hesabın var mı? giriş yap

  • muhteşem bir cümlesi vardır bu kitabın ilk sayfasında;

    biz insanlar çelişki dolu tuhaf yaratıklarız. baksana halimize, kendi inşa ettiğimiz hapishanelerde yaşıyoruz- adına ev, aile, akrabalar, töreler diyerek... sonra bu duvarların arasında boğulup çıldırıyor, ama yıkılmasın diye de uğruna hayatımızı siper ediyoruz...

  • huzurevinin kendisinin bakabildiğinden daha iyi bakacağına inanmıştır.
    sık sık ziyaret de ediyorsa (mesela haftada bir kez), sıkıntı yoktur.

    şahsen ben ilerde dışkımı tutamaz hale vs geldiğimde donumu oğlumun kızımın değiştirmesini istemem, bu iş için para alan yabancı birinden daha az utanırım ve yük oluyormuş gibi de hissetmem.

  • özetinin şu şekilde olduğu maç.

    kayseri birinci golü attı, galatasaraylı: oh be fener de elendi.
    kayseri ikinci golü attı, galatasaraylı: ahahahahah mallar rezil oluyor. forumlara girip esprileri hazırlayalım.
    fenerbahçe durumu 2-1'e getirdi, galatasaraylı : olsun fener çeviremez.
    fenerbahçe durumu 2-2'ye getirdi, galatasaraylı: kesin şike var.

    fenerbahçe tur atladı, galatasaraylı : eziklere bak galibiyete seviniyorlar, hem bizim uefa kupamız var.
    _______________________________________________________________________________

    kayseri birinci golü attı, beşiktaşlı: yine elenir bu ezikler
    kayseri ikinci golü attı, beşiktaşlı: beter ol beter ezik fener. beyler twitter için haşteg hazırlayın.
    fenerbahçe durumu 2-1'e getirdi, beşiktaşlı : bu gol yenir mi lan mal!
    fenerbahçe durumu 2-2'ye getirdi, beşiktaşlı: kesin şike var.

    fenerbahçe tur atladı, beşiktaşlı : bu eziklerin finalde elenmesi daha zevkli, hem geçen yıl biz kazanmıştık.

    ________________________________________________________________________________

    kayseri birinci golü attı, trabzonlu : kupamızı verin.
    kayseri ikinci golü attı: trabzonlu: kupamızı verin.
    fenerbahçe durumu 2-1'e getirdi, trabzonlu: kupamızı verin.
    fenerbahçe durumu 2-2'ye getirdi, trabzonlu: kupamızı verin.

    fenerbahçe tur atladı, trabzonlu: uefa o kupayı bize verecek.

  • faturayı kesen şirketler için, eksi faizli bir kredi... resmen şirketlerin sıcak para ihtiyacını vatandaşa sokuyorlar!

    üç ay deli gibi fatura kes, üç ay sonra fazla kestiklerini geri ver, onu da düzgün hesaplarlarsa... böyle bir soygun dünya üzerinde yok!

    şirketler batmasın diye yapmayacakları şey yok... millet batsın ama şirketler batmasın!

  • uzun süre sadece ağırlık çalışınca:

    -ağırlık kaldırma esnasında tansiyonunuz yükseldiği için uzun dönemde kalp kası hipertrofiye olur, yani kalbin duvar kalınlığı artar.
    -duvar kalınlığı arttığında kalbin iç hacmi küçülür, yani pompalamadan önceki dolum esnasında kalbe daha az kan girmiş olur.
    -kalbe daha az kan girince pompalama esnasında daha az hacimde kan pompalanmış olur.
    -daha az hacimde kan pompalanınca dokuların oksijen ihtiyacını karşılayabilmek için kalp, hızını arttırmak zorunda kalır.
    -hızını artırdıkça, çok çalışan bütün kaslar gibi, kalp de daha çok hipertrofiye olur.
    -hipertrofiye oldukça iç hacmi daha da azalır ve ne kadar hızlı atarsa atsın dokulara yeterli kanı pompalayamaz.
    -daha da önemlisi koroner arterler (kalbi besleyen damarlar) kalbe yetmemeye ve onu besleyememeye başlar.
    -bu kısır döngü böyle devam eder. ta ki...

    ta ki, kişi akıllı olup kardiyo yapmaya başlayana kadar. çünkü kardiyo yapınca:

    -kalp yavaş yavaş hızını artırır. ayrıca fiziksel zorlanma çok olmadığı için tansiyon yükselmez.
    -tansiyon yükselmediği için kalp kası hipertrofiye olmaz.
    -hız yavaşça arttığı için kalbe yeni duruma (spor yapar durum) adapte olması için fırsat verilmiş olur.
    -adapte olan kalp, zamanla kapasitesini artırır. yani aynı miktarda kanı daha az atımla dokulara taşır.
    -kalp daha az atımla dokuların ihtiyacını giderdiği için kalbi besleyen damarlar zorluk yaşamaz, aksine işleri daha da kolaylaşır.

    mekanizma özet olarak böyle. peki durum böyle diye ağırlık çalışılmamalı mı?

    hayır, çalışılabilir. ama mutlaka kardiyo eşliğinde olmalı. sadece ağırlık çalışmak, sadece kardiyo yapmaktan daha fazla yağ yaktırabilir. ancak uzun vadede; sağlık için spor yaparken, spor yapabilmek için sağlık arar hale getirebilir sizi.

  • chp bursa milletvekili orhan sarıbal'ın haraç olarak tanımladığı gss borçlarının kaldırılması için yazılı olarak dile getirdiği çağrı. mhp yine akp'nin peşine takılıp mızıkçılık yapmazsa muhalefet böyle bir rezalete son verecek çoğunluğa sahip. tüm muhalefet partilerinin hepsinin bir araya gelip milyonlarca işsizin sırtında kambur olan bu utanca artık bir son verilmelidir. aksi takdirde bu ülkenin vatandaşlarının böyle bir haraçtan kurtulmaları için bu gidişle tek yapabilecekleri başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmek: (bkz: gss mağdurları suriye vatandaşı olsun)

    işte orhan sarıbal'ın gerçekleşmesi durumunda milyonlarca mağduru büyük bir beladan kurtarabilecek çağrısının tam metni şuradan okunabilir:

    “sgk devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırılıyor”

    sgk’nın devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırıldığını söyleyen bursa milletvekili orhan sarıbal, “gss nedeniyle başta gençler olmak üzere, işsizler, emeklilik bekleyenler, iflas eden esnaf ve geliri olmayanların yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce giderilmeli” dedi.

    bursa milletvekili orhan sarıbal, genel sağlık sigortası (gss) sorununu gündemine aldı. yazılı bir açıklamayla 1 ocak 2012’de yürürlüğe giren gss’ye itiraz eden sarıbal, türkiye’de şu anda 3 milyon yurttaşın milyarlarca tl borcu olduğuna dikkat çekti. sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası yasası’nın türkiye gerçekleriyle bağdaşmadığını ifade eden sarıbal, “herhangi bir geliri olmayan milyonlarca yurttaşımız bir gecede kendi devletine karşı borçlandırıldı. çalışma ve sosyal güvenlik bakanı faruk çelik, dalga geçer gibi bu insanlara ‘gelir testi yaptırın’ diyerek tehdit gibi bir çağrıda bulunuyor. işsizlikle boğuşan, temel ihtiyaçlarını karşılayacak durumda olmayan yurttaşlarımız bir de borçlandırılarak bunalıma itiliyor” dedi.

    -sağlık, en temel insan haklarından-

    gss’nin bir an önce iptal edilmesi gerektiğini söyleyen sarıbal, sağlık hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu belirerek, şunları söyledi: “yurttaşlarımızın en temel haklarına ulaşması engelleniyor. gss pirim borcu olan birçok hastanın hastane kapılarından geri döndüğünü görüyoruz. 18 yaşın üzerindeki çocuklarımız lisede öğrenim görüyorsa 20, üniversite öğrencisiyse ise 25 yaşına kadar primleri devlet tarafından karşılanıyor ancak bu çocuk öğrenim görmüyorsa otomatikman borçlandırılıyor. işsiz gençlerimizin prim tutarları, birlikte yaşadığı ailenin aylık toplan gelirine bakılarak hesaplanıyor. primler, neredeyse 300 liraya kadar yükseliyor. gelir testinden geçilmemsi durumunda da primler asgari ücretin 2 katı üzerinden hesaplandığı için aylık 250 tl borç çıkartılıyor. henüz iş bulamamış ya da asgari ücretle hayatını sürdüren gençlerimizden adeta haraç alınıyor. sgk devletin resmi haraç kurumu gibi çalıştırılıyor.”

    -sosyal devlet çağrısı-

    başta gençler olmak üzere, işsizler, emeklilik bekleyenler, iflas eden esnaf ve geliri olmayanların yaşadığı mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerektiğini belirten sarıbal, “sosyal politikaların en başında gelen konu sağlıktır. bu yanlıştan vazgeçilmesi için elimizden geleni yapacağız. buradan bir kez daha gss’nin iptal edilmesi yönünde çağrıda bulunuyorum” dedi.

  • aaa manyak lan bu insanlar,
    kurban, mavi sakal, pilli bebek, dr. skull filan yazmışlar. lan bu adamları türk rock tarihinde ilk 10'a yazarsın, kimse de laf etmez. herkes bu adamların kıymetini çok iyi biliyor merak etmeyin.

    yok metallica!!!

    edit: aaaa bulutsuzluk özlemi yazmışlar.

    bakın arkadaşlar siz anketi bile yanlış anlamışsınız. saydığınız grupların %80'i zaten kendilerini konumlandırmak istedikleri durumdalar. popülerlik ile kıymet bilmek arasında çok kalın bir çizgi var ve siz o kalın çizgide futbol maçı bile yapabilirsiniz, öyle kalı bir çizgi.

  • yarım saat olsa iyi, tam bir saat bekledim. ama sor bi niye bekledim? sorduysan cevap veriyorum: ne çok sabırlı olmaktan ne de çaresizlikten; ki bundan önce üç görüşme yapmıştım, hepsi de çok iyi geçmişti *... tek sebebi vardı, o da merak.
    bir saat sonra artist artist gelen lavukla olan diyaloğu hatırladığım kadarıyla aktarıyorum:
    - ahmet bey değil mi?
    - evet.
    - ahmet bey, ben serkan. şuyum buyum bik bik bik... isterseniz kendinizi tanıtın, başlayalım.
    - açıkçası serkan bey. hiç başlamasak daha iyi olacak. zira bir saattir bekliyorum burada, özür bile dilenmedi. allah rızası için bi su içer misin diyen de olmadı. bu sizin çalışanlarınıza ne gözle baktığınızın çok açık bir göstergesi bence. kaldı ki buraya iş dilenmeye de gelmedim. benim çıkarlarım kadar sizin de çıkarlarınız söz konusu. tecrübesiz olabilirim ancak yeteneklerimin ve yapabileceklerimin farkındayım. (tamam biraz gaza geldim.)
    - ee şey, bik bik bik. yurt dışından misafir falan filan...
    - tek bir şey sormak için bekledim, yoksa çoktan çekip gitmiştim: cv'im kariyer.net üzerinden 8 kere görüntülenmiş. bunun sebebini merak ediyorum, cevaplarsanız sevinirim.
    - (görüşmede ciddiyet, bu noktada kayboldu) eheheh tam olarak bilemiyorum, insan kaynaklarındaki arkadaş sizi çok beğenmiş olabilir.
    - (sağ kaş havada) ben de öyle tahmin etmiştim. telefonum orada var, 7/24 arayabilir... iyi günler.

    hızlı bir şekilde sandalye çekilir, yerden kalkan tozlar arasında mekan terk edilir...

    edit: ya şunu da ekleyeyim; görüşmeden 10 gün önce, sabah içtimalarında 2 saat ayakta ve esas duruşta kıçı kırık başçavuş beklemiş adamım. mesele beklemek değil, potansiyel bir çalışanına yaptığın muamele. çay çorba ikram edersin, arada ihtiyacın var mı diye sorarsın, ne bileyim basit bi açıklama falan yaparsın. odaya adamı sokup, bir saat bekletmek ayıb!

  • genelde kimden duyulursa duyulsun adamın elini ayağına dolandıran bir soru olmakla birlikte yaratacağı etki soranın kimliğine göre de değişebilir.

    - hamile kalsam ne yapardın?
    - şaşırırdım hikmet abi. çok şaşırırdım