hesabın var mı? giriş yap

  • "izmir’in işgali yıllarında “anadolu’nun işgali ingiliz emperyalizminin bir oyunudur” ve “kardeşime kurşun sıkmam” dedikleri için inciraltı’nda yunan krallığı’nca kurşuna dizilen 200 yunan sosyalist askeri, ölümlerinin 94. yıl dönümünde katledildikleri yerde barış şiirleri okunarak ve ege denizi’ne karanfiller bırakılarak anılacak."

    "anadolu’nun işgali ile sonuçlanan emperyalist savaşa hayır dedikleri için katledilen sosyalist yunan askerlerini yazan şair tuğrul keskin, son kitabı zito i epanastasis’i (yaşasın isyan) öldürülen askerlere ithaf etmişti.

    ilk kez anılacaklar

    1921 yılının ocak ayının birinci günü gerçekleşen katliam, 4 ocak 2015 pazar günü bir şiir etkinliği ile ilk kez anılacak. 4 ocak’ta barış şiirini yanına alan izmirli şairleri ve yürekli insanları beklediklerini ifade eden tuğrul keskin, “kardeşime kurşun sıkmam dedikleri için öldürülen askerler, iki ülke arasındaki kardeşliğin defne dalıdır. tarihimizde yer alan bu trajik olayı yeniden hatırlatarak, ege’nin iki kıyısı arasındaki dostluğu daha da güçlendireceğimize ve günümüzdeki pek çok kavram kargaşasına da ışık tutacağımıza inanıyorum. bunun için 4 ocak pazar günü saat 13.00’da inciraltı sahili’ndeki barış manço köprüsü’nde buluşarak, bu güzel insanlara şiirler okuyalım istiyoruz ve bütün izmirlileri o gün, saat 13.00’da barış manço köprüsü’ne bekliyoruz” dedi. "

    http://haber.sol.org.tr/…ra-ilk-kez-anilacak-104189

    (bkz: zito i epanastasis)

  • herkes bir günlüğüne de olsa terörist olacak bu ülkede. kaçarı yok. sıra kebapçılara gelmiş* şimdi pazarcılar düşünsün tehlike çanları onlar için çalmaya başlıyor, çember daralıyor.

    neyse ki ben 2 yıl önce falan teröristliğimi yapmıştım sırayı savdım. kafam rahat.

  • bunu hatırladığını iddia eden kişi ağır yalancıdır.

    yemeyin oğlum bizi. insan böyle bir şeyi nasıl hatırlayabilir ki? ne yani "aa bu benim şimdiye kadar dinlediğim ilk yabancı müzik. bunu ömrümün sonuna kadar unutmayacağım!" mı dediniz kendinize?

    helal olsun vallaha.

  • özet: kanzuk, artık ne ara yaptıysa, bir de eskiden uçurulmuş yazarların nick'lerini yeniden kullanıma açmış. sözlüğün ilk yıllarında kullanıldığı için alamadığınız, özendiğiniz nickler varsa, yeni hesap oluşturup almayı deneyin. bakarsınız clairvoyant, author, onkaimeon, gibi kült yazar nick'lerine siz de sahip olabilirsiniz!

    ~

    ön not: malum şahıs muhteşem bir hamleyle entry silmeyi de yavaşlattığı ve otomatizasyonunu zorlaştırdığı için, 5774 entry'min tümünü silebilmek için, her çalıştırıldığında 100 entry'yi 50 dakikada silebilen script'i tam 58 kere manuel olarak başlatmam gerekiyor. günde 5-6 defa yapsam, 10 güne tüm entry'lerimi silmiş olurum diye düşünüyorum. şimdiye kadar 800 kadarı silindi ancak. (niye teker teker siliyorsun, hesabı kapa diyenler olursa, biraz aşağıyı okuyun. nick'imin başkaları tarafından tekrar kullanılmasını istemediğim için hesabı entry'siz şekilde açık tutacağım)

    ~

    ekşi sözlüğü birakma konusunda bir süredir çekincelerim vardı, ancak şu iki nokta kararımı kesinleştirdi:

    1) saniyede binlerce request'i process edebilen sözlüğün server'larını, sırf tepkilerini ortaya koyan yazarlar entry silmekte zorlansın, belki de bundan vazgeçsinler diye dakikada 2 entry silme limiti koyması. digiturk'ü iptal ettirmek için fax dayatmasından en ufak farkı yok bunun. (server yükü diyerek de aptal yerine koymasın bizi. an itibariyle türkiye'nin en çok ziyaret edilen 5. sitesinde yüzlerce yazarın birkaç saat içinde binlerce entry'sini silmesi bile, server yükününde ciddi artışa neden olmaz. kaldı ki saniyede sadece 1-2 entry siliyordu bu aralar hepimizin kullandığı entry silici script. abuse eden bir yanı da yoktu sözlügün serverlarını)

    daha da önemlisi:

    2) 2004 yılında emanon nick'iyle kaydolduğum 6. nesil yazar hesabım, formata uymamam (ilk entry'de tanım yapmama, başlıktaki entry'lere fiziksel referans içerme) gibi nedenlerle uçurulmuştu. hoş gerçi şimdi format da kalmadı, tanımsız entry'ler, @2'ler her başlıkta karşımıza çıkıyor, neyse bu konumuz değil.

    neyse, 2006 yılında tekrar hesap açmak istediğimde, emanon nick'i daha önce kullanıldığı (ve uçurulduğu) için aynı nick'i tekrar almama izin verilmemişti. o sırada komik bir gazete haberinde çıkan kafam kadar gülşah karakterinden esinlenip yeni nick'imi almıştım. bu 2. yazarlığım süresince arada bir nostalji yapıp modlog'a bakardım, eski nick'imin kayıtlarına, o zaman yaptığım format hatalarına.

    birkaç ay önce baktığımda ise, uçurulmuş (yeni adıyla leyla) eski nick'imin benden bağımsız çaylağın birine verildiğini gördüm. bu konuda ne söyleyim bilemiyorum. eski nick'lerin geri dönüşüme uğraması, aynı mahlasların yeniden farkli kişiler tarafından kullanılması nasıl bir işbilmezliktir? hadi benim yazarlığımı değersiz bulabilirsiniz, ama mesela, popüler kültür'e kezban terimini kazandıran author'un anısının üzerine, yarın bir gün feminist bir author'u mu yazar yapacaksınız? (edit: gerçekten de author'dan alakasız birisi bu nick'le çaylak hesabı açıp entry'ler girmiş iki yıl önce) ekşi sözlük'ün temeline, tarihine, nostaljiye, mahlasların kullanım amacına, her şeye ters düşen bir durum bu!

    bravo kanzuk! entry sansürleme, tema dayatma, kullanım koşullarını habersiz düzenleme, entry'leri düzenleyip kar amaçlı kullanma, bunlar güzel fikirlerdi, ama kullanılmış nick'leri başka kişilerin eline vermek özellikle muhteşem bir fikir olmuş. tebrik ediyorum.

  • bir paketin içerisine saçma sapan şeyler koyup, 100 yıl sonra açılması için bir yere teslim etmek. norveç'te yapıyorlar bunu mesela.

  • yılların emekçi gazetecisi.

    mit tırları haberini yaptı diye vatan hainliğiyle suçlandı. yargılandı, 5 yıl 10 ay hapis cezası aldı. yetmedi, adliye önünde sukiaste uğradı.

    yıllardır sorumluluk bilinciyle hem gazetecilik yap, hem de defne samyeli'ye anne ol.

    helal sana koca yürekli insan!

  • nostalji güzellemesi sevmiyorum ancak şu kısmı vurgulamak istiyorum; o zamanlarda hatta 90'larda da orta halli anadolu lisesinde okuyan bir öğrencinin geleceğe dair umudu vardı. eğer çalışır ise başarılı olabileceğini istediği mesleği yapabileceğini biliyordu. temel motivasyon da buradan kaynaklanıyordu aslında.

    şimdi orta okulundan üniversiteye kadar bakın kimsenin bir umudu yok. en iyi liseyi en iyi üniversiteleri okusan ne olacak ki? sen 5000 tl maaş için kıvranırken, o parayı 15 saniyede burnuna pudra şekeri olarak çekenler var.

    bu ülkenin şuanda en yoksul ve yoksun kesimi eğitimli kesim sanıyorum. eğitime yapılan yatırımın(elbette başkaca çok artıları olmakla birlikte) ekonomik anlamda neredeyse hiç karşılığı yok. yani mesele o yıllarda iyi eğitim vardı bu yıllardaki eğitim kötü değil sadece. bu çocukların güzel bir geleceğe inanmalarını sağlayamadıktan sonra vereceğiniz eğitimin içeriğinin pek bir önemi yok maalesef.

  • 1952 yılından beri her on yılda bir en iyi filmler listesi yayınlayan sight & sound dergisi, sinemaseverler tarafından bir süredir sabırsızlıkla beklenen 2022 yılında hazırlanan en iyi filmler listesini geçenlerde paylaştı.

    2012 yılında, uzun zamandır ilk sıradan inmeyen citizen kane filmini tahtından indiren vertigo filmi, bu sene birinciliği çok ilginç bir filme kaptırdı. chantal akerman'ın temposu düşük, süresi oldukça uzun, deneysel ve feminist filmi bu sene listenin ilk sırasına oturdu. 2012 yılında 36. sırada yer alan filmin bu sene bir anda ilk sıraya yükselmesi günümüz için şaşırtıcı değil. politik doğruculuk çağında böylesi bir filmin ilk sırada olması aslında bekleniyordu. fakat ben bu filmi ilk sıraya yükselten eleştirmenlerin filmi ikinci kez izlemek isteyebileceklerini düşünmüyorum. sinema tarihi açısından önemi düşünüldüğünde bir kez olsun izlenebilecek bir film. çünkü sıradan konusu ve seyircinin yanında durmak istemeyen düşük temposu ile izleyen herkesi fazlasıyla zorlayacak bir film. vertigo ve citizen kane gibi filmler ise defalarca kez izleyeceğiniz ve her izlediğinizde farklı tatlar alabileceğiniz türde zamansız klasikler olmaya devam edecek.

    listede; moonlight (2016), portrait of a lady on fire (2019) ve parasite (2019) gibi günümüze daha yakın güçlü filmlerin yer alması ise sevindirici. beni en çok heyecanlandıran film ise jordan peele imzalı korku filmi get out (2017) oldu. bir korku filminin, özellikle de yakın zamanlı bir korku filminin listede kendine yer bulabilmesi muhteşem bir şey. gerçi ben yakın zamanlı bir korku filmi seçecek olsam ari aster'in hereditary (2018) filmini listeye mutlaka eklerdim.

    son olarak bu sene listeye eklenen meshes of the afternoon isimli kısa filmi mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. zamanının çok ötesinde bir film sizi bekliyor olacak.

    lafı çok uzatmadan sizleri listeyle baş başa bırakayım.

    1) jeanne dielman, 23, quai du commerce, 1080 bruxelles (chantal akerman, 1975)
    2) vertigo (alfred hitchcock, 1958)
    3) citizen kane (orson welles, 1941)
    4) tokyo story (yasujiro ozu, 1953)
    5) in the mood for love (wong kar-wai, 2001)
    6) 2001: a space odyssey (stanley kubrick, 1968)
    7) beau travail (claire denis, 1998)
    8) mulholland drive (david lynch, 2001)
    9) man with a movie camera (dziga vertov, 1929)
    10) singin’ in the rain (stanley donen ve gene kelly, 1951)
    11) sunrise: a song of two humans (f.w. murnau, 1927)
    12) the godfather (francis ford coppola, 1972)
    13) the rules of the game (jean renoir, 1939)
    14) cle´o from 5 to 7 (agne`s varda, 1962)
    15) the searchers (john ford, 1956)
    16) meshes of the afternoon (maya deren ve alexander hammid, 1943)
    17) close-up (abbas kiarostami, 1989)
    18) persona (ıngmar bergman, 1966)
    19) apocalypse now (francis ford coppola, 1979)
    20) seven samurai (akira kurosawa, 1954)
    21) the passion of joan of arc (carl theodor dreyer, 1927)
    22) late spring (yasujiro ozu, 1949)
    23) playtime (jacques tati, 1967)
    24) do the right thing (spike lee, 1989)
    25) au hasard balthazar (robert bresson, 1966)
    26) the night of the hunter (charles laughton, 1955)
    27) shoah (claude lanzmann, 1985)
    28) daisies (vera chytilová, 1966)
    29) taxi driver (martin scorsese, 1976)
    30) portrait of a lady on fire (céline sciamma, 2019)
    31) 8½ (federico fellini, 1963)
    32) mirror (andrei tarkovsky, 1975)
    33) psycho (alfred hitchcock, 1960)
    34) l'atalante (jean vigo, 1934)
    35) pather panchali (satyajit ray, 1955)
    36) city lights (charles chaplin, 1931)
    37) m (fritz lang, 1931)
    38) à bout de souffle (jean-luc godard, 1960)
    39) some like it hot (billy wilder, 1959)
    40) rear window (alfred hitchcock, 1954)
    41) bicycle thieves (vittorio de sica, 1948)
    42) rashomon (akira kurosawa, 1950)
    43) stalker (andrei tarkovsky, 1979)
    44) killer of sheep (charles burnett, 1977)
    45) barry lyndon (stanley kubrick, 1975)
    46) the battle of algiers (gillo pontecorvo, 1966)
    47) north by northwest (alfred hitchcock, 1959)
    48) ordet (carl th. dreyer, 1955)
    49) wanda (barbara loden, 1970)
    50) the 400 blows (françois truffaut, 1959)
    51) the piano (jane campion, 1992)
    52) fear eats the soul (rainer werner fassbinder, 1974)
    53) news from home (chantal akerman, 1976)
    54) le mépris (jean-luc godard, 1963)
    55) blade runner (ridley scott, 1982)
    56) battleship potemkin (sergei m. eisenstein, 1925)
    57) the apartment (billy wilder, 1960)
    58) sherlock jr. (buster keaton, 1924)
    59) sans soleil (chris marker, 1982)
    60) la dolce vita (federico fellini, 1960)
    61) moonlight (barry jenkins, 2016)
    62) daughters of the dust (julie dash, 1991)
    63) goodfellas (martin scorsese, 1990)
    64) the third man (carol reed, 1949)
    65) casablanca (michael curtiz, 1942)
    66) touki bouki (djibril diop mambéty, 1973)
    67) andrei rublev (andrei tarkovsky, 1966)
    68) la jetée (chris marker, 1962)
    69) the red shoes (michael powell ve emeric pressburger, 1948)
    70) the gleaners and i (agnès varda, 2000)
    71) metropolis (fritz lang, 1927)
    72) l'avventura (michelangelo antonioni, 1960)
    73) journey to italy (roberto rossellini, 1954)
    74) my neighbour totoro (hayao miyazaki, 1988)
    75) spirited away (hayao miyazaki, 2001)
    76) imitation of life (douglas sirk, 1959)
    77) sansho the bailiff (kenji mizoguchi, 1954)
    78) sunset blvd. (billy wilder, 1950)
    79) sátántangó (béla tarr, 1994)
    80) a brighter summer day (edward yang, 1991)
    81) modern times (charles chaplin, 1936)
    82) a matter of life and death (michael powell ve emeric pressburger, 1946)
    83) céline and julie go boating (jacques rivette, 1974)
    84) blue velvet (david lynch, 1986)
    85) the spirit of the beehive (víctor erice, 1973)
    86) pierrot le fou (jean-luc godard, 1965)
    87) histoire(s) du cinéma (jean-luc godard, 1988)
    88) the shining (stanley kubrick, 1980)
    89) chungkıng express (wong kar wai, 1994)
    90) parasite (bong joon-ho, 2019)
    91) yi yi (edward yang, 1999)
    92) ugetsu monogatari (kenji mizoguchi, 1953)
    93) the leopard (luchino visconti, 1963)
    94) madame de... (max ophuls, 1953)
    95) a man escaped (robert bresson, 1956)
    96) once upon a time in the west (sergio leone, 1968)
    97) tropical malady (apichatpong weerasethakul, 2004)
    98) black girl (ousmane sembène, 1965)
    99) the general (buster keaton ve clyde bruckman, 1926)
    100) get out (jordan peele, 2017)