hesabın var mı? giriş yap

  • yandaş olmamak..

    özellikle sanat camiasındaki tiyatrocu, şarkıcı, sinemacı isimlerin para amacı güden işleri söz konusu olduğu için 13 yıldır nasıl direndiklerine hayret ediyorum. helal olsun, hakikaten zor iş. gencebay gibi, inanır gibi işin kolayına kaçmak paraya para katmak varken direnen levent üzümcü gibi sanatçılara hayret ediyorum. omurga böyle bir şey..

  • her şeyi mühendislerden çok daha iyi bildiğini iddia eden, inşaatlarda şantiyelerde mühendislerin arkalarından bir şey bilmiyor diye konuşup mühendislere akıl vermeye çalışan ustalarımızdan biridir.
    edit ekleme; mesaj kutuma düşen bazı mesajları görseniz, bu sözde ustaların nasıl "usta" sayılıp yıllarca bu sektörde ekmek yiyebildiklerini çok iyi anlarsınız. "usta naapsın öyle yap demişler o da yapmış" diyen mi dersiniz... "ustanın suçu yok o parasına bakar tabiki" diyen mi ararsınız... "ama mühendisler gerçekten bi bok bilmiyor usta haklı" diyen mi... "usta çaresiz kalmış ama" diyeni mi... yani sadece bu tür sözde "ustalar" değil, halkımızın da bir kısmı her şeyi mühendislerden mimarlardan daha iyi biliyormuş onu anladım! arkadaşlar bana mesaj atmayın artık, siz evinizi bu tür "ustalara" yaptırmaya devam edin. ama unutmayın ki ahlaklı ve bilgili hiçbir gerçek usta, ne olursa olsun böyle bir işe kalkışmazdı.

  • bu durumun bu kadar konuşulup uğruna sayfalarca yazı dökülmesinin gerçekte tek sebebi, senin durup hayatını sorgulamana neden olmasıdır.. haberi aldığında "dur"ur, bıraktığın "an"a sararsın her şeyi baştan.. o neydi..sen neydin? kaç zaman, kaç kişi geçti aradan ve şimdi nerelerdesiniz? gerçi onun nereye geldiği az çok belli.. de, sen, nerede görüyorsun kendini?

    aradan geçen bunca zamanda "o"ndan sonraki hayatını nereye getirdiğine ya da getiremediğine bakıp da, sanki bir hayat için en iyi "mutlu son" seçeneği "evlilik"miş gibi.. "o" bu sona koşa koşa varmış da "finish" çizgisinden sana nispet yapıp gülümsüyormuş gibi, tüm bu yarış alanında sen bi başına kalmışsın, ne yapacağını şaşırmışsın gibi yapayalnız hissetme sonuna varıyorsan, yanlış yapıyorsun.. "o" başkasıyla olabilir, evlenebilir, boşanabilir, isterse çocuk yapar 10 tane, isterse çekip buralardan gidebilir.. tüm bunlar seni etkiliyorsa, senin hayatını kabullen*me biçiminde hata var demektir..

    eğer bu durduğun noktada, yaptığın muhasebede, kendi eksiklerini görür de kabul etmeyi de istemezsen hele..işte o zaman vay haline.. üzülür, kızar, suçlar, ağlar, bozarsın bütün dengelerini.. o zaman bu, senin için saçma bi sidik yarışına girer işte..oysa burada olay, kimin daha iyi olması değil, kimin daha uygun olmasıdır "o"nun ve senin için.. bunu bilirsen, gerisi vız gelir, tırıs gider..

    neticede, dur da bir bak kendine.. gerçekte hırslandığın ne? üzüldüğün ne? kaç zaman önce kaçarak uzaklaştıkların ya da kaçarak uzaklaşanlar mı burda asıl mesele?

  • bu kadar boya, çekme, yolmaya dayanıp bir teli kopmayan saçlardan, erkek tipi saç dökülmesine yönelik bir tedavi bulamayan bilim adamları utansın.

  • bu kareden anlaşılacağı üzere film the hateful eight'teki gibi 70mm panavision'la çekiliyor. inanılmaz bir sinematografi göreceğiz. büyük ihtimalle oscarları toplayacak. öncelikle şunu söylemek gerekir , bu film charles manson odaklı bir film olmayacak. kurguda pulp fiction'a selam çakacak gibi görünüyor tarantino. karakterleri karikatürize edecek mi gibi sorular geliyor akla. bundan pek emin değilim, yapmayacak gibi hissediyorum. realizm kasacaksa tarantino sineması için çok büyük bir adım olacak.

  • kız istemeye gelen damat adayına kahve yerine tuz, karabiber abartıp kırmızı biber koyulması. kahveden eser kalmıyor orda da. neymiş seven adam ona katlanır tümünü içermiş.
    ya insan sevdiği adama kıyabilir mi , benim aklım fikrim almıyor. bir de bu durumdan eğleniyor insanlar.
    (bkz: allah akıl fikir versin)