hesabın var mı? giriş yap

  • oskars surströmming markası altında satılan,yeme adaplığı ile ata sporluğuna erişen isveç'in konservelenmiş balığı.tadına bakabilmiş olmamdan mütevellit yazılası çok şeyim var.

    koku
    hakkında çok ama çok kötü şeyler söyleniyor.belirtmem gerekiyor ki hakkında ne söyleniyorsa kötü ve iğrenç olarak daha fazlasını hak ediyor.kokusunu tasvir edeyim;

    eşiniz size hamsi ayıklasın.içini ve kılçıklarını tertemiz çöp poşetine atsın.1-2 saat kış güneşi yesin,ardından bebeğinizin(1-2 yaş arasında olduğu kabul edilerek)katılaşmış boklu bezini de o çöp poşetine atsın (zaten katılaşmış bir bok olmasından ötürü yeterince katlanamayarak açılacaktır) sonra o çöp poşetine bozulmuş süt dökülsün. kıvama gelmesi için çok ama çok ama çok sıkı düğümlenip sallansın. çok değil 2 hafta bekletilsin. tertemiz masanıza o poşeti dikkatlice koyun.zira şişmiş ve patlamaya müsait olacaktır.açın!

    zaten açmaya yeltendiğiniz anda poşet talebinizi anlayarak size yardımcı olup kokusuyla gaz salınımı yapıp rahatça açılacaktır.işte surströmming'in kokusu, konserve açılımındaki direk o kokunun püskürmesiyle vesair aynıdır.

    tadı
    arkadaşım haşlanmış patates ile yarım nefeste limon suyu ile tüket demesine rağmen inanılmaz zorlandım.çünkü çiğ bağırsakları vs ortada.zaten tadını kokudan alamıyorsun.sikindirik bir balığın tadı anlaşılmasın diye kokusuyla mücadele ederken birde çankırı tuzuna gömmüşler (sözde kokmasın diye) tuza balık ekmişler gibi.

    görüntüsü
    (oskars' için konuşuyorum çünkü 2 firma olmuş sanırım)konservesi büyük.şişkinliği çok.tuzlar gözle görülüyor.balıklar iç organlarıyla bariz direk konmuş.

    netice şu ki bir bölüm isveçliler için büyük bir kültür meselesi olarak anlatılsa da bu muhteşem balıktan ve bekletilmiş çocuk bezinden uzak durun.

  • ülke adına güzel olay ama juventus maça siyah-beyaz formasıyla çıkarsa beşiktaş sanıp ona küçük tatsız sürprizler yapabilir cüneyt. varsa tanıdığı olanlar söylesinler de başka forma giysinler.

  • baba aklı sıra işletecektir... yabancı bir numaradan durmadan çağrı bırakır;
    -kimsin güzelim? derdin varsa ara.
    -beni tanımadın mı? ben ananın kocası.
    -ulan senin... '!^'^+'^++%^&%%&
    -baban ulan baban eşşolueşşek...

  • sene 2003, arkadaşlarla beraber ortaköy'deyiz. havadan sudan konuşurken biri "aaa!" diye bir tepki verdi. tabii hepimiz şaşkın bir halde onun baktığı yöne doğrulttuk bakışlarımızı ve mehmet aslantuğ'un arkadaşlarıyla birlikte yemek yediğini gördük.

    o zamanlar bir istanbul masalı diye bir dizide oynuyordu ve kızlar çok severdi kendisini. gruptaki tek erkek ben olduğumdan arkadaşlar beni elçi tayin edip kendisinden bir fotoğraf için talepte bulunmamı istediler. yemek masasındaki birini fotoğraf için rahatsız etmek doğru gelmese de, kızların gönlü olsun diye isteksiz bir şekilde yaklaştım masaya.

    yanına geldiğimde kızları göstererek, "mehmet bey afiyet olsun, arkadaşlar sizinle fotoğraf çekilmek istiyorlardı ama..." dedim ve cümlemi bitirmeden, "tabii ki" diyerek yerinden kalktı, restorandan çıktı ve yanımıza kadar geldi.

    o zamanlar çok popüler bir insandı. "ulan herkesle fotoğraf çektirse ohoooo" diye düşünmüştüm ama yanıltmıştı beni.

    buradan tekrar teşekkür ederim kendisine o gençleri kırmadığı için.

    edit: #105392349

  • kaç yaşında bilmem kaç yıldır evli kadınım, kocam hediye almadı diye komşu ya da herhangi başka bir erkekten beklentim olmadı. normal kadınların da böyle beklentisi olmaz, normal erkeklerinde böyle bir düşüncesi olmaz.
    programındaki insanlarla fazla zaman geçiriyor sanıyorum, söylerken ki rahatlık midemi bulandırdı.

  • sayın esmer bayanlar; saçlarınızı sarıya boyatınca maalesef marilyn monroe'ya değil, trabzonsporlu ibrahim yattara'ya benziyorsunuz...