• bayramı fevkaladenin fevkinde hissedebilmenin şart olduğu namazdır kanımca, -kılan için değil sadece bekleyen içinde- dönüşü özellikle muhteşem olur, babanın elini öpmek için kıta dura geçilir , eller öpülür , harçlıklar alınır, akşamdan yapılan börekle, sarmayla ziyafet çekilir. sonrası malumunuz komşu akraba dolaş dur.
    edit: namaz sonrası bekleyeniniz, beklediğiniz bol olsun.
  • hayatımda hiç kusursuz kılamadığım namazdır. yine çalım yedim, rükuya erken gitmekten son anda döndüm.
  • zamanında nasıl bir reklamını yaptıysa duyan geliyor. tüm yıl caminin önünde geçmeyen adamlar sırf bu namaz için sabahın körü kalkıp (hem de tatil günü olmasına rağmen) gelirler. oysa ki kendisi farz bile değildir*. bunca yıldır hala bu kadar revaçta kalmasını da çözebilmiş değilim. ben sabah namazı olsam isyan çıkarırdım.
  • ardından gelen bayramlaşma merasimiyle gönüllere taht kurandır.

    (bkz: camide bayramlaşırken oluşan fibonacci spirali)
  • bu sefer hatasız kıldığım namaz. iyi geldi valla sıkılmıştım her sene her sene meksika dalgasının bi halkası olmaktan. bu başarılı organizasyon için namazı en ufak harekete kadar anlatan mehmet hocamıza sevgilerimi sunuyorum.
  • eğer bayramları herkesin birbirini bildiği küçük bir köyde geçiriyorsanız, sonrasındaki bayramlaşma merasiminde her geçen yıl daha ön sıralara gidersiniz, küçücük veledleri sizden daha uzun olmaya başladıklarını, sırık kadar bebelerin elinizi öpmeye başladığını görürsünüz. tabi bir de ön sıralarda grip olan birisi varsa, grip virüsü herkese yayılır tüm köy salya sümük gezer. yine de güzeldir, özletir kendisini.
  • yüksek konsantrasyon gerektirir. fm tabiriyle 15-20 arasında olması lazım.
  • (bkz: #16522422)
  • anneme göre 30 gün tutulan orucun sevabını kazanmak için katalizör görevi görüyomuş bu namaz. yani bayram namazını kılmazsan tuttuğun orucun sevabı sakatlanırmış. bende annemin yalancısıyım.

    bende gittim öyle olduğunu öğrenince. sabah sabah asfalt üstüne serilmiş incecik hasırın üstünde yarım saat vaaz dinledim. sonra namaz başladı. hangi tekbirde elleri sallıyoduk hangi tekbirde bağlıyoduk şaşırdım yine her zaman ki gibi. ama olsun. namazı da kıldık hayırlısıyla. ardından hoca hutbeyi vermeye başladı. kimse kalkmadığı için mecbur onu da dinledim. tabi bacaklarım koptu asfaltın üstünde oturmaktan. velhasıl bir bayram namazının daha sonuna gelmiş bulunduk. allah kabul etsin. (bkz: dinimiz amin)
  • 20'li yaşlarımın başında, benim için huzurun islamda olmadığını farkedene kadar ben de bayram namazı yoklamalarında "burdaaaa" diye parmak kaldıran, cuma'ları bazen en dandik ayakkabılarını giyip namaza giden, geceleri yatmadan önce üçkulüvallhübielham okuyan, her ramazan 30 gün oruç tutup sahura kalkmaya üşenen, senede ortalama 1 kez teravih korosuna iştirak edip ortalığı "allaaaa hümmee salliii aleeeaaa..." diye inleten, yıkanırken omuzlarımdan ve başımdan 3'er kez su döken*, bayram namazlarına illa ki iştirak eden, kur'an-ı kerim'in türkçe mealini bir kez bile okumamış, aldığı ciddi eğitimle taban tabana zıt bir skolastik düşünce yapısında olan, ortalama bir yurdum delikanlısı görüntüsü çizmekte idim.

    her ne kadar insanlara bugün sahip olduğum rasyonalist ve septik düşünce yapısının meraklı, cesur ve sorgulayıcı kişiliğimden kaynaklandığını söylemiş olsam da*, kitap okuma alışkanlığımın arasına aniden ortadoğu tarihi, sümerler, felsefe, sosyoloji ve psikoloji alanında kitapları eklememi tetikleyen o korkunç olayı bugün bu dakikaya kadar bilinçsizce de olsa henüz kimseyle paylaşmadığımı sol frame'de gördüğüm "bayram namazı (17)" başlığıyla birlikte aniden farketmiş bulunmaktayım.

    evet! bugün beni türkiye pastafarian cemaati'nin ileri gelenlerinden biri yapan, ateist-agnostik'in bayrak taşıyıcısı, müslüman ailenin yüz karası olmamı tetikleyen olay, yıllar önce yaşadığım bir bayram namazı tecrübesidir.

    "soğuk bir bayram sabahıydı. yine titreye titreye, karadeniz yöresinden istemsiz halk oyunları sergileye sergileye abdest almıştım. her zamanki gibi, en gözden çıkardığım ayakkabı ve giysilerimi giyip babamla birlikte camii'nin yolunu tuttum. her sene namaza beş dakika kala camiiye gitmeye çalışıp 100 m'den fazla yaklaşamadığımızı keşfettiğimiz için o sene nasıl olduysa erken kalkmış ve yarım saat kala camiide olmuştuk. ben o gün öğrendim ki, asıl salaklık erken gitmekmiş. dışarıda iki dakika ıslanıp sonra evine gitmek dururken 1,5 dakikalık bir namaz için camiinin derinliklerinde yolunu kaybetmekmiş. zaten yarım saat dediğin süre bayram namazı cemaati için erken gitme süresi değildir. yarım saat erken giderseniz bulabileceğiniz en iyi namazgah "kapalı alan"dır. benim gittiğim camiide bu bodrum katına tekabül ediyordu. ama yine de önemli değildi. sonuçta bu yağmurlu havada içerideydik ve allah dışarıda bayram namazı kılmak zorunda kalan din kardeşlerimize yardım etsindi. vaazlar verildi, masallar anlatıldı ve o büyük an gelip çattı. türk-iş genel başkanı edasıyla mikrofonu eline alan zat-ı muhterem bizleri saflarımızı sıklaştırmaya, gerekirse üst üste namaz kılmaya davet etti. malum, dışarıda yağmur vardı ve müminler ıslanmaktaydı. islamiyetteki totaliter felsefeden bir komünist kadar zevk alan babam, bu ruhani havadan büyük mutluluk duymakta, yüzüne yerleşen o dingin gülümsemeyle birlikte 1.92'lik boyuyla asla altta kalmayacağının bilincinde olduğunu cümle cemaate sessiz bir haykırışla ilan etmekteydi. o zamanlar babasından neredeyse 10 cm kısa ve 20 kg hafif olan bendeniz ise, "secdeden sonra nasıl ayağa kalkarım acaba?" sorusunu kendi kendime bıkmadan usanmadan tekrarlamaktaydım. o an cevapsız sorular evreni'nde kalması için böbreğimi bile feda edebileceğim sorunun cevabı, namazın başlamasından sonra camii hoperlörlerinden yankılanan "semi-allahümidel hamideh... eeeeeaaaaalllaaa hü... ek... bar..." komutuyla birlikte benim için et ve kemiğe büründü: tam kıçının üzerinde secdeye vardığım göbekli amcanın götünün aslında o kadar da kötü kokmadığını düşünmekteydim ki, arka sıradaki assolist edasıyla sonradan secdeye varan mümin kardeşimin kolonoskopi yapma amacıyla kafasını götüme sokmasıyla, benim de içinde bulunduğum mağdurlar topluluğunun uzun eşek formatında secdeye varmasına ve doğal olarak kilitlenip bir türlü yerinden kalkamamasına sebep olmuştu."

    o namaz bitti. ama bendeki ilk kıvılcım, öndeki tombik amcanın götünün içindeyken çaktı. hayatımda bir yerlerde bir şeyler yanlış gidiyordu ve amcanın götünden dışarı çıkmayı başarır başarmaz bu konuyla ilgilenecektim. yaklaşık 2 sene daha müslüman kaldım ve inancımı yitirip de şu anda içinde bulunduğum bilinç seviyesine varana kadar bir daha hiç bayram namazı kılmadım...
hesabın var mı? giriş yap