• gücünü doğunun geri kalmışlığından alır, kendi üstünlüğünden değil.

    (bkz: iran)
  • suriye savaşı batı'da olsaydı temalı bir çalışma yapılmış. insanlara ilaç kalmadı, yol kapalı, erzak gelmedi vb dediğinizde afallıyorlar. paralel evrende miyim diye soruyorlar. dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyorlar.

    işte bu tek bir barikat görse bile afallayan batılı insanın, kendi refahı için sürekli savaşların beslendiği ve düzenli olarak sömürülen ortadoğu'ya dair bir gram bile empati kurabileceğini sanmıyorum.
  • doğu yaya kaldı, artık diyalektik çift değişti, doğa - batı karşıtlığına evrildi. kuzey - güneye daha sıra var.

    [batının formülü: crx (evrenin çeşitliliği ve içindeki her şey bilinmeyenle ilişki içindedir.)
    doğunun formülü: c=x (tat tvam asi = sen busun)] (bkz: the masks of god/@ibisile)

    türkçede, bulgarcada, rusçada, farsçada, arapçada çok harika şiirler ve şairler var. batı bunları bilahere keşfedecek. biz batı şiirini az çok biliyoruz, batı bizim şiirimizi çok az biliyor (belki uzak doğuyu yakın doğudan çok biliyor). bunun benzeri bir savı fransız-ispanyol bağlamında luis bunuel de söylemişti..

    "şimdiye dek batı fakirlik içinde yaşamıştır. doğu zenginken batı fakirdi. yahudilik, hıristiyanlık ve müslümanlık; hintli olmayan bu üç din fakirlik içinde doğmuştur. meditasyon tekniklerini geliştiremezlerdi, buna gerek yoktu. onlar fakirlerin dinleri olarak kaldılar." osho provokatör mistik

    "batı dünyasında bizler özgürlüğü bireysel bir kendini anlatım olarak yaşarız. doğu'da ise özgürlük bir katılım olarak yaşanır." rollo may - freedom and destiny

    (bkz: batu)
    (bkz: batı dünyası), garp
    (bkz: vahşi batı)
    (bkz: kültür farkı/@ibisile)
    (bkz: doğu/@ibisile)
  • coğrafi değil politik söylemdir.
  • 400-500 yıldır dünyayı yöneten ülkeler topluluğu. nedenleri çok farklıdır.

    ama benim değinmek istediğim şey, esasen türkiye'nin bu ülkelerden kaçmasıdır. bu ülkelerin yaptığı hataların sonucu "sikerim yapacağınız işi ben gidiyorum" demek olmamalı, olamazda. bizim ekonomik ve askeri bütün ilişkilerimiz batı ile. bir denge kurulması elzem fakat, yok rusyayla takılırız vs. gibi gerçeğe uzak şeyleri olabilecek gibi aksettirmek, ancak iç politikada ise yarar. adamlar durumumuza hakim ve bu laflara gotleriyle güler.
  • ilim değil, teknik; hikmet değil, pratik bilgi; erdem veya fazilet değil, malûmât üretir. gâvur deyimince, ''knowledge'' değil, ''information'' üretir.

    insanlığın saadeti bu sebeple teknoloji geliştikçe yükselmiyor, bilakis tepetaklak oluyor. zira bu teknik, insanlık adına sarf edilmiyor. beşeriyet, hakikati ister ve bekler; bugünün insanları ise yalnızca heyûlâların peşinden koşuyor. bugün dünyadaki tüm sosyolojik ortam, tüm toplumlar büyük bir fikrî krizin eşiğinde. dünyayı halen daha 1890'ların pozitivist kafasıyla takip edenler bunu görememiş olabilir lakin bilinen manada ''batılı standartlardaki toplum''un yıkılması, tüm değerler sisteminin çökmesi, iktisadî/siyasî projelerinin yok olması (meselâ avrupa birliği gibi kapitalizmin nihâî çöküşüne mâni olmak için ortaya atılan ''küreselleşme''nin tecessüm ettiği bir kurum buna örnektir), en nihayetinde batının ''batı''dan başka bir şeye dönüşmesi, çok uzak değil; bilakis, oldukça yakın.

    tüm avrupa'da yükselen o ''neo-marksizm'', ''post-modernizm'', ''konstrüktivizm'' falan hep bu ''modern-ötesi'' durumu kurtarmaya yönelik şeyler. modernite çöküyor, bilinen manada batı da çökecek; sadece zaman meselesi. tik, tak, tik, tak.
  • kaynağı yunan veya roma tecrübelerinden çok hıristiyanlıktır. (bkz: blood/@don drapper), (bkz: batı medeniyeti/@don drapper)
  • bunu hiç unutma evlat!..
    batı hiç bir zaman uygar olmamıştır.
    ve bugünki refahı devam edegelen sömürgeciliği döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.

    aliya izzetbegoviç
  • üzerinde bulunulan boylama göre değişen ve belirsiz bir kavram olan batı; günümüzde genel olarak avrupa ve amerika uygarlığını belirtmek için kullanılmaktadır.
  • doğu kendi rönesansını yaşarken barbarca yaşayan insanların şimdi medeniyet timsali olmaları garip. ama meseleye burdan girmeyecektim. aptal bi filmdeki bi dialog düşündürdü bunları. şu sürüyle canavarın yer altından çıkıp dünyayı istila ettiği fim. filmde bi grup deli canvarlarla uyum içinde yaşayabileceğimizi düşünürken, diğerleri haklı olarak öldürülmelerini istiyordu. doğu kanadından biri çıkıp şöyle açıkladı durumu: ejderhalar batıda öldürülür, doğuda onlar kutsaldır.

    gerçekten de doğuda dragon slayer öyküleri yoktur. daha çok kahraman hikayenin sonunda ejderhaya dönüşür. bu bi tür zirve, nirvanadır. batıda ise ödül çok daha dünyevi, örneğin eş* ve krallıktır. ama bu minik ayrılık batıyı maddi tüm dünyanın zirvesine oturttu.

    bizler naiftik. doğanın aşılmaz güçleri karşısında haddimizi bilirdik. uyum ve barış böyle gelirdi. batıysa bunun yerine canavarlarını öldürüp tahtta insanı oturtmayı tercih etti.

    doğru ya da yanlış, bilmiyorum. ama mesele hayatta kalmaksa evet daha başarılıydı. haliyle diğer toplumlar batılılaştı çünkü bu bi tercih değil, zorunlu bi adaptasyondu vs.

    bugün doğulu muhafazakarlar hala aynı naifliği koruyor. sanıyorlar ki özlerine dönseler, geleneklerini hatırlayıp, eskiden olduğu gibi uysal bir yaşam sürseler her şey düzelecek. hayır, daha da tepemize binecekler. bu yüzden belki günde beş vakit boyun eğmeyi bırakıp, bizim de kendi ejderhalarımızla savaşmamız lazım.

    batıya ve batıcılara bir de bu gözle bakın: o hepimizin ortak düşmanı. hatta kendisinin bile. ama onu avlamak için daha iyi stratejilere ihtiyacımız var.
hesabın var mı? giriş yap