• zamana ihtiyaç duyar.
  • karmaşık, devimsel eylemleri değişik koşullar altında da yeterlikle yapabilme gücü.
  • planlama, konsantre olma ve karar verme eylemlerini sırasıyla uygulayabilen her insanın sahip olacağı özellik.
  • el yatkınlığı, yetenek, kabiliyet.
  • insanlar ya beceriksiz ya da becerikli doğarlar, arası olmaz. tabi kastettiğim müzik, spor gibi yetenekler değil.

    bu kavramın zeka, kültür vs. gibi şeylerle alakası yoktur ama çoğu zaman insanlarca eş tutulur.

    mesela bir insan, atıyorum, boğaziçi işletmeyi bitirir, ardından lse de master yapabilir. ama bir yumurta kırmayı beceremez. on kere dener yine beceremez. bir vidayı sıkıştıramayabilir. bir şeyi takamayabilir.

    ama başka bir insan, atıyorum, liseyi zar zor bitirir. üçle beşi hızlıca toplayamaz. analitik düşüncesi zayıftır. ama aksine şipşaktır, iki eliyle aynı anda farklı şeyler yapabilir, bir yemeği ikinci denemesinde tam tadında yapar, bisikleti ikinci denemesinde sürer, basketbolu hızlı kavrar.

    ilk örnekteki insan salak, ikinci örnekteki insan ise zeki bir insan değildir. ama çoğu insan tarafından becerilerine göre sınıflandırılığı için öyle addedilir ve öyle yargılarla yargılanır.
  • -daha önce hiç sümüklü böcek yememiştim. nereden buldun bunu?
    -yılan balığı o, derede tuttum.
    -tamam ama nasıl? neyle?
    -bilmiyorum, becerimle.
    -evet tabii beceri. peki nedir o? nasıl edinilir?
    -o bir nesne değil, edinirsin işte. bir çeşit çok fazla kafa yormadan ya da daha da önemlisi konuşmadan işleri çözme olayı.
    hunt for the wilderpeople
  • belirlenen amacı, en az zaman ve enerji ile meydana getirme yeteneğidir.
  • iş hayatında insanlara becerileri yüzünden kıymet verilir (hele bir de bu becerine destek sahibi olduğun değerler, servet, mal, mülk, ve sözünü dinletebildiğin takipcilerin varsa)

    beceri denen şeyin bir kaç boyutu vardır:
    - önkoşul (ing. prerequisite): beceriyi edinebilmek için gerekli başka bilgi ve beceriler.
    - meşk (ing. practice): okulda veya ustadan nazari teorik bilgiler peşinden icra, alıştırma,
    - ustalık (ing. proficiency): yüksek seviyede icra yeteneğine ulaşmış olma durumu
    - tescil (ing. qualification): ulaştığın beceri seviyesinin inanılır bir merciden tasdiki
    - pazar (ing. market): o becerinin toplumda arz ve talep durumu
    - fırsat penceresi (ing. opportunity window): kıymeti geçici olan bir beceriye talebin yok olma öncesi süre
    - tutku? (ing. hobby): artık talep edilmeyen ama amatörce icra edilen beceri/ustalık

    temel eğitim, genel kültür, ve olgunluk bir çok beceriye ön koşul olduğu için gereklidir.

    bazı beceriler belli aletler gerektirir, aletin, atölyen varsa anlamlıdır.
    bazı beceriler belli malzeme, hammadde, parça olarak kullanılacak özel hazır ürünler veya bu ürünlere kolay ulaşımı sağlayan olanaklar var ise anlamlıdır.
    bazı beceriler başka yardımcı uzmanlardan oluşan bir ekip desteği ile anlamlıdır.
    bazı beceriler kıymet bilen ortam, tüketici güruhu hazır ve nazırsa anlamlıdır.
hesabın var mı? giriş yap