hesabın var mı? giriş yap

  • ankara'da cinnah caddesi üzerindeki 19 numarada bulunan bu apartmanın asıl adı "meydanlar müdürlüğü işçileri yapı kooperatifi apartmanı". havaalanında çalışan mühendis ve mimarlara mesken oluşturmak amacıyla mimar nejat ersin tarafından 1954-55'de tasarlanıp 1957'de yapımı tamamlanıyor.

    üç katlı ve her katta 5 dubleks daire ile toplam 15 daireye sahip olan bu apartmanda ankara manzaralı bir seyir terası, barbekü, güneşlenme yerleri ve yüzme havuzu gibi bugün için bile oldukça ütopik ve sürrealist sayılacak özellikler bulunmakta. dönemin ünlü modern mimarları le corbusier, oscar niemeyer, lucio costa, edward durrell stone'un etkisinin görüldüğü söylenen (1) cinnah 19, 1950 sonlarındaki ortak kullanım alanlarına sahip modern apartmanlar (2) arasında yer almakta.

    başbakan* ve cumhurbaşkanı*, döneminin en gözde yapılarından biri olan cinnah 19'un, yakınındaki mimar hayati tabanlıoğlu'nun çankaya camisi ile birlikte tek bir yeşil alan içine alınarak korunmasını talep etmişlerse de 1960 darbesi sonucu bu girişim akîm kalmış. 1970'lerin ortalarına kadar oldukça şaşalı günler geçiren, ankara'da bulunan sefaret mensuplarının, amerikan askerlerinin ilk tercihlerinden biri olan bu yapı, gittikçe yoğunlaşan kentlere göç olgusu, buna paralel seyreden rant artışı vb. nedenlerle duraklama dönemine girmiş ve nihayetinde bugün itibariyle (hadi çöküş demeyelim ama) bakımsız bir halde kaderine terk edilmiş duruma gelmiştir. son dönemlerde özellikle ankara mimarlar odası'nın "bina kimlikleri" projesi kapsamında ankara'daki diğer pek çok özgün bina ile cinnah 19 hakkındaki bilinçliliğin de artırılmasına yönelmiştir.

    yukarıda da yazdığım üzere, cinnah 19 aslında sürrealist bir yapıydı. ancak bugünün ankara'sı için esamesi bile okunamaz. niyesine açıklamama gerek var mı? (bkz: ankara'da bir sürrealist melih gökçek)

    (1) mimar ali cengizkan'ın bu apartman üzerine güzel makaleleri var. mesela, kendisine ait "cinnah 19": ütopik mi, gerçek modern mi?" adlı makale ile yine kendisine ait "nejat ersin ile 'cinnah 19' üzerine" başlıklı makale ve söyleşilerine bakılabilir. her iki yayım da şu kitabın içerisinde mevcut: modernin saati: 20. yüzyılda modernleşme ve demokratikleşme pratiğinde mimarlar, kamusal mekan ve konut mimarlığı, mimarlar derneği 1927 ve boyut yayınclık, istanbul.

    (2) bu apartmanlar şunlar:
    - 1956 tarihli ve emin onat'a ait hayat apartmanı (bunun yerini bilmiyorum).
    - ahmetler'de bulunan 1956 tarihli 96'lar apartmanı
    - büklüm sokak'ta bulunan 1957 tarihli fikir işçileri kooperatifi
    - 1957 tarihli iller bankası apartmanı (bunun da yerini bilmiyorum)

  • yenikapı-hacıosman metro seferini yapan belirli bir makinistin (7.50 civarında yenikapı'dan yola çıkan treni kullanan kişi oluyor, artık sesinden tanıyoruz) her sabah hareket etmeden önce sevgi dolu bir sesle "sevgili yolcularım, hepinize çok güzel bir gün diliyorum" diye anons yapması, beş karış suratlı metro ahalisinde tebessüm oluşturması.

  • tam da bu yüzden cumhuriyet çok güzeldir, çünkü duvarlarda altın rengi, iğrenç, eğreti, arabesk, çirkin arapça tuğralar, sakil ve kıro altın varaklı koltuklar, etrafa yayılan korkunç, zeka seviyesi düşürücü bayık bir tasavvuf müziği çakmasıyla, haremlik selamlık akpli cahil kodaman düğünü gibi zavallıca değil, valsle, zarafetle, güzel yemek ve güzel içkiyle kutlanması gerekir. cumhuriyet medeniyettir, ince zevktir, her zaman da öyle kalacaktır.

    edit: entriyi kesip biçip mağduriyet çıkaran, sen evinde istediğin gibi kutla, kimse sokaktaki adama içki iç, illa vals yap demiyor (zaten sen de bunu biliyorsun ama mağduriyet fırsatı, ah o mağduriyetler) ama devlet erkanı bu günü olabilecek en şık şekilde kutlamak zorunda. bugün yine beni güldürerek sevaba girdiniz, aptal sizin sülalenizdir ve evet medeniyet içki içene, istediği gibi giyinene, dans edene kudurmuş gibi bakan terliksi hayvanlar olmadan bunları yapabilmektir.

    debe editi: (bkz: umut örüyoruz insiyatifi)

    ayrıca: (bkz: sultan abdülaziz'in valsa davet bestesi)*

  • bir gemici gec vakit küçük bir otele gelmis. yer olup olmadigini sormus:
    - hiç boş yerim yok bu gece, demis otelci.
    gerçi iki kisilik bir odada tek yatagim var ancak pek tavsiye etmem.. cunku oteki yatakta bizim komi kalıyor, feci horlar kendisi.
    - ziyani yok, demis gemici, verin bana o yatagi..
    ertesi sabah gemici hesabi odemeye geldiğinde otelci sormus:
    - nasil uyuyabildiniz mi?
    - cok guzel uyudum.
    - yaninizdaki horlamadi mi hiç?
    - hic horlamadi.
    - ama nasil olur?!
    - odaya girince yanagindan "merhaba guzel cocuk" diye bir makas aldim, sabaha kadar gozlerini kirpmadan yatakta oturdu.
    - ...

  • diploması ile sunduğu cv'ye ekleyebileceği ''üstün sabır ve direnç'' sertifikasını da hak etmiş öğrencidir. zira bir zamanlar çok zor şartlar altında yaşanıyordu buralarda.

  • 1850den başlayan, 5 kuşağın olduğu benim 37.sırada olduğum tabloda ben de dahil 35 kişinin nüfusu bizim köye kayıtlı. premium gold köylüyüm.

  • ios 13 ile gelen optimize şarj özelliğiyle cihaz, siz uykuya dalıp telefonunuzu şarja taktığınızda, sadece %80'e kadar şarj oluyor. son %20 ise uyanmadan kısa bir süre önce tahsil edilecek; böylece uyandığınız dakika %100 olmuş olacak. böylece lityum pilin teknolojisine ayak uydurulmuş olunuyor...

    sitesinde böyle yazıyor:”optimize edilmiş pil şarjı
    yeni bir seçenek, iphone'unuzun tam olarak şarj edilme süresini azaltarak pilin yaşlanma hızını yavaşlatmaya yardımcı olur. iphone, günlük şarj etme rutininizden öğrenir, böylece kullanmanız gerekene kadar% 80'in üzerinde şarj işlemini bitirmeyi bekleyebilir.”

    *ayrıca dark mode'a otomatik kullan (gece olunca aç, gündüz olunca kapat) seçeneğide gelmiş.

  • kesinlikle yok artık dedirtti. ücretler:
    1 oturum:40 tl
    2 oturum:80 tl
    3 oturum:120 tl
    4 oturum:160 tl
    artık ciddi anlamda insanlarla dalga geçtiklerini düşünüyorum.zaten bu sınava başvuran insanların çoğu mezun ve işsiz.
    25-30 yaşındaki bir insan için ailesinden harçlık almak ne kadar ağır bir durumdur bilir misiniz?
    yazık gerçekten yazık bu ülkeye.
    ben ailemden ayrı yaşayan bir insanım.
    bir şekilde işsiz de olsa hayatıma devam ediyorum.
    bazen kuru ekmek ve zeytin yiyorum.bazen domates ekmek yiyorum.
    inanın 5 liralık bir şey alırken bile yarım saat düşündüğümü biliyorum.
    sadece ben değilim bu durumda olan.
    benim gibi çok kişi var bu şartlarda sınava hazırlanan.
    bu kadar zorluklar altında çalışırken sınava 2 ay kala sistemi değiştiriyorsunuz dalga geçer gibi.
    şimdi de fahiş fiyatlar.
    mecbursunuz ben ne dersem yapmaya durumu.
    zaten bu ülkede en değersiz olan şey insandır.
    boşverin devlet büyüklerimiz düşünmeyi sizler bizi.
    ama sadece şunu söylemek istiyorum: hiçbirinize hakkımı helal etmiyorum.