• --- spoiler ---
    kendinden yaklasik yirmi yil sonra yapilmis forrest gump'la kiyaslamak gerekirse (sahsi yorumum):

    -forrest gump bir amerikan ruyasi hikayesidir.
    being there "neyin ruyasi, kime ruya?" diye sorar, belki de dalga gecer. chance, evinden hic cikmadan da mutluydu, evinden ciktiktan sonra da mutlu oldu; parayla, pulla, ruyayla kivrananlar sadece etrafindakilerdi.
    (bkz: life is a state of mind) (hayat, ruh halidir).

    -forrest gump geri zekali oldugunun farkindaydi, geri zekaliydi ama herseye ragmen basariliydi, ozel yetenekleri vardi, gerizekali bile olsa yapabilirdi; oglunun normal oldugunu ogrendiginde sevincten aglamaya basladi.
    chance'in hicbir zaman boyle bir derdi olmadi. kendine guvenliydi ve bunun bir dayanagi olmasi gerekmiyordu.

    -forrest gump da bir insandi, tabi ki asik olacakti. ama kim boyle bir adama asik olabilirdi ki? ancak ucuk-kacik ve sorunlu biri.
    oysa chance'in ne askla ne seksle hicbir ilgisi yoktu, onunde sevisen escinsel erkekleri de, onunde masturbasyon yapan kadini da ayni yuz ifadesiyle ve ilgisizlikle izledi, bir sure sonra da ilgisini yine televizyona verdi.

    forrest gump basarili bir piyasa filmiydi; being there tahminimce icinde binbir simge barindiran fakat buna ragmen eglenceli olabilen ozel bir film. tom hanks iyi aktor, peter sellers bambaska.
    --- spoiler ---
  • nasıl ki chance* son derece basit şeyler söylediği zaman çevresindeki insanlar onun sözlerine derin anlamlar yükleyip kendi algılarına göre değerlendiriyorlar, işte biz de filmle ilgili yapacağımız bütün değerlendirmelerde, filmden çıkardığımız bütün anlam, ironi ve metaforlarda chance'in etrafındaki karakterlere benziyoruz. tıpkı onların chance'in ne demek istediğini düşündükleri gibi biz de filmin ne demek istediğini düşünüyoruz. chauncey gibi insanı ters köşeye yatıran, maymun eden bir film being there. kesinlikle bir başyapıt.
  • jerzy kosinski bu filmdeki performansını gördükten sonra peter sellers için "chance karakterini benden daha iyi anladı" demiştir..
  • "now get this, honkie - you go tell raphael that i ain't takin' no jive from no western union messenger. you tell that asshole, if he got somethin' to tell me to get his ass down here himself."
  • hayatı sadece tvden tanıyan kahramanının nasıl olup da birden amerikan başkanı danışmanı olduğunu anlayamadığınız kosinski ironisinin doruğa çıktığı müthiş bir yapıt.kosinski tüm yapıtlarında avrupadaki vahşeti dile getirmesiyle amerikalıların sahip çıktığı bir yazar olarak gözükse de amerikan yaşam tarzının eleştirildiği bu kitapla kosinski taraf tutmadığını amerikayı ters köşe yaparak göstermektedir zira kosinski sıradan bir insanın amerikayı yönetebileceğini ima etmiştir bu kitapda.
  • kimse chauncey gardiner kadar guzel ve bos i understand diyemez sanirim.
    kitabin/filmin mesajlarindan biri de onaylamanin gunumuz dunyasindaki onemidir, chance`in geldigi yer aslinda karsisindakilerin soylediklerini onaylamasinin sonucudur.
    ayrica amerikan halkinin basit aciklama ve tanimlamalardan ne kadar hoslandigi ve basitligin nasil prim yapabilecegi de filmde seyirciye yumusak ve guzel bir sekilde anlatilmaktadir.
    peter sellersin the pink panther serisiyle birlikte basucu eserlerinden oldugunu dusundugum filmdir.
  • iletişimsizliğin sıradanlığı, yanlış anlaşılmanın, şansın ve tesadüflerin akışında olmayacak noktalara sürüklenmenin kolaylığı...
    ya da;
    durgun ve duru bir aklın gördüğü ilgi ve itibar, az konuşmanın ve telaşsızlığın çekiciliği, basit metaforlara ve isteklerini net ve direkt bir biçimde ifade etme gücüne duyulan hayranlık.
    nasıl okursan öyle bir karakter, nasıl taparsan öyle bir peter sellers, nasıl istersem öyle bir film. nasıl anlatsam;
    all the world’s a stage,
    and all the men and women merely players;
    they all have their exits and their entrances...
  • zaten kitabi okurken bas karakterde tipik sellers tavirlarina rastlarsiniz. being there sanin sohretin ne kadar ucuz bir olgu olduguna, hayatin kaderinin ne kadar rastlantilara bagli oldununa ve de ici bos tencerenin nasil sofranin bas kosesine kurulacagina dar bir insanlik komedisidir.
  • imdb puanı 8.0
    18 yaşın altındaki dişiler ise 3.2 puan vermişler. (bkz: no comment)

    peter sellers bu filmi çekebilmek için 9 sene uğraşmış. gereken parayı kazanabilmek için pek de istemeden pembe panter filmlerinde oynamış. being there'deki performansı ise muhteşem. ama akademi oscar'a layık görmemiş. kramer vs. krameri izlemediğim için bi yorum yapamicam bu duruma.
  • bu zamana kadar okumamış ve izlememiş olduğum için kahrolduğum kosinski şaheseri.

    --- spoiler ---

    akıllı ve zengin bir adam ile saf ve fakir bir adam aynı yüz çizgileriyle gülümsüyor hayata. ancak saf adamın yüzünde asla umutsuzluk görünmüyor akıllı olanların aksine. ve şu an farkediyorum ki saf kelimesi akıl yoksunu değil de temiz anlamına bürünüyor chauncey söz konusu olunca. en karmaşık denklemlerin çözümü çok basit diyor film ve kitap. ve tanrı kendi görüntüsünde yarattı insanı diye ekliyor. rand'ın son sözleriyle bitirelim " hayat, aklın geçirdiği bir evredir."
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap