hesabın var mı? giriş yap

  • kendisi ile ilgili son insider bilgiler şu şekildedir:

    "1- fildişili boğaz’da ve alkent’te gösterilen evleri beğenmesine karşın tesislere uzak olması nedeniyle kabul etmedi. hatta “apartman dairesi de olur. ama tesislere yakın olsun” dedi.
    2- şu an konaklamakta olduğu four sesons hotel’e ailesinin getirilmesi önerisini “birkaç güne kadar eve çıkacağım o zaman getirin. düzenimi kurayım, öyle gelsinler” yanıtını verdi.
    3- kendi özel basın danışmanına “kendimi türkiye’de g.saray taraftarına ispat edene kadar bana röportaj alma” talimatı verdi.
    4- sarı-kırmızılıların performans uzmanı scott piri’ye “eksiklerim var bana özel programı ver” diyerek profesyonelliğini ortaya koydu.
    5- drogba ayrıca tam 2 bin 500 g.saray forması sipariş etti. yıldız futbolcu bunları ülkesine gönderecek."

    (bkz: copy paste'in ustasıyım gözlerinin hastasıyım)

  • bugün kendisinden haberim olan ve oldukça hayran kaldığım kişi.
    gerçekten de "yeni einstein" olarak dünyanın en iyi üniversitesi olan harvard tarafından ilan edilmiş. 14 yaşında bir uçak yaparak uçurmayı başarmış. 14 yaşında!
    o nasıl bir çalışma? o nasıl bir azim? o nasıl bir sabır? o nasıl bir kararlılık? o nasıl bir adanmışlık?

    bugün en büyük şirketler tarafından kapısının çalındığı, en dolgun maaşlarla çalıştırılmak istendiği belirtiliyor.
    onun ise amacı ilk önce kendi sorularına cevap bulmak gibi.

    inşallah ileride türk kadınlarından da böyle multi başarı sahibi olanlarını görürüz.
    gerçekten büyük iş.

  • orkestra şefiliği, müziğin yönetimsel alanını kapsar. orkestra şefinin tüm işi sağ elindeki batonu sağa-sola yukarı-aşağı sallamak, sol eliyle hareketler yapmak ve ritim tutmak değildir. teorik ve pratik olarak son derece donanımlı olması gereken bir insandır. çünkü orkestra şefi, orkestrayı çalıştırmakla yükümlüdür.

    basitçe açıklarsak:

    bir piyanist düşünün. bu kişinin çalgısı nedir? elbette piyano. bu kişi çalıştığı esere, eserin sundukları dahilinde kendi yorumunu da katmaktadır değil mi? örneğin "fazıl say'ın beethoven yorumları hüseyin sermet kadar başarılı değil" denildiğinde, ne anlaşılmaktadır? yorum tabii ki, teknik yeti ve beceri değil. bahsi edilen iki kusursuz tekniğe sahip icracıdır burada.

    orkestra şefinin de çalgısı orkestradır. şef temel olarak eserdeki giriş çıkışları, nüansları ve artikülasyonları, zaman içinde belli bir çerçeveye oturmuş hareketlerle belirtir. şef, orkestraya önceden ne yapması gerektiğini göstermelidir. örneğin son derece dingin bir ölçünün sonunda ani ve çok sert bir vurgu varsa, orkestradan önce şef hareketleriyle bunu gösterir, ardından orkestra icra eder. tabi bu önce-sonra meselesi milisaniyelerle ölçülecek bir zamanı kapsadığı için; söz konusu şefin çok temiz, anlaşılır, sağlam bir tekniği ve birbirinden bağımsız olduğu kadar şaşmaz bir eşgüdüme sahip kolları olmalıdır. bunlar yılların getirdiği uzun çalışmalar ve tecrübeler vasıtasıyla gerçekleşir. aynen bir piyanist ya da kemancı gibi.

    bu anlatılanlar, şefin görevleri arasında üçüncü kademedir. bir üst kademe şudur: orkestra şefi, orkestraya müziğin nasıl yorumlanacağını söyleyen kişidir. mahler ile bruckner'in karakteri aynı değildir, ya da şostakoviç yönettiğiniz gibi stravinski yönetemezsiniz. stilleri değiştikçe ve bestecilerinin anlatım dili farklılaştıkça, eserlerin bu bağlamda yorumlanması gerekir. tabiidir ki, şeften şefe de değişir müzik anlayışı. karajan'ın beethoven yorumları ile klemperer'inkiler çok farklıdır. hele svetlanov'un kayıtları, eserler aynı olmasına rağmen bambaşka tınlar.

    bunca işi yapmak için haliyle çok sağlam müzik-stil-literatür/repertuvar bilgisi ve icra pratiği gerekmektedir. orkestra şefi, yaylı, nefesli ve piyano olmak üzere üç daldan da enstrüman çalabilmelidir ve bu enstrümanlardan birinde yetkin şekilde icra kabiliyetine sahip olmalıdır. bununla beraber, orkestradaki tüm enstrümanların teknik özelliklerini teorik olarak bilmelidir. istediği tınıya göre çellistlere nasıl arşe kullanması gerektiğini gösterebilmeli; perküsyoniste hangi tür baget kullanacağını (besteci belirtmediği takdirde tabi) söyleyebilmelidir. gerekirse bakır nefeslilerin çalınan eserin karakterine göre nefeslerini-bağlarını yeniden düzenleyecek; yeri geldiğinde koroya, kelimeleri telaffuz önerilerinde bulunacaktır. yorum kabiliyetinin gelişmiş olması için tüm müzik tekniklerini de bilmelidir; armoni, kontrpuan, füg, orkestrasyon, yeni müzik (on iki ton, grafik yazı, spectral teknik vb). aslında eser yazabiliyor olmalıdır, hiç olmazsa besteleme sürecini bilmelidir orkestra şefi. fakat günümüzdeki çoğu şefin eksik yanı da budur; ya temel teknik eğitimleri yetersizdir ya da kompozisyon yönleri zayıf kalmaktadır.

    bununla beraber, orkestra şefi aynen bir kemancı gibi, partitürüne çalışır. öncelikle, müziği kavrayabilmesi için, belki üçlü orkestraya yazılmış yirmi dizekli bir partitürü okuyabilmelidir. sonrasında, daha incelikli bir çalışma yapabilmesi amacıyla, esere bir piyano indirgemesi yapması gerekir; bu sayede müziği piyanoda bir icracı gibi yorumlayarak orkestraya ne şekilde yorumlatacağını kestirmiş olur. piyano indirgemesinin çalgısal sebebi de, bestecilerin piyano kullanmasıyla aynı amaçtadır; piyano, tüm orkestra çalgılarının ses aralıklarını -register- kapsamaktadır ve polifonik bir sazdır (klarinet gibi değildir). eseri çıkardıktan ve çalıştıktan sonra, ölçü ölçü şef olarak çalışması gereklidir; her ölçüdeki bağları, vurguları, ateşli ya da ağıtımsı karakterleri şeflik tekniğine bağlı hareketleriyle ifade etmek için alıştırma yapmalıdır. öyle partitürü önüne koyup tartıma göre baton sallamak değildir olay. efsanevi orkestra şefi fritz reiner'in güzel bir sözü vardır: "derecelendirmek basittir, dikkat ediniz; iyi şef partitürü kafasının içine sokmuşken, kötü şef kafasını partitürün içine sokmakla meşguldür."

    geldik en üst kademeye ve en önemli olana... tüm bu özelliklere sahipseniz fakat insanlarla nasıl konuşulması gerektiğini bilmiyorsanız, asla şef olamazsınız. orkestra şefi, müzisyenliğinin yanında tam anlamıyla bir yöneticidir; obuacının sorunu onun da sorunudur. iyi bir ordu komutanı gibi, tüm neferleri tek bir pota içerisinde ayrı ayrı düşünebilmesi gerekir. bir şefin asla unutmaması gereken şey, orada çalanların "mobil aletçalar" değil, insan olduğudur. moralleri bozuk ya da sinirli olabilirler, yorgun ya da telaşlı olabilirler. insandırlar; hayatları, aileleri ve bunların getirdikleri vardır. şef nabız tutabilmelidir; örneğin prova boyunca sessiz sessiz ağlayan flütçü kızcağızı dikkati dağıttığı gerekçesiyle azarlamak yerine, prova arasında yanına gidip bir arkadaş gibi sorununu dinlemeli, gerekirse onun için çözüm üretmelidir. bu sadece flütçünün değil, diğer üyelerin güvenini, saygısını ve takdirini kazandırır şefe. bu yüzden hoşgörü göstermeli, üyelerin nabzını yoklamalı, onlarla iletişim kurmalı fakat bunlarla beraber sıkı bir disiplin kurabilmeli ve meslektaş-saygı çerçevesini tutturabilmelidir.

  • bunlardan muhakkak vardır da, mevcut hali sözlükteki pkk düşmanlarını bilerek kürt düşmanı olarak gösteren kimi pkk şehir kadrosu pezevenklerini görebileceğiniz başlık olmuş.

    algı yönetimi böyle bir şey olsa gerek.

    sen de biliyorsun düşmanın pkk olduğunu ama, fişle hadi pezevenk fişle bakalım.

  • akbil dışarı mı? ulan uçak parası kadar taksi parası mı vereceğiz?

    radikal bir kararla, taksilerin havalimanı dışına taşınmasıyla sonuçlanırsa harika olacak eylemdir.

    edit: bu entry debe'ye girebilir ama eylem gerçek değil sanıyorum. zira hiçbir yerde yok haber.

    edit2: kaynak geldi, şimdi her şey daha net.

  • bakıldığında adeta beynimizle oyun oynadığını düşündürten görsellerdir.

    1) şu görselde yer alan küpün üst yüzeyi ile alt yüzeyinin renkleri tamamen aynıdır. ispat

    2) şu görselde yer alan, içinde a ve b yazan bölgelerin renkleri tamamen aynıdır. ispat

    3) şu görselde yer alan yatay çizgilerin tamamı birbirine paraleldir. ispat

    4) şu görselde yer alan 3 arabanın boyutları aynıdır. arabalar birbirinden kopyalanmıştır. ispat
    (saçma oldu biraz ama idare edin)

    5) şu görselin ortasında yer alan siyah noktaya gözlerinizi ayırmadan bakın. görsel renk değiştirdiğinde etrafın renkli olduğunu göreceksiniz. sonra hemen başka bir noktaya (duvara, ayağınıza falan) bakıp tekrar görsele bakın. alttaki yazıyı bu işlemi yaptıktan sonra okuyun.

    evet. görsel aslında siyah beyaz. beyniniz onu renkli hale getirdi.

    edit: gif lobisi diyenler için iki jpg görsel hazırladım. ikisini de açın.

    önce buna bakın: http://i.hizliresim.com/x0g3j7.jpg

    15 saniye sonra buna bakın: http://i.hizliresim.com/m0qbyn.jpg

    ctrl + tab tuş kombinasyonu ile sekmeler arasında geçiş yapabilirsiniz.

    daha da inanmayan olur ise tek eliyle 25 barfiks çeksin, ardından dizlerini karnına çekerek 30 mekik çeksin, düzelir.

    6) üstteki olay için başka bir örnek görsel.

    7) şu görselin orta noktasına 30-40 saniye kadar gözlerinizi ayırmadan bakın. daha sonra daha uzakta yer alan bir cisme bakın. (epilepsi hastalarına önermiyorum)

    8) şu görselde yer alan siyah noktaları sayın. (mağara serindi kardeş.)

    9) şu görsel aslında hareketsiz.

    10) şu görselin ortasında yanıp sönen yeşil noktaya gözlerinizi ayırmadan bakın. zamanla etraftaki sarı noktaların kaybolduğunu göreceksiniz.

    11) şu görselin ortasında yer alan artıya gözlerinizi ayırmadan bakın. zamanla etraftaki pembe noktaların kaybolduğunu göreceksiniz.

    edit:

    1) 11. görselde noktaların kaybolmadığı, bazılarının renk değiştirdiği yönünde mesaj yağdı. doğrudur. kimi insanlarda noktalar kaybolmak yerine yeşil ya da mavi renge dönüşüyor. benim beynimde yaşananı özetleyeyim: saat yönünde yanıp sönen nokta zamanla yeşil renge dönüşerek saat yönünde dönmeye devam ediyor. gözlerimi ayırmadan bakmaya devam ettiğimde ise tüm noktaların zamanla kaybolduğunu görüyorum. ya da gördüğümü sanıyorum, beynim öyle diyor.

    sizler de gözlerinizi kıpırdatmadan ve kırpmadan bakmaya çalışırsanız tüm noktaların aynı anda kaybolduğunu ya da renk değiştirdiğini görebilirsiniz. hatta biraz uslu olursanız şirinleri bile görebilirsiniz. ne bileyim.

    2) bazı görsellerin (5-6) kandırmaca olduğuna dair mesajlar geldi. emin olun hiçbirinde kandırmaca yok.
    gif lobisinin işi değil, beyninizin size oynadığı ufak bir oyun.

    3) ayrıca entry'yi yazdığımdan beri başlık altında itina ile t.şak geçiliyorum. ama entry dünün en beğenilen entry'leri arasına girmiş. nerdesiniz lan beğenenler? dayıya sahip çıkalım.

    4) 5. ve 6. resim için hala fake (yani sahte) diyenler var.

    gif içerisinde yer alan tüm resimler için: http://i.hizliresim.com/ydye42.jpg

    kendi denemek isteyenler için gerekli yazılım (1,1 mb): http://www.easy2convert.com/gif2jpg/

    5) 1 ve 2'de de ispat görsellerindeki gri çubukların aşağıya doğru renklerinin açıldığı iddia ediliyor. o çubukları da paint'te kendim çizdim. paint ile gradient dikdörtgen çizecek babayiğit varsa sahneye alalım. bana hala inanmayan varsa görselleri bilgisayarına kaydedip tek tek paint ile deneyebilir. ispat görselleri tarafımca paint ile hazırlanmıştır.

    son not: görseller imgur'a yüklenmişti. ekşi şeyler'e yüklenenler ile değiştirdim.

  • az önce muhtemelen uzun zamandır ettiği en güzel laf çıktı ağzından:

    " "türkiye'de ırkçılık yoktur!" türkiye'de ırkçılık olup olmadığına sen karar veremezsin kardeşim. bunu git çingene'ye, ermeni'ye sor, onlar söylesin sana türkiye'de ırkçılık olup olmadığını."

    helal olsun.

  • atlas jetin ceo'su operasyon sırasında basın mensuplarından rica ederek uçaktaki insanlarla cep telefonlarıyla konuşmamaları için uyarı yapmışlardı. az önce cnn turk te izlediğim ve yerlere yattığım bir telefon görüşmesi oldu.

    m: uçaktaki yolcu
    s: cnn spikeri

    s: mahmut bey uçakta kaç kişisiniz efendim?
    m: 10 kişi kaldık operasyon devam ediyor.

    s: neden uçağı kaçırmışlar efendim?
    m: amerikaya bir tepki için kaçırmışlar.

    konuşmalar böyle devam etmektedir, kopmamı sağlayan konuşmalar başlıyor..

    m: şimdi kapatmak istiyorum ailemle görüşeceğim.
    s: mahmut bey aileniz sizi cnn türk ekranlarından izliyordur, onları ararsınız ama tüm türkiye orada neler oluyor merak ediyor.

    m: burda birşey yok hepimiz oturduk sigara içiyoruz. ailemi aramak istiyorum.
    s: mahmut bey rejiden gelen bir habere göre aileniz sizi izliyormuş merak etmeyin. başka bir yolcuya telefonu uzatabilirmisiniz?

    bu arada operasyon hala devam etmektedir.

    m: yolcuların hepsi aileleri ile konuşuyor, ben de konuşmak istiyorum.
    s: mahmut bey o zaman bir hostese verin efendim onlarla görüşelim.

    m: hostesler uçağı kaçıranların yanındalar veremem. kapatıyorum efendim ailemi arayacağım...!!!

    s: mahmut bey, mahmut bey....

    (bkz: koyun can derdinde kasap et derdinde)

  • arkadaş çevresi geniş sayılabilecek bir insanım; uzakta, yakında, ara sıra görüştüklerim, sadece yürüyüş yaptıklarım, sadece sanal alemden tanıdıklarım gibi sınıflandırabilirim hatta. yalnız dost diyebileceğim insan sayısı ikiyi geçmez.

    dost diyebileceğim insanlarda hissettiğim şey öncelikle samimiyet ve şaka kaldırıyor olmaları. hemen küsmek yerine senin ayakkabılarını giyip dünyaya senin gözünden bakabilmeleri. bir de eğlencenin dibine vuracaksam mesela onlarla olmasını isterim çünkü onlarlayken gerçekten eğlendiğimi hissediyorum.

    ara sıra yürüdüğüm bir arkadaşım var mesela, onunla aynı müzikleri bile dinlemiyoruz ki aynı konserden zevk alalım. evet müzik seçimleri de önemli oluyor. bir arkadaşım var arabasına bindiğimde hiç bilmediğim türkçe arabesk pop tarzı müzikler dinletir mesela, söyleyemem de kapat şu lanet olasıca müziği diye.* yalnız dostun olsa söylersin; bu ne ya diye.

    sonuç olarak nezaket sahibi, politik ve dini görüşü rahatsız etmeyen, konuşup bir şeyler yapabildiğiniz insanlarla görüşüyorsunuz sık olmasa da ama dostların yeri farklı. bir de iyi anlaşabilecek insanın tartışma kültürünün olması gerekiyor yoksa her konuşma yüksek sesle sonlanabilir.

    edit: son cümle eklendi.