hesabın var mı? giriş yap

  • "diyarbakır'ın yıllardır doğunun parisi olmasını beklerken, paris batının diyarbakır'ı oluverdi..."

  • en sevdiğim ressamlardan biri. bu entrye gelene kadar pek faideli bilgiler var. tekrarlamayayım.

    ışıkla böyle oynamayı nerden öğrenmiş derseniz, adres olarak fransız empresyonistleri, özellikle edgar degas verilebilir. hatta meşhur automat tablosunun esin kaynağının bu olduğunu söylerler.

    diğer ressamlar tarafından örnek alınmakla kalmamış, sanatın diğer dallarındaki çalışmalara da ilham olmuş. sinema, fotoğraf ve müzik. tom waits'in 1975 tarihli albümü nighthawks at the diner bu etkinin izlerini taşır.

    ayrıca the simpsons 8.sezon 18. bölümünde bu tabloya direkt gönderme yapılmıştır.

    alabildiğine amerikan, fakat hissettirdikleriyle bir o kadar evrensel bir ressamdır. kentsoylu yalnızlık ve izolasyon duygusu deyince akla ilk gelenlerden biridir. hepimizin omzu düşük yüzü önündeki fincana akmış oturmuşluğu vardır illa.

  • gurur duyulması gerek olay. fakat burda konuşulması gereken şey bu insanların neden çalışmalarını türkiye’de değil de yurtdışında sürdürdükleri/sürdürmek zorunda oldukları. bu da bizim utancımız olsun. hükümet utanacak değil ya.

  • bu ülkede 2 ay önce peynir alan kişi bile bugün kâr ettiği sanrısına kapılmış durumda. 6 ay önce araba aldım bugün araba fiyatları uçuyor ehehehe iyi ki almışım ehehhee, 4 ay önce laptop aldım şimdi fiyatları uçtu eehehehehee, peynir aldım geçen hafta 36 liradan iki kalıp birini yedim diğeri dolapta daha peynir 60 tl olmuş kârdayım ehehehehe... çok rezil ve bitik bir durumdayız benzine zam gelmeden 2 saat önce depo fulleyen abiler gibiyiz. çok aşırı mutluyuz.

  • "peki hocam bizim hiç mi nükleer silahımız yok? bonba gibi bişi falan?" sorusunun ısrarla sorulduğu derslerdi. bol bol komplo teorileri sorulurdu bizim albaya. adam da ısrarla "türkiye cumhuriyeti'nin kendini savunacak gücü vardır." diye cevap verirdi. işte böyle ısrarlı sorulara bile sabırla cevap veren bir adamdı. iyi bir adam, iyi bir öğretmendi. müfredat neyse onu anlatır, geri kalan zamanda da soruları cevaplar, bizimle sohbet ederdi. öyle tekmil falan da istemedi hiç. hatta ilk ders kendini tanıttı, bizi tanıdı. "sorusu olan var mı?" diye sordu. arkadaşın biri "tekmil vercek miyiz komtanm?" diye sordu. o da "gençler burası kışla değil. siz de asker değilsiniz. siz öğrencisiniz burası da okul. ben de burada öğretmenim. bana öğretmenim ya da hocam diyebilirsiniz ama bana burada komutanım demeyin." demişti. işinden dolayı gelemediği bir hafta olduğunda, ertesi hafta derse girince gelemediği gün için özür dilerdi.
    öyle bir albaydı kendisi.

  • hic yapmadigim bi eylemdi. gecen ay bi arac oturdugum sitede benim park yerime park etmisti, icimden olabilir dedim herhalde acelesi vardir. fakat arac tam 5 gun orda kaldi. artik canima tak etmisti, kimsenin ortalikta olmadigi bi vakit usulca arabaya yaklastim ve silecegi kaldirmak icin elimi attigimda silecek elimde kaldi?! ben bir panik. yok takamiyorum. bi yandan cevreme bakiyorm bi yandan silecekle sevisiyorum. en sonunda hic bi sey olmamis gibi silecegi caminin uzerine birakip kactim.
    kaldirmayin silecek falan. riskli is bunlar, havadan mevzu cikacakti.