• hard core eleştiri yapacağım kanal.

    bbc türkçe, dow tr gibi youtube haber kanallarının videolarını severim, doğrudan mevzuya dalıp genellikle 1. ağızdan olanı biteni vermeye çalışıyorlar.
    yalnız son izlediğim iki haber videosu gerçekten rezalet.
    bu mevzuyu buraya aktarma nedenim video bağlantılı olarak aslında tercihlerin ne kadar önemli olduğu ve bir fikri savunurken yanlış örnekler ile savunduğunuzda fikri pij etme mevzusu. amacım entryi okuyan arkadaşlara farklı bir bakış açısından naçizane bir iki kırıntı vermek. entrynin ana fikri sonda, özet geçmiyorum ama aşağıda bi yerlerde görülebilir.

    4 bölümlük (devamını çekebilirler) "geçinemeyenler" haber derlemesini ya da röportajını ya da işte her neyse onu izledim. ilk iki bölümü zamansızlıktan izleyemedim, 3-4 ü izledim, izledikten sonra da 1-2 yi izleyeceğim zamanı bu entrye ayırdım.

    3. bölümde geçinemeyen ve zor durumda olan bir aile ile röportaj yapılmış. evin değerli annesi hayatlarını anlatıyor. izlerken (ceteris paribus) önyargısız olarak bakmaya çalıştım mevzuya. dikkat edeceğim tek mevzu verilen hatalı kararlar var mıdır olacaktı. izledim ve gerçekten konuya ne kadar gereksiz yerlerden girdiklerini ve vermek istediklerini veremediklerini fark ettim.
    hanımefendi, havalimanında çalışıyormuş. intermediate seviyesinde ingilizce biliyormuş ve duty free lerde satış yapıyormuş. eşi sigortasız olarak çalışıyormuş farklı bir firmada. video da önce eşinin işsiz kaldığını söylüyor. sonra da "ben de yeni havalimanı açılacak diye eski işimden ayrıldım" diyor. burada bir bilinmezlik var, işten kendi isteğiyle mi ayrılmış yoksa firma mı çıkarmış net bilgi yok ancak işsizlik maaşı alıyor. işsizlik maaşını 1840 try olarak belirtiyor. 6 aydır sadece işsizlik maaşı ile geçiniyorlarmış. tabi ev kira, çocuk var iki tane, eş de çalışmayınca ne kadar zorlandıklarını anlatıyor. kira faturalar market okul giderleri derken şu anda mucize yaratıp yaşamaya çalışıyorlar. sonrası zaten sonuna kadar geçinmenin zor olduğu vs. kısmıyla devam ediyor. bu videoyu izlediğimde ilk olarak ; kendi gelecekleri sağlama alınmadan neden 2 çocuk yapıldığı sorusu aklıma geldi. burada gereksiz "gelir düzeyi düşük insanlar çocuk yapmasın mı?" gibi bi ajitasyona girmiyorum. tabi ki yapmasın amk. gelecek hazırlamadan çocuk yapıp çocukların da darlandıkları bir hayat yaşamalarına sebep olmak kimsenin hakkı değil. akla gelen soru "peki durumları iyiyken çocuk yaptılar sonra hayatları ters düz oldu paraları gitti olamaz mı?" diye düşünüp biraz daha sorgulamaya, yapılan tercihlerde karşı tarafı haklı bulmaya çalıştım. videonun bir yerinde değerli hanımefendi; "iş kurduk aylık kredi ödememiz 4000 try idi, onu zar zor ödedik, o dönem bileziklerimiz gitti, kenardaki paramız gitti, aldığımız bahşişlerden biriktirdiğim dövizler vardı onlar da gitti" diyor. hobaaaa!! iş kurulmuş ve batırılmış. şimdi tabi ki bu da olabilir, herkesin başına gelebilir. şimdilik bunu da geçiyorum. son olarak abla 6 aydır işsizim işsizlik maaşım bitmek üzere diyor. iş bulamıyormuş. intermediate seviyesinde ingilizce bilen bir satışcı düşünün. şu anda herhangi bir arap yoğunluklu avm de aynı gün işe alınıp müdür yapılacak bir hanımefendi. 6 aydır nasıl iş bulamaz? bireysel başvuru ile avmlerde aynı gün iş bulabilir. internetten baktığında da ilanların zaten %40 satış danışmanı ilanı türkiye' de... sonra diyor ki; "3500 civarı maaş almam lazım ki geçineyim, her yer de asgari ücret veriliyor, geçinemeyiz." bu yüzden de henüz bir yere girememiş. eşinin iş arama durumu ve mesleği ile ilgili pek bilgi yok. o kısmı geçiyoruz. bu ilk videoydu.

    4. bölüm yani izlediğim ikinci video, yine geçinemeyenler...
    bu kez ikitelli de yaşayan bir abimizi gösteriyorlar. tokattan göçmüş 30 yıl önce. 3 kız 1 erkek çocuk büyütmüş evlendirmiş, torunları da var. eşi ve evlenmemiş tek oğluyla yaşıyor sanıyorum. karı koca çalışıyorlarmış. kendisi 25+ yıldır çalışıyormuş. mermer, inşaat işleri yapmış, kağıt da toplamış, bir hastane de temizlik personeli olarak da çalışmış. sanırım hala orada çalışıyor. maaşım 2700 ama vergi kesiliyor 2100 lira geçiyor elime diyor. sonra oda başlıyor elektrik su doğalgaz borcu ve market alışverişlerinden yaşadığı pahalılık sorununa değinmeye. video haber başlığını unutmayalım: "geçinemeyenler". sonra abimiz karısının da 2000 lira civarı aldığını söylüyor ve orada patlıyor bomba: "zaten evimizin kredisini ödüyoruz, aylık 2170 try" hobaaa!!. evi de terası olan yeni bir bina %99 da dubleks. sonra haberci soruyor. peki en çok ne konuda zorlanıyorsunuz, abimiz yapıştırıyor cevabı "her konuda zorlanıyorum, ulaşım, ısınma, kalabalık, güvenlik...." vs. sonra video bitiyor. ha bir de dayının ana cümlesi; "alın teri ile çalışanın karnı doymuyor."

    şimdi sonuca geliyorum:
    bbc türkçe, senin amacın ne dostum?
    "ülkenin ekonomik durumu ve vatandaşın zor durumunu göstermek"
    güzel dostum bbc, böyle mi gösteriyorsun sen bu problemi.
    şimdi ülkenin en en en basit gösterebileceğin problemi enflasyon ve gelir adaletsizliği. vergilendirmedeki sorunlar, enerji tüketimindeki sorunlar, alt gelir grubunun zorlanması, sosyal devletin; eğitim, sağlık, barınma gibi konularındaki yüksek enflasyon ve pahalılık... ya iyi de bro, ben bu videolarda bunlardan daha çok kendi tercihleri nedeni ile sorun yaşayan insanları görüyorum.
    şimdi sen bana, devlet okullarında okumuş, iyi kötü bir üniversite kazanmış ve bitirmiş, sonrasında da iş arayan, zar zor bulan bir genç arkadaşı göstersen, onun maaşının düşüklüğünü, geçinmesini anlatsan, bir nebze ülke ekonomisinin durumunu daha net gösterirdin. mesela bu arkadaş evinde tek başına ısınmak için ne kadar doğalgaz ödüyor, araba almak istese bu arabaya ne kadar vergi ödüyor, ne kadar benzine ödeyecek, arabayı salla, kıytırık bir eve ne kadar kira istiyorlar, maaşından artan oranlı gelir vergisi kesintisi ne kadar, sgk ile hangi hastane de hangi hizmeti alıyor. yüksek lisans yapmak istese bu ona kaça mal olacak, işe nasıl gidip geliyor, refahı ne konforu ne?
    ben izlediğim 2 videoda sürekli şunları sorguladım.
    ilk video da; ablacım siz neden iş garantiniz yokken, daha siz köprüyü geçmemişken 2 çocuk yaptınız? eşin neden sigortasız yıllarca çalışıyor, neden yıllar boyunca sigortalı bir işe girmeye çalışmıyor, sen neden yeni işin garanti olmadan eski işinden ayrılıyorsun, neden geliriniz garanti değilken aylık 4000 liralık kredi ödemesi ile iş kuruyorsunuz, bu işi nasıl batırdınız, ne iş kurdunuz... şu anda neden bir yere az da olsa bir maaşla başlayıp orada çalışırken iş aramıyorsun, intermediate ingilizce bilirken evde ders vermiyorsun, bu arada unuttum abla 2 yıllık muhasebe mezunu, neden okulunu açıktan da olsa 4 e tamamlamadın? ingilizcen için neden bir iki sertifika almadın .... sorular sorular aklımdaki sorular... bu videoda ben ülkenin ekonomik sorunundan, gelir adaletsizliğinden çok, bir sürü verilmiş yanlış kararın sonuçlarını görüyorum. yanlış kararları nedeniyle kimse mağdur olmamalı, en azından barınma, sağlık, eğitim konularında hayatlarını devam ettirebilmeli, bu kısımların sonuna kadar destekçisiyim ama mevcut durum içerisinde bu kadar riskli hareket de asıl konudan uzaklaştırıyor insanı. en azından konu, "tekrar tutunmaya çalışmak" gibi çaba ile ilgili bir şey olabilir. 4000 lira kredi ödemesi ile iş kurmak ve hem bu krediyi hem de eldeki birikimi bitirmek, demek ki bazı yanlış kararların sonucu. sigortasız çalışmak, iş garantisi olmadan işten ayrılmak, eğitime devam etmemek ve erken çocuk, işte bunlar asıl sorun olmuş.
    diğer video daha da bomba.
    abi diyor ki; ben eşimle pastaneye gidip bi tatlı yiyemiyorum, bi mangal yapıp yarım kilo kanat yiyemiyorum. ya dayı, senin istanbulda dublex evin var. ev almayıp eşinle gezip tozaydın o zaman. hadi onu geçtim, sen madem istanbul' dan nefret ediyosun, neden istanbul' dan ev alıp burada yaşamaya devam ediyosun. ev aldığına göre birikim de yapmışsın ki peşinat vermişsin. çocukların evlenmiş evden gitmiş. sen hala bu yaşta karı koca çalışıp istanbulda kredi ödüyorsun. bu kadar süre karı koca çalışıp elbet primlerinizi ödettirmişsinizdir (umarım). ikinizin de emekli maaşı olmalı, yoksa o da ayrı sorun zaten, 30 yıl serbest çalışıp da kendi sigortanı ödemediysen bu kimsenin değil senin hatan. dedim ya elindeki birikimle ya da ödeyeceğin kredi yerine eşinle gezip tozsaydın, onun yerine gidip tokat' tan ev de alabilirdin. nefret ettiğin istanbul yerine memleketinde sadece birikiminle alırdın evini, emekli maaşınla da gül gibi geçinir giderdin.

    yine çenem düşüp parmaklarıma verdi enerjiyi ama derdim şu.
    bu iki videoda ben ülkenin sorunlarına belki %25 oranında dikkat verebildim. o da iki ailenin de söylediği yüksek faturalar. %75 oranında ise, verilen yanlış kararlar var. ama siz bbc olarak bu işi ön plana çıkarmaya çalışıp bu minvalde videolar çekerseniz insanlara da vereceğiniz mesaj yerine anca jelibon verirsiniz o da üstü şekerli içi ekşi olanlardan. bu kadar yüzeysel bu kadar amatörce yeraltı edebiyatı gibi belgesel çekilir mi? bi aile iş kurmuş batmış, elinde diploma yok, gelecekleri sıkıntılı bi de iki çocuk yapmış, diğerinin elinde geliri yok dublex ev almış. iki aile de "geçinemeyenler". şimdi o zaman bu video serisinin yenisi şöyle olsun. aylık geliri 5000 try olan bi beyaz yaka, aylık 4999 try kredi ödemesi ile kendine mercedes alsın, sonra da gelip size, aylık 1 try ile geçinemiyorum desin. şahan' ın bi videosu vardı ya, jip alıp tüm parasını harcıyor, sonra evsiz kalıyor, jipin içinde yaşamaya başlıyor, haber kanallarına ağlıyor filan... o hesap.
    anlatabildim sanırım. muhaliflikse onu da mantıklı yapacaksın, iktidarı savunuyorsan onu da mantıklı yapacaksın. göstermek istediğini flu gösterirsen, bulanık gösterirsen, akıllarda soru işareti olursa göstermek yerine böyle dikkati dağıtır ağızda sulugöz tadı bırakırsın.

    temennim, hatalar yapılır, para bu kazanılır, sağlık olsun, her zor süreç geçer, önemli olan vazgeçmemek, şikayet girdabına kapılıp öğrenilmiş çaresizliğe teslim olmamak, sorumlulukların farkında olmak... sorumlulukların farkında olunca şikayet ettiğimiz birçok detayı düzeltecek gücü buluruz. tabi ki devlet sosyal bir devlet olarak bizi koruyup kollayacak, geliştirecek, olanak sağlayacak, ancak mevcut durumda da bunları elde edene kadar çabalamak zorunluluktur. aksi takdirde hiçbir şeyi elde edemeyip sadece ağlayarak bir ömür geçiririz. inşallah herkes bu gücü kendinde bulur ve güzel bir hayat geçirir.

    dayı bi de diyo ki "alın teri ile çalışanın karnı doymuyor" he amk, ya herkes hırsız ya da herkes aç.
  • cnn'in yaptığı bir haberi çevirmişler. ancak yapılan çeviride, orijinalinde olanın tam aksi yönde bir ifade bulunuyor.

    orijinal cümle: "intermittent fasting is thought to improve insulin resistance, which can stabilize blood sugar levels." https://m.cnn.com/…79c8b9878b9d98127a10cd9ad9065a06
    çeviri: "aralıklı aç kalmanın insülin direncini güçlendirdiği belirtiliyor. bu direnç, kan şekeri seviyesini dengede tutuyor." https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50918214

    sözcükleri bağlamında değerlendirmek gerekli. improve sözcüğü burada güçlendirmek, ilerletmek, artırmak, geliştirmek anlamında kullanılmamış. iyileştirmek, düzeltmek anlamında kullanılmış. yani yazının orijinalinde, aralıklı aç kalmanın insülin direncine iyi geldiği belirtiliyor. bunu ingilizceyi pat çat bilen genel kültür sahibi biri bile anlayabilir. çünkü insülin direnci bir hastalıktır, vücut için iyi bir şey değildir.

    gerçi haberin orijinalini yazanda da kabahat var. sözcük seçimi ve dizilimini doğru yapacaksın arkadaşım. which'i öyle bir kullanmış ki, sanki insülin direnci kan şekeri seviyesini dengeliyor gibi anlaşılabiliyor.
  • bağcılar videosu, tiktok, suriyeliler, uygur türkleri, kadınların savunma taktikleri, geçinemeyenler serileri ve daha fazlası ile türkiye ve dünya gerçeğini objektif olarak göstermeye çalışan izlemekten keyif aldığım, her videosu belgesel tadı veren youtube kanalı.
  • youtube kanali icin cektikleri "gecinemeyenler" serisi cok basarili ve bir o kadar ic karartici. aradigim kahir iste bu deyip ekleyiverdim.
  • zaten bizim potansiyelimiz belli ajahahakfhflfjm
  • nasıl bir ülkede yaşıyorsak iktidar yanlısı medyası da muhalif medyası da yalancı ve sahtekar amk dedirten müsvette haber sitesi

    bbc nin yalan haberi

    geçinemeyen kadının boğazda yat keyfi
  • günde 10 haber bile yayınlamıyorlar. yoksa çok iyi bir haber kaynağı.
  • neredeyse hergün yeni bin adet takipçi kazanıyorlar.böyle giderse 2-3 sene içerisinde ana akım olacaklar.türkiye'de gazetecilik dahil hemen hemen bütün sosyal bilim alanlarında nitelikli insan yetişmiyor.bütün kafası çalışan öğrencileri doktor,mühendis yapmak doğru değil.mehmet ali birand'ın 30 sene önce çektiği belgeselleri çekecek gazeteci kalmamış durumda.1 milyon izlenmeye ulaşan bölümleri var.bbc de aynı şekilde kaliteli işler yaptığı için insanları kendisine çekiyor.
  • "türkiye'de koronavirüs: cerrahpaşa'da bir gün" adında mini bir belgesel hazırlamışlar.
    sürekli dediğim gibi sağlık kapasitemizin bu salgına yettiğini, hekimlerimizin dünyanın en başarılı hekimlerinden olduğunu tekrar görmemi sağladı. umarım yeni bir dalgayla karşılaşmayız ve bu felaketti sağlık ve huzur içinde atlatırız.

    ayrıca muazzam bir habercilik örneği sergiliyorlar, tebrikler.
    link
  • hazırladıkları son "türkiye'de koronavirüs: cerrahpaşa'da bir gün" belgeseliyle habercilik nedir ve nasıl yapılır sorusunu en iyi cevaplayan yayın organı. hepsinin emeğine ellerine sağlık.

    bizler bugünleri evde yok ekmek yaparak, yok spor yaparak, yok dizi/film izleyerek geçirirken dışarıda bir yerde virüsün tam merkezinde insanlar için kendi ve kendi yakınlarının hayatını riske atarak gece gündüz çalışan tüm sağlık emekçilerinin yaşadıklarını bizlere göstermişler. şu belgeseli izledikten sonra hepsine tekrar şükranlarımı sunuyorum.

    borcumuzu nasıl öderiz bilmiyorum ama hepinize teşekkürler.
hesabın var mı? giriş yap