hesabın var mı? giriş yap

  • - şimdi tabii benim de şartlarım var.
    - tabii kavun bey, sizi dinliyorum.
    - öncelikle, ben uyurken şirinliğime kapılıp beni uyandırırsanız anlaşmamız biter, çeker giderim. bu konuda anlaştık mı?
    - hmm zor olacak ancak şartlarınıza uymaya çalışacağız tabii.
    - pekala, ondan sonra, haftada en az bir gün balık, bir gün taze ciğer çıkacak.
    - hmm masraflı oluyor, ama elimizden geleni yapacağız.
    - genel hatlar bunlar, geri kalan detayları çalışma sürecimiz boyunca halledebileceğimize inanıyorum.
    - peki kavun bey, o zaman, sizi biraz sevebilir miyim?
    - tabii ne demek, geleyim kucağınıza?
    - buyrun.

  • ailece yemek yiyorsunuz... ya da belki de cancişlerinizle... besinler bünyeye girdikçe huzur doluyor alyuvarlar, akyuvarlar... o sırada ortamın umumiyetle hakimi olan şahıs o ölümcül geyiği açıyor: "şu yemeği dışarda yeseydik en az x milyondu"...

    bir başkası onaylıyor: "x milyon mu? ne x milyonu, en az y milyon..."

    ve öldürücü vuruş geliyor - eğer söz konusu geyiğin aktığı mecra ailemizle yediğimiz bir yemek ise bu vuruşu yapan kişi genelde annedir- :

    "bu kadar da temiz olmazdı..."

    yancı onaylaması (hala/dayı/teyze/kardeş/canciş): "kim bilir nasıl yapıyorlar, bilemiyorsun ki kirli mi temiz mi... gözümüzle gördük, elimizle yaptık en güzeli böyle evde yemek..."

  • memnun kaygisiz'in damat oldugu bolumde gelin arabasinin onune bebek takmak yerine masraf olmasin diye cocuklarindan birini oturtmasi akillarda kalmi$tir

    yine ismail'i mahkemeye goturmek uzere gelen polisin "hadi arkada$im cabuk gidelim, ba$ini kacirirsak bir bok anlamayiz" demesi de ayriyeten guzeldi.

  • hayranlık bir tapınma değil, daha çok bir "dikkat celbidir".
    hissederiz ki karada yürüyemeyen o yengeç, kıyıda çırpınan bir balık kendi dünyasında, suda müthiş bir zerafetle yüzmekteydi.
    her aşkın başlangıcı böyle bir "başka dünyanın zerafeti" algısıdır.

    ulus baker
    hadi blues dinleyelim.

  • fahiş fiyatlara kızıp , kalkarken ''ben gidip bir piyango bileti alayım; çıkarsa gelirim'' demiştim bir kere. ''peki abi'' dedi garson arkadaş.

  • söz konusu işleri şöyle hak etmiş olabilir. kpss’de türkiye 50ncisi olmuş adam, 1000 kişinin başvurduğu pozisyonda ilk 600’a giremiyor. hani bir kurum olsa anlayacağım, o kadar yere başvurmuş. alevi olduğunu 1-2 yerde ima ediyor zaten. (düzeltme; alevi degilmis)
    türkiye’de devlette iş bulmak istiyorsanız akpli olacaksınız bu kadar basit. hala böyle bir olay yokmuş gibi davranan insanlar ya aktrolldür ya da kafasını toprağa sokmuş devekuşudur.

    bence kanada’ya gitmekle iyi yapmış. hayatında başarılar.

  • ne çekilmez başımız varmış.

    berat kadar taş dusuyor, tercüman kadar taş düşüyor. arada salladığı çay poseti düşüyor.

    allah'ım sen başımı tüm görünür ,
    görünmez belalardan koru.

  • sıkı bir nat geo takipçisiyim ama adamların bu huyunu hiç sevmiyorum. arkadaki sarıklılara sözüm yok ama ulan bütün sehir sanki sarıkla geziyormuş gibi gösterilmesi gerçekten komik olmuş. birde bunu travel hesabında paylaşıyor.