hesabın var mı? giriş yap

  • bunlardan bir tanesi de benim.

    hatta bugün kontrol ettim, kaşlarımın bittiği yerle saçımın başladığı yer arasında baya bir boşluk varmış. bence o araya güzel bir reklam alınabilir.

    ulaş bana reis.

  • la gassaraylilar, güzel günler geleceği umuduyla elenmeyi arzu etmeyin boşa. bakin ben fenerliyim. güzel günler gelir diye gassaray bize 6 atsin bile istedim. rezil olduğumuzla kaldik. gitmiyor aziz, azizler. beyligin bir günü de beylik. yenip eleyip mutlu olun. ilerde güzel günler görmeyeceksiniz. bak bizim alex olayından sonra siz de on numaranızdan gözlerinizin önünde koparildiniz. güzel günler yok. burası türkiye. 2002'den beri iyiye giden tek bir şey var; malum kişinin ölüm gününe yaklaşıyor olmamiz. öptüm hepinizi. byess.

  • çocuğu elaleme göre yönlendirmenin de, içinde bolca bulunduğu bir tuhaf teknikler.

    * okullar açılınca, oyun konsollarını ortadan kaldırmak, saklamak. sabahın köründe uyanmış, okulda kafası ambale olmuş çocuğun, koskoca bir öğrenim dönemi boyunca sadece ders çalışmaya mahkum edilmesini hiç anlamadım. o yasakla aklı oyunda olan çocuktan ne kadar verim alınır, hep kafamı kurcalar. okulu asıp, internet kafelere giden çocukların çoğu bu kategoride sanırım.

    * okul, kurs, evde ders çalıştığı masa üçgenine kıstırılmış çocuğu sürekli eleştirmek. serpil hanım'ın çocuğu daha başarılı olduğundan, serpil hanım'la sidik yarışı için gereksiz yere kursa gönderilen ve akşam karanlığında sırtında 10 kilo çantayla nefes nefese dönen çocuğa balkondan seslenerek, "fırından ekmek al." diyerek, yokuş yukarı yollamak. çocuk eve girince, "hemen yemeğini ye, ödevlerini yap." demek. iyi de, o çocuğa bu kadar görev yüklemişsin, kendin akşama kadar ekmek bile almamışsın.

    * çocuk kazayla bir şey kırınca, dökünce dövmek. korkudan sinmiş çocuğu üzerinden kendini överek "ben çocuklarımı çok güzel yetiştirdim. bana cevap veremezler." diyerek, komşu muhabbeti yapmak.

    * kendine kozmetik ürünleri almayı ihmal etmeyip, misafir günlerindde 20 kişiyi tatlı, börek, pastayla ağırladıktan sonra çocuğu peynir sıkıştırılmış ekmekle okula yollamak. sakız bile istese kızmak ve almamak. bir gofret istediğinde bunu hemen alınca şımaracağını sanmak.

    * yaz aylarında 40 derece sıcakta, kış aylarında eksilerde seyreden ayazda misafirleri geldi diye çocuğu sokağa yollamak. sonra da "eve gel artık." diye balkondan yırtınmak. çocuk gecikince, "baban gelince görürsün sen." demek.

    * çocuğunu döven öğretmene kızmayıp, bir de üstüne yalakalık yapmak.

    * çocuğun odası dağınık olmasa bile "odanı topla. sabahat teyzenler gelecek." demek. sabahat teyzeye bu kadar derli toplu görünmek için çocuğu sıkıştırmanın amacını yıllardır anlamadım. sabahat teyze müfettiş sanırım. hem bu sabahat teyze, başka birine "ah şekerim, şükran'lara gittim, çocuğunun odası dağınıktı." dedikodusunu yapacak veya dağınık odayı ayıplayacak tipse, neden o eve sokulur, bunu da anlamadım.

    edit: bazı kişiler, bunların benim başıma geldiğini sanmış. sadece çevremde gözlemlediğim şeyler.

  • vardır. (bkz: elektrik anahtarı)

    başlık sahibinin editine edit: bilmiyordum demek ayıp değil. sen gündelik hayatta kullanmıyorsun diye kimse kullanmıyor da değil. biz bunu nalburdan böyle alıyoruz, koridorda zamanlayıcılı ışıklar sönünce şu anahtara basar mısın diyoruz kardeş, daha nasıl gündelik olsun? ha ağız alışkanlığı "lambaya/düğmeye basar mısın?" da diyoruz ingilizce'de "turn on the lights" şeklinde kullanıldığı gibi de sen onlarda da pek kullanılmayan switch'in karşılığını sordun diye onu yazdık. kaldı ki başlık, "türkçe'de karşılığı olmaması" diyor. var mıymış, varmış. bunun türkçe'de teknik adı da gündelik adı da budur. ha bu düpedüz karşılık yeterince gündelik gelmiyorsa, sırf "türkçe değil bu" dersin ve teknik kaçar diye yazmadığım adi anahtar, komitatör anahtar ve vaviyene ne derdin merak ediyorum. kendi adını geçtim, gördüğün gibi tekli, çoklu, aç kapa değişken kullanımlıların artık dile yerleşmiş adları bile var. projelere falan yazıyoruz bunu biz yani sen beğenmesen de.

  • elden 13 milyon 900 bin dolar verip, faizsiz şekilde verdiği kadar kazanmaya çalışan cahil bir insanın dolandırıldığı olaydır.

    her ay az az verip, bunları iyice zeki olduklarına inandırmış ablam. tabii bunlar zeki değil, sadece kendilerini kurnaz sanan doyumsuz tipler.

    neyse bu tarz anadolu köylüsü zihniyetine de üzülmeyelim.

  • dünyanın en şahane, en muhteşem annesi. karnıyarık için hazırladığı kıymalı soğanlı biberli harcın bir kısmından, ki bu genelde artan kısımdır, ekmek arası yapıp açlıktan huysuzlaşan evladına verip ihya eder sefili. o ekmek ki açlıktan telef olma noktasına gelen evlada cennet bahçesinden uzatılan bir ekmektir, değeri hiçbir şeyle ölçülemez. belki bi' tabak kuru fasulyeyle ölçülür. yok lan onunla da ölçülmez. en güzeli içine karnıyarık harcından bir miktar konulmuş çeyrek ekmek yine, en lezzetlisi en tatlısı. evet.

  • cilekes nerede haber yok manga bir album yapti yapmasa daha iyiydi, dumandan ses seda yok, kargo zaten parcalandi koray arada album patlatirdi o da yok, yuksek sadakat diye bisey vardi o da yok redd falan da duyulmuyo. athena album yapmis sanirsam guzel sarki yok dus sokagi sakinleri bulutsuzluk ozlemi falan muzeye kaldirildi, noldu lan demek geciyor icimden ama aklima kramp falan geliyo onlar da topraga karismistir heralde. hepsini gectim bir zamanlar kurban vardi pentagram vardi.. sanirsam biz buyuduk ve kirlendi dunya. teoman napiyo acaba..

  • koalisyon döneminde olduğunu bilmeyen serenay din istismarıyla oy toplamaya çalışıyor yine :) artık işler değişti sero...