hesabın var mı? giriş yap

  • nike bu tasarımı sadece bize yaptıysa oldukça güzel formalardır. sadece bize yapmadılarsa da güzel formalardır, ancak bizim için çok esprisi kalmaz. zira milli takım formalarında farklı takımların aynı tasarımı kullanmaları hiç hoş olmuyor.

    uzun zaman sonra bana milli forma aldırtacak bu nike.

  • (bkz: yav he he)

    kilosu 30 tl olan domatesin kırmızısı,
    kutusu 35 tl olan küp şekerin beyazı,
    tanesi 25 tl olan avakadonun yeşili,
    kilosu 35 tl olan patlıcanın eflatunu,
    kilosu 40 tl olan muzun sarısı.
    kilosu 30 tl olan kapya biberin bordosu,
    kilosu 125 tl olan yaban merisinin laciverdi,

  • rakıya ilk başladığım zamanlarda, izmir'de pasaport'taki gemideki balık restoranlarına gitmiştik.. ferdi abi bizden çok önce gelmişti mekana, ve etrafindakileri eğlendiriyordu.. biz daha 20li yaşların başında tıfıl gençler olarak "aa ferdi özbegen mi bu" "yok o degildir" "yoo" derken, "evet yakışıklılar ferdi abinizim ben" diye muhabbetim ortasına dalmıştı ferdi abi.

    biz o zamanlar rakıyı eğlencesine içerdik.. içine su katar, buza yer ayirirdik 2 parmak.

    ama şimdi büyüdükçe, rakıyı beraber içtiğimiz insanlar bir bir gidince, neşet ertaş bırakınca en başta, rakı bardağı içinde görünmez bir kederle geliyor.. arkada biriktirdiğimiz seneler artınca, buz için ayrilan iki parmak yer, özlemle doluyor.. ferdi özbegen, neşet ertaş, karşı komşu orhan amca, anneannem, mehmet amca derken, gidim gidim suya ve buza yer azaliyor sirf özlemle beyazlaşıyor rakı..

    ve radyoda ince bir saz çalmaya başlıyor.. efkarim birikti sığmaz içime, bir sitem etsem de azdir kadere..

  • interneti yeni keşfettiği zamanlardı, bir de mail hesabı açmıştı kendine. ve ilk mailinin gittiği adres beyaz saray'dı, evet. george bush'a ırak savaşı yüzünden yükleniyor, oradan çıkın mesajını veriyordu. ingilizcemin elverdiği kadarıyla çevirmiştim, yollamıştık. aradan aylar geçti, hala heyecanla açar mail kutusunu, bir cevap bekler. eşe dosta da anlatır, bush'a ayarı verdim diye, helal olsun babama.

  • karşılıksız yaptığınız her şey için bir gün gelir “yapmasaydın” tepkisini alırsınız.

  • acun ılıcalı'nın bütün bunları (bekarlığa veda partisi, düğün, selfieler, hatta "ben şeyma'nın peşinden koştum" şeklinde açıklamalarını) kızı için yaptığı çok belli.
    o kız ilerde büyüyecek, annesi yüzünden okulda, sosyal hayatında geyik malzemesi olacak, basında çıkan haberleri okuyacak, eziklik hissedecek diye ilişkinin adını koyuyor. anneyi aklamaya çalışıyor.
    çünkü normal şartlarda acun ılıcalı'nın değil şeyma, bu yaştan sonra kimseyle evlenecek, bütün bu instagram/düğün/"mrs ılıcalı"/"bride :))" tırı vırılarını çekecek bi adam olduğunu zannetmiyorum.
    adam sadece "kız babası"
    ne kalbi, ne "a&ş"si, ne düğünü allaasen.

  • benzer formatta 3 adet reklam entry yazılmış, 15-23 tane fav almış üçü de, favlayanlar da aynı yazarlar. reklam olduğu baştan belli .

  • bunu squid game dizisinin 2. sezonu sanarak izleyen, izlerken bile yarışma programı olduğunu anlamayan, yetmeyip bir de buraya girip 2. sezon olmamış, oyunculuklar berbat diye yazan arkadaşlar... ah o arkadaşlar, vah o arkadaşlar... sen telefonunun tuş kilidini nasıl açtın da, ekşi sözlüğe nasıl girdin de, yetmedi tuşlara bastın da entry gönderin. :)

  • sana baktığı zaman gözlerindeki mutluluğu görmek, senin için vazgeçebildiklerini görmek, seni sen olduğun için sevdiğini hissetmek ve kafa kafaya verip evlilik hayalleri kurabilmektir.

    yeri geldiğinde annen gibi kalın giy demesi, yeri geldiğinde bebeğin gibi onu beslemeni istemesi, yeri geldiğinde dostun gibi dertleşebilmen, yeri geldiğinde sevgilin gibi sarılabilmek ve zamanı geldiğinde onu hastane yatağında yeni doğmuş çocuğunla görebilmektir.