• (bkz: #93080971)
  • tanım: bayağı kelimesinin tartışmalı kullanımı.

    (#93080971) buna katılmıyorum. 'bayağı'yı "ğı" sesini okumayarak telaffuz ediyoruz ama "kaşağı", "buzağı" ve "kırağı"da "ğı" sesi var.

    yine de bayağı yazılması taraftarıyım, ki ben öyle yapıyorum.

    (amma büyük olaymış)

    "ağabey"lerin "abi" olması konusundaki haklılıkları ise hala kafa karıştıran bir konu.

    ama mesela şapka eklenmesi gereksiz 'baya'ya.

    toparlayacak olursak, dil canlıdır, değişebilir. ama şu an "bayağı" buna hazır değil bence (veya diil).. hehe
  • dil canlı bir organizmadır, kelimelerin değişime uğraması kadar normal ve olağan bişi yok.

    bak entryi yazarken bile "bişi" yazdım. baya baya da bişi şeklinde yazarım. baya baya da baya yazarım. ilk cümlede yazdığım gibi, dil canlıdır ve kelimeler değişime uğrarlar.
  • yanlış kullanılan kelimelerimizden birisi daha. ne zaman birinin cümle içinde "baya" yazdığını görsem gözüm seğirmeye başlıyor. önceki entrylerde de anlatıldığı gibi doğrusu "bayağı"dır. lütfen doğrusunu yazın.
  • okunan cümlede kullanıldığına şahit olunduğunda bünyede cinayet işleme hissi uyandırır.
  • baya güzel bir kelimedir, bayağı denince aklıma sıradandan başka bir şey gelmiyor. tdk sözlüğüne de eklenmesi gerektiğini düşünüyorum, bir yer sorduğunuzda size bayağı bayağı uzak denildiğini düşünsenize. umarım takıntılı yazarlar konuşma dilinde baya diye okuyorlardır.

    edit: lanet olsun tdk takıntıma, artık ben de bayağı diye yazıyorum. :(
  • türkçe olmayan kelime.

    çok anlamında kullanıyor insanlar ama türkçe sözlüğünde böyle bir kelime mevcut değil. eskiden ben de kullanıyordum ama artık onun yerine epey kelimesini tercih ediyorum. bayağı da kullanılabilir yerine göre.
  • baya kelimesinin kullanımı, talihsiz bir yazım kusuru değildir. sıradan, seviyesiz, aşağılık, basit, banal, adi, amiyane gibi anlamlara daha yakın karşılık gelen bayağı'ya karşın bayá'nin; hemen hemen, oldukça, epey, bir hayli gibi zarfların fonetiğe uyumunda sesteş olarak kullanımını dil evrimine uygun görmek gerekir. doğrusu, konuşma dilinde ve yazimda birbirinin karşılığı sayilan bu iki sözcüğün anlamları zaman içinde birbirinden oldukça uzaklaşmıştır.
  • yüz sözcüğünün; sayı olarak yüz, insanın sureti olarak yüz, yüzme eylemi olarak yüz, derisini yüzmek gibi çeşitli ve farklı anlamlara geldiğini kabul ediyorsunuz da bayağı sözcüğünün neden çokluk ifade eden anlamını kabul etmiyorsunuz, ben de onu anlamıyorum?

    türkçede baya diye bir sözcük yoktur. belki bazı lehçe ya da ağızlarda varsa da o bizim konumuz değildir.

    türkçede baya diye bir sözcük olmadığı gibi, bu sözcüğü size "bayağ" ya da "bayaa" vurgusuyla okutan ne acaba, onu da ayrıca merak etmekteyim. bu sözcüğü maya sözcüğünü nasıl okuyorsanız öyle okumanız lazım. götünüzden türlü türlü element uydurmayın.
  • kimse kusura bakmasın ama bu harf öbeğine oldukça anlamını tanımlamayıp, temel anlamı aşağılık olan bayağı kelimesine oldukça anlamı tanımlamak tdk ve bizim okumuşların bok yemesidir. sonuçta dil canlıdır doğruları mekana ve zamana göre değişmektedir. yanlış bu diye kinle dolmanın anlamı yok.

    tdk'nın işi halkın konuştuğu dili sistem içerisinde inceleyip kullanılan dil sistemini ortaya koymak mıdır? yoksa türk dil sistemi belirleyip bunu halka öğretmek midir? bu sorunun cevabı birincidir. türk dil kurumunun kurulma amacı türk dilini incelemek laboratuvarda dil oluşturmak değil. ikincisi gibi olması dilin en temel özelliği canlılık/değişkenlik ile çelişmekte. ikinci durum gibi olsaydı dil kurumu ideal türk dili diye bir dogma sistem koyar dil asla değişmezdi. bugün ne konuşuyorsak 100 yıl önce de aynı 500 yıl sonra da aynı olurdu ancak bu durumun gerçekte hiçbir karşılığı yoktur.

    uzun lafın kısası halkın çoğunluğu oldukça anlamını bayağı kelimesine yüklemiyor baya veya bayağ diye okunabilecek harf öbeğine bu anlamı yüklemiş. dil kurumunun yapması gereken şey bunlardan birini oldukça anlamıyla kabul edip sözlüğe eklemektir. bu eylem yeni bir kelime uydurmak değil zaten doğmuş bu çocuğun adını koymaktır.

    aynı işlem türk halkının dilinin dönmediği için değiştirdiği pek çok arapça kökenli sözcük için de geçerli. örneğin; 'müteahhit' yerine 'mütahit' harf öbeği tanımlanabilir. çok kullanılan bir kelimedir ama konuşurken müteahhit diyeni duymadım desem yeridir.

    not: konuşma dili ile yazım dili olabildiğince uyumlu olmalıdır. halkın konuştuğu dili herkesin anlaşabileceği kurallarını tespit etmek. milli bir dil kurumunun olma amacı budur. türk milletinin dilinin dönmediği için reddettiği yabancı kelimeleri doğrusu bu diye milletin kafasına kakma mercii oluşturmak değil.
hesabın var mı? giriş yap