hesabın var mı? giriş yap

  • 1920’ler sinema için fırtınalı bir dönemdi. daha yerleşmiş bir endüstri oldu, mevcut akımlarla rekabet eden ve onlara karşı çıkan yeni akımlar ortaya çıktı. yeni teknikler, stiller denendi. ancak bir şey eksikti. the birth of a nation’da köprüyü geçen at arabasının, das kabinett des dr. caligari’de cesare’ın deliliğini, safety last’ta llyod’un tırmanışı sırasında uzaktan gelen trafiğin sesini duyamıyorduk. daha önce sesi sinemaya katma denemeleri olmuştu fakat en başarılısı ve dünyaya daha çok dağıtılan film the jazz singer ile başladı. chaplin gibi çoğu sessiz sinemacı ses kullanımının sinemanın esrarını bitirdiğini düşündüğünden kullanmayı erteledi. japonlar 1930’ların ortasına kadar yatırım bile yapmadılar. ancak bu yeni sistem oldukça sıkıntılıdır. kameralar yarattıkları gürültülerin mikrofona yakalanmaması için büyük siyah kutuların içerisine konulur. bu konteynırların arkasında mikrofonların bağlı olduğu sopayı tutan bir operatör oturur ve konuşan oyuncuya göre mikrofonu ona yaklaştırır. bunun yanında sette büyük bir orkestra film sırasında film için müzik yapar ve ancak 1933’e kadar orkestralar filmle simultane şekilde kayıt yapmak zorundaydılar.
    sanatsal özgürlüklerini kısıtlayan bu engeller ve zorluklardan kurtulmak için yeni yöntemler bulmak zorunda kaldılar. sesi yenilikçi bir şekilde kullanan ilk kişi, daha önce tiyatro ve opera yönetmiş, rus yönetmen rouben mamoulian. applause ile hikaye açısından olmasa da sesin kullanımıyla endüstriyi düşündürmüştür. bir sahnede trafiğin gürültüsünü, new york’un sokaklarından ortaya çıkan sesleri kullanır. başka bir sahnede kızı dua ederken annesi ninni okumaktadır ancak sesçiler böyle bir şeyin mümkün olmayacağını, sadece birisinin sesinin duyulacağını ya da ikisinin de açık bir şekilde duyulmayacağını söyleseler de, denemeler üzerine simultane ses sinemada mümkün hale gelmiştir. 3 yıl sonra love me tonight’ı çeker. buradaki yenilik ise filmi çekmeden önce filmin müziğini kaydedilmesidir. böylece karakterler müzikle ahenkli bir şekilde hareket eder.

    amerika’da ses devrimi olurken, milliyetçiliğin, politik muhafazakârlığın etkisindeki japonya sessiz filmlere devam etti. ancak bu politik, teknolojik, ve sanatsal izolasyon döneminde japonya en önemli filmlerini çıkardı. bu dönemki en büyük yönetmen ve sinemanın gördüğü en büyük yeteneklerden biri yasujiro ozu. sinemaya girişi ı was born but… ile olur. yeni okullarında zorbalıktan, kabadayılardan çeken iki kardeşin nasıl zorbaya dönüştüğünün hikâyesidir. ozu’nun çoğu hikayesi sıradan ailelerin ve çocukların ilişkisi üzerinedir. gençliğin değişim için en büyük güç olduğu bireysel batı sinemasının tersine ozu temalarında bu isyanı bastırır. hollywood’un mutlu sonlarına ve rusların trajik kapanışlarına karşın daha sakin, rahatlatıcı alternatifler sunar. ozu’nun filmleri japonların momo no aware dedikleri hayatın durağan ve üzücü olduğu temasından türer. insan doğasının sadece aile ve çocuk arasında değil, aynı zamanda umut ve umutsuzluk, özel ve kamusal hayat arasında da dengeli olduğunu düşünür. hollywood ve diğer ülke sinemalarında normları arasında yer alan kamera yüksekliğini göz veya omuz hizasında olması kriteri ozu sinemasında kendini daha alçak seviyeye çeker. bazı eleştirmenler bunu ozu’nun filmleri bir çocuğun gözünden anlattığını savunur. bazıları japon kültüründe insanların yere oturmasından dolayı olduğunu savunur. ancak ozu’nun bu tekniği üç uzamsal efekt yaratır;

    • insanın ağırlık merkezini çerçevenin merkezine yerleştirir. böylece imgeler daha durağan, daha az burkulma, bozulma gösterir.
    • kamera hafif yukarı baktığından kamera zemin özelliklerini içermez ve karakterlere hafiflik katar.
    • ilk defa çerçeveye tavan da girmiş olur ve setin filmle bilrlikte inşa edildiğini gösterir.

    ozu’nun filmleri ve japon sineması ancak kurosawa’nın rashomon filmi venedik film festivali’nde ödül alıncaya kadar uluslararası anlamda izlenmemiştir.

  • muhtemelen başarısız bir prank'tir. uzaylıların insan formunda yani humanoid olarak tasvir edilegelmiş olması sinemada bugünkü cgi tekniklerinin olmaması, bu tip kostümler üretmenin daha kolay olması ve bu şekilde onu insanla akrabalaştırarak ruh vermenin ve iletişim kurmanın kolay olmasıyla ilgilidir. farklı kıtalardaki canlılar bile bu kadar farklı evrimleşirken farklı bir galaksiden gelen bir canlının toplama kampından kaçmış kemikleri sayılan koca kafalı bir insan gibi görünmesi akla ve mantığa aykırıdır. bu ancak "insanı uzaylılar yarattı" teorisiyle birlikte ileri sürülebilecek iddia olabilir, lakin 200 bin sene önce gelip dünyada insanı yaratan uzaylının 200 bin sene sonra gelip motor arızası nedeniyle nevada'ya falan çakılacağını düşünebilene de herhalde bir ödül falan vermek gerekir.

    debe editi: gezi şehitleri ölümsüzdür.

  • hollywood film sektörü, silahlı sahnelerde kullanılacak silahlar konusunda hiç riske girmeyip, direkt konusunda uzman olan firmalardan-kişilerden hizmet alıyorlar. bu kişiler silahların döneme ve aslına birebir uygun replikalar olmasından sorumlu oldukları gibi, olası kazalara mahal vermemek, replika da olsa silahları ve kurusıkı da olsa mühimmatlarını ayrı tutmak, muhafaza etmek konularında da sorumlular.

    mesela gerçek tabancalarda namlu ağız alevi neredeyse yokken, filmlerde özel mühimmatlar sayesinde ekstra namlu ağız alevi olması sağlanır. yine silahlar replika da olsa namluları açık olduğu için, buradan fırlayan tapa-barut-nitroselüloz parçalar karşıdaki kişiye zarar vermesin diye, özel karışımlarla farklı önlemler alınır.

    ama yine de replika silahlar ve kurusıkı mühimmatlarla bile, her sene pek çok yaralanma meydana geldiği için, bu işi tamamen dummy silahlar ve bilgisayar efektleriyle yapanlar da çoktur.

    bu olayın ise replika silahla gerçekleşmediği, gerçek silah kullanıldığı çok açık. dahası birden fazla kişi yaralanıp-öldüğüne göre ya döneme ait revolver tipi bir tabanca ile çoklu atış yapılmış ya da atışın yapıldığı silah yine döneme uygun yivli bir tüfek. meşhur brandon lee olayı da replika olması gerekirken, gerçek bir smith wesson mod.629 kullanılması ve içinde de kurusıkı değil, kazaen .44 kalibre magnum mühimmat olması nedeniyle vuku bulmuştu.

    olay görüntüleri muhakkak yayınlanacaktır, muhtemelen de bir saniyede her şey olup bitmiştir.

  • panama bandırası

    sen tam röbdeşembırını çekip mürebbiyenin hazırladığı kahvaltıya inecekken camdan içeri kuru yük gemisi girebilme ihtimali. güverteden yatak odana help help diye atlayan gundiler. yaşadık bunları üstadım zor zor.

  • son zamanların en büyük şampiyonlar ligi performansını gösterip ballon d'or ödülünü sonuna kadar hak etmiştir.
    zamanında real madrid'in neden ibrahimovic, lewandovski gibi üst düzey bir santrafor almadığı tartışılıyor benzema yetersiz görülüyordu. benzema'nın asli görevi ronaldo'yu beslemek, ona boş alanlar yaratmak ve diğer hücumcuların performansını yukarı çekmekti bu işi de layıkıyla yaptı. ronaldo gittikten sonra kağıt üstünde takımın hücumdaki en önemli oyuncusu oldu ve son 3 senede muhteşem bir performans sergiledi, adama hangi rol verilirse verilsin kusursuza yakın yerine getiriyor değeri son 3 senede anlaşılsa da ronaldo ve bale'in bu kadar üst düzey oynamasındaki sebep de kendisiydi.

  • -hangisi farklıdır? kalem-çilek-elma-muz?
    +tabiki çilek!
    -kızım bak 3 tanesi meyve bir tanesi alakasız bir nesne..
    +çilek!
    -gerizekalı..