hesabın var mı? giriş yap

  • valla haşmetli reis-ül cumhurumuz kendi konvoyundaki s600'leri değiştirsin önce; biz de vatandaş olarak üzerimize düşen görevi yaparız.

    ey mercedes; sen kimsin yaa?

  • “bir politikacı ‘evet’ diyorsa, aslında ‘belki’ demek istiyordur. eğer ‘belki’ diyorsa, ‘hayır' demek istiyordur. ‘hayır’ diyorsa da, gerçek bir politikacı değildir. bir hanımefendi ‘hayır’ diyorsa, ‘belki’ demek istiyordur. eğer ‘belki’ diyorsa, aslında ‘evet’ demek istiyordur. bir hanımefendi ‘evet’ diyorsa, o gerçek bir hanımefendi değildir."

    sebastián pinera *

  • sempatik bir o kadar da eğlenceli bir film. her ne kadar ilk yarının sonlarına doğru biraz sıkmış olsa da ikinci yarı bir hayli eğlenceliydi. özellikle de neredeyse tüm karakterlerin arka bahce de bir araya gelmesi. ryan gosling'i all good things'den sonra bir kez daha çok sevdik, hayran kaldık. evet, biraz klişeydi ama bir o kadar da güldüren bir filmdi.

  • türkçesi yüz körlüğü olan hastalık. kabaca yüzleri akılda tutamama hastalığı da diyebiliriz.

    bu hastalığa sahip çocuklar kalabalıktan ve yabancılarla bir araya gelmekten hoşlanmazlar, göz temasından kaçınırlar. çünkü bu hastalık onlara herkesi yabancı yapmıştır, saçlarını farklı toplasa annelerini bile tanımayabilirler ve korkarlar. insanların tanınmadıkları için gösterdikleri tepkiler de işin tuzu biberi olur ve bu çocuklar gittikçe asosyalleşmeye başlarlar. bu sebeplerle bu çocuklara çoğu zaman yanlışlıkla otizm teşhisi konur, oysa sadece prosopagnosia hastasıdırlar.

    bu hastalıkta genetik yatkınlık sözkonusudur. ailede prosopagnosia teşhisi konmuş birileri varsa o kişiye yakın akraba çocuklarda da benzer tepkiler dikkate alınmalıdır. çocuk yaşta prosopagnosia teşhisi çok nadiren konur çünkü çocukların her zaman çok iyi gözlenmesi mümkün olmadığı gibi belirtiler çoğu zaman başka sebeplere yorulur ya da aile bu tepkileri ciddiye almayabilir. oysa çocukken prosopagnosia teşhisi konmuş hastalarda beyin halen gelişmesini sürdürdüğü için hastalığı terapi ile tedavi etme olasılığı vardır. bu hastalığın en bariz teşhis yöntemlerinden biri hastanın bir yüze bakarken gözlerini nerelerde gezdirdiğinin izlenmesidir. bu hastalar, göz ve ağız gibi kilit noktalara odaklamak yerine gelişigüzel ve dağınık bir şekilde yüzün her yerine bakışlar atarlar. bu yüzden de kafalarında o yüzü tanımlayacak ufak parçalar elde edemezler. terapi gören çocuklarda zamanla odaklanmada ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir.

  • ekşi sözlük açıp bu tip entry’leri okumak. zira tam sıçarken okumalık şeyler yazıyorsunuz.*

  • giris gelisme ve sonuc taslagiyla anlatacagim olayi.
    amerikada bir ogrenci olarak saclarim erol buyukburc ekolunu yakalamisti. amerigali kizlardan saclar papaz olmus, turk elvis presley ine benzemissin uyarilari aldiktan sonra berbere gitmeye karar verdim. neyse bir berber tavsiye etti birisi oraya gittim.
    boyle modern falan biyer. ama kizlar var 20 civari yaslarda onlar kesiyolar saclari. e dedim bu bizim kuafor metin gibi degil istanbuldaki. neyse oturdum. tras toplam 5 dakka surdu ki turk berberini ozledim o sirada. cay gelecek. geyik muhabbeti donecek. futbol tartismasi yapilacak. hahahihi gulunecek. neyse kesim bitti. erol buyukburc degildim artik ama bir kustum. bu kadar kotu olabilecegini tahmin etmiyorum lakin otisabinin dedigi kadar varmis. 15 dolar sac kesimi ki bir de tip istedi utanmadan. ben de kibarca comak cikardim kendisine (bkz: nah) kredi kartiyla odedim omru hayatimda ilk kez berber parasini.
    ah ah istanbulda sac kesimi, yikama, sakal trasi ve doyumsuz muhabbet sadece 3 milyona maloluyo. anlatamadim derdimi tavuk gotu olsun diyemedim ingilizce. essek trasi olsun diyemedim. tarkan tarzinda olsun diyemedim. arko krem sur, yuzume masaj yap diyemedim. hey gidi.