hesabın var mı? giriş yap

  • antik mitolojiden günümüze kadar olan dönemde hemen her din ve kültüre ait yaradılış efsanelerinde karşımıza çıkan hayvan figürü, serpent.

    gerek yaşam süreci ve yaşamını sürdürdüğü elverişsiz koşullar, gerek yer altından yeryüzüne açılan deliklerden yüzeye çıkması*,gerek vücut dış yüzeyinden kansız bir şekilde sıyrılarak* kendini yenilemesi nedeniyle insanlar tarafından sıklıkla ölüm ve yeniden doğuşun* sırrına sahip bir hayvan olarak algılanmasına neden olmuş, zaman zaman da aynı nedenden ötürü tıp ile ilişkilendirilmiştir.

    ayrıca yılanın besinin bütün olarak yutması ve karnında uzun süre saklaması "ana karnına dönüş" ile özdeşleştirilmiş ve bu nedenle yılan pek çok mitolojide ölümü takiben yeniden doğuşu sembolize eder olmuş ve "yaratıcı" görevi üstlenmiştir.

    sümerlere ait gılgamış destanında, sonsuz yaşamın kaynağını arayan gılgamış ölümsüzlük otunun bir gölün dibinde yetiştiğini öğrenir, dalarak bu otu çıkarır. zorlu bir dalış sonrası otu yemeden önce biraz dinlenirken yaklaşan bir yılan ölümsüzlük otunu yer; gılgamış ölümlü olarak evine döner ve yılan ölümsüzlüğü kazanır.

    erken sümer ve akkad eserlerinde dünya axis mundi denen bir direk tarafından taşınır halde resmedilir. bu direk etrafında sıklıkla iki yılan sarılıdır.
    (bkz: caduceus)

    babil mitolojisinde her şeyin var olmasından önce primordial okyanus olan apsu ve burada yüzen dev yılan tiamat vardır. marduk ebeveyni olan tiamat'ı öldürür, onun vücudundan yer ve gökü yaratır.

    eski mısır'da yılan uraeus* şeklinde firavun'un tacını süsler. aynı zamanda güneşle de ilintili olan kobra, omurga sembolu olarak kullanılır. ayrıca dünyanın nehebu-kau isimli kanatlı bir yılanın üzerinde durduğuna inanılır.

    kleopatra ölüler ülkesi'ne bir kobra yardımı ile gider.

    eski yunan mitolojisinde dünyanın merkezinde büyük tufandan kalan çamurdan oluşmuş ve gaia'nın oğlu olan phyton isminde dev bir yılan yaşamaktadır. dev yılandan korkan halk apollo'dan yardım ister ve apollo olimpostan inerek phyton'u öldürür. persephone'nin oğlu olan şarap tanrısı dionysos doğduğunda yılan şeklindedir. athena kalkanının üzerinde bir yılan figürü taşır.

    vikinglere göre dünya çevresinde kendi kuyruğunu ağzına almış dev bir yılan olan ouroboros dolanmaktadır.

    ouroboros benzeri kendi kuyruğunu yiyen yılan fügürü pek çok antik kültürde mevcuttur ve yeniden doğuş ile sonsuzluk simgesidir.

    gene viking mitolojisinde kozmik ağaç yggdrasil'in kökleri arasında nidhogg isimli yılan insanlar devlerle olan savaşta ölen insanların kemiklerini yemek üzere beklemektedir.

    kuzey amerika yerlileri çıngıraklı yılanları kutsal bulur ve öldürmezler. çıngıraklı yılanların öldürdükleri bufallo'nun derisini ulu ruh'a vermeyi reddettikleri için ulu ruh tarafından yılana çevrilen üç kabile üyesi olduğuna inanırlar.

    karayip halkına göre dünya yılan şekline giren dambala isimli tanrı tarafından yaratılmıştır.

    aztek kültüründeki ana tanrılardan biri tüylü bir yılan olan quetzalcoatl'dır, denizden çıkmış ve azteklere bildikleri herşeyi öğretmiştir. maya'lar kendilerini tarım yapmayı öğreten ve uygarlıklarını geliştiren gucumatz isimli yılan tanrı'ya taparlar.

    çin mitolojisinde yılan, biraz değişerek doğu ejderi formunu alır. güç, hırs ve bereket sembolüdür.

    hindistan'da kobralar kutsal sayılır, nehir ve göllerin koruyucuları olduğuna inanılır.
    hindu mitolojisindeki en başta gelen tanrılardan biri olan vishnu oturur halde ve başının etrafında dokuz yılan ile sembolize edilir.

    krishna kozmik yılanı öldürerek yedi nehirin akmasını sağlamıştır.

    eski ahit'te yılan cennette bilgelik ağacını bekler. musa'nın asası yere atınca yılana dönüşür.

    gene eski ahit'te, tanrının en yüce meleksi yaratıklarının ismi seraphim olarak geçer. seraphim kelimesinin tekili olan seraph ateşli* yılan anlamına gelir.

    islama göre iblis, yılanın ağzında cennete sızmış ve havva'yı doğruyu ve yanlışı bilmesini sağlayacak ağacın meyvesini yemeye ikna etmiştir.

  • bir kaç ay önce aklıma gelip tekrar izlediğimde aynı duygusallığı yaşadığım sahnedir. ya bir insan çizgi film izlerken bile bunalıma girer mi? ayrıca henüz aşkla tanışmamış nice masum sabiye aşk acısı yaşatmıştır.

  • rakıya ilk başladığım zamanlarda, izmir'de pasaport'taki gemideki balık restoranlarına gitmiştik.. ferdi abi bizden çok önce gelmişti mekana, ve etrafindakileri eğlendiriyordu.. biz daha 20li yaşların başında tıfıl gençler olarak "aa ferdi özbegen mi bu" "yok o degildir" "yoo" derken, "evet yakışıklılar ferdi abinizim ben" diye muhabbetim ortasına dalmıştı ferdi abi.

    biz o zamanlar rakıyı eğlencesine içerdik.. içine su katar, buza yer ayirirdik 2 parmak.

    ama şimdi büyüdükçe, rakıyı beraber içtiğimiz insanlar bir bir gidince, neşet ertaş bırakınca en başta, rakı bardağı içinde görünmez bir kederle geliyor.. arkada biriktirdiğimiz seneler artınca, buz için ayrilan iki parmak yer, özlemle doluyor.. ferdi özbegen, neşet ertaş, karşı komşu orhan amca, anneannem, mehmet amca derken, gidim gidim suya ve buza yer azaliyor sirf özlemle beyazlaşıyor rakı..

    ve radyoda ince bir saz çalmaya başlıyor.. efkarim birikti sığmaz içime, bir sitem etsem de azdir kadere..

  • hic yapmadigim bi eylemdi. gecen ay bi arac oturdugum sitede benim park yerime park etmisti, icimden olabilir dedim herhalde acelesi vardir. fakat arac tam 5 gun orda kaldi. artik canima tak etmisti, kimsenin ortalikta olmadigi bi vakit usulca arabaya yaklastim ve silecegi kaldirmak icin elimi attigimda silecek elimde kaldi?! ben bir panik. yok takamiyorum. bi yandan cevreme bakiyorm bi yandan silecekle sevisiyorum. en sonunda hic bi sey olmamis gibi silecegi caminin uzerine birakip kactim.
    kaldirmayin silecek falan. riskli is bunlar, havadan mevzu cikacakti.

  • ilk madde ülkenin yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu.

    ikinci madde atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu.

    üçüncü madde dilimiz, bayrağımız, başkentimiz, istiklal marşımız.

    dördüncü madde ise ilk üç maddenin değiştirelemeyeceği, değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini söyler.

    yukardaki anayasanın ilk üç maddesini korumak mı ? halkı savaşa davet etmek. neye karşı alerjiniz var cumhuriyete mi? dilimize mi? bayrağımıza mı? başkentimize mi? yoksa laik olmamıza mı ?

  • para (money) kelimesi ilk ne zaman ortaya çıktı?
    ingilizce para kelimesi ilk olarak 14. yüzyılda ortaya çıkmıştır. romalıların, tapınağında (ya da civarında) ilk kez madeni para bastığı, tanrıça juno'nun unvanlarından biri olan moneta kelimesinden türetilmiştir.

    para kullanımı ilk ne zaman başladı?
    mö 5000 civarında, günümüz ırak'ındaki sümerler, standart bir ölçü ve para birimi olarak kullanılmak üzere gümüş külçeler üretmeye başladılar. mısırlılar ise mö 4000 civarında ilk defa altını para birimi olarak kullanmaya başladılar.

    ilk bankalar ne zaman ortaya çıktı?
    pek çok araştırmacıya göre, ilk bankalardan bazıları, mö 3000 civarında, hem dini törenler hem de buğday ve diğer tahıllar gibi tarımsal ürünlerin depolanması için kullanılan tapınakların içinde bulunmaktadır. çiftçiler ürünlerini tapınağa yatırır ve yatırdıkları ürün miktarı için bir makbuz alırlardı. bu makbuzun değerli olduğu ve büyük olasılıkla ticarette kullanılan en eski para biçimi olduğu düşünülmektedir.

    ilk madeni paralar ne zaman ortaya çıktı?
    kabartma bir kaplumbağa şeklinde ilk madeni paralar, günümüz yunanistan'ında aegina adası'nda mö 700 civarında ortaya çıkmıştır. görsel

    para kullanımının ilk yazılı kanıtı hangi tarihte yazılmıştır?
    paranın karşılık olarak ödeme yapmak için kullanılmasından bahseden ilk yazılı metinler mö 2112'den 2095'e kadar hüküm süren ur kralı ur-nammu tarafından sümerce olarak yazılan ur-nammu kanunları'nda bulunmaktadır. yasanın 22. maddesinde, “bir adam başka bir adamın dişini kırarsa, iki gümüş gümüş ödeyecektir” diye ybelirtilmiştir.

    tasarruf kavramı ne kadar eskidir?
    tasarruf kavramı, ilk insanların köylere yerleşmeye başladığı ve tarımsal üretim ve hayvancılıkla uğraştığı neolitik çağ'a (yaklaşık mö 10.000) kadar uzandığı düşünülmektedir. her bir çiftliğin tüketebileceğinden daha fazla yiyecek üretiyor olması gerçeği, tasarruf etmeleri ve ihtiyaç fazlası olanları saklayıp, daha sonra bunları ticarete dökmeleri gerektiği anlamına geliyordu.

    kaynak: britannica

  • ifadesinde 'çocuğumuz olmayacağı için üzüldüm, stresten yaptım' demiş. senin çocuğunun olmaması insanlık için daha hayırlı olacak zaten allahın cezası. bu caniyi iyi halden serbest bırakan hakime ne demeli peki? bu hayvan hakları yasası boşuna mı var?hangi hayvanı koruduğunu gördük bugüne kadar. yazık günah masum canlar bu caniler tarafından katlediliyor.

  • birçok nedene bağlıdır bu durum öncelikle ;

    1- erkeğin hiç ilişkisi olmamıştır, yol yordam bilmez ve korkar
    2- reddedilme korkusu
    3- ortak çevre yetersizliğine bağlı sorunlar
    4- dini ve sosyokültürel nedenler*
    5- kişilik ( ilk olsun tek olsun düşüncesi )