• benim için yeni sezonu eski sevgiliyle yeniden başlamak gibi oldu. ona baktıkça eski güzel günlerde hissettiğim duyguların sadece tortusu kalmış, ama eski güzel günlerin hatrına itekleyerek belki de kendini kandırarak bak eski tadı veriyor aslında düşüncesiyle izledim hep öyle kabul etmek istedim. bi hayaletle akbabanın diyalogları eski tadında ve kalitesinde kalmış benim açımdan. ayrıca hayaleti oynayan oyuncu bence oyunculuk açısından çok çok iyi.diziyi hala eski kıvamında tutan tek oyuncu o bence. amirim bile sanki unutmuş eski behzatı onun tepkileri onun mimikleri yok onda da. ayrıca mahir ne la senaristler ? ben daha iyisini yazardım
  • 5.sezonun çekimleri ekim ayının son haftasında başlayacak olan dizi.

    kaynak: (bkz: sokakbaşı meyhane)

    edit: kaynak düzeltildi.

    son edit: kasım ayının ikinci haftasından sonra başlıyormuş.
  • eski bölümleri aşağıdaki linkten video bölümünden izleyebilirsiniz. ilk sezon bipsiz olabilir ama 2.sezon bipli
    (bkz: https://www.facebook.com/behzatcsskla/)
  • şimdiden özlendin amirim
  • dönüşü gerçekten eski tadını veren bir dizidir efenim. günümüzü de çok iyi bir şekilde yansıtmaktadır. benim için gerçekten efsane bir karakter efsane bir dizi.
  • her olay yeri incelemesinde kapinin topuzunu sürekli fırçayla silen bir elemanin olduğu dizi. hayattan o tarz bir beklentim var.
  • bu entry'nin herhangi bir spoiler içermediğini taahhüt etmekle beraber; öncelikle blu tv'den nefret ettiğimi dile getirmek isterim. ancak bu kadar kötü olabilirdi, ancak hazır izleyicisi, kadrosu ve hikayesi olan bir proje bu kadar kötü yapılabilirdi... birinci bölümü izleyip çok kötü hissetmenin ardından gerçek*behzat ç'nin birinci bölümünü izledim ve o bile o zamanlara göre bu bölümün yaklaşık 20 katı. çok üzülerek söylüyorum ki yeni behzat ç. (!) o kadar kötü ki, izleyici tüm sinema, senaryo bilgisini bırakarak tamamen dünyevi ve hayransal duygularla izlese bile maalesef tutunamıyor. tüm bunlara rağmen, sezon finaline kadar sabrettim, toplarlar belki diye, ancak yapamadı... son bölümün 20 dakikasına kadar sabredebildim ve kapattım. bu entry'nin birçok küfür yiyeceğini bilerek yazıyorum ancak blu tv bunu hak ediyor, çünkü cidden her şeyi mahveden, sektör bilgisinden tamamen uzak ve ticari kaygıların esirine düşmüş bir platform (!). umarım bu entry'de yer alan ibarelerin behzat ç.'ye değil sadece blu tv'ye yönelik olduğunu anlar bazıları, zira mahveden onlar. tamamen acelelik için güzelim hikaye yok olmuş. yazacak o kadar şey var ki... sadece yazık diyebiliyorum, keşke behzat ç.'nin devamını netflix yapabilseydi. gerçi hakan muhafız'ı da görüyoruz ama... neyse, en azından daha kaliteli olacağını düşünüyorum.

    yeni behzat ç. için tanım: var olan hikayenin acelecilik potası içinde mahvedilmiş halinin 45 dk'lık bölümler halinde izleyiciye sunulan versiyonu.
  • kendi kahramanini, efsanelerini, kultunu yaratmis bir dizidir.

    uzerine konusmak, yazmak pek kolay sayilmaz.
    sonunda, erk ile, sulta ile, muktediler ile, kolluklar ile, arasi nahos bir kitle tarafindan takip ediliyor. amma lakin ki ayni kitle, iskenceci alkolik bir polisi kahraman bilip bastaci ediniyor.

    bu yukarida saydigim vaziyetin kiymeti, umarim ki, anlasilabiliyordur. bazan kolluk kiyafeti icindeki her ademin esiyle cocuguyla komsusuyla ahbabiyla katlini vacip sayabilecek kimseler bile, "behzat amirim" "sacma sapan konusma la" diye dizinin kultlerini sergileyebiliyor. galiba onunla ozdeslik kurabiliyor. bu, kucumsenecek is deyildir.

    velhasil, emrah serbes'in son derece sinemotgrafik kaleminden rengini alan baskomiser, ekranlara "bir ankara polisiyesi" onyazisiyla duserek ilk sasirtmacini da yapiyor.
    nacizane kanimca, polisiye, behzat c'de ancak bir arka fon olabilir. sunu dusunelim: (bkz: behzat ç. 78. bölüm) hangi polisiye dizide, filmde, kitapta, olaylarin onemli bolumu hicbir adli vaka ile ilintisi olmayan, polislerin kendi arasinda muhabbet ettigi bir tek-mekan'da gecer?

    nasil olur? sitcom mu bu? iste, onemli bir mevzu orada yatiyor. behzat c, bir tur friends gibi, post-modern zamanin yalniz bireylerine, ozlemini duyduklari, eksikligini duyduklari arkadasligin, kalabaligin, eglencenin, birlikteligin, catismalarin, surtusmelerin, kavgalarin, kazik yemenin, birlikte aglayip birlikte gulmenin hikayesini anlatiyor.

    bunu yaparken, yine nacizane kanimca leziz bir bicimde, arka fona (akiciligi, gerilimi tutturan) kucuk, cogu tek bolumluk "katil kim" hikayeleri koyuyordu. gecekondulari, garibanlari, trafigi, donercileri, dilencileri, tinercileri, tecavuzculeri, toplumsal vakalari da bu fonun icinde eritip hakkiyla ekrana yansitabiliyordu. burada metnin, kurgunun epeyce arizalari olmadi deyil. sacma yerlere cok saplanildi. behzat git gide (belki polat alemdar'i andirir) bir super-kahramana dogru evrildi. bir anti-kahramani ustleri karsisindan, sistem karsisinda daha caresiz resmetmenin, sikismisligini, sistemin icinde kalip kotu adamlari yakalamaya calismasini filan islemenin yeri olabilirdi. ama illa ki entrika seven, buyuk resmin yuksek zitlikli renklerine bayilan seyircinin de itkisi, derin devletin temelindeki ebeveyn koklerine, konumuyla ve yetkisiyle ilgisiz islere, bir yere varmayan lastik gibi dosyalara sarpa sarip durdu.

    yine de, basta sozunu ettigim "arkadaslik" ana catisindaki karakterler diziyi hep yukariya tasidi. karakter gelisimleri de, vasat ustu oyunculukla birlikte, basarili gitti. behzat c'den sonra diziyi tasiyan en temel karakter harun sinanoglu idi. mizahi patavatsizligi ile safligi arasinda dengeleyip, gorece muhafazakar bir aile yapisina dolayip inandiriciligi arttiriyordu. daha sonra hayalet ve akbaba karakterleri, catismalari ve sakalari ile, gecekonduya, kenar mahalleye uzanan kokleri ile derinlik kattilar.
    dizinin ilk ekrana dustugu vakilter cevremde epeyce ankara bebesi vardi. sokaklardan gelmis cocuklardi. gercekten, behzat'in mimiklerini, tonlamalarini, jestlerini bir kacinda birebir gordugumu, behzat'i izledigimde bunlarin bana tanidik geldigini animsiyorum. yine o cevredeki obur ankaraguclu, altindag bebesi arkadaslari nacizane gorup gozledigim, bana bu yapimdaki diyaloglarin, karakter canlandirmalarinin calisilmis, ozenilmis, altinda hakikat derinligi barindiran isler oldugunu gostermisti.

    yeni bolumlerde temel direklerden harun karakteri yok. artik catiyi tasimiyor. ve o catinin, kaplamalarin, suslerin agirligi da, bugunun ankarasinda emniyet binasinda numune olsun diye bir tane namaz kilan, sakalli, ulkucu biyikli, elazigli, vs. bulundurmamalarinin, aksine lezbiyen polis, sumsuk polis gibi nadide renkleri eklemelerinin etkisiyle arttikca artmis. behzat baskomiser'e ise, iyice super-kahraman abukluklari giydirilmis. kadin polis behzat'i gorunce gozleri buyuyup "siz o musunuz?" diye soruyor. karakter gelisimleri, bunca yillik boslukta neler olup bitebilecegi pek ayrintilandirilmamis. calisilmamis. burada okudugum bir karalamada (bkz: #96118760), uzerine dusulse cok daha basarili bir yeni-baslangic olabilecek metin var.
    ama ekrandaki metin, karakterler hep yalpaliyor, agirligi tasiyamiyor. ustunkoru, "behzat c"nin saninin golgesinde, etkisinde yuruyebiliyor. baskomiser behzat, cozdugu karikaturist cinayetinin, gecekondudaki tecavuz ve cinayetin, ustgecitteki cinayetin arka planinda bize duzenin, kurumlarin, yapilarin curumuslugunu gosterebildigi inceliklerini yitirmis. baskomiserligine bakmadan, her gun derin devletin tepesindeki kimselerle catismalara, tartismalara, sorgulara filan gidiyor. herkes, cinayeti ankara'yi siradan insanlarin yasamini kenara birakmis "dogu akdeniz kayniyor agaaa!" diye bagrinip duruyor. butun bunlari, bu gidisi, zirvalari, gerceklikten kopuslari, kendi golgesine hayran bakislari, kaba hoyrat galeyan tahriklerini, "polat alemdar"in toplumun bir kesimini cildirttigi, delirttigi gunlerden iyi animsiyoruz aslinda.

    animsiyoruz, animsiyoruz ama. konduramiyoruz galiba daha behzat amirimize.
  • hayalet, ılgın'la görüşmeye gitmeden önce gömlek almaya gidiyor bi bölümde. bildiniz mi? hah. akbabuş, hayalet ve tosun paşa'nın suratlarını izliyorum sabahtan beri o sahnede. tek kelime konuşmuyorlar... sadece suratlarını izlemek bile gülerken döşekten düşürebiliyor lan adamı ahahah.

    ben böyle gevşek, böyle dibine kadar rahat bi sahne görmedim bilmiyorum sinema tarihinde aga.

    bu yüzden seviyorum lan bu diziyi ben.
  • 4. sezonunu az önce bitirdiğim diziden daha öte olan şey. amirim beee.
hesabın var mı? giriş yap