97 entry daha
  • gerekmedikçe bayılmamak, illa bayılacaksanız da yerini, zamanını ve yanında bayılacağınız kişiyi doğru tespit etmek lazım. hayatımın ilk bayılma deneyimini 2 sene kadar önce yurtdışına görmeye gittiğim eski sevgilimin yanında yaşamıştım. gece kulübünün birinde ortada fol yok yumurta yokken pat diye bayılmış, sevgilimin beni tutmasıyla kırık çıkık olmadan durumu atlatmıştım. ancak her bayılan insan ayılınca az biraz ilgi odağı olur nazlanır ya malesef onu hiç yaşayamadım. nitekim, bayıldığımda etrafımı sarmış olan insanlar ben biraz ayılınca beni bırakıp "onca yolu geldi, kollarımda öldü!" diye akıllara zarar biçimde panikleyen sevgilimi teskin etmeye başladılar. biraz daha toparlanınca ben de onlara katıldım hep birlikte onunla ilgilendik. ikinci bayılma deneyimimi ise geçenlerde iş nedeniyle tek başıma gittiğim yurtdışı seyahatinde kaldığım otelin asansöründe, tesadüfen benimle aynı asansöre binen adamın bavulunun üstüne düşmek suretiyle yaşadım ki, adam sonrasında katiyen düşmediğimi hemen beni tuttuğunu iddia etse de kolumdaki koca morluk nedeniyle bu iddiayı pek inanılır bulmadım. velhasıl bu sefer gözlerimi açtığımda adamın yakışıklılığı nedeniyle "bu defa gercekten öldüm de cennete geldim galiba." diye düşünsem de otel görevlilerinin olay yerine intikaliyle bayılıp sonra ayıldığımı anladım. sağolsunlar topluca ilgilenip, odama götürdüler. biraz başımda beklediler, otel yönetimi meyve tabağı falan gönderdi ama ben yine şöyle layıkıyla bir nazlanamadım. nazlanamayacaksam bayılmanın ne alemi var di mi? ondan mütevellit sevgili dostlar size tavsiyem nazınızı çekecek insanların yanında bayılın ya da hiç bayılmayın. tuzlu ayran denilen bişey var neticede.
105 entry daha
hesabın var mı? giriş yap