ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
karşı cinse dönüşülse yapılacak ilk şey
-
halı saha maçı yapmak. bu kadar insanın bir bildiği olmalı.
start/stop sistemi
-
bu sistem aslında yakıt tüketimini düşürmek kadar parça aşınmalarını da düşürmek içindir.
motor çalışırken üzerinde ne kadar hareketli parça varsa hepsi çalışıyor. stop anındaysa hepsi duruyor.
düşünün ki akşam trafiğinde 1 saat trafiktesiniz. ancak o yolu katetmek için normal koşullarda sadece 20 dakika motor gücüne ihtiyacınız oldu, ancak aracınız 40 dakika rölantide çalıştı. fazladan. işte bu 40 dakika boşa çalışmayı 20 dakikaya indirebilirse, sadece egzos emisyonu ve yakıt tasarrufu değil yedek parçaların üretiminden motor yağının bertaraf edilmesine kadar herşeyi etkiler.
start stop sistemi bu işe yarar. sadece aracın yaktığı yakıtı azaltmak değildir.
edit : @halitkin mesajıyla aklıma başka bir şey geldi onu da yazayım.
gelişmiş start stop sistemlerinde araç sadece dururken değil, giderken bile motoru durduruyor. mesela audi a8, s class 2021 model ve hybrit alt yapılı olanları 200 km/s hızla giderken bile ayağınızı gazdan çektiğinizde motoru durduruyor. peugeot 2016 yılından sonra ürettiği start/stop sahibi modellerinde, 8-10 km hızla giderken ayağınız frendeyse, aracın tamamen durmasını beklemeden motoru durduruyor.
bunların tamamını yukarıda da yazdığım gibi, sadece anlık yakıt tüketimini düşürmek için değil, sarf malzemelerinde karbon ayak izini azaltmak için. geniş düşünün.
mecburi edit :
bir çok arkadaş, start/stop motoru aşındırır vs diye mesaj atmış. o halde bir mühendis olarak biraz daha derine inelim.
stop işleminin gerçekleşmesi için bazı koşullar gerek.
- bunun ilki ideal motor ve ortam sıcaklığı. şayet motor çalışma sıcaklığında değilse ya da ortam sıcaklığı belli bir derecenin altındaysa stop etmez. aracın motor sıcaklığının ideal değerlere gelmesini bekler.
- ikincisi araç üzerindeki enerji tüketicileri. klima, arka cam rezistansı gibi yüksek elektrik ve motor gücü isteyen konfor tüketicileri açıkken stop etme işlemi daha az gerçekleşir. özellikle yazın klima açıkken araç stop etse bile, klima gazı ısınıp görevini yapamayınca motor tekrar çalışır. aynı şekilde kışında ısınmaya çalışıyorsanız, kabin sıcaklığı istenilen değerde değilse motor durmaz. (daha detay isteyene uzun uzunda anlatırım, araç motorunun klima ve kaloriferle alakasını bilmiyorsanız gerek yok hiç yorulmayalım)
- üçüncüsü akü durumu. akünün voltajı düşükse, şarj seviyesi motorun tekrar çalıştırılmasını riskli görürse stop etmez.
start/stop sistemli araçlarda stop etmeden tekrar çalışma kolaylığı için her stop öncesi bir hazırlık yapılır : enjektörler ve yakıt hattı basıncı çalışmaya hazır seviyede tutulur. ilk marş gibi değildir, bir çok markada marş motoru içerisindeki enerji hücresini `(kapasitör)` doldurur (aküden alınan enerjiyi azaltmak için) ayrıca bu kadar sık marş yapacak sistemde klasik tipte taşaklı diye tarif edilen, fırdöndülü marş motoru değil, kavraması farklı marş motorları vardır. bir çoğu sürekli kavramada kalır. (kısa anlattım uzununu isteyen varsa onu da anlatırım)
uzun lafın daha da uzunu, bir otomobili ya da teknolojiyi geliştirirken yüzlerce mühendis çalışıyor, onlarca marka altında. sadece makine mühendisleri değil, tasarım, endüstri, çevre, işletme, aerodinami, malzeme mühendisleri. bir otomobile hele ki ülkemizde yüzbinlerce lira verip, onun yapan mühendislerden daha iyisini bildiğinizi düşünüyorsanız buyrun daha iyisini siz yapın. biraz saygı (bkz: lamborghini doğuşu)
elbette her teknoloji beraberinde müşteriye bazı yükler getiriyor. mesela egr, çift kavrama şanzımanın selpak muadili dsg, downsize için olmazsa olmaz turbo gibi. ama unutmayın ki 80 lerde klimalı otomobiller yokken klima arızası yoktu, kan ter içinde seyahatler vardı. klima arıza yapabilir diye klimayı kullanmayan var mı?
geniş pencereden bakıldığında araç motorunun dur/kalk trafikte stop ediyor oluşu toplam işletme maliyetlerini minimum %6 düşürdüğü tespit edilmiş. mikro değil makro düşünüldüğünde milyonlarca dolar kullanıcı lehine avantaj, tonlarca azalan karbon emisyonu
ayrıca motor durduğu andaki sessizlik (dizel araçlar için) iyi gelmiyor mu akşam trafiğinde? :)
start/stop kapatma tuşu neden var diyenler için, yolcu airbag ve esp yi kapatma tuşlarıda mevcut. belli durumlarda kapatmak gerekebilir. çamurlu arazide araç batınca ya da rotbalans gibi servis işlemlerinde esp yi, ön koltuğa yetişkin yolcu haricinde bir şey koyulduğunda ön yolcu havayastığını kapatmanın olduğu gibi.
edit turbo hakkında : turbonun nasıl çalıştığını bilmeyen arkadaşlar biraz bu konuda yanılıyorlar. turbonun devri anlık olarak değişir. yani aracın motor devri düştükten 1 saniye sonra turboda rölanti devrine gelir ve üzerindeki baskı kalkar. bu sebeple ayağınız dip gazdayken kontak kapatarak motoru durdurmazsanız "bu sebeple" bozamazsınız. turbonun zaten bir ömrü var. değişken ve düzensiz kullanım stili zaten turbonun katili. bir diğer katili ise uygun olmayan motor yağı.
edit : bu sistemin bildiğim tek olumsuz yanı az önce geldi aklıma. yazmak gerek.
start/stop sistemli bir araçta lpg dönüşümü yaptırdıysanız, motorun her marş basmasında 3-5 saniye benzinle çalışacağı için benzin sarfiyatı doğar. lpg dönüşümü yapılmış araçlarda motor sıcakken benzinle start özelliğinin lpg kontrolcüsünden kapatılması ya da lpgli sürüşlerde start/stop iptali gerekebilir.
14 şubat 2015 nihat doğan'ın attığı tweet
-
benim olmazsan taciz ederim diye bir şarkı (!) yapmış birisinin attığı tweettir, şaşırtmamalıdır.
ayrıca: (bkz: özgecan için 16 şubatta siyah giyiyoruz)
yaran agar.io nickleri
-
"f5 zoom out"
oyunda bu nicki gören haritayı zoom out yapmak için "lan f5 neydi" diye düşünmeden basıyor. sonuç, oyundan çıktığı için sabit duran bir yeme sahip oluyoruz.
kandım bu numaraya ordan biliyorum.
ekşi itiraf
-
ingilizce iktisat okudum. herkesin benden beklentisi süslü süslü giyinip plazalarda çalışmamdı. oysa benim hayallerimin mesleği çobanlık*. şu an 33 yaşındayım, iki yıllık açıköğretim laborant ve veteriner sağlık bölümünde okuyorum. yem bilgisi dersine çalışırken ineklerimin, atlarımın olduğunu ve onlara böyle nam num yiyecekleri güzel yemler hazırladığımı hayal ederek mutlu oluyorum.
edit: anaam debe olmuşum, var olun siz. diplomamı alayım, paylaşacağım burada*.
ayrıca istek üzerine paylaşıyorum:
(bkz: larende anadolu lisesine kitap topluyoruz)
(bkz: antalya'daki yoksul aileye yardım kampanyası)
yıllar sonra gelen edit : hayallerim gerçek oldu a dostlar. çobanlık yapıyorum ama insan çobanlığı. işim bütün gün insanları dürtüp yapması gereken şeyleri hatırlatmak. şahsen ben inek veya koyun tercih ederim aslında ama ne yaparsın?
attila ilhan
-
adam gibi şair, kaybedilmiş bir başka şair üstad. üzmeseydin keşke bizi henüz, az daha kalıp birkaç yeni dize ile daha kalbimizi titretseydin.
ben sana mecburum
ben sana mecburum bilemezsin
adini mih gibi aklimda tutuyorum
buyudukce buyuyor gozlerin
ben sana mecburum bilemezsin
icimi seninle isitiyorum
agaclar sonbahara hazirlaniyor
bu sehir o eski istanbul mudur
karanlikta bulutlar parcalaniyor
sokak lambalari birden yaniyor
kaldirimlarda yagmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir aksamustu ansizin yorulur
tutsak ustura agzinda yasamaktan
kimi zaman ellerini kirar tutkusu
birkac hayat cikarir yasamasindan
hangi kapiyi calsa kimi zaman
arkasinda yalnizligin hinzir ugultusu
fatih`te yoksul bir gramofon caliyor
eski zamanlardan bir cuma caliyor
durup kose basinda deliksiz dinlesem
sana kullanilmamis bir gok getirsem
haftalar ellerimde ufalaniyor
ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
ben sana mecburum sen yoksun
belki haziran`da mavi benekli cocuksun
ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
bir sileb siziyor issiz gozlerinden
belki yesilkoy`de ucaga biniyorsun
butun islanmissin tuylerin urperiyor
belki korsun kirilmissin telas icindesin
kotu ruzgar saclarini goturuyor
ne vakit bir yasamak dusunsem
bu kurtlar sofrasinda belki zor
ayipsiz fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yasamak dusunsem
sus deyip adinla basliyorum
icimsira kimildiyor gizli denizlerin
hayir baska turlu olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin.
atilla ilhan
yaran diyaloglar
-
çanakkaleden istanbul'a gelen arkadaşımı, mecidiyeköy metrobüse almaya gitmiştim. aramızda geçen muhabbet;
-nasıl kolay oldu mu yolculuk?
+güzeldi. birde istanbul'da kimseye güvenme derler.metrobüse binmek için istanbul kart alacakken bir adam “gel boşuna kart ücreti ödeme, benim karttan basarız sen bana ödersin” dedi. öyle yaptık. insanlık ölmemiş.
o gün istanbul'un kurtuluş yıldönümü nedeniyle metrobüsün bedava olması dışında her şey normal.
instagram'ı instegram diye okuma ısrarı
-
bazı konularda yön gösterici olmak güzeldir. mesela youtube da bu tarz konularda bi sürü nasıl telafuz ediliri gösteren videolar var.
ancak siz yol göstermekten ziyade aşağılamaya kalkıyorsunuz. isteyen istediği gibi okur yav. çok bariz bi hata mı yapıyor? instagramı iştagröm falan diyorsa dalga geç ve düzelt o ayrı. instegram diye okunan adam hata yapsa da garip bir şey yapmıyor.
kulağında nasıl geliyorsa onu söylüyor adam.
geçen gün whatsapp ceosu jan koum ile yapılan bi söyleşiyi izledim. söyleşiyi yapan adam whatsep olarak telafuz ederken programı yaratan adam whatsap diyordu sürekli. programı yaratan adam olan jan koum bile kardeşim ne biçim telafuz ediyorsun hıyar, doğrusu whatsap demedi. yani.
bu kadar kompleksli olmayın gençler. dünyada yabancı dil telafuzu üstüne birbirini bizim kadar aşağılayan bi toplum bence yok. kesinlikle yok. sizin yüzünüzden koca bi toplum ingilizce cahili olarak yetişti. insanlar konuşmaya korkuyor aman biri dalga geçicek diye. konuşamadıkça da ingilizce ogrenemiyorlar, köreliyor.
abdde kaç sene yaşadım. çoğu kelimenin telafuzu mahalleden mahalleye bile değişiyor. takılmayın bu kadar.
insanı yurt dışına çıktığına pişman eden şeyler
-
sahip olabileceği harika hayatı gördükten sonra, kürkçü dükkanına dönmek zorunda olması.
(bkz: ignorance is bliss)
bir günde 3 bin 800 tl kazanan diş doktoru
insanlar için biyolojik evrim bitti
-
aklıma "dünyada yapılabilecek bütün icatlar yapıldı" diyen amerikalı noter abiyi getirmiştir. 1900'lerin başında.
d.bahçeli'nin akp'ye atacağı başkanlık kazığı
-
2002'de türkiye krizin etkisinden yeni yeni çıkmışken erken seçim lafını ortaya atıp bunalmış halkı "yeni umut" akp'nin kucağına atan,
2007'de cumhurbaşkanlığında akp'ye destek çıkan,
2015'te daha seçim akşamı akp'nin 13 yıldır ilk defa iktidardan düşürülebileceği gün çıkıp yine erken seçim isteyip halkın, "bunlar bi bok yapamayacak biz yine akp'ye verelim" diye düşünmesini sağlayıp kasımda akp'yi tek başına iktidara taşıyan,
ve nihayet ortada uzun zamandır lafı bile dolanmayan başkanlığı durduk yere gündeme getiren devlet bahçeli'nin atacağı düşünülen kazık :)