hesabın var mı? giriş yap

  • geri çağırmalar, otomotiv endüstrisinde hayatın bir gerçeğidir. büyük otomobil üreticileri araçlarını bu tip durumlardan sakınmak için test aşamasına milyonlarca dolar harcamaktadır. bu, doğru bir yaklaşım olsa da bazı sorunlar kontrol aşamasında gözden kaçabilmektedir. bu sorunların bazıları ufak şeyler olsa da bazıları felaketle sonuçlanacak kadar önemli ve büyüktür.

    araç geri çağırmalar, otomobil üreticileri için büyük bir problem oluşturmaktadır. düzeltmelerin maliyeti haricinde toplu davalarla karşılaşma ve zarar görme ihtimali yaratır. bu kusurlardan kaynaklanan ölüm ve yaralanma gibi devasa problemler de beraberinde getirir. firmalar itibarlarının sarsılmaması için bu gibi durumlarda akıl almaz şekilde de davranabilmektedir.

    otomotiv tarihindeki en kötü geri çağırmalardan bazılarına bakalım:

    1) bentley arnage yanlış bijon somunları

    geri çağırmaların sadece alt sınıf araçlarda gerçekleşeceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. 2007'de bentley arnage kadar şanlı azınlıktan biri olsaydınız bu geri çağırmalardan birine maruz kalacaktınız.

    ultra lüks araçlar üretim hatalarından muaf değillerdir. 2007'de bentley, bazı arnage'ların üretim hattından yanlış bijon somunları ile çıktığını duyurdu. başta önemsiz gibi gelse de yanlış somonlar jantların araçtan ayrılmasına ve büyük kazalara neden olabilirler.

    2) volkswagen dieselgate

    volkswagen'in geri çağırma konusunda parıltılı bir geçmişi yoktur. alman markasının itibarını, volkswagen'in emisyon hilesi kadar sarsan çok az olay mevcuttur.

    volkswagen (ve belirli audi) dizel araçlarında, otomobilin emisyon testinin ne zaman yapıldığını algılayabilen ve emisyonları buna göre azaltan cihazlar gizliydi. geri çağırma 2016'da yapıldı ve arabaların çoğu basit bir yazılım güncellemesiyle düzeltilebilirdi. ancak kabaca bir milyon sorunlu araca mekanik müdahale gerekiyordu. her şey ortaya döküldükten sonra volkswagen suçlamaları kabul etti ve 40 milyar dolar tazminat ödemek zorunda kaldı. eski vw mühendisi oliver schmidt, skandaldaki rolü nedeniyle yedi yıl hapis yattı.

    3) bmw x7 sızdıran bardaklık

    bmw, geçtiğimiz yıl açılan toplu bir dava ile haberlerde yer aldı. brightk consulting ınc., yeni x7 suv'nin bardaklıklarına dökülen sıvıların, hava yastıklarının kontrol elektroniğine sızabileceğini iddia ederek, alman otomobil üreticisine dava açtı. iddiaya göre, bu sızıntı sadece hava yastıklarını kusurlu kılmakla kalmıyor, yanlış zamanda açılmalarına da sebep olabiliyor.

    dava hala devam ediyor, ancak özellikle ısıtmalı koltuk abonelik hizmeti fiyaskosunun ardından bmw için işler çok da iyi görünmüyor. 2020 bmw x7 sürücüsüyseniz, bir süreliğine bardak tutucuları kullanmaktan kaçınmanız doğru bir tercih olabilir.

    4) ford pinto yakıt doldurma boğazı

    aracınıza arkadan çarpılması her zaman kötü bir durum olsa da 1970'lerin sonlarında bir ford pinto kullanıcısı olsaydınız bu çarpışma aracınızı alev topuna çevirebilirdi.

    pinto'nun feci kusuru, arkadan çarpışma durumunda yakıt doldurma boğazının kopmasına, yakıt deposunu delmesine ve araç içerisine yakıt püskürtmesine neden oluyordu. bunun sonucunda aracın tutuşması beklenen bir son olacaktı.

    sorunu erkenden fark eden ford sorunu çözmenin araç başına 11 dolara mal olacağını hesapladı. 1973'de sızan bir not, çok pahalıya mal olacağı için firmanın sorunu görmezden gelmeye karar verdiğini ve her yıl yaklaşık kaç kişinin öleceğini hesapladığını ortaya çıkardı. gerçekleşen 27 ölümden sonra ford itibarını kurtarmak zorunda kaldı ve 1.5 milyon pinto'yu geri çağırdı. kusuru gidermenin 20 milyon dolara (bugünün yaklaşık 150 milyon doları) mal olduğu tahmin edilmektedir.

    5) toyota gaz pedalı sıkışması

    2009-2010 model toyota'larda, gaz pedalının sonuna kadar basılı halde takılı kaldığı bu sorun için ilk geri çağırma 2 kasım 2009'da gerçekleşti ve yanlış takılan paspasların pedalın sıkışmasına neden olduğu belirtildi. toyota'nın gaz pedalının sıkışmasına neden olacak olası bir mekanik sorunu keşfetmesi ile ocak 2010'da ikinci geri çağırmalar başladı. etkilenen araçların satışları, sorunu giderecek parçaların üretilmesi beklenirken haftalarca durmak zorunda kaldı.

    6) ferrari fren hidroliği sızıntısı

    bazen geri çağırmalara neden olan hataların ortaya çıkması uzun zaman alır. ferrari, yakın zamanda laferrari ve f60 dahil olmak üzere 2005 model yılından 2022 yılına kadar 23.555 aracı etkileyen hatalı bir fren hidroliği deposuyla ilgili haberlerde yer aldı.

    düzgün havalandırılmayan fren hidroliği deposunun vakum oluşmasına neden olacağı ve sızıntı potansiyeli olduğu görüldü. bu durum gerçekleştiğinde fren kabiliyetinin kısmen veya tamamen kısıtlanması söz konusuydu. sorunun çözümü, fren hidroliğinin tehlikeli derecede düşük olduğu durumlarda uyarı veren bir yazılım güncellemesi ve daha iyi havalandırma imkanı sağlayan bir kapak ile bulundu.

    7) takata airbag hatası

    takata adlı bir japon şirketi, emniyet kemeri ve hava yastığı üretimi ile ünlüydü taa ki yüksek profilli bir skandal, hava yastıklarının patlayabileceğini ve metal şarapneller fırlamasına neden olabileceğini ortaya çıkardığı 2013 yılına kadar.

    new york times'a göre, takata ve honda, altı kişinin ölümüne sebep olan bu kusuru biliyorlardı ancak ulusal karayolu trafik güvenliği idaresi'ni uyarmamaya karar vermişlerdi. abd adalet sistemi, honda'ya 70 milyon dolar, takata'ya ise işbirliği yapmadığı her gün için 14.000 dolar para cezası verdi.

    etkilenen araç sayıları açısından tarihteki en yıkıcı geri çağırmalardan biri haline gelen skandal sonrası 2019'un sonuna kadar, 65-70 milyon araç geri çağrıldı ve kabaca 42 milyon aracın daha geri çağırılması gerekecek.

    kaynak: popularmechanics

  • algımızın sınırlarını tam olarak bilmemiz mümkün olmayabilir lakin onun bildiğimiz sınırlarından sözedebiliriz sanıyorum.

    temel sınırlar şunlar:
    - zaman sınırı.
    evren 14 milyar yaşında lakin bizler sadece 100 yıl kadar yaşayabiliyoruz. demek ki toplam zamanın sadece %0.00000007'sinden haberdarız.

    - mekan sınırı.
    kainat bugünki hesaplara göre kabaca 25 milyar ışık yılı genişliğinde, oysa bizler dünya üzerinde kabaca 13 bin metre çapında bir küre üzerinde yaşıyoruz. dandik bir modellemeyle evren'i de küre kabul etsek mekan sınırımız yüzde işaretinden sonra elli altı 0 ve bir tane de 1.

    - duyu sınırı.
    görme duyumuz tüm elektromanyetik spektrumun, atıyorum, on milyonda birini algılayabiliyor herhalde. kulağımız sadece 20-20000 hertz arasını duyuyor ki bu da hava moleküllerinin boyurları ile sınırlı ses dalgaları içerisinde, bunu da atacağım, on binde bir falandır. koku ile ilgili yorum yapamayacağım, her kokuyu algıladığımızı farzedelim. dokunmak da çok karışık onu da geçtik. o halde duyularımızla algıladıklarımız toplam uyaranların yüz milyarda biri, %0.0000000001 oldu.

    demek ki tüm evren'in 10^58'de birini, tüm zamanların 10^9'da biri bir süre boyunca tüm uyaranların 10^11'de biri ile algılayabiliyoruz. her şeyin 10^78'de birini yani.

    tüm samanyolunda bir proton.

    tabi tabi, şüphesiz ki askın dili evrenseldir.

  • üzerine bilardo masası konulmak suretiyle gizlenmiş, bahçedeki yüzme havuzun içerisinde bulunan 100 trilyonluk telsim kontörü kartları.

    misafirleri ağırladıkları odalarda, tavanlardaki yangın alarmı görünümündeki sistemin içinde gizli kameralar, aynı odalardaki tuvaletlerin dışkı ve idrar örneğini alıp tahlil yapabilme özelliği bulunan klozetleri.

    telsim'in telekulak olarak kullanılması

    gibi verileri biraya koyduğumuzda, siyasetten önü bayağı açık bir adayken, rte tarafından tehlikenin erken farkedilmesi suretiyle bertaraf edilmesi.

  • ya herkes bir üstü kapalı konuşmalar peşinde. yok şunu biliyorsun açıkla yok şunu sen anlat. ulan neyse derdiniz çıkın söyleyin öğrenelim biz de. biri çıkar insan içine çıkamazlar bildiklerimi anlatsam der öteki vallahi türkmenlere gitmiyordu o silah der diğeri bilmem ne yeter ulan illallah. simülasyonda mı yaşıyoruz nedir abicim

  • dinin bug'ını buldum, artık çok rahatım;

    geçen gün tüm işlerimi bitirmiş evde boş boş otururken, yine acayip kötülük yapıp, delicesine günah işleyesim geldi. içimden bir ses "git tapu dairesine, görevli memura rüşvet ver" derken, başka bir ses de "konu komşunun kızına iftira at" diyordu. bu sorunlu içgüdüme sebep olan unsuru sorgulamak için mahalleden oldukça feyizli bir abimizin yanına gittim ve sohbete başladık.

    + feyizli abi, ben niye böyleyim, niye devamlı kötülük yapmak istiyorum?
    - bak canım kardeşim, şeytanla allah arasında asırlardır süregelen bir tatsızlık olduğunu biliyorsun di mi?
    + evet abi, biliyorum.
    - bu tatsızlık sebebiyle şeytan kendi gücünü gösterebilmek amacıyla insanları dinden, imandan çıkarmak için devamlı mücadele eder, imanlarını zayıflatmak için uğraşır. unutma ki şeytan devamlı seni kötülük yapman için kışkırtacaktır. bundan dolayı iradeni her daim güçlü tutmalısın.
    + peki şeytan neden benim kötülük yapmamı istiyor?
    - dinden çıkaramadıklarına en azından günah işleterek, cehennemin nüfusunu arttırmak istiyor.
    + peki ya dinden çıkanlar?
    - onlar sonsuza kadar cehennemde yanacaklar zaten.
    + bu durumda ateistler sonsuza kadar cehennemde yanacaklarsa, şeytanın ateistleri kötülük yapmaları için kışkırtmasına gerek kalmıyor.
    - evet lan!
    + bu durumda ben de ateist olursam şeytan yanıma bir daha uğramaz ve ben de asla kötülük yapmam.

    evrenin sırrını bulmuşçasına sevinçten birbirimiz sarıldık ve dakikalarca halay çektik. akabinde ikimiz de derhal ateist olduk. ne bir rüşvet verme isteği, ne de kafa kesme arzusu kaldı içimizde. planımızın son aşamasında, ölmeye yakın kelime-i şahadet getirerek, günah işlememiş müslümanlar olarak direkt cennete girmeyi garantilemiş olacağız. allah ne kadar süper bir şey lan.

  • akbile anca 5 lira yükletebilen adam fakirin halini anlamak için oruç tutuyo. lan sen zaten fakirsin bırak oruç seni tutsun.

  • bu konuda türkiye'de herhangi bir yasa yönetmelik vs. var mı bilmiyorum ancak amerika'daki en yüksek mahkeme supreme court'un insan geni doğa'nın bir parçasıdır ve üzerinde fikri mülkiyet hakkı iddia edilemez, herhangi bir patent işlemi yapılamaz şeklinde bir kararı mevcut. ancak firmaların yapay olarak sentezledikleri gen dizilimleri için patent almaları yönünde engel yok. (kaynak

    genetik mühendisliğiyle elde ettikleri gen dizilimlerine patent alıp, insan embriyosuna eklenmek istenen özellikler için ücret talep etmenin hukuki yolunu arayan firmalara kanunlar mani oluyor. zigot üzerinde gen modifikasyonu gibi şeyler şimdilik yasadışı. ancak bunun gelecekte böyle olup olmayacağı tartışmaya açık bir konu. örneğin bebeğinizdeki bir sağlık ya da doğuştan rahatsızlık crispr vs. gibi metodlarla tedavi edilebilir ancak buradaki etik çizgisinde sınırın da nereden çizileceği de önemli.

    örneğin bebeğinizin gelecekte kansere yakalanma riskini 10 kat azaltan geni ekletmek isterseniz 10000 dolar, boyu en az 190cm olsun isterseniz 10000 dolar, renkli gözlü 5000 dolar, jawline sahibi olsun diyorsanız 7000 dolar gibi ücretler karşılığında bebeğinizin genlerine müdahale ettirmek mümkün olabilir. tabii bu genler patentli olursa fiyatları muhtemelen daha da pahalı olacaktır. yabancıların designer baby dedikleri husus şimdilik pratikte yasak olduğu için uygulanmıyor. amerika'da sadece bilimsel çalışmalar için buna izin veriliyor. gerçekten bebek sahibi olmak ise mümkün değil. (kaynak)

    bu olayın bir diğer boyutu da sizlerin mahremiyeti, mevcut yasalara göre dna'nızdan bazı genlerin kopyalanmasını ve başkaları tarafından kullanılmasını engelleyen, bunu yasaklayan bir düzenleme de yok. bu durumunda yine aynı mahkeme kararından ötürü sizin üstün genleriniz gelecekte bazı hastalıkların tedavisi ya da kozmetik nedenler için kullanılırsa bu genlerin orijinal sahibi olarak üzerinde maddi manevi herhangi bir hak iddia edemiyorsunuz.

    bu konuyu sanatçı larry miller http://www.onlyonelarrymiller.com/ adresinde dile getirmiş. hatta sitesinde konuyla ilgili esprili bir sertifika şablonu da yayınlamış. görsel
    neticede çok karışık ve etik açıdan gelecekte uzun tartışmalara neden olabilecek bir konu. kürtajın bile tartışıldığı ortamda ise henüz toplumlar bu kadarına hazır değil.

  • acilen bitmesi gereken saçma sapan davranış.

    hanım kızımız arkadaşlarıyla güzel bir akşam yemeği fotoğrafını paylaşmış, buraya kadar her şey normal. altına yazdığı şey '#bugün #böyle #olsun #dedik #kızlarla #boğazda #yemek #mutluyuz #bizim #aramız #bozulmaz #yıllar #sonra #olsa #bile'

    şimdi öncelikle hashtag'in temel amacı fotoğrafları kategorize ederek insanların istediği kategorideki fotoğrafları bulmasını kolaylaştırmak. ulan madem cümle yazacaksın neden her kelime başına hashtag düşüyorsun? senin ''#böyle'' diye açtığın hashtagi kim aratır, kimin amacı bunu aratırken senin boğazdaki yemek fotoğrafını bulmaktır?

    ve ilginç bir şekilde bunu yapan insanların sayısı maalesef az değil.

    edit: başlığı taşıyan sözlük yönetimine bunun sadece instagramda yapılmadığını, farklı sosyal medya mecralarında da gerçekleştiğini belirtmek isterim. ayrıca ben yazılan hashtagin uzunluğunu değil, her kelimeye ayrı ayrı hashtag düşülmesini belirttim. saygılar.