hesabın var mı? giriş yap

  • arabalarda emniyet kemeri takmak zorunluyken millet otobüste ayakta gidiyor işte ben bunu anlamıyorum.

  • dişçiye gittim bir ay kadar önce, adam dişimin röntgenini çekmek için küçük bir plaka dayadı eliyle damağıma ve "elimi bastır" dedi, ısırdım adamın elini hafifçe, adam tekrar "elimi bastır" dedi daha çok ısırdım, acıdan kıpkırmızı oldu lavuk, zor çıkardı parmaklarını ağzımdan. meğer herif "elinle bastır" diyormuş, yok yere koparıyodum maybaşın parmaklarını.

  • 'tipim fotograflardaki gibi,sesim de videolardaki gibiyse sevgilim olmamasi cok normal' yazmisti gecenlerde bir arkadasim.

  • cahit sıtkı tarancı'nın şiirinden çok yeditepe istanbul'un yusuf'unu getirir akla;

    "35 yaşındayım. daha hiçbir şey yaşamadım ki ortasında olayım hayatın. ama kenarındayım, o kesin"

    çoğu yaşa musallat olan cümledir esasen. ancak kaç ortalı ki hayatlarımız?

  • bölgeden bildiriyorum, “yokmuş gibi yaşarsan, yok olur” sözünü düstur edinmiş bir topluluk var burada.. işin ilginci, işe yaramış görünüyor..

    yukarıda bir başka sevgili suser dile getirmiş, sürü bağışıklığı zımbırtısının da büyük oranda gerçekleştiğini düşünüyorum bölgede.. geçtiğimiz yılın ağustos ayı ortasından ta ki kasım ayı sonuna kadar inanın çevremdeki hemen herkes covid pozitifti.. o kadar ki, elini sallasan covid’liye değil, covid’in kendisine çarpıyordu.. elimi havada şöyle bir “fiiyuuv” yapıp parmaklarımı yaladığımda alıyordum yapışan birkaçının tadını..

    hasılı, kalabalık hane popülasyonu ve buna bağlı ortaya çıkan hastaneye gitmeme/gidememe durumudur bunun altında yatan en önemli faktör.. söz gelimi, kurumumda çaycılığımızı yapan bir abimin aktardığına göre, onun yakın bir arkadaşı, covid pozitif çıkmış, kendisinin aynı evi paylaştığı 7 çocuğu bir de eşi var, etti mi 9 kişi tek bir örnekte? bunlardan yalnızca 1’i, o da hastaneye gidip test verdiği için “vaka” sayılıyor.. geri kalan 9 kişi temaslı bile değil resmiyette.. aynı abinin kayınbabası da pozitif çıkıyor test sonucu.. onunla temasta olan, kendisi dahil hiç kimse teste meste gitmiyor.. eşi, dört oğlu, gelinleri, torunları.. nereden baksan 20 kişi.. etti mi 30 kişi yalnızca iki örnekte? bunların haricinde benim şahsen hasta olduklarını bildiğim, doktora falan gitmeyen biiiir sürü insan oldu o süreçte..

    işte böyle böyle binler olduğunu düşünüp, hesabınızı yapın..

    yani sonuç olarak bu da bir başarı mıdır, bilemiyorum, tartışmalı bir mevzu.. ancak bünyesindeki entry’lerle çokça güldüren bir başlık bu*, onu belirtmek gerek..

  • exxon valdez kazası dünya tarihinin 28. büyük kazası olmasının yanı sıra yönetimsel açıdan da oldukça dikkat çekicidir. şirket yönetimi, operasyon ve iletişim arasındaki koordinasyonsuzluk yüzünden şirket imajı oldukça büyük yarlar almış, kurumun itibarı ise tabana çakılmıştır. iletişim ve kriz yönetimi açısından irdelendiğinde gelmiş geçmiş en kötü yönetim davranışlarından biri olarak addedilir. krize karşı oluşturulan teknik ekibin üstün mücadeleleri şirketin iletişimcileri tarafından basına yeterince yansıtılamamış, yerel toplum, hükümetler, ilgili çevrele ve sivil toplum kuruluşları yeterince bilgilendirilmemiştir. tüm dünyanın olay sonrası gözlerini diktiği şirketin ceo'su lawrence rawl yetersizliklerinin üzerine tuz biber ekercesine olay yerine hadisenin patlak vermesinden ancak iki hafta sonra gitmiştir. tüm bunlar ve ziyadesi tutumlar nedeniyle olay halen yönetim (özellikle de kriz yönetimi) konusunda okutulan derslerde ısrarla incelenen örneklerden olmaya devam etmektedir.

  • hiç dikkat ettiniz mi? kötü insanların arada yapmış olduklar iyilikler unutulmaz ve "hep kötülük de yapabilirdi, bak iyi tarafları da varmış" denilirken salt iyi gelmiş iyi giden insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi" diye bir şey denilmez.

    o sadece iyidir, odur onun vasfı.

    iyi bir adam olur, efendi olur ama eş bulamaz. beğenilmez. beğenilse bile aldatılır. keza aynısı kadın için de geçerlidir. iyi bir kadındır, eştir ama aldatılır ihanete uğrar. iyi olmak yetmez bir yerde çünkü.

    iyi birisi öldüğünde de "çok iyiydi" denilir geçilir ama bu kadardır. iyi olmak dünyanın ayarlarında varsayılan olarak atandığı için insanlar iyi değil de, kötü olduklarında fark edilirler. ve yine iyinin iyiliği zaten olması gerekenken, kötünün iyiliğine şükredilir.

    hiçkimse iyi bir insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi ama seçmedi o hep iyi oldu" demez ama kötü bir insan buğday tanesi kadar iyilik yapsa, o iyilik yıllarca konuşulur ve dahası "özünde hep iyi birisi olduğu inancı" ile daha çok bağlanılır.

    iyi insanın bir kez yaptığı kötülük, kötü birinin yaptığı bir iyilikle kıyaslanınca, kötü kazanır...

    belki buna daha somut örnekler verebiliriz. örneğin bülent ecevit mütevazı kişiliğiyle bilinirdi. malda parada pulda gözü yoktu. bir tane toros arabasıyla gider gelirdi meclise. ne oldu? arasıra bu özelliğiyle hatırlanır olsa da iyi birisi olması pek de fayda getirmedi ona. belki onyıllar sonra tarih kitaplarında iki satır söz edilecektir hakkında.

    oysa bir de sert görünümlü otoriter siyasetçilere bakalım. zihindeki yerleri kötüdür ama iyi bir şey yaptıklarında da "aslında özünde iyi" görüşüne iter insanları. öyle ki, insanlar, "bir gün beklemeye değecek kadar çok büyük bir iyilikleri dokunacak" beklentisiyle yaşarlar ömürlerini.

    evet, görüldüğü gibi iyi olmak çok da iyi bir şey değil. iyi olun ama beklentiniz olmasın...

    tanım: gerçek.

    edit: yazar burada kendi iyiliğinden ve takdir görülmesinden bahsetmeyip başlıbaşına "iyi olmak" kavramını ele almıştır.

    iyilik pragmatik beklentiler için yapılmaz. iyilik; tüm din kitaplarında, toplumsal normlarda, gelenek-göreneklerde insanlığın edinmesi gereken doğru bir vasfı olarak öğretilir. bu vasfa sahip olunduğunda da bu kadar kötülerin olduğu bir dünyada iyi olmak, iyi kalmak bir meziyettir ve bunu uygulayabilen kişiler aslında takdir görmelilerken böyle bir takdir yoktur. yani kimse yüceltmez iyi olan kişiyi ama sözkonusu kötü kişi olduğunda, o din kitaplarındakilerin, toplumsal normların, inanışların, adetlerin vaadettiklerinin tamamen tersinde ve üstelik büyük bir adaletsizlikle ödüllendirme sözkonusudur. bunu eleştiriyorum.

    ve iyi birisi nedir? iyi birisi, kötü olabilme iradesi varken bu iradeyi kötü olmamak için kullanan kişidir.

    edit: iyi olmaktan dolayı bir ödül beklemek değil, iyinin iyiliğinin sonuçlarıyla, kötünün iyiliğin sonuçları arasında adil davranılmamasıdır buradaki mesele.

    edit: okuduğumuzu anlıyor muyuz?

    iyi olmamak lazım, iyilikten hayır gelmiyor demiyorum. aksine iyi olunmalıdır. evren iyiler sayesinde ayaktadır. burada eleştirdiğim durum kötülere kazandırılması. kötü birinin bozuk saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi yaptığı bir iyilik o kişinin tüm kötülüklerini örtmekle birlikte yüceltir. ben bunu vurguluyorum.

    kötü biri yüceltilmediği sürece iyi olmaya hiçbir ödül beklemiyorum.

    editler yetmeyince yeni bir entry yazmak farz oldu(bkz: #70243788)

  • adamı terk etmiş belli ki. proust'un dediği gibi; bir ilişki biterken şefkatli konuşan taraf, artık sevmeyen taraftır.

  • senin gibiler yüzünden internet alışverişi işkence oldu. sen taksitlendirme işlemini başta yapma adamların ürününü sebepsiz yere iade et sonra taşak geçer gibi tekrar sipariş ver. sonra gel burada ağla! ihtiyacı olmadığını fark etmiş ve diğer ürünü de geri yollamış paşam. ihtitacın yoksa başta almayacaksın o ürün bir başkasına gittiğinde 3. kez kargo macerası yaşamış olacak sonra o üründen hayır bekleyeceksin. bana kalsa amazon senin paranı 3-5 ay sonra yatırsın.