• the fall'u izleyene kadar tasvir edilemez sandığım senfonidir.
  • sene 1813. viyana'da tıka basa bir salon, herkes iki dirhem bir çekirdek giyinmiş, konseri bekliyor.
    yakışıklı değil ama sempatik, bıçkın kahramanımız, bir adamsendecilik emsali beytofın çalmaya başlıyor. o zamanlar da zavallımın kulağı iyice gitmiş, allah ne verdiyse besteliyor haliyle. fekat senfoni, muazzamın ötesinde.
    seyirci şok, seyirci şaşkın, seyirci beşinci boyuta geçiş yapmış.
    bir takım eleştirmenler ''amaan bu ludvik de iyice kafayı yedi kuzum, bu ney böyle, tam tımarhanelik.'' diyor.
    ben, 200 yıl gibi küçücük bir farkla o salonda olmayı kaçırıyorum, ne yazık ki. yoksa bu laflar kulağıma gelir gelmez, ayakkabımın tekini çıkararak eleştirmene doğru fırlatır, ''how dare you!!'' diye bağırırdım. bunun üzerine herif kafasını 34 derece yana yatırıp anlamadım bakışı atardı. gelmiş viyana'da ingilizce bağırıyorsun. ben de sinirle ''das ist şokolade!!'' diye bağırırdım. yani: sen kim oluyorsun da böyle konuşuyorsun, anlamında. mevcut almancam bu kadarına izin verirdi. sonra da ayağımda tek ayakkabıyla yamuk yumuk yürüyerek salonu terkederdim.
    çünkü 7. senfoniye kimse laf edemez.
  • 2. bölümü aşmıştır. dinlediğim en güzel melodidir. belki biri bunu okur da dinlemesine vesile olurum diye yazıyorum bu entryi. insanlık bu zevkten mahrum kalmamalı kardeşim.
  • allegretto bolumunu dinleyerek beethoven in bizim nasil da cilgin bunalimlarla bogustumuzu yuzumuze vurmasini hissedebilecegimiz senfoni. ayni bolum rock muzigin bile en baslica kuralini hatirlatir. yeterince zekiysen muhtesem bir beste yapmak icin cok fazla notaya ihtiyacin yoktur. anlatimda kullanilan dil cok masum, cok siradan olabilir. burada oldugu gibi sadece la ve mi yeter.
  • bu güzelim senfoniyi her dinleyişimde "yahu, ters giden bir şey var bu yapıtta, ne acaba?" gibisinden haddime düşmeyen yorumlar yapardım kendi kendime. uzunca bir süre böyle gitti bu. iki yıl önce, ne zaman ki leonard bernstein'ın boston senfoni orkestrasını yönettiği bir konser kaydında bu senfoninin yorumunu dinledim, beni rahatsız eden şeyin de ayırdına vardım : son bölümün temposu! daha önce dinlediğim bütün yorumlarda orkestra şefleri bu bölümü hızlı bir tempoda çaldırmışken, bernstein olabildiğince düşürmüş tempoyu. son bölümün bu biçimde çalınmasıyla, sanırım, yapıtın genel yapısındaki hüzne de bağlı kalınmış olunuyor. o eşsiz ikinci bölüm düşünülünce sağlam bir bütünlüğün de ancak böylelikle sağlanabileceği daha iyi anlaşılıyor.

    *

    yıllar sonra : evet, son bölümün senfoniyi coşkulu bir biçimde bitirmek için hızlı çalındığını ben de biliyorum. ancak şundan da eminim ki her yapıt "mutlu son"la, ya da en azından abartılı bir coşkuyla bitmek durumunda değildir. dolayısıyla bu senfoninin son bölümü biraz daha ağırbaşlı çalınmalı, kanımca. dahası, alın size bir de varsayım : diyorum ki bernstein, 5-6 nisan 1962'de new york filarmoniyle verdiği, brahms'ın birinci piyano konsertosunu glenn gould'un ağır mı ağır çaldığı o ünlü carnegie hall konserlerinden etkilenip de yedinci senfoninin o bölümünde tempoyu iyice düşürmüş olmasın sakın? olmaz olmaz demeyin, olmaz olmaz.

    bernstein'in söz konusu beethoven kaydını dinlemek için : https://www.youtube.com/watch?v=wxseuay-1mk

    *

    ekleme : sözlük yazarlarından e v r a k'ın uyarısıyla kaydın bulunduğu adres düzeltildi.
  • ikinci bolumunde karamsarligin nasil da coskun olabilecegini kanitlar beethoven. kademe kademe ruhun tamamini ele geciren karamsarlik sadece zihne hakim olmaz ayni zamanda siddetini arttirir, sesini yukseltir cosar kisiligin parcasi oluverir...korkutur beni yedinci senfoninin ikinci bolumu. sanki senfonide olan bana da oluverecekmis gibi gelir.

    insanin tuyleri diken diken olur...dinlediginin bir zihnin tasviri oldugunu hayal ettiginde dilsizlestirir insani, caresiz birakir. anlattigi ruh hali her ne ise bir defa basladiginda ruhunda baska bir sey kalmayana kadar buyuyecekmis gibi hisseder insan.

    bu ozellikleri aslinda beethovenin ayird edici ozelligi degil mi? huzne bile bir coskunluk bir yogunluk kazandirmasi, sanki insanin kendi tecrubelerinin ve kagit ile kalemin veremedigi cismi verivermesi? yedinci senfoni butunuyle muhtesem bir eserdir ama ikinci bolumunun yeri karamsarlikla ve huzunle hasir nesir olanlar icin baskadir.
  • ilk yorumcuğu da, yazılış tarihinden hemen bir yıl sonra, binseküzyüzonüç'de viyana'da halledilmiştir 7'nin.. richard wagner beyler, bu senfoniyi "ilahi bir dans şiiri" olarak tanımlamış ve başucu senfonisi yapmıştır, o denli şahandayumurta bir eserdir yani.. bana kalsa, 7, beethoven senfonileri içinde en şık, enn buruk olandır ya; elâlem coşmadan edememiştir kendileriyle, niyeyse.. coşkun, toplam dört bölümdür, devamı çekilmemiştir:

    * poco sostenuto-vivace,
    * allegretto,
    * presto (ki modulation manyağıdır),
    * allegro con brio..
  • şüphesiz ki en muhteşem kullanımı the fall'dadır
  • bu yapit beethoven senfonileri icerisinde yavas acilisi olan 4 tanesinden (digerleri 1., 2. ve 4.lerdir) en kapsamli, en uzun ve en guclu acilisa sahip olandir. sirf bu acilis 3 dakikayi asar. muzikal malzeme oldukca gucludur ve iddiali bir islemeye tabi tutulmustur.

    bolum genel olarak sonat formuna uyar. serim flut ve obualarin dansiyla baslar ve sunduklari tema kisa surede tum orkestraya malolur. muzik tum hiziyla (ve bolumun acilisi haric neredeyse kesintisiz devam eden saplantili ritmiyle) devam ederken ani bir susla serimin tekrarina gecilir.

    gelisme yine ani bir susu takiben baslar.

    serimin turevi (rekaputilasyon) serimle ayni sekilde baslamaz, yukarda bahsedilen flut - obua dansi es gecilir ve ana tema direk orkestraya malolmus olarak islenmeye baslanir.

    bolumun kapanisini serimin turevinden ayiran gene o keskin sustur. beethoven'in bolum kapanislarina verdigi onem burada da kendisini gosterir. kapsamli ve bolumun acilisi kadar iddiali kapanis 1dakikadan daha uzun surer.

    yapitin tartismasiz en unlu bolumu 2. bolumdur. bolum a - b - a - b - kapanis yapisindadir. burada a bolumu meshur eden monoton, nota takıntıli, ritmik temanin islendigi kisimdir. once viyola, viyolonsel ve kontrbaslar tarafindan sunulan tema diger yaylilara ve uflemelilere sirayet eder ve en nihayet buyuk bir dramatik cikisla tum orkestraya malolur.

    bu doruktan inildiginde ana temanin basitlestirilmis ritmi esliginde klarinette bir baska tema bizi karsilar ki burada b kismi baslamis olur. ilk temaya nazaran daha huzurlu ve sakin olan bu tema uflemelilerde gezinir ve yerini bir sure sonra tekrar 1. temaya birakir. 1. temanin bu sefer once solo flütte islendigini goruruz. bir kez daha tum orkestraya malolmadan once beethoven temayi yaylilar uzerinde 4 sesli fügal bir yaziyla gezindirir.

    tema yerini son bir kez daha 2. temaya birakir. bu sefer daha kisa islenen temayi muteakip 1. tema ile insaa edilmis kapanis gelir. bu gizemli kapanis yine bestecinin bolum kapanislarina verdigi onemin bir kanitidir.

    3. bolum 5 parcali bir scherzodur. genel yapisi scherzo - trio - scherzo - trio - scherzo - kapanis seklindedir. bu semada 6 madde oldugu halde kapanis bolumun sadece son birkac olcudunden ibaret oldugundan bolumu 5 parcali olarak tanimlamakla buyuk bir hata etmis sayilmayiz.

    bolumun scherzo kismi cok canli ve ritmik bir muzik icerir. bu kisim tekrarli iki parcadan olusur ancak kimi kayitlarda ilk parca kaydedilirken ikinci parcanin tekrari es gecilir.

    bu aynen trio kismi icin de gecerlidir. o da iki adet tekrarli calinan parcadan olusur. bana bir yaz gunun sicak baygin havasini animsatan ve scherzo kisminin canliligi ile celisen bir hantalligi vardir. (sadece muzigi tanimlamak amaciyla kullanilmis olan hantallik kelimesi olumsuz bir ima icermemektedir)

    final senfoninin cigrindan ciktigi bolumdur. sonat formuna uyar ama ne uymak... acilis \ serim firtina gibidir (hakkini veren bir yorumdan dinlenirse).

    serimin tekrarindan sonra gelisme baslar(kimi kayitlarda serimin tekrari alinmaz). serim ve gelismeyi birbirinden, kemanlarla baslar arasinda cereyan eden cok kisa ama carpici bir atisma ayirir. gelisme bir sure bolumun canliligini devam ettirir ancak bir yerde takati tukenir ve sessizlesir. sonra aniden serimin turevi (rekaputilasyon) baslar ve serimdeki muzikal hengame tekrar edilir.

    bolumun kapanisi yine cok carpicidir. serimin kendisi kadar suren kapanis bolumun ritmik yapisinin saplantili tekrarlari ile baslar. bir yerden sonra muzik nereye gittigi bilinmez bir hal alir. baslarin ve timpaninin daimi tacizleri bolumun ritmik ilk temasinin tekrar dogmasini saglar ve bolum firtina gibi son bulur.
  • edit: linklerin kurbaga olmasi konusundaki uyarisi icin @e v r a k'a tesekkurler.

    beethoven'in 7. senfonisinin 2. bolumu. ostinato (takintili-saplantili) bir tema ile baslar. ayni notanin israrli tekrarlari uzerine kurulmus garip bir temasi vardir. ancak tema oldukca guzeldir. basitligi ilgi ceker ancak islenisi gorkemlidir. once violalar, cellolar ve baslar tarafindan sunulur. orkestralama her tekrarda genisler ve 4. tekrarda tum orkestraya mal olur.

    takip eden tema uflemelilerin basi cektigi daha aydinlik bir temadir. bu temanin sunumu ve islenisi esnasindan ilk temanin ritmi pesimizi birakmaz. bir an orkestra adeta geri sarar ve

    kendimizi tekrar 1. temanin kollarinda buluruz. bu sefer flütun basini cektigi bir isleme vardir. bu isleme genisleyip orkestraya malolmadan once araya yaylilarin sundugu kisa bir fugal kisim girer.

    1. temanin 2. islenisi orkestraya malolduktan sonra 2. tema tekrar arz-i endam eder.

    kisa islenisini takiben 1. tema tekrar, bu sefer adeta bir hayalet gibi belirir ve bolumu sonlandirir.

    cagdas besteci john corigliano 1986 tarihli fantasia on an ostinato adli solo piyano yapitinin sonunda bu bolume referans verir. yapitin kendisinin ilham kaynagi da zaten bu bolumdur.

    edit : bu entry symphony no. 7 in a major op. 92 ii. allegretto başlığından buraya taşınmıştır. yazarın bilgisi dışında yapılmış taşıma işlemi nedeniyle entry'nin başındaki tanım buradaki başlıkla alakasız kalmıştır.

    symphony no. 7 in a major op. 92 2. allegretto başlığı da buraya yönlendirilmiştir.

    edit: (bkz: #2492545)

    yapitla ilgili degerli e v r a k'la yazisirken kendisi yukardaki talihsiz entry'e dikkatimi cekti. buna iliskin tekzip mahiyetinde bir iki kelam edesim geldi.

    yapitin son bolumunun (ve dahi tumunun) nasil calinacagina oncelikli olarak besteci karar verir. yapitin final bolumu allegro con brio olarak basliklandirilmis. kelimelerin yaklasik birebir cevirisi "ruh / hayat dolu bir senlilik"leyken, bolum la major tonunda bir senfoninin finaliyken, bu bolumun agirbasli calinmasi icin bir neden mantiken olamaz.

    bu senfoni wagner tarafindan hakli olarak 'dansin apoteosisi' olarak tanimlanmis. yani teo=tanri akilda tutularak "dansin ilahlasitirilmasi" diye cevirebiliriz. neden hakli olarak? zira yapit neredeyse basindan sonuna kadar bir klasik senfoni icin fazla yogun islenmis ve sabit fikirli / israrli dans ritimleri ile bezenmistir. dogasi boyle olan bir yapittan agirbaslilik beklemek hatali bir beklenti olsa gerek.

    ilgili entry'de "yapıtın genel yapısındaki hüzne ..." gibi bir ifade geciyor. çok ilginç. bu yapitin geneli itibariyle huzunlu oldugunu iddia edebilen bir kulak var. muzik algimizin oznel oldugunu tum aklim ve kalbimle kabul etmekle birlikte bu ornek ozelinde yazarin gorusunu paylasabilecegi insan bulmakta gucluk cekecegini dusunuyorum.

    son olarak maddi bir hataya isaret etmek istiyorum. bahsedilen gould - bernstein - brahms 1. piyano konçertosu kaydinda yapitin bolum surelemeleri (saniyeler yukari yuvarlanarak) sirasiyla 26 14 14 seklindedir.

    yazar bernstein'in bu yorumdan esinle o beethoven bolumunu o kadar yavas yonettigini iddia ediyor. oncelikle bernstein sadece o bolumu degil yapitin tumunu onemli olcude yavas yonetiyor zira ilgili kaydin album detaylarinda gorulebilecegi gibi bu kendisinin son konseri ve konser gunu ve dahi konser gununu iceren zaman zarfinda artik saglik durumunu agir. albumun kitapciginda bundan bahsedilir. konser esnasinda dahi o kadar yorgun duser ki yapitin ucuncu bolumunu hemen hic yonetmez, orkestra kendi kendine calar (muhtemelen baskemancinin yonlendirmesiyle) ve ayni konserin programinda bulunan kendi yapiti aryalar ve barkaroller'in gerek provasini gerekse temsilini kendisi degil asistani carl st. clair yapar.

    yani bernstein'in yapitin finalini o kadar yavas yonetmesi o konser icin bir istisna degil, olumsuz saglik kosullari nedeniyle vuku bulmus ve yapitin her bolumune nufus etmis bir kuraldir. 30 sene kadar evvel yonettigi sansasyonel bir temsilden esinle yapilmis bir secim degildir.

    sayet oyle olsaydi, o brahms temsilinden sonra yaptigi beethoven 7. senfoni temsillerinden en az bir kacinda benzer bir tempo secmis olmasini beklerdik. lakin kendisinin gunumuze kalmis ses ve goruntu kayitlarinin hicbirisinde, ki ekseriyeti o brahms temsilinden sonra yapilmistir, boyle bir tempo secimi gorulmemektedir.

    daha onemlisi bernstein brahms'in 1. piyano koncertosunu 1983'te krystian zimerman'la kaydetmistir ve bu kayitarda ikinci bolum haric tempolarini hizlandirdigini goruruz. sayet gould'la sectigi tempolar daha sonra yonetecegi herhangi bir yapitin herhangi bir temsili icin esin kaynagi kalacak kadar onemli olsaydi, oncelikli olarak o yapit icin yaptigi tempo secimlerine sadik kalirdi.
hesabın var mı? giriş yap