ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tişörtlerin göbek hizasından delinmesi
-
birkaç sebebi birden olduğu söylenebilir:
birincil sebep:
- son yıllarda tişörtlerin dandik malzemeden yapılması
yukarıdakine bağlı ikincil sebepler:
- kemer tokası
- kot pantolonun düğme kısmındaki sivri çıkıntı
- mutfak veya tuvaletlerde lavabo/tezgah kenarlarına yaslanmaya bağlı aşınma
not: göbek hizası değil, bel hizasıdır.
sokakta öpüşmek
-
adam "4 yaşında çocuğum var öpüşmeyin kavga çıkarırım" diye tehdit etmiş. yani 4 yaşındaki çocuğunun birbirine sevgi gösteren insanlar görmesinden ödü kopuyor, ama çocuğunun kavga çıkaran, şiddete meyilli insanlar görmesiyle hiçbir problemi yok. işte bu kafalar değişmedikçe ortadoğu bataklığının düzelmesi mümkün değil. sokakta öpüşmek size göre olmayabilir, bunu ayıp karşılayabilirsiniz ama öpüşenlere müdahale etmekten bahsettiğiniz anda toplum için en zararlı birey siz oluyorsunuz. yarın bir gün sizin çocuğunuz da büyüyüp sevgilisiyle öpüştüğünde çomarın teki tarafından saldırıya uğrayıp öldürülebilir. bunun sorumluluğu da sizin üzerinizde olur. inşa etmek istediğiniz toplum bu mu?
felipe melo
-
''sahalarında şampiyon olduk. stadyuma zarar verdiler, ağladılar çok acı çektiler ben de üzüldüm.''
''federasyon başkanı'nın elini sıkmadım çünkü o karanlığa hizmet ediyor.''
''bana emre'yi sormayın o düşük profilli, küçük zavallı bir ırkçı.''
bir uçakta yaşanabilecek en dumur olaylar
-
kalkış için taxiwaye girmişken kanat üstü çıkışın yanında oturan adamın acil çıkış kapısını sökmesi, kapıyla ne yapacağını şaşırıp kucağına alması, pilotun koşarak kabine gelip "naaptını yav" diye sorması, yolcunun "üstünde çekiniz yazıyordu, ben de çektim" demesi, bunun üzerine pilotun kıpkırmızı olup "bilmediğin boku niye elliyorsun" diye hönkürmesi. sonra park yerine geri dönülmesi, teknik ekibin gelip kapıyı geri yerine takması, 2 saat rötar vesaire. ondan sonra da vay efendim niye rötar yaptınız bilmem ne.
amerikan sinemasında stop it enough tokat üçlüsü
-
bir filmi dram yapmanın en kısa yolu filmin bir yerine aşağıdaki diyaloglardan birini serpiştirmektir.
çocuk histerik bir şekilde anasıyla konuşur.
çocuk: danowan babam değil anlıyor musun, hiç bir zaman da olmayacak anne.
anne: jashua, stop it. (dolu gözler)
çocuk: babamın ölmesine sen sebep oldun sırf bu adamın damarlı borusunu emmek için.
anne: joshua enough! (dolu ve kanlı gözler)
çocuk: ayrıca cümle alem biliyor bu adamın kelebek misali sikip kaçtığını anne.
anne: çota!
danowan: joshua, allah senin belanı versin lan.
düğünde oynarken kazara adam tarayan kürt
-
iğrenç dansı sebebi ile arkadaşını cezalandıran kürttür.
inşallah ölmemiştir diyelim tatlıya bağlayalım.
çok sevip çok özlediği halde aramayan insan
-
gurur sandığı aslında ümitsizliğidir.
uzaktan uzağa sever, iyi olup olmadığını kontrol eder sosyal ağlardan ama aramaz. kırılmaktan, üzülmekten ve yine aynı şeyleri yaşamaktan korkar içten içe.
ne yeniden aşık olmak ister ne de yeni biriyle vakit geçirmek..
ölene dek yalnız kalma fikrine de alıştırmıştır kendisini.
onu sevmek, hem de çok sevmekten mutludur.
aşkın, aşık olduğun insanı elde etme hırsından çok daha fazlası olduğunu anlayacak kadar büyümüştür.
içten içe merak eder durur;
''o da beni düşünüyor mu, ara sıra da olsa özlüyor mu acaba'' diye..
korkaklıkla suçlanan ama o korkaklığının ardında çoook uzun bir hikayesi olan insandır. muhtemelen on milyon kere korkmamış, her defasında ağır yaralar almış daha fazlasına cesareti kalmamıştır. belki de karşısındakinden bekliyordur radikal bir adım. belki mecali kalmamıştır?.. tek ihtiyacı olan ''bundan sonra elimden geleni yapacağım'' demesidir. belki o günü bekliyordur.
özlemesini, geleceği varsa kendi isteğiyle gelmesini istiyordur.
her şey keşke burada yazılanlar kadar ''türk filmi tadında'' olsa..
hakan fidan'ın antony blinken'e koyduğu posta
-
bu salak siyasal islamcıların 31'i bitmedi, oğlum bu kadar aşıksanız gidin yalayın hakan fidan'ı baştan aşağı amk beyinsizleri. adamlar bize sizin bu salaklığınız yüzünden milyarlarca dolarlık f-35 kazığı soktu, bugün eski kasa şahin gibi kalmış f-16'lar için bile yalvarıyoruz, sizin övündüğünüz şeye bak.
keşke elimde olsa da size şöyle okkalı bir şamar yapıştırıp kendinize getirebilsem.
abdülkadir selvi
-
bugünkü yazısında şu ifadeleri kullanmış
--- spoiler ---
üç bakanın sel felaketinin vurduğu
giresun’un dereli ilçesinde bir mahallede mahsur kalan vatandaşlarla görüşmek için iş makinesinin kepçesinde gittikleri bir görüntü var.
ilk gördüğümde bana “işte devletimiz bu” dedirten görüntüden söz ediyorum. hani nâzım hikmet, “sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin” diyor ya, o kepçedeki üç bakan bize özlediğimiz devletin resmini çizdiler. ayaklarında çizme, ne koruma var, ne protokol, operatörün kepçesine binip vatandaşın ayağına giden üç bakan. işte özlediğimiz devlet bu. bravo üç bakana. bize bunu yaşattıkları için içişleri bakanı süleyman soylu’ya, tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli’ye, çevre ve şehircilik bakanı murat kurum’a yürekten teşekkür ediyorum. bana “özlenen devlet nerede?” diye sorarlarsa, “giresun dereli’de, o kepçenin içinde” diyeceğim.
--- spoiler ---
hansa birliği
-
hansa birliği modern komünizm ve kredi sistemlerinin yolunu da açmıştır. akraba kayırmanın alalen yapıldığı bir oluşumdur. hatta hansa birliğine üye olan ingiliz firmaları osmanlı devletinde ticaret yapabiliyor, diğerleri yaparsa zevkle cezalandırtıyorlardı.