• bir hocamızla türkiye' de neden distopik metin yazılmadığı hakkında konuşmuştuk. nihayetinde ulaştığımız sonuç "batının distopya diye anlattığı türkiye' nin gerçekliğidir." olmuştu. distopyaya ulaşırken bir takım ütopik olgular da geleceğe taşınır. biz sadece distopik olguları toplumsal benliğimize katarak hayatımıza devam etmişiz. bazısını fark edip sesimizi çıkartmışız, sonra alışmışız; bazısını direkt kabullenmişiz. metinlerdekinin tıpatıp aynısı var demiyorum. fakat günümüz türkiye' sinden kareler göründüğü de inkar edilemez.
    fahrenheit 451: yazılı basının yasaklanması
    cesur yeni dünya: ölüme övgü
    1984: bakanlıkların adlandırıldıklarının aksine çalışma yürütmesi
    hayvan çiftliği: ezildiklerini iddaa edenlerin başa gelerek eski yöneticiden daha çok ezmesi

    örneklerle boğmak istemedim. fakat daha sayılabilecek örnekler mevcuttur. dediğim gibi yüzde yüz karşılığı yoktur. fakat bir çok ortak nokta bulacaksınızdır batının distopyası ve bizim gerçekliğimiz arasında.
  • doğru tespittir. bizim distopyamız da başka ülkelerin gerçekliğidir. oralarda totaliterlik, baskıcılık sayılmayacak pek çok hareket türkiye gibi nispeten daha iyi bir demokrasi kültürüne sahip ülkelerde totaliterlik sayılır. o yüzden diyebiliriz ki, türkiye'deki şu anki durumu çok normal gören, baskı ve sansür olmadığını iddia edenler kafalarında o ülkelerin gerçekliğini yaşayanlardır.
hesabın var mı? giriş yap