hesabın var mı? giriş yap

  • kendisinden evvelki tüm mali sistemleri temelden sarsan büyüklükte ve dünyanın her ülkesinde hissedilen ekonomik bunalımdır. türkiye'de de cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte benimsenmeye çalışılan liberal ekomomik çalışmaların başarısız olmasında etkili olan bunalımdır. zira t.c. daha sonraki yıllarda devletçi ekonomik politika uygulamasına girişmiştir.1933 yılından itibaren 5 yıllık sanayi kalkınma planları uygulamasına geçilmiştir.

    peki bu 1929 dünya ekonomik bunalımın kökeni neredeydi? bu kadar etkili olmasının sebebi neydi?

    20. yy'ın başlarında a.b.d. maddi menfaatlere hizmet eden birçok merkez bankacılığı sistemini hayata geçirdi ve kaldırdı.o sıralarda bankacılık ve iş dünyasının önde gelen aileleri: rockefeller, morgan, warburg ve rothschild aileleriydi.1900'lü yılların başlarında bu aileler bir kez daha, yeni bir merkez bankasının kurulması için kanun çıkmasını istediler.ama biliyorlardı ki hem hükümet hem de halk, bu kurumlardan usanmıştı.bu yüzden kamuoyunu yönlendirmek için bir hadise yaratmaya ihtiyaç duydular.herkesin bir finans otoritesi olarak gördüğü j.p. morgan,güçlü nüfuzunu kullanarak, new york'ta çok ünlü bir bankanın iflas ettiği,battığı söylentilerini yaydı.bunun, diğer bankaları da etkileyecek bir histeri krizine neden olacağını biliyordu. nitekim oldu da. 1907 krizi.

    insanlar, birikimlerini kaybetme korkusuyla bütün paralarını çekmeye başladı.
    haliyle bankalar borçlarını tahsil etmek zorunda kaldı, borç alanlar ödeyebilmek için mallarını sattılar,ve sonuç olarak bir çok iflas,satış ve kargaşa meydana geldi. birkaç yıl sonra, parçaları yerlerine oturtan fredrik allen, lıfe dergisinde şunları yazdı. "morgan hisseleri kazanç sağladı... 1907 krizini hızlandırmak için onu kurnazca yönettiler."tezgahtan habersiz parlamento, "1907 krizi"hakkında ve banka kartelleriyle sıkı ilişkiler içinde bulunan ki daha sonra bir evlilikle de rockefeller ailesine katılan senatör nelson aldrich başkanlığında bir araştırma başlattı. aldrich'in komisyonu 1907 tarihindeki krizin tekrar yaşanmaması için,bir merkez bankası'nın kurulmasını önerdi.bu tam da uluslararası bankerlerin,planlarını uygulamak için ihtiyaç duydukları şeydi.1910'da, j.p. morgan'ın georgia sahili jekyll adası'ndaki konutunda bir toplantı yapıldı.burası, "federal rezerv kanunu" diye adlandırılan akdin imzalandığı yerdi. kanun bankerler tarafından yazılmıştı,hukukçular tarafından değil.görüşme hükümetten ve kamuoyundan o kadar gizliydi ki,katılan yaklaşık 10 kişi birbirlerine hitaben kullandıkları isimlerini sakladılar.akdi imzaladıktan sonra, siyasi arenadaki adamları senatör nelson aldrich'e verdiler ki o da bunu parlamentodan geçirdi.1913 yılında, bankerlerin de şiddetli desteği ile woodrow wilson başkan seçildi ve seçimlerdeki desteğin karşılığı olarak da"federal rezerv kanunu"nu imzalamayı kabul etti.noel'den iki gün önce, birçok milletvekili evlerinde aileleriyle birlikteyken,"federal rezerv kanunu" oylandı, ve wilson bunu yasa haline getirdi.

    kongre üyesi louis mcfadden da asıl gerçeği, tasarı kanunlaştıktan sonra söylemiştir: "burada bir dünya bankası sistemi kuruluyor, uluslararası bankerler tarafından kontrol edilen bir merkez.beraber hareket edip kendi ihtirasları için dünyayı köleleştiriyorlar. devlet, federal banka tarafından gasp ediliyor."

    örneğin, 1914-1919 yılları arasında federal banka piyasaya para arzını neredeyse %100 arttırdı. küçük bankalara büyük borçlar verildi. sonra 1920 yılında, federal banka büyük miktarda parayı piyasadan geri çekti, dolayısıyla kredi veren bankalar büyük miktarda borcu geri istedi, ve tıpkı 1907'deki gibi bankalara hücum,batık ve iflas yaşandı.

    federal rezerv sistemi dışında kalan 5400 rakip banka iflas etti. tekel iyice bu bir grup uluslararası bankerin eline geçti. halbuki 1920'deki kriz sadece ısınma turuydu. 1921-1929 yılları arası federal banka para arzını yine yükseltti.halka ve bankalara yine büyük borçlar verdi.o sırada borsada marj kredisi denen yeni bir kredi tipi vardı. basitçe, bir yatırımcı bir hisse senedine değerinin sadece %10'unu ödeyip ona sahip oluyordu, kalan %90'ı için broker'a borçlanılıyordu.bir başka deyişle, bir kişi $1000 dolarlık hisseyi $100 dolar ile alabiliyordu.

    bu yöntem 1920'lerde çok popülerdi. sanki herkes borsada para kazanmaya başlamıştı.ama bu kredi tipinin bir handikabı vardı.parayı her an geri isteyebilirlerdi,ve 24 saat içinde ödemek zorundaydınız. buna “marj çağrısı” denirdi ve marj çağrısı sonucunda genellikle,borca girerek aldığınız hisseyi satmak zorunda kalırdınız.ekim 1929'dan birkaç ay önce,j.d. rockefeller, bernhard barack ve diğer simsarlar sessizce borsadan çekildi,ve 24 ekim 1929'da, marj kredisi vermiş new york'lu finansçılar alelacele paralarını geri istemeye başladılar.bu borsada inanılmaz büyük bir tasfiye satışına neden oldu,çünkü herkes faizlerden korkarak marj borçlarını ödemek istiyordu. bu da bankalara akın başlattı ve sonuç olarak 16.000'in üzerinde banka iflas etti,ve aralarında anlaşan uluslararası bankerler rakip bankaları ucuza satın almakla kalmadı,aynı zamanda koca şirketleri de üç beş kuruşa satın aldılar.bu amerikan tarihindeki en büyük soygundu.ama burada bitmedi.federal banka para arzını arttırıp bu ekonomik çöküşe son vereceğine,hiçbir şey yapmadı ve insanlık tarihinin en büyük buhranına ön ayak oldu.

  • yeğenimle konuşuyorum. 5 yaşında koyu beşiktaşlı... çok cool.

    -sedef sen artık galatasaraylı olacaksın tamam mı?
    -tamam.
    -o zaman sorunca hangi takımlıyım diyeceksin?
    -beçiktaş

    -ama hani galatasaraylı olacaktın?
    -tamam aytık olucam.
    -peki o zaman hangi takımlısın?
    -beçiktaş.

    -sana sorulunca galatasaraylıyım diyeceksin.
    -tamam
    -hangi takımlısın sedef?
    -beçiktaş.

    her beçiktaş dediğinde biraz daha kavurmaya benziyor. "sonra beni niye ısıydın?"

  • her defasında hesabı ödemek için elinizi cüzdanınıza attığınızda öğrenci misiniz diye soran, komik bi miktar da olsa öğrenci indirimimiz var diyerek bütçenizi sizden çok düşünen bi işletmecisinin bulunduğu, acaip güsel pastaların yapıldığı izmirin köklü pastanelerinden biri.

  • afganistan ve iran'da da görülen gerçekliktir.

    halk demokrasi istememiş, başlığı açan islamcı trol gibi "ecdadının" değerlerini istemiş ve sonuç ortada.

    ha bu trolleri o ülkelere yollasan, bir hafta sonra türkiye'ye depar ata ata kaçıp, ilk gördükleri dövmeciye girip kollarına "mustafa kemal atatürk" imzalı dövme yaptırırlar.