hesabın var mı? giriş yap

  • aç aç dolanıp, şöyle fitim böyle sağlıklıyım, yiyorum ama kilo almıyorum, kilo takıntım yokgillerden. bu versiyonları reklamlarında oynatan kalori bombalarını özellikle sepetimden çıkarıyorum, saksı mıyız lan biz.

  • gecenin yarısı girdiğiniz çorbacıda , önden giren arkadaşınız selamünaleyküm dediğinde, arkadan aleykümselam diye cevap vermek ..

  • baslik: billur kalkavan

    sabah'ın şamdan ekinde çıkardı iki haftada bir. bu karının tangalı fotoğrafı ıslanınca arkadan sibel can'ın yüzü belli olurdu.

    (kubar tegin ?, 05.02.2010 11:35)

  • anlatayım da içiniz soğusun.

    20 - 25 dakika önce evinde lazım olduğu için bizdeki ufak taş motorunu istemeye geldi mahalleden bir komşu. ayaküstü de muhabbet ettik beş on dakika.

    bu komşunun çalıştığı fabrikanın sahibi kendi şahsî hesabından bütün işçilerine 1000'er liralık migros alışveriş kartı vermiş.

    tabii ki çok güzel bir davranış. yüzlerce çalışanına gönlünden kopmuş yardım etmiş adam bu salgın döneminde kullansınlar diye. gelin görün ki bizim bu komşu abi fabrikada " migros'tan alışveriş çeki vermiş çünkü orada içki de satılıyor " gibi laflar etmiş.

    bir de bize anlatırken öyle sinirli, öyle kendini haklı görür bir hâlde ki!

    bu konuşmalarını patrona iletmişler tabii ve adam da verdiği kartı geri almış.
    utanacağı yerde hâlâ kendini haklı görüyor bizimki de.

    babam, " kendin kaşınmışsın. cuma'ya bile gelmiyorsun, sonra olur olmadık yerlerde adamlık yapmaya çalışıyorsun! " diye cevap verdi de " iyi akşamlar " dedi gitti adam öylece motoru alıp.

    zerre acımadım.
    bre malın önde gideni! evinde çoluk çocuğun var. ne güzel 1000 liralık alışveriş hakkın olacaktı durduk yere.
    ne diye şov yapıyorsun?

    toplumda artık çok var bu tipler o yüzden gerçekten iyi olmuş diyorum.
    böyle sert tepkilerle akıllanırlar belki.

    dipçe: yine okuduğunu anlamayanlar doluşmuş başlığa! adam, " ben içki satılan yerden alışveriş yapmam! " demiyor. böyle dese kimse laf edemez ben de dahil. sonuçta adam buna mecbur değil. hatta böylesi iyi niyetli bir patrona durumunu doğru dürüst açıklasa idi eminim o patron o kartın yerine 1000 liralık normal bir çek bile verirdi gitsin istediği yerden alışveriş yapsın diye.

    yalnız bu komşumuz hem kartı kabul ediyor hem de patronun arkasından sallıyor! bu ikiyüzlülüktür! bunu eleştiriyorum. " adam neden içki satılan yerden alışveriş yapmıyor? " demiyorum!

  • muğla'dan gelirken otobanda 160km/h hız ile gidiyorum ve önüm dolu, adam arkama geçmiş selektör çakıyor. amk dallaması zaten önüm müsait olsa ben gideceğim. en sonunda sinirlendim sert bir biçimde bastım frene. arabaya bir vur da ananı laciverte boyasaydım. sonra orta şerite geçtim, yanımdan geçerken manyak mısın der gibi el hareketi yapıyor. geçtim arkasına, bastım gaza bu seferde ben selektör yaptım. amk hıyarına empati yapmasını öğretiyoruz. adamı katil eder bu yavşaklar

  • masaya vurçak tabii napçak.

    deutsche welle foncusu nevşin yine açmış ağzını. suriyeliler suriye'ye gidecek nevşin, almanya'ya değil. bu kadar heyecan yapma.

  • çok güzel ve mutlu bir video. imrendim doğrusu, çok tatlı tepki vermiş.
    benim babam istediğim üniversiteyi ve bölümü kazandığımda bile “boğaziçini neden kazanmadın” demişti.

  • muhtesem dortlu. bunlari akil edip orf adet gelenek yapan zihniyetin amina koyim! arkadas nedir bu iki haftadir beynim sikildi bunlara yardim etcem diye. kendim yapsam kafayi yerdim. bunca tantana topu topu uc bes saatlik eglence icin deger mi lan. cok istiyosan git giy gelinligini damatligini kiy nikahini olsun bitsin be. cigeri bes para etmez insanlari, hayatta hic gormek istemedigin adamlari bi kac saat eglendircen diye bu yapiliyor ya ne diyim.

  • günümüzde gazeteciler tarafından en çok kullanılan etki yönetimi yöntemlerinden biridir. sosyolojik ve sosyo-psikolojik olmak üzere iki perspektifi vardır. framing, yani çerçeveleme; bir olayın hangi çerçeve içerisinde anlatıldığına göre birbirinden tamamiyle zıt olabilecek kadar farklı etkiler yaratır. framing sadece habercilikte değil, ekonomi, politika gibi bir çok farklı alanda kullanılır.

    bu kuram anlatılırken habercilikte en çok verilen örnek de budur. resmin sol tarafını bi gazetede görüyorsanız askerin acımasız olduğunu, sağ tarafını görüyorsanız askerin merhametli olduğunu düşünürsünüz. gerçeği anlamak için ortadaki tam resmi görmeniz gerekir ki nerdeyse hiçbir gazete bunu bu şekilde basmaz.

    iyi bir framingin anlaşılması gerçekten zordur ve dolayısıyla insanları kolaylıkla manipüle edebilir. ortalamanın (çok)üstünde zekaya sahip ve framingde ustalaşmış biri bile iyi bir framingi farketmeyebilir. öyle ki framing ustası nobel ödüllü daniel kahneman bile kendisinin yeni ve iyi bir framingi anlayamayacağını söylemiştir. şuradan da röportajın o kısmını izleyebilirsiniz. daniel abimizin de dediği gibi framingden etkilenmeyen insan yoktur, kötü ve ısıtılıp ısıtılıp servis edilmiş frame vardır.

    edit: imla.

  • balkanlar, tarihiyle, kültürüyle, siyasetiyle ve en çok da müzikleriyle hüznün coğrafyasıdır. kimi şarkılar vardır, dinlerken öyle hareketli, öyle kıpır kıpır gelir ki “kim bilir nasıl eğlenceli bir hadiseden bahsediyor” diye düşünür insan. o anlatılan aslında bir köy yangınıdır. sonra başka bir şarkıda ritmin hızına yetişemez insanın kulağı ama anlatılan bir terk ediliştir. tabii bu hep böyle değil; kimi zaman da insanın içine işleyen, sözlerini anlamasa dahi hikayesini kendi yazmış gibi anlayabileceği balkan türküleri, balkan şarkıları vardır. jovano jovanke bunlardan biridir.

    jovano jovanke bir makedon/ya türküsüdür ama her güzel şey gibi paylaşılamaz. bulgarlar “bizimdir” der, makedonlar buna karşı çıkar. hatta “% 110 makedon türküsüdür” derler. bulgarlar sahiplenedursun bu türkü pırıl pırıl bir makedon ezgisidir. ancak bilindiği gibi balkanlarda tüm kültürel öğeler geçişkendir, balkan ruhu sınır tanımaz bir özgürlükle bütün ülkelerin üzerinde eşit uçar. türkünün sözlerine biraz dikkat edince aslında makedonca olduğu zaten bellidir. bulgarlar bile bu türküyü makedonca söylerler.

    enstrümantal, erkek vokal, kadın vokal, koro, müziksiz sadece kadınlardan oluşan koro, rock, jazz, sadece akordeon, sadece klarnet gibi sayısız versiyonu vardır. vaska ilieva, aleksandar sarievski, nikola badev, leb i sol gibi makedon müziğinin bütün önemli isim ve grupları bu türküyü yorumlamıştır. ayrıca nigel kennedy’nin east meets east albümünde de yakıcı bir yorumu vardır. minnesota accordion orchestra’nın enstümantal yorumu da fena değildir. balkan ezgilerini koro olarak söyleyen kadınlardan oluşan muhteşem svitanje grubu da güzel şekilde yorumlar. resmi sitelerinde bu türkünün linki de vardır:
    http://www.svitanje.org/…es/yovano_yovanke_clip.mp3

    kanada, abd, avustralya gibi ülkelerde yaşayan makedon diasporasının bütün müzik grupları bu türküyü bir şekilde yorumlamış böylece başka kültürlerde de tanınmasını sağlamışlardır.

    lakin gelin görün ki en güzel en etkileyici versiyonu nazarımda bulgar sanatçı slavi trifonov’a aittir. üstelik bir de klibi vardır. klip ve şarkı birinci dünya savaşı’nda ölen bulgar askerlerine adanmıştır. hatta youtube’ta yer alan klibin yorumlarında makedon ve bulgar arkadaşlar “şarkı asıl bizim” tartışmasına girmişlerdir.
    http://www.youtube.com/watch?v=byns6ybp_w0

    bu da bizim mahallenin göçmen gençlerinin alkollü ve de detone ama samimi bir versiyonudur. mekan karşıyaka bostanlı sahil:
    http://www.youtube.com/watch?v=ka0-uauv2i0

    ara edit: aynı gençler daha az detone bir kayıt yapmışlar, yine bostanlı'da: http://www.youtube.com/watch?v=kjxy4qkk2ei

    bu da sözlerinin tercümesidir.

    jovano jovanke
    kraj vardarot sediş, mori ........... vardar'ın kıyısında oturuyorsun canım
    belo platno beliş......................... beyaz keten ağartıyorsun
    se na gore gledaş...................... ve yükseklere bakıyorsun*
    srce moje jovano........................ canım benim jovano
    --------
    jas te tebe te çekam, mori.......... ben seni bekliyorum oysa
    doma da mi dojdesh................... eve gelmeni bekliyorum
    a ti ne doagaş, dusho ………...... ama sen gelmiyorsun
    srce moje jovano…………….......... canım benim jovano
    --------
    tvojata majka, mori ……….......... senin annen canım
    tebe ne te puşta ……………......... bir türlü salmıyor seni
    kaj mene da dojdeş, duşo ….... yanıma gelmeyesin diye hayatım
    srce moje jovano ………….......... canım benim jovano

  • suikastı yapacak katilin istanbul'a geldiğini, spor gazetesi jargonuyla veren haberin başlığı.

    "katil istanbul'a geldi." bu ne lan?
    havaalanında taraftarın yoğun ilgisiyle karşılaşan katil, istanbul'u çok sevdiğini söyledi. kötü bir sezon geçirdiğini belirten katil, buradaki performansıyla tekrar adından söz ettirmek istediğini de ekledi. sakatlığı konusundaki spekülasyonlara ise sahada yanıt vereceğini söyleyen katil; sözlerini, en buyuk paralelspor, diyerek noktaladı.

    debe edit: bu debe editi daha önceki debelenmelerde aklıma gelmemişti. ben de modaya uydum. son bi espri daha yapayım, gidiyorum. katil kiralıkmış, sezon sonu satın alma opsiyonuyla kiralanmış.