hesabın var mı? giriş yap

  • 99 depreminde kamyonlarla taşınıp göçük altında kalanları yağmalayan, bileziklerini almak için kollarını kesen adamlardan şaşırtmayan hareket.

  • o zamanlar ülkücü gençlerin hakim olduğu bir lisede okul genelinde yapılan sınıf aramasından sonra
    toplanan sigaraların hepsinin amerikan malı olması sebebiyle
    cuma istiklal marşı töreni öncesinde müdürün kalabalığa
    - milliyetçiyiz diye geziyorsunuz, hepiniz marlboro içiyorsunuz puştt herifler
    samsun için, maltepe için demesi. *

    (bkz: kasımpaşa lisesi)

  • savas bitimi hayatta kalan baba , ölmüş kızının günlüklerini okur ve kızının bu günlükleri savas bitiminde kitap haline getirmek niyetinde olduğunu görür. bu isteğini hayata geçirmek için günlğkleri biraz düzenler , bazı zarar görebilecek isimler değişir günlükte.ve bu sekilde yayimlanır.
    artık günümüzde cıkan baskılarda sahte isimler yerine insanların gercek isimleri kullanılmakta.

  • vatan'ın web sitesinde yer alan, esrarını çözemediğim bir fotoğraf galerisi.

    orijinali "facebook'daki utandıran plaj fotoğrafları". yani heyecandan onu bile yazamamış adamlar. bildiğin bikinili, bazıları üstsüz, her plajda bolca görülebilecek güneşlenen kadın fotoğrafları var. hepsi de hallerinden memnun gözüküyor. hatta çoğunun fotoğraflarının çekildiğinden haberi bile yok gibi. haliyle bişeyden utanmadıkları belli. peki o halde utanan kim? fotoğrafların facebook'tan alındığına dair hiçbir belirti yok. zaten facebook'a konulacak fotoğraflar da değiller. bazılarının köşesinde alakasız web sitelerinin adresleri yazıyor. peki o halde facebook nereden çıktı? diyelim ki bu fotoğraflar gerçekten de facebook'tan alındı. insanların habersiz çekilmiş özel fotoğraflarını yüzlerini gizlemeden günde onbinlerce kişinin girdiği bir sitede sergileyip zaten eli sikinde bekleyen kitleye malzeme yapmak hukuka aykırı değil mi? diyelim ki değil. haber sitesinde bu fotoğrafların işi ne? aynı şeyi anana bacına yapsalar hoşuna gider mi? benim babam neden pasta yapmayı bilmiyor?

    http://fotogaleri.gazetevatan.com/…ar/26338/7/guzel

  • bir japon tarafından icat edilmemesine rağmen japon adıyla bilinen, plastikten ahşaba ve metale kadar her şeyi onarmak veya birleştirmek için kullanılan süper yapıştırıcı. pazarlama tekniği olarak ülkemizde japonlara olan güvenden kaynaklı olarak bu isim verilmiş.

    bu yapıştırıcı ilk kez abd’li bilim insanı dr. harry w. coover tarafından bulundu. dr. coover, ikinci dünya savaşı sırasında eastman kodak firmasında kimyager olarak çalışıyordu. 1942 yılında çalışmaları silahlarda kullanılabilecek şeffaf plastik maddeler üzerineydi. bu araştırmalarında yoğunlaştığı madde siyanoakrilat olarak bilinen bir sentezdi. bulaştığı her yere kolayca yapışan bu madde o dönem işine yaramamıştı. bu nedenle bu ve benzeri maddeler üzerindeki çalışmalarını rafa kaldırdı.

    1951 yılındayken arkadaşlarıyla jet uçaklarında kullanılabilecek dayanıklı bir plastik malzeme üzerinde araştırmalar yapan coover’ın aklına yıllar önce sentezlediği siyanoakrilat yapılı maddeler geldi. havadaki nemin de etkisiyle temas ettiği her şeye yapışan bu madde maalesef bu iş için de uygun değildi. ancak coover, sentezlediği maddeyi bu defa bir kenara atmak yerine onun kuvvetli bir yapıştırıcı olarak kullanılabileceğini fark etti ve patentini aldı. böylece süper yapıştırıcı nihayet 1958'de eastman kodak tarafından piyasaya sürüldü ve "eastman # 910" olarak adlandırıldı. ancak daha sonra yeniden süper yapıştırıcı adını verdiler. eastman 910, kısa bir süre sonra loctite'a lisanslandı ve daha sonra onu biraz eskimeyen bir isim olan “loctite quick set 404” ile yeniden markalandırdı. bununla birlikte, daha sonra kendi versiyonlarını geliştirdiler ve buna "süper bağlayıcı" adını verdiler. 1970'lere gelindiğinde, eastman kodak, loctite ve permabond tüm süper yapıştırıcı satışlarının yaklaşık 3/4'ünü oluştururken, çok sayıda siyanoakrilat yapıştırıcı üreticisi ortaya çıktı.
    kaynak:
    https://tr.wikipedia.org/wiki/japon_yapıştırıcısı
    https://www.wisegeek.com/…is-cyanoacrylate-glue.htm

  • bisküviyi çayın içerisinde haddinden fazla tutmak, akabinde kendisinin kopup çayın içine düşmesi. artık hiçbir şey eskisi gibi değildir.