hesabın var mı? giriş yap

  • bein sports'tan faks bekliyorum. bu yayıncıdan süper lig maçlarını izlemek 'korsan mı, değil mi?' diye. eğer faks evime ulaşır ve selcuksportshd'den maçları izlemek suç derlerse; selcuksportshd üyeliğimi sonlandırıp, bein sports'tan maçları takip edeceğim. faks önemli.

  • bana ilk tanışdığımız günlerde bunu söyleyen kişiyle 5 yıl kadar ilişki yaşadım, sonrasında evlendim, evlendikten 3.5 yıl sonra boşandım. kendisinin çeşitli beyanlarından aşağıya parçalar bırakıyorum;

    "senin en kötü özelliğin kanaatkarlığın"

    "hiç hırsın yok"

    "bir şirkete bağlandın mı, oradan devam ediyorsun, isteğin yok vizyonun yok.

    "kendini sürekli eziyorsun, aşırı alçak gönüllüsün, kendini göstermiyorsun"

    vs.

    bugün gündelik hayatın bir çok konusunda ters düşer durumdayız. 6.5 yaşında bir oğlum var. velayeti annesinde.

    hakkımda bugün itibariyle söylediği olumlu tek şey şu sayılır: "sen çok iyi bir babasın"

    sonuç olarak: "babalık" vasfı, babalık vasfıdır. başka kulvarlarda size yardımcı olmayabilir. haberiniz olsun.

  • sormuşlar, "neden televizyonlarda yoksunuz?" diye. adam da yanıtlamış;

    --- spoiler ---

    “türk toplumunun değerleri değişti. türk toplumuna sunulan işlerin içerikleri değişti. yani ben şu andaki içeriklerle hiçbir dizinin içinde olamam. eleştiri olarak kabul etsinler, biraz da yaşlılığıma versinler… bütün yapılan işlerde tabanca, tüfek, millet birbirini öldürüyor. bütün erkekler sakallı. bizim zamanımızda sakal rol gerekirse bırakılırdı. bu ortamda ben olamam. çünkü biz yaptığımız işlerde topluma sevgiyi, hoşgörüyü, toleransı, birlikte yaşamayı, dayanışmayı öğretmeye çalıştık.böyle bir senaryo ile karşılaşırsam yaşıma rağmen hâlâ oynayabilirim. ama karşılaşacağımı da pek zannetmiyorum”

    --- spoiler ---

    kaynak

    benim gözümde gerçek bir sanatçıdır.
    seviyoruz seni fiko.

  • kahve demlemenin kilit noktasıdır; zira demlemede kullandığınız tüm parametreler dengeli bir extraction'a (çözünmeye) hizmet eder ya da etmelidir. iyi demlenmiş bir kahve öncelikle ideal bir şekilde çözünmelidir (extract olmak). extraction kabaca; daha da küçük partiküllerin öğütülmüş kahve partiküllerinden su aracılığıyla koparılıp fincana ulaşabilmesini ifade eder. kahve dediğimiz bu çözelti bolca yağ ve asit içerir. doğru veya ideal çözünme verimi için % 18-22 arası değerler tavsiye edilir. bu da şu demek: aslında demlediğiniz kahvenin 5'te 1'i fincana ulaşmalıdır. 20 gram kahve kullandığınızı varsayarsak bunun yaklaşık 4 gramı o bulanık sıcak suyu oluşturmalıdır. o bulanık su da bizim ayıla bayıla içtiğimiz kahve oluyor, yani tanrıların içeceği! (bu arada oranlar espresso-türk kahvesi-filtre kahve gibi farklı klasmanlarda değişir. ben filtre kahveyi baz aldım).

    biliyorum konu sıkıcı o yüzden araya fun fact gireyim. 250ml'lik koca bir fincan filtre kahvenizin sadece %1.5'u kahve. yani geri kalan bildiğimiz su. dolayısıyla kahve demlerken seçtiğiniz su çok şeyi değiştirir. öncelikle; suyun içerisindeki kalsiyum ve magnezyum oranı önemli çünkü pozitif yüklü bu arkadaşlar negatif yüklü kahve partiküllerine bağlanarak onları fincana taşıyor. sudaki kalsiyum ve magnezyumun haddinden fazla olması ya da çok az olması da işleri zorlaştırır ama bu detaylar benim olmayan fizik-kimya dağarcığımın da ötesinde (sadece içiciyim). ama şunu ekleyelim ideal kahve için suyun 7.0ph değeri taşıması tavsiye ediliyor (nötr).

    öğütüm kalınlığı, su sıcaklığı, döküş hızı (ajitasyon), su-kahve oranı extraction'a etki eden diğer önemli parametreler ama bu detaylara girince bir kitap yazmak gerekiyor. o yüzden şimdilik atlıyorum.

    peki çözünme oranını nasıl hesaplarız? ev imkanlarıyla zor çünkü kahvedeki toplam çözünmüş katı madde (tds) tayinini yapan adına refraktör dediğimiz minik cihazın fiyatı yaklaşık 3000 lira. diyelim bu cihazınız var. formül şu olmalı:

    demlenmiş kahve (g) x tds (%) / öğütülmüş kahve (g) = çözünme verimi (%)
    ideal bir örnek verecek olursak = 36 g x %10 / 18 g = %20

    bu oran haddinden yüksek olursa kahvemiz aşırı-çözünmüş olur (over extraction). bu durumda kahvede bitter, yanık tatlar baskın olur. eğer çözünme yeterince gerçekleşmezse de kahvemiz az-çözünmüş (under extraction) oluyor. o zamanda asitler önden çözündüğünden kahvemiz ekşi ve çiğ hissettirir. bazı kahve dükkanları ekşi kahveyi "bunun asiti yüksek" diye size kakalamaya çalışacaktır, oyuna gelmeyin. ama hemen gaza da gelmeyin çünkü nitelikli kahve ağızda dengeli biçimde asidik hissettirmelidir. bu hissi canlılık ya da parlaklık olarak tanımlıyoruz ki iyi kahvede olmazsa olmazdır.

    kahve içmeden güne başlayamayan birçok arkadaş bunları kafaya takmıyor, bazen kıskanmıyor değilim.

  • hep yapmak istediğim şeyi yapmış koca yürekli şofördür.

    müsait olduğu bir akşam makas atan tiplerle de ilgilenirse çok iyi olur.

    zaten arap gezdirme aracına çarpmış, bir şey olmaz.

  • küçük oğlum ilkokul 2. sınıfa gidiyor. cumartesi akşamı arkadaşını evine bırakırken aralarında geçen aşklı meşkli diyaloğa istinaden sordum:
    -kim oğlum aşkın, ekin mi?
    cevap verdi:
    - yok. o benim kankam artık. eskiden aşkımdı da, sonra biz arkadaşız dedi. hem biz onunla çok beraber oluyoruz. ben aşkımı sadece mert'e söyledim kimseye de söylemem.
    adam olayı çözmüş dedim içimden.
    arkadaşının annesi bir ara yalnız kalınca kulağıma eğildi:
    -senin oğlan kendinden 2 yaş büyük 4. sınıfa giden bir kıza aşık olmuş.
    güldüm. üzüldüm sonra, demek ki çekiniyor durumdan ki sadece bir arkadaşı ile paylaşıyor. bir kaç gün geçti:
    -oğlum bana anlatmak istediğin bir şey var mı? aşkını da benden saklıyorsun.
    suratını astı:
    -evet, çünkü güvenmiyorum. hem anlatırsam her şey bozulacak gibi hissediyorum...

    ağlayasım geldi...

  • vakti geldi de, geçiyor bile..
    sözlük seviyesi yerlerde mâlum. kayda değer birşeyler okumak gerçekten zor. şu anki haliyle sözlük; yapımcılığını rahmetli osman yağmurdereli'nin yaptığı bir televizyon dizisini andırıyor. hatırlarsınız, ''macera devam ediyor'' diye başlayan dizilerin, 10 bölüm geçmeden ''kahkaha devam ediyor'' diye sunulduğu günleri.

    kutsal bilgi kaynağı'mızı da, el birliğiyle komikli bakınız verme yarışması'na çevirdik ve bundan hiç rahatsız olmuyoruz.
    debe'ye girme aşkına, sözlüğün içine sıçıyoruz ve bundan keyif alıyoruz. bunun en büyük sebebi de, günden güne kalitesi ve seviyesi düşen debe listesi.

    bundan 4-5 yıl önce, facebook'taki caps sayfalarında yapılırdı buna benzer birşey. üyeler, sayfa admini bir paylaşım yapsın diye hazırda beklerler ve 'ilk yorum' yazabilmek için yarışırlardı. o sayfalardan hiçbir farkımız kalmadı. biri bir başlık açsında, hemen altına bakınız verip debe'ye girelim diye bekliyoruz.

    ''yetmiyor''

    arkadaşımızın hesabından nick'lerden meslek tahmini yapmak başlığı silinsin diye başlık sıçıyor, hemen altına #57548479 diyoruz. neden? çünkü debe'ye girmemiz gerekiyor.

    olmadı mı?

    karadeniz müziğinde yarım bırakma samimiyetsizliği başlığı açıp ortalıyoruz, ve goool. #57578807
    neden? çünkü güzel espri bu.

    henüz yeni bir yazar sayılırım. saçma çay efsaneleri reklamınız olmasa, daha uzun yıllar çaylak olarak kalacaktım belki de kimbilir. bu yüzden bana düşmez bunları söylemek.

    sırf debe listesi'ni okumak için sözlüğe giren yüzbinlerce kullanıcı vardır ve bu çok büyük bir kazanç kapısıdır eminim. ancak bu hızla kirlenmeye devam edeceksek, onay sırasındaki binlerce çaylağı bekletmenin hiçbir mantığı yok. daha çok paraysa olay, alın hepsini içeri.
    daha çok dürümse, koyverin gitsin..

    önerim; bir süreliğine de olsa debe listesinin kaldırılması. kaliteli entryleri, geçen haftanın en beğenilenleri istatistiğinden de takip edebiliriz.
    şimdilik sadece biraz temizlenmeye ve bilgi kaynağımızı kutsamaya ihtiyacımız var hepsi bu.

    haa yok iyi böyle diyorsanız, eksi hemen altta, solda.