hesabın var mı? giriş yap

  • eğer peygamber efendimiz(s.a.v.) dünyaya geldiği gün bir zengin "bugünden itibaren her gün için fakirlere 2 milyon türk lirası sadaka vereceğim" deseydi ve bugüne kadar yaşasaydı, bugün itibariyle toplam tasadduk ettiği para 128 milyar dolar olurdu.

    tanım: bir örneklem etkinliği

    yıllar sonra gelen edit: bugünkü kurla günlük 3,5 milyon türk lirası sadaka vermesi gerekiyor.
    edit2: bugünkü kurla yaklaşık 4,8 milyon tl ediyor.

    edit3: yetişemiyorum saldım artık

  • açılın! bunu bizzat tecrübe etmiş biri var karşınızda! yalnız gönderen baba değilim, gönderilen torunum ben.

    derslerim hep iyiydi, okumayı deli gibi seviyordum, öğretmenlerin favori öğrencisiydim her sınıfta, ama baba mesleği şoförlüğe, tamirciliğe de çok meraklıydım. babam da gurur duyardı, kendisi okumadığı için benim okumamı çok istiyordu. karnelerimle dayımlara, amcamlara nispet yapıyordu. her karnede de ödüllendirirdi beni.
    mesela 1. sınıfta bisiklet almıştı. 4. sınıfta atari, 5 sınıfa geçtiğimde de 5 milyon vermişti ki o zamanlar o paraya 2 çeyrek altın oluyordu. ama işte babam o son hediyesinden 2-3 hafta sonra aramızdan ayrıldı.

    sonraki sene dedem ve amcam ortak kararla beni bir ustanın yanına verdiler. oto elektrik ustası. "zanaat öğren, bir yandan da sanat okuluna (meslek lisesi) gidersin çekirdekten yetişmiş diplomalı usta olursun." dediler. sanırım babam sağ olsaydı asla izin vermezdi buna. o, usta falan değil öğretmen, doktor, mühendis olmamı istiyordu.

    neyse işe başladım. çok da hevesle başladım, 11 yaşımda 3-4 km yol yürüyordum dükkana. sabah 8:30'dan akşam 7-8'e kadar çalışıyordum. aldığım para da sabahları kahvaltı için iki dilim kürt böreği almaya yetiyordu.

    yoldan araba gelirdi, kaputuna dokunduğunda bile elin yanardı, hele elin yanlışlıkla motora değerse bildiğin kabarırdı orası. yağ, kir, pas... bunlar gene neyse de, sürekli azar, sürekli fırça...

    usta takım bırakır arabada, senden sorar. havyayi kablo önüne koyar, kablo yanar, senden sorar, kalfa falan her türlü yavşaklığı yapar. çıkmak istiyorum, dedemler izin verniyor, zorla gönderdiler. yeminle o yaşta ihtiyarladım.

    orada okumanın kıymetini öyle bir anladım ki hala okuyorum. :)

    ha günümüz şartlarında okumayan hatta çok çok iyi okumayan çocuğu zorla okutup, dandik üniversitelere göndermek yerine, düzgün bir ustanın yanına verip meslek öğrenmesini sağlamak daha iyi. üniversite mezunlari şu ana asgarî ücrete iş bulsa şükrediyor, böyle dandik bir ülke oldu burası.

    ustaligin yanında çocuk bir de yabancı dil öğrenirse gönder kanada, avustralya, yeni zelanda gibi kalifiye eleman arayan ülkelere, çocuğun hayatı kurtulur.

  • her türlü hak arayışına destek vermek gerekir, birileri de beğenmiyorsan çık demiş. o çıksın da kalanlar eşek gibi çalıştırılmaya devam etsin yani dert değil.

  • akademi'nin yerinde olsam bu filmde oscarı leonardo'ya saldıran ayıya verirdim. çıldırsın ibne.

    not: çok iyi film.

  • başlığı açan arkadaş neye göre karşılaştırma yapılacağını müphem bırakmış. elimden geldiğince tarafsız bir şekilde, özelliklerine göre karşılaştırma yapayım:

    güç; büyü gücü olarak karşılaştırırsak yani snape ve sirius düello yaparsa, bariz bir şekilde ezici bir üstünlükle snape kazanır. (1-0)

    fayda; zümrüdüanka yoldaşlığına yardım bazında konuşacak olursam açıkça, snape'in daha fazla yardım yani fayda sağladığı görülür. snape, uzun zaman boyunca a.d.'ye gizli bilgi veriyordu yani tabiri caizse kilit taşı rolünü üstleniyordu. ayrıca gizli gizli harry'ye bir çok defa yarar sağlamıştır. sirius ise daha hapisten çıktıktan kısa bir süre sonra öldü, haini yakalayamadı. tek somut faydası; mirasını harry bırakmış olması. snape ile fayda bazında karşılaştırırsak yine burada snape'in yaptıkları ağır basar. (2-0)

    karakter; snape karakter olarak kompleks iken sirius basit birisidir. daha dibindeki düşmanı fark edememiştir. ancak sürüyle hareket edebilir.(düz liselerdeki sosyal bölümündeki öğrenciler gibi.) zayıfa gücü yeter, kendinden güçsüze saldırır. snape ise yalnız kurttur, tek gezer; sürüyle hareket etmez, yalnız çalışır.(bilumum liselerdeki sayısal öğrencileri gibi.) kendinden zayıflara saldırmaz.(harry'ye yaptıkları ise rol icabıdır, görevi gereğidir.) asla aşkına ihanet etmez. hülasa; snape, sirius'tan daha karakterlidir. (3-0)

    iyilik; aslında iyilik göreceli bir kavram değildir. zamanında, sirius çocukken arkadaş sürüsüne uyardı ve diğer çocuklara zorbalık ederdi. aslında burada sirius'un ailesine sırt çevirmesinin sebebi de arkadaşlarıdır. eğer arkadaşları safkan felsefesini benimseseydi sirius da onu benimseyecekti. sirius, sürü psikolojine uyan biridir. çevresi iyilerin tarafına geçtiği için iyi olmuştur. çevresi de bir kız yüzünden iyilerin tarafına geçmiştir.(burada; snape kız yüzünden iyilerin tarafına geçti diyenlere duyurulur: j.p. kimin için iyilerin tarafına geçti?) snape ise, çocukluğunda iyi birisidir ama şartları onu sertleşmeye zorlamıştır. ''eziyet gören birisi, tekrar eziyet görmemek için başkalarına eziyet edebilir.'' sen birisine sürekli zorbalık edip, onun iyi birisi olmasını beklersen, sende mantık yok demektir. snape de haliyle maruz kaldıklarına tepki koymak için karanlık tarafa geçti. (hanginiz aşkınızı kaptırdığınız kişinin yanında durmak isterdiniz?) fakat yaptıklarından fazlasıyla pişman olarak iyilerin safına; kendi isteğiyle(yaptıklarının ve yapacaklarının farkında olarak), kimse zorlamadan katıldı(spike gibi). buradan snape'in sirius'tan daha iyi birisi olduğu sonucu çıkar. (4-0)

    cesaret; harry potter serisinde, snape'ten başka, voldemort'un gözlerinin içine bakarak yalan söyleyebilecek kadar cesur başka kimse var mıdır? voldemort'a karşı casusluk yapmak, her babayiğidin harcı değildir, yürekten fazlası gerekir. snape'in soğukkanlılığından, ne kadar cesur olduğu anlaşılabilir. sirius ise hep kaçar, sürüsü olmadan bir hiçtir. hakeza; snape'in yaptıkları, sirius'un yaptıklarından daha fazla cesaret ister ve binaenaleyh snape, siriustan daha cesurdur. (5-0)

    zeka ve akıl; bunu uzun uzun yazmaya gerek yok, snape, siriustan daha zeki ve akıllıdır.(aksini iddia edebilecek yoktur sanırım.) (6-0)

    bilgi; bu konuda da snape fazlasıyla ağır basar. iksir konusunda olsun, büyü konusunda olsun vb. konularda olsun snape, sirius'tan daha bilgilidir; kendi hazırladığı büyüler vardır ve branşında en iyisidir. a.d. bile ondan iksir konusunda yardım ister. (7-0)

    ezcümle: sirius, zengin kopilin yanında takılan beta yancıdır; alfa nereye giderse o da oraya gider(bunun gibi karakterleri sokaklarda ve çevremizde sıkça görüyoruz); snape ise genelde yalnız takılan, sürüye ve yancılara ihtiyacı olmayan, prensipli, efendi birisidir ve bu yüzden de tercih edilmemiştir sevdiği kız tarafından. (bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)

    sathi bir şekilde teşbih yapacak olursam: snape, kedigillerden pantherinae cinslerinden biriyken; sirius ise köpekgillerden köpektir. yani birisi sürüye ihtiyaç duyar, öbürü duymaz.

  • hidayet ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer. hemen önünde bekleyen adam peder dir. kapıda bir melek beklemektedir. melek peder e sorar:
    - hiç günahın var mı peder ?
    - aziz melek ben rahiptim. tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. insanlara ve hayvanlara hep yardım ettim.
    - melek : çok iyi bunları biliyorduk zaten al sana cennetin gümüş anahtarı der ve sonra hidayet'e döner. senin hiç günahın var mı
    hidayet?
    - hidayet : ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım. tanrıya dua etmedim açıkçası, inancım da zayıftı ve bir günahım vardı. çok sert ve hızlı otobüs kullanırdım.
    - melek hidayet'e döner ve bunu da biliyoruz. çok iyi al sana cennetin altın anahtarı...
    - peder bu olaya sinirlenir. ben hayatımı tanrıya adadım siz de gidip bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz haksızlık değil mi ?
    - melek gülerek.. "sen vaaz verirken herkes uyuyordu, ama hidayet otobüs kullanırken herkes dua ediyordu...

  • ülkenin girdiği ekonomik çıkmaz sonucunda, sıfır telefon almak artık lüks sayılıyor. bu durum ikinci el telefon piyasasını şuan şahlandırmış durumda.
    peki ikinci el telefon almak güvenli mi, ne kadar sağlıklı onu ele alalım ve alacak insanlara tavsiyelerde bulunalım.

    -öncelikle faturasının olması çok önemli. daha önce faturasız telefon aldığım ve çalıntı çıkması sonucu karakolluk olduğum ve telefonu iade etmek zorunda kalmışlığım var. faturasız telefon almayın. en çok duyacağınız bahanelerden biri; '' fatura, ev taşınırken kayboldu '' olacaktır, yedi göbek, aynı evde oturuyorlar inanmayın. sonra karakolluk olursunuz telefon da elden gider.

    ekranı, anakartı, arka kapağı gibi malzemeler, servis dışında değişmişse uzak durun. 1-5 ay arası kesin bir arıza meydana gelir. örneğin ekranın dokunmatiği kendiliğinden işlevsiz hale gelebilir, yada telefon kökten kapanabilir. asla orijinalinin yerini tutmaz. genelde; ucuz malzeme kullanılır ve tecrübesi insanların elinden geçer

    -darbe ve çizikli telefon almamaya dikkat edin. zira darbe almış telefon bir süreden sonra hata vermeye başlıyor. tabi burası biraz şans işi. ayrıca kozmetik olarak hoş durmaz. ( darbe ve çizikler çok ufaksa sorun olmaz )

    faturada ve telefondaki imei'leri mutlaka karşılaştırın. zira telefon yurtdışı, fatura da başka bir telefonun faturası olabilir. çok yaşadım bu durumu.

    - en önemli ayrıntıya gelelim; telefonu elinize aldığınızda beyaz bir ekran açın telefonda. ekranda leke, ölü piksel, darbe varsa kendini belli eder.

    - herhangi bir müzik açın, eğer ses cızırtılı geliyorsa; ya hoparlör patlamıştır ya da sıvı teması vardır.

    - sensör. konuşma yaparken ya da ekrana bakarken sensör otomatik olarak devreye girer. ama sorunlu telefonlarda bu durum sıklıkla yaşanmaz, ara sıra sensör devreye girer. hiç kod yada sisteme girmeyin. bunu anlamanın en basit yolu: birini arayın kulağınıza yakınlaştırıp-uzaklaştırın. uzaklaşınca ekran aydınlanıyor, yakınlaşınca sönüyorsa sorun yok. kısa yolu ise; birini arayın telefonu masanın üstüne koyun, sensörü elinizle kapatın, ekran kapanıyorsa ve elinizi çektiğinizde ekran açılıyorsa sorun yok demektir.

    - parmak izi okuyucu varsa telefonda, iki parmağınızı da okutmadan almayın telefonu. bazı telefonların parmak izi sorunlu olabilir. kesinlikle parmak izini deneyin.

    - yurtdışı telefon alıyorsanız; imei attırmayın. zira telefonun genetiği değişmiş gibi bir hal alıyor. bu da kullanışına ve batarya tüketimine etki ediyor. en güzeli pasaporta işlemek.

    - satıcı size telefonu verdiğinde, telefon servis dışında bir yerde tamir görmüş ve satıcı bunu size söylemiyor olabilir. siz aldıktan sonra tanıdığınız bir tamirciye veya anlayan bir arkadaşınıza gösterin. ne olur ne olmaz.

    - son bir rötuş olarak; telefonu alırken bir arkadaşınızı arayın; iki tarafında seni net bir şekilde geliyorsa işlem tamamdır, telefonunuz hayırlı olsun.

  • herkesin atlı karınca sahnesinde güldüğü reklam. bense daha dolabın içinde sakallı hakan ve saz arkadaşlarını görür görmez patladım. gevşek ağızlı mıyım ne?