hesabın var mı? giriş yap

  • kıyısından köşesinden bu ülkeleri deneyimlemiş ya da planlamasını yaparak eşimi, dostumu göndermiş biri olarak tavsiyelerimi sıralamak isterim.

    bir plân yaparken öncelikle şu kıstasları göz önünde bulundurmak gerek: bütçe - zaman - mevsim.

    hem bütçeden hem de zamandan yana bir sıkıntınız yoksa rotanızı asya ülkelerine çevirebilirsiniz. ilk durağınız tayland'a bir aktarma ile çok da pahalı olmayan bir şekilde gidip oradan japonya ya da hong kong'a; oradan da güney kore'ye geçerek mini bir asya turunu tamamlayabilirsiniz.

    bütçeniz var ancak zamanınız çok yoksa bu kez yukarıdaki ülkelerden en çok merak ettiğinize gidebilirsiniz.

    mevsimsel şartları göz önünde bulundurduğumuzda ise yine bütçe kısıtınız yoksa ve maceraperest bir tavırla çok farklı bir ülke deneyimlemek istiyorsanız güney afrika'nın cape town ve johannesburg şehirleri sizi bekliyor olacak. türkiye'de soğuk kış aylarından kurtulup afrika'da yaz mevsimini yaşayabilirsiniz.

    ''sıcak memleketlere gidelim ama afrika'da ne işimiz var bizim'' derseniz şayet buyurun size latin amerika. brezilya'nın sao paulo, arjantin'in buenos aires ya da küba'nın havana şehirleri bambaşka bir deneyim yaşatacaktır.

    ''hocam bunlar hep zengin işi yerler. yok mu şöyle az bütçeyle, cebimizi yormayacak bir yurt dışı deneyimi yaşatacak ülkeler'' diye soracak olursanız hemen hemen herkesin dediği gibi balkanlar ve bonus olarak gürcistan + azerbaycan'ı öneririm.

    burada da zaman kısıtınız yoksa şayet tüm vizesiz balkan ülkelerini 15-20 günde gezebilirsiniz. bir ülkeden başlayıp otobüsle bir diğerine geçe geçe balkan turu tamamlanmış olacaktır. (bkz: balkan turu/@milazi) ben yaptım misal.

    ya da gürcistan - azerbaycan ikilisini bir çırpıda bitirebilirsiniz.

    mevsimsel koşullar devreye girdiğinde ise kış sezonunda balkanların başkentlerini; yaz sezonunda ise budva, kotor, durres, işkodra, ksamil şehirlerinde adriyatik denizi'nin keyfini sürersiniz.

    diyorsanız ki ''balkanları gezdim. gürcistan'ı da gördüm. uzak diyarlara gidecek bütçem de yok.'' o halde oryantalist bir tur olarak iran, lübnan ya da fas düşünülebilir. iran'a trenle dahi gidilebiliyordu bir zamanlar. hâlâ var mıdır emin değilim. fas'a da uygun bilet bulabilirseniz şayet kazablanka - marakeş şehirleri ilgi çekici olabilir. her ne kadar patlama ile büyük bir ekonomik darbe alan lübnan'ın başkenti beyrut ise doğunun paris'i unvanını hak edip hak etmediğine yerinden görerek karar verebilirsiniz.

    edit: zaman, bütçe ve mevsimden bağımsız olarak dil sorunu olanlara ya da ilk kez yurt dışına çıkacaklara ilk olarak balkanları öneriyorum. burada ilk tecrübenizi yaşayıp en azından yurt dışını gezmenin stajını yapabilirsiniz. çünkü türkçe ile de az çok anlaşabilir, en kötü başınıza bir şey gelse sorunların üstesinden bir şekilde gelebilirsiniz. ayrıca balkan turunu yapacakken gidiş-dönüş biletinizi aynı ülkeden almayın. bir rota oluşturun kendinize ve rotanın sonundaki ülkeden de dönüş biletinizi alın.

    örnek: sırbistan'a gidip sırasıyla bosna, karadağ, kosova, makedonya yaptıktan sonra son durak olarak arnavutluk'a geçip oradan geri türkiye'ye dönebilirsiniz. ya da bunun tam tersi. aynı konsept asya turu için de düşünülebilir.

    ayrıca türki cumhuriyetler'i merak edenler için de özbekistan, tacikistan, kırgızistan, kazakistan ve moğolistan yapılabilir.

  • evet, intihalcidir.

    bu bahsettiğim makale bizim matematik dehasının:
    - http://onlinelibrary.wiley.com/….1002/fld.2211/full

    bu da kopyalandığı makale:
    - http://www.sciencedirect.com/…pii/s0960077905011148

    adam almış, birebir değişkenleri filan değiştirip (x'i a yapmak gibi, ortaokulda yapardık) yeni makale diye sunmuş. biraz baktım, lakin tatilde evde olduğum için enstitünün vpn bağlantısı ile uğraşamadım, sadece 3-5 makaleye baktım. bu yukardaki örneği bulmak hiç zor olmadı. gelişigüzel bir makale seçtim, birebir intihal çıktı. diğer bir kaç tanesinin de giriş kısımları, bazı tanımlar filan paso kopya. web of science'a bakıldığında atıf almış biraz, doğru, ama bu intihalci olduğu gerçeğini değiştirmez kesinlikle. zamanım olduğunda diğer makalelere de bakıcam.

    ek: şimdi farkettim, bu bahsettiğim makalede "alıntı" yapılan makaleye bir kere atıf verilmiş, ama makalenin neredeyse tamamında cümleler, denklemler vs tıpa tıp aynı.benim bildiğim intihal tanımına göre bu intihaldir.

  • star gazetesi haber başlığı.

    “kızılcahamam- ak parti kadın kolları başkanlığının, merkez yürütme kurulu ve merkez karar yönetim kurulu üyeleri ile 81 il kadın kolları başkanlarından oluşan kurmay heyetle kızılcahamam'da gerçekleştirdiği üç günlük çalışma kampından "2023'ü tarihi farkla kazanma" kararı çıktı.”

    alırsınız tabii.

    1- barı açıyorum
    2- ayla'yla aramı düzeltiyorum
    3- 2023'ü tarihi farkla alıyorum

  • bunun ile ilgili istanbulda bir zirve yapılsa güzel olur. düşünsene onlarca kişi toplanmış lecce cagliari maçı izliyor. tezahürat yapıyor. istanbul bile böyle bir rönesans tablosu görmemiştir.

  • aşmış radyoculuk kariyeri, ilişki testi ile yakaladığı başarısı, rabarba'sı, stand-upları, komedyenliği, samimiyeti vesaire bunlar bir yana... yakınındaki tüm arkadaşlarına her zaman destek olmuş, ellerinden tutmuş ve başarılı olmaları için çabalamış bir adamdır. benim için bu yönüyle özeldir. abidir.

    sayesinde cem işçiler'i, kemal ayça'yı, fazlı polat'ı, firuze özdemir'i, ilker gümüşoluk'u, ibrahim türker nam-ı diğer anlatanadam'ı, erman arıcasoy'u tanıdım. bunlar mesüt süre ünlü değilken, ya da küçük bir kitle tarafından takip edilen bir "az ünlü" iken de yanındalardı, şimdi mesut süre tüm türkiye'nin tanıdığı bir adamken de yanındalar ve onlar da kendi komedyen kariyerlerinde ilerliyorlar. hiç birini yarı yolda bırakmadı, kendi kocaman yüreği ondan kocaman, güzel adam.

  • böyle dutududutududutududutudu diye iniyor helikopter, çevresinde bir toz bulutu, içinden adamlar iniyor kafalarını eğerek, yanlarına bir sürü adam koşuyor böyle, herkesin kravatı uçuşuyor... abovvvv.

    bıkmadım arkadaş. bıkmadım yıllardır. bıkmam da... yahu ana haber bülteninde görsem de bıkmam, en tırto holivut aksiyonunda görsem de bıkmam. bu nasıl bir sahne ya. böyle helikopter iniyor ama pervanesi dönmeye devam ediyor dutududutududutududutudu diye. böyle pilot mikrofondan bir şey diyor, helikopterin çevresine arabalar geliyor. helikopterden inen evrak çantalı adamı arabalarına alıyorlar. kel korumalar var, görevliler falan... diline, dinine göre kah misafirimiz geldi diyorlar; kah efirmetiv, racır det gibilerinden anladık-tamamdır gibi bir şeyler söylüyorlar.

    bazen de operasyon için swat timi falan iniyor, abbbbbbaaaaaavvvvv. vay... vay....vay. o da bambambaşka bir alem. biri ipten iniyor, öbürü aşağı merdiven sarkıtıp iniyor, aşağıdakileri de alıp geri çıkıyor, go go go diye binanın tepesine iniyorlar. vay ki ne vay.

    hayranım arkadaş. helikopterden inan insanlara hayranım. atraksiyonlu insin, atraksiyonsuz efendi gibi insin hiç fark etmez. hay-ra-nım... işte o kadar. parkta otururken yanıma boeing 757 inse dönüp bakmam yeminle. ha çok gürültü çıkarsa belki şöyle bir "bismillah" der, doğrulurum o kadar. ama helikopter inse işte ona bayıla bayıla bakarım. içinden inen insanlara da hayran olurum. ha ama olur da bir ufo falan inerse de hemen gaçarım. huyunu suyunu bilmiyoruz sonuçta. temkinli olmakta fayda var.