• net 180 derecelik bir dönüşümdür 2010-2018 yılları arasında chp'nin yaşadığı dönüşüm. enteresandır ki akp de aynı dönemler içerisinde 180 derecelik bir dönüşüm yaşamıştır.

    yaşı genç arkadaşlarımız pek bilmeyebilir, ama o dönemi bizzat yaşamış birisi olarak kıyaslamamızı yapalım:

    - baykal chp'sinde türbanın kamusal alana girmesi teklif dahi edilemezdi. türban "siyasi simge" idi ve üniversiteli öğrencilerin bile türbanla üniversiteye girmesine şiddetle karşı çıkılır, saatlerce televizyonlarda bu konu tartışılırdı.
    - kılıçdaroğlu chp'sinde kılıçdaroğlu "türbana karşı değiliz" demekte ve cumhurbaşkanı adayı olan muharrem ince "ister evinde tak, ister işinde tak, ister devlette tak" demektedir.

    - baykal chp'sinde keskin bir kürt karşıtı ulusalcı söylem vardı.
    - kılıçdaroğlu chp'sinde ise hdp ile işbirliği yapmaya açık, kültürel haklar konusunda özgürlükçü bir chp

    - baykal chp'sinde kısır parti menfaati düşünülen politikalar yapılırdı.
    - kılıçdaroğlu chp'sinde tüm türkiye'nin selameti için, gerektiğinde 15 vekil verilir, gerektiğinde genel başkan cumhurbaşkanı adayı dahi olmaz.

    - baykal chp'sinde askeri vesayet açık açık savunulurdu, 27 nisan e-muhtırası ayakta alkışlanmıştı, daha dün gibi aklımda.
    - kılıçdaroğlu chp'sinde askerin kesinlikle siyasete karışmaması gerektiği savunulmaktadır.

    çok enteresan. politikalar 180 derece değişmiş olmasına rağmen, o zaman da chp aynı oyu alıyordu, şimdi de aynı oyu alıyor. tıpkı akp'nin yaşadığı dönüşüme rağmen oy oranının 2007-2015 arasında hiç değişmemiş olması gibi.

    sanki oy kullanmıyoruz da sosyolojik nüfus sayımı yapıyoruz anasını satayım.
  • baykal atatürkçü, partide milletvekili, ancak çıkıp bu kemal kılıçdaroğlu atatürk düşmanı demiyor ama vatan partili aktroller algı yaratmaya çalışıyor.

    atatürk'ü anlayamamış daha, gelmiş kılıçdaroğlu'nu eleştiriyor. sorsan, atatürk döneminde çarşaf yasaktı diye biliyordur.

    chp'yi sempatik yapan dönüşümdür. kılıçdaroğlu ile yıllardır yapıcı çizgisini bozmaması da olumlu.
  • kılıçdaroğlu'nu sık sık eleştirsem de seviyorum adamı açıkçası ve kendisi belirli konularda yetersiz olsa da oluşturduğu chp'nin baykal chp'sine göre çok daha sağlam, çok daha sempatik, çok daha demokrat bir parti olduğunu her zaman şunu savundum. chp son 4-5 yıllık siyasi tutumunu 2002-2010 arası gösterseydi her şey çok daha iyi olurdu. akp'nin bütün medyayı elinde tutmadığı hatta çoğunluğun akp'ye muhalif olduğu, akplilerin akp'ye oy verdiğini bile dışlanma korkusuyla açık edemediği -evet gençler bir zamanlar böyle sokakta laiklik elden gidiyeah 155'i ararım aldırırım ekibi dolaşmazdı, sopalılar palalılar yoktu, kimse kimseye çıkıp öyle kolay kolay vatan haini diyemezdi, sosyal medyada reis sik bizi yazanlar ortalarda yoktu kimse çıkıp akp'ye oy verdim demezdi. sen vermedin ben vermedim nereden çıktı lan bu %47 kim bunlar diye düşünürdük kara kara- hatta akp'ye kapatma davası açıldığı dönemde, henüz hdp yokken hatta bdp de yokken chp çıkıp askerin müdahalesine karşıyız, türbana karışmıyoruz, kürtler kardeşimizdir, vaatlerimiz şudur budur diyebilseydi. şuanki gibi ittifaklar oluşturulabilseydi, 2015 seçimlerindekilere benzer projeler çıkarılabilseydi belki de akp canavarı hiçbir zaman bu kadar güçlenemezdi. o günlerden bugünleri öngördüğümüzü iddia etmiyorum, chp neyi savunuyorsa destekliyordum ben de. zaten daha siyasetle yeni ilgileniyor yeni öğreniyordum, çocuktum neredeyse. cumhuriyet mitingine katılmıştık arkadaşlarla, 1 milyon kişi katıldı laflarını duyunca bu sefer akp kesin gitti şeriatı getiremeyecekler diye düşündüğümü hatırlıyorum. hatta üşenmeyin gidin bakın başlığı var sözlükte. kısacası başı sonu belli olmayan bir entry oldu biliyorum ama başlığı açan yazar kardeşim güzel tespitler yapmış. kılıçdaroğlu'na hakaretler etmeden önce bir kere düşünelim lütfen bu chp 15 sene önce olsaydı şuanda bu durumda olur muyduk?
  • kılıçdaroğlu chp'sini kesinlikle tercih ederim. deniz baykal da deneyimli bir politikacı olmasına rağmen chp'nin toplumda din karşıtı olmasına sebebiyet veren algısını yerleştirmiş isimlerden biridir. ne kadar başörtüsü düşmanı, ayrımcı insan varsa o zaman chp kadrosundaydı.

    chp elbette cumhuriyet değerlerini savunmalıdır, elbette laikliği savunmalıdır. ancak bu ilkeleri savunurken hiç bir vatandaşa ayrım yapmamalı, tüm inanç ve yaşam tarzlarına hoşgörülü olmalıdır. bir devlet dairesinde başörtülü de olmalıdır, ateist de olmalıdır, sünni de olmalıdır, alevi de olmalıdır, türk de kürt de olabilmelidir. önemli olan türkiye cumhuriyeti vatandaşlığıdır.

    kılıçdaroğlu'nun bir çok yanlışını söyleyebiliriz. ama katı ulusalcı, laikçi çizgiden daha özgürlükçü ve sosyal demokrat çizgiye taşıdı partiyi ve bu çok önemlidir. bir dönem chp'de siyaset yapan yaşar nuri öztürk bile o kadronun dine bakışından çok rahatsız olduğunu söylemişti bir röportajda, 'rozet atatürkçüleri' demişti o gruba hatta.

    neden oy alamadığına gelince; üzerinde 80 yılın yükü var. ne yaparsan yap, geçmişin kötü izleri hep üzerinde. buna rağmen %19-20'lerden bu noktaya gelmesi de başarıdır partinin. sağ parti olarak konumlansa daha çok oy alırdı. sol olunca otomatikmen oy vermeyen geniş bir kitle de var ülkede, bunu da hesaba katmak lazım.
  • son cümle bütün konuyu yutuyor. baştaki ne derse ona evriliyoruz. ince'nin, sessiz sedasız erdoğan'la ve demirtaş'la görüşmesi gibi.

    kılıçdaroğlu gitse aoouvv...
  • ben baykalcıyım. deniz baykal genel başkanken kimse chp'ye veya chp'lilere fetöcü diyemezdi adamın ağzına o lafları tıkardı. kimse pkk'lı diyemezdi o kişiyi rezil ederdi. kimse chp genel başkanına mermi atamaz, hakaret edemezdi. erdoğan'la ne kadar sert polemik yaşarsa yaşasın chp ağırlığını korurdu. deniz baykal ergenekon kumpasında sen bu davanın savcısıysan ben de bu davanın avukatıyım demiş kişidir.
    bugün chp neredeyse korkusundan atatürk'ü ağzına alamıyor neredeyse ismet inönü'ye akp'lilerle birlik olup sövecekler. şu kurultay konuşmasını bir izleyin chp genel başkanı kimlerin mirasçısıymış, chp neyi savunurmuş, bu partinin hedefi neymiş görün link
    yanlış olan baykal, atatürkçülük veya altı ok değildi...
  • eskiden arkasına aldığı asker, bürokrat ve katı laikçiler yüzünden hem oy kaybetme korkusu hem de 80 senedir ezberlediği söylemleri terkedememe hastalığı vardı.
    nasıl olsa türban, toplumsal özgürlük ve ekonomik değişimler isteyen kitle az, güçsüz ve yalnız diye düşündü.
    politikalarını halk için evirme gereği duymadı. ama baktı ki gerçekler hiç öyle değil. sessiz itirazlar yerini sesli ve kalabalık karşı çıkışlara bırakıyor.
    arkasında emekli olmuş askerden , emekli yargı mensuplarından ve güçsüz basından başka kimse yok. mecburen hafif çark etmelere.
    nabza göre şerbetlere bıraktı .
    bile bile yalan söylemeye, dün dediğini yutmaya başladı.
    çarşaflılara rozet takmalar, anıtkabirde dualar, cumalarda görünmeler, milli dini söylemlerle sağ kesimden oy alabileceğini düşündüler.
    hdp den daha keskin çıkışlar ve açık destekler vererek doğudan oy artırmaya oynadılar.
    şu an kimliksiz, kişiliksiz ve yapmacık siyaset ile sadece zaman kazanma peşindeler.
    hatta kimin ne dediği belli olmayan, her kafadan ses çıkan, siyasi olarak bir konumu duruşu olmayan saçma salak bir pozisyondalar.
    eğer kemal kılıçdaroğlu parti divanındaki kişilerden fireler verirse biliyor ki koltuğu elinden gidecek.
    hele muharrem ince, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden %30 lar civarı oy toplarsa kendi eli ile kendi rakibini güçlendirmiş olacak.
    asıl gürültü 25 haziranda kopacak. şu an fırtına öncesi sessizlik ve bir parça seçim sonucuna endeksli boş bir umut ile sakin bir durum var.
  • son 10 yılda chp'yi ayakta tutabilmiş, tabela partisine dönüşmesini engellemiş değişimdir. eğer chp, baykal ile devam etse idi şu an mhp'deki ayrılmanın bir benzerini chp yaşayabilirdi. artık baykal'ın son dönemlerinde chp, günümüz siyasetine ayak uyduramamakta ve partinin toplumsal karşılığı gittikçe azalmaktaydı. ki baykal da parti içi muhalefete asla tahammül göstermiyordu. bu tahammülsüzlük parti içinde bir ayrışmaya sebebiyet verebilir ve yenilikçi söylemler sunan yeni bir partinin kurulmasına sebep olabilirdi. bu tarz bir ayrışma kuşkusuz chp'nin oylarını böler, hatta sosyal demokratların parlamentodaki temsilini ciddi anlamda güçsüzleştirebilirdi. kılıçdaroğlu'nun genel başkan olmasıyla ise bu ihtimal tamamıyla ortadan kalktı ve eskinin seküler sağcılarının bir bölümünün oylarını da alarak ilk seçimlerden itibaren chp 5-6 puanlık bir kazanç yaşadı

    ben kılıçdaroğlu'nun genel başkan oluşunun chp'nin bekası açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. kılıçdaroğlu'nun partiye kazandırdığı yeni gömlekten de oldukça memnunum. ama artık 24 haziran seçimlerinden sonra genel başkanlığı, partiyi eski kafatasçılığına döndürmeyecek, y-chp geleneğinde gelen ve daha güçlü muhalefet yürütebilecek bir adaya bırakması gerektiğini düşünüyorum.
  • chp marjinal bir yola girdi kılıçdaroğlu ile.

    nerede ulu önderin chp'si nerede dhkp c li militanları savunan kılıçdaroğlu.
  • kılıçtaroğlu bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.
hesabın var mı? giriş yap