hesabın var mı? giriş yap

  • eğer tanımadığım biri ile telefon konuşması yapacaksam aradığım kişinin adını soyadını söyler, görüşmek istediğimi iletirim telefonu açana.
    şaziment isminde bir müşteriyi arayacağım, soyadını sormadım, kaç tane olabilir ki diye makarasını bile yaptım.
    şaziment hanımla görüşebilir miyim dedim, soyadını sordu telefonu açan kişi. üç şaziment varmış şirkette.

  • uğur mumcu'nun bbc türkçe'de yıllar evvel verdiği bir röportajındaki cevabıyla ali cabbar ve onun nezdinde arabesk müziğe dair su yorumu eklemek gerek:
    "...arabeski sevmiyorum, çok lümpen müziği arabesk. bizde, türk halkının bir kısmı bu aşk konularında mazohist. kendi kendine işkenceden hoşlanıyor. yani bir kızı seviyor, kız bunu sevmiyor, gidiyor meyhaneye içki içiyor, ondan sonra da ağlıyor. o kızla evlense, kadını da dövüyor sonra, işin tuhaf tarafı. yani mazohizmin müziği arabesk, lümpen müziği, sevmiyorum arabesk müziğini."

  • efsane geri dönmüş. yayını biraz geri alınca geldiğim ilk sahnesi:

    kadın: tekneyi de sen yaktın değil mi?
    kürşat: evet, yakhhtımm, ben yaktım. önce malını yaktım, şimdi de canını yakacağım.
    kadın: yaktın ya! daha ne yapacaksın! bana baksana sen..
    kürşat: şşşşşş.. sakin ol yenge, bilmemkimi kastetmiyorum. sen şimdi şunu düşün; kendi kanımdan birine bunu yapabildiğime göre, senin kanından birine neler yapabilirim...

    helal olsun be reyiz. 15 sene geçti ama itlikten, puştluktan bir adım kaymamışsın. adamsın adam!

  • buluşmalarının bir hikayesi var tabii ki.

    lennon’ın çektiği kısa film cannes film festivali'nde gösteriliyor. kısa filmin konusu bir balon. bu balona kamera bağlı. balonu çözüyorlar, balon yükseliyor yükseliyor ve bembeyaz gökyüzü. 20 dakika boyunca beyaz bir gökyüzü.

    filmden memnun kalmayan seyirciler bir ekşici edasıyla filmin yarısında çıkıyorlar.
    ancak erkin koray çıkmıyor. yanında da dönemin meşhur gazetecisi hey dergisi muhabiri arda uskan var. amaç belli. dergi için 3-5 satır röportaj koparmak, tabii bu arada erkin koray da john lennon’la tanışmak istiyor. fakat john lennon seyircinin tutumundan memnun olmamış bir şekilde salondan ayrılmaya hazırlanıyor. erkin koray, arda uskan'a ''hadi şu randevuyu al da konuşalım'' diyor. arda uskan, “sıkıyorsa sen al, adam ne halde” diyor. erkin koray kalkıp john lennon'ın yanına gidiyor ve diyor ki:
    “vay demek bu kadar yükseğe çıkanlar da var…”

    böylece ertesi gün kaldıkları otelde buluşmak üzere randevuyu alıyor. sonucunda da o meşhur fotoğraf ortaya çıkıyor.

    kaynak :(bkz: güven erkin erkal)

  • ağrı dağı'nın 1840 yılında patlamış olması.

    çok yeni lan. yani "sönmüş yanardağ" diyoruz ama daha 1840'da patlamış olum dağ. yani jeolojik zaman gözü ile baktığımızda dün patlamış. hatta ne dünü bir kaç saat önce patlamış. hatta ne saati, bir kaç dakika önce...

    ve ülkede yakın zamanda patlamış daha bir sürü volkan var. ve ne millet ne de devlet olarak, volkan felaketlerinde ne yapılır, nasıl ekipler ve ekipmanlar gerekir ne biliyoruz ne de hazırız. allah göstermesin bu yanardağlar bir aktifleşirler, sığır gibi ölür gideriz. pompei'deki gibi eli s.kinde taş olur kalırız aq.