hesabın var mı? giriş yap

  • abd'de 1920-1923 arasında yaşanan prohibition dönemi ile al capone'un servetine servet katmışlardır. kaçak içki satışı ve doğal bir saklanma alanı oluşu bakımından bir mafya babasının yemeyip de yanında yatmak isteyeceği türden bir oluşum zaten.

  • ''faruk hızlı ve nazik bir servis elemanı...''

    böyle bir kullanıcı yorumuna yer veren site. abi adam geliyor paketinizi veriyor parasını bir şekilde ödüyorsunuz ve gidiyor. bu samimiyet bu duygular ne zaman oluşuyor hiç anlamıyorum. ayrıca şu an ben de aynı restorandan sipariş verdim buyursun gelsin bakalım kimmiş bu faruk.

    edit: sipariş vereli 1 saat 40 dakika oldu hala ortada yok. hele bi gel faruk.

  • öldürülen 5.sınıf pavyon işletmecisi tefeci bir şerefsiz. çocuk ev ipoteği karşılığı borç para alıyor, tabi burada ipotek koydurmak yerine tapuyu devretmesi büyük hata, sonra borcunu ödemesine rağmen evi geri alamıyor, hatta babasını ve amcasını arayıp tehdit edip para istiyorlar. çocuk bunları birkaç defa uyarıyor, savcılığa suç duyurusunda bulunuyor, sonra çocuğun evine adam yollayıp annesini tehdit ediyorlar. sonuç bu. geberen şerefsize değil ama genç yaşında hayatı biten çocuğa üzüldüm.

    genel bilgilendirme : öldüren çocuğun akrabası yanımızda çalışıyor, bilgi buradan geldi.

    edit: ertuğrul'un halasının oğlu bizim forklift operatörümüz, sabah işe gelmeyince irtibata geçmişler bu olayı anlatmış. daha fazlasını bende bilmiyorum. mesajla daha fazla bilgi almak isteyenlere yardımcı olamayacağım.

  • en sevdiğim türde boşa kafa yorma problemi gelmiş, yoralım bakalım.

    kapitalizm ücretleri düşürmek için gerekli araçları sağlamıştır ve bu nedenle işveren 1 günlük maaş vermek isteyecektir. 8 saatlik normal ücret, artı ikinci 8 saat için fazla mesai ücreti, artı üçüncü 8 saat için de çifte fazla mesai ücreti şeklinde ücretlendirmek işine gelecektir.

    peki neye dayanarak? çünkü dünyanın zamanıyla 30 yıllık işi fiilen çalışmış olduğu 24 saat içinde yapmasını sağlayan aracı işvereni sağlamıştır. işverenin sağladığı aracı kullanarak dünya üzerindeki 30 yıl boyunca devam eden işi sadece 24 saat boyunca (değineceğim) emek harcayarak tamamlamıştır.

    ancak buna itiraz edecek astronot iki noktada haklıdır.

    birincisi, hangi 24 saat? bindiği aracın içinde geçen 24 saat, dünyada güneşin art arda iki defa batması arasında geçen süreye eşit mi? daha basitçe, her bölümü 1 saat olan bir dizinin 24 bölümünü izlediğinde bu mesai bitmiş midir?

    ikincisi, bu astronotun hayatı dünya üzerindedir. sosyal ihtiyaçlarını, temel ihtiyaçlarını dünyada karşılamaktadır. işvereni bu ihtiyaçlarını karşılaması için astronotla aynı hızda ilerleyen bir ortam sağlayabilmiş midir bu zaman zarfında? üstelik mesaisi bittiğinde yine dünyada yaşayacaktır. bakmakla yükümlü olduğu kişiler de dünyadadır. örneğin, dünyadan ayrılırken yeni yeni yürümeye başlayan oğlu üniversiteye gidebilmiş midir yoksa çalışıp annesine mi bakmaktadır? ayrıca 20 yıl boyunca evinin kira borçları ne olmuştur? istihdam karşılığı ücret ödemenin temeli, işçinin hayatını idame ettirebilmesidir. bu şekilde idame ettiremeyecektir.

    özetle, aslında 20 yıldır maaşının tıkır tıkır yattığı bir banka hesabında birikmiş yüklü bir parası olmalıdır. ancak işveren bu maaşları yatırmamış, çalışanın buna itiraz etmesi gereken yasal süre geçmiştir. mahkemelik olurlarsa, işveren astronotun maaş almadan çalışmayı zımnen kabul ettiğini iddia edecek, patron dostu bir ülkenin yasalarına tabiyse o bir günlük ücreti bile vermemeyi kılıfına uyduracaktır.

    ben astronotun yerinde olsam aracı parçalarım, depozitoyu da yakarım. maksat sinirim geçsin.

  • sen arayınca telefonu açmaması.

    demek ki telefon numaranı silmemiş, silse de demek numaranı hatırlıyor ki açmıyor, hatırlamasa da demek bilmediği numaraları açmayacak kadar namuslu.

  • babamın işsiz oldugu sıralar veresiye ile alışveriş yaptıran tek bakkaldan ekmek almaya giderdim. kabaran veresiye nedeniyle sert bakışlar altında yaptıgım küçük açıklama (parasını babam sonra verecekmiş) sonrasında dükkandan dışarıya kendimi zor atardım. ancak evin en küçüğü olmam nedeniyle ve herhalde en az tepkiyi benim alacagım düşünüldüğünden her seferinde bu zorlu görevi yine ben üstlenirdim.

    aynı zamanlar kentkart dolumuna verecek paramın olmaması nedeniyle birkaç defa eshot şoförlerine yaklaşık 1200 metre ve çok dik bir yokuş olan okuldan dönüş yolunu yürüyerek çıkmamak için beni otobüse bedava almaları konusunda ricada bulunmuştum. otobüse binebildiğim zaman bedava binmenin mahcubiyetiyle oturamaz ve ayakta inecegim duragı beklerken gözyaşlarıma hakim olamazdım. şoför tarafından azarlanıp reddedildiğim durumlarda ise sırtımda agır bir çanta ile o yokuşu çıkarken epey ter dökerdim.

    o günler çok sıkıntı çekmiş olsam da şu an bunları tecrübe etmenin de faydalı oldugunu düşünüyorum. hayatın maddi ve manevi açıdan birçok sıkıntı ile dolu oldugu gerçeğini gözönüne alırsak, küçük yaşta bunları yaşamak hayata atılmaya hazırlanmak gibiydi.

    not: yaklaşık 12 yıl önceki bir zamandan bahsettim. çok şükür ki o günler geride kaldı. artık site'ye gidip peşin para ile 2 ekmek alabiliyor ve kentkart'ıma bir defada 5 liralık dolum yaptırabiliyorum.

  • eğer tanımadığım biri ile telefon konuşması yapacaksam aradığım kişinin adını soyadını söyler, görüşmek istediğimi iletirim telefonu açana.
    şaziment isminde bir müşteriyi arayacağım, soyadını sormadım, kaç tane olabilir ki diye makarasını bile yaptım.
    şaziment hanımla görüşebilir miyim dedim, soyadını sordu telefonu açan kişi. üç şaziment varmış şirkette.