu kadar kişinin hissettiği depremi için niye bilgilendirme mesajı geçmiyorlar. deprem gibi afet zamanı bu sistem kullanılmayacaksa biz ne sikime ülkece tatbikat yaptık? demek ki tatbikat bahane bütün telekomünikasyonu kontrol etme şahane imiş.

    edit: bir sürü mesaj gelmiş, entry üzerinden cevap vereyim benzer soruları olan arkadaşlar için. ne zaman gönderselerdi mesajı diye soran çok olmuş. deprem anı itibariyle ilk 5 veya 10 dakika içinde gönderilebilirdi. deprem anında gönderilmesi biraz ütopik biliyorum. kandilli rasathanesine bilgi düştükten sonra etki bölgesinde kalan vatandaşlara bilgilendirme mesajı gönderilebilirdi. bana afad tan önce googledan bildirim geliyor. tahmini olarak deprem merkezi, merkeze olan uzaklığım, depremin şiddeti, etki alanını gösteren görsel, doğalgazı kontrol edin, artçı olabilir vb uyarılar gibi bir sürü bilgi içeren uyarı mesajı geldi. depremin olduğu an atmasına gerek yok dediğim gibi sistemlerine düştükten itibaren 5 dakika içinde atabilirler. ya bu öncü deprem olsaydı ve ardından daha şiddetlisi gerçekleşseydi. herkes sokağa çıksın da demiyorum ama ülke çapında o kadar deprem tatbikatı yapacağız diye her yerde bildiri yayınlayıp gerçek bir deprem anında hiç bir şey yapılmaması canımı sıktı sadece. etki bölgesinde kalan insanlara mesaj gitseydi bari.

    @hermenotik nihilist 'e de bilgilendirici mesajı için teşekkür ediyorum. halkta yeterli bilinç olmadığı için panik ve izdihama sebep olmaması açısından mesaj gönderilmediğini ama altyapıyı ilgilendiren kurumlara (elektrik, doğal gaz) mesaj gittiğini söyledi. aynı şeyi üçüncüye tekrar edeceğim. halka haber verilmeyecekse ne diye bütün ülke çapında tatbikat yaptık? deprem anında belirli kurumlara bildirim gidecekse onlarla yapsalardı. halkı bilinçlendirme çalışması güzel ama o gün amacın bu olduğuna inanmamıştım bugün emin oldum.

    depremden etkilenen herkese geçmiş olsun.