• mülkiyet takıntısıyla benzer bir takıntıdır. sahip olma güdüsüdür.
  • erkeklerde kendine guvensizligin, kadinlarda kerizligin belirtisidir ki bende kesinlikle yok. o kadar acik konusuyorum sayin sozluk bayanlari, mesaj atarken icinizden bir acaba bile gecirmeyin.

    buna benzer bir de komando takintisi vardir. (bkz: komando takintisi)
  • kızlarda genellikle aile baskısı, çevresel faktörler sebebiyle beynine küçük yaşlardan beri ekilmiş olan korku tohumunun meyvesidir. bekaret takıntısı olan kızı suçlayıp aşağılamamak gerekir. bu takıntıdan kurtulma süreci sabır ve zaman isteyen bir süreç olabilir bazı kadınlarda.

    oysa bu takıntıya sahip erkek güvensizlik ya da devasa ego bir yana tam anlamıyla andavaldır. tabii bekaretini evleneceği kişi için saklayan erkekleri aradan çıkarıyoruz. onlar en asil duygunun insanlarıdır.

    edit: saat 0400 itibarıyla altına entry girilmesi düşündürücü olmayan, sadece sözlüğün başka kıtalarda* da takip edildiğini gösteren takıntı.
  • saat 0400 itibarıyla bünyeye entry yazdıran takıntıdır.
  • islam dini açısından yersiz bir takıntıdır,hiçbir dini kaynakta bakire olmayan insanlar iyi
    insanlar değildir denilmemektedir,ayrıca peygamberin ilk eşi bilindiği üzere ticaret ile uğraşan dul bir hanımdır.
  • sanırım bütün toplumlarda değişik derecelerde sosyolojik olarak bir önemi var bu kızlık zarının.tibbi adı "hymen"dir.özellikle müslüman ülkelerde önceden cinsel ilişkinin olup olmadıgının bir kriteridir ve bu tarz yasam alanlarında bu takıntı saplantıya dönüşmüştür neredeyse.günümüzde evlendikten sonra ilk ilişkide kanamanın olmaması dolayısla kolundan tutulup apar topar jinekologlara götürülen kadınlar var;gururları kırılan küçük duruma düşürülen,hatta cinayete kurban giden.böyle bi durumda(ölmeyenleri saymassak)evliliklerine cok kötü anılarla baslıyorlar,kendilerine duyulan güvensizlikte cabası.böyle bir takıntıdır işte bu bekaret takıntısı hayatları calıyo farkında değiliz...
  • efenim,samimiyetle itiraf ediyorum ki bendenizin mütevazi fikir dünyasında fink atan bir takıntıydı bekaret takıntısı bir zamanlar.neyse,o zamanlar şöyle düşünürdüm;
    bi kere tabuydu,toplum baskısıydı (ki belki bunların da etkisi yadsınamayacak biçimdeydi ama) bu konulardan mümkün olduğunca bağımsız olarak şu düşünce belirirdi kafamda kendimle yaptığım tartışmaların sonucu olarak;
    "olum ben zardı,gelenek görenekti ya da toplumsal durumlardı bunlara takılmıyorum ki zaten.benim olayım hayatımı beraber geçirmek istediğim insanın (bakın buraya dikkat) yaşayacağı o unutulmaz,ölümsüz anını birlikte yaşamak,o ana ortak olmak istemek arzusundan başka bişey değil.."
    şimdi geriye dönüp baktığımda okkalı bi "hassektöörr" çekiyorum efenim bu zihniyete.neden mi?şundan dolayı;
    öncelikle bu "ilk cinsel deneyim" aktivitesi öyle ölümsüz,unutulmayacak ya da ne bileyim paha biçilemez,çok önemli bi şey diilmiş.hatta ve hatta (istisnalar hep vardır,ilk cinsel deneyiminde acayip performanslar göstereni de vardır tabiki)
    böyle sıkıntılı geçen ve sonraki cinsel münasebetlerine kıyasla (ister aynı kişiyle ister başka biriyle olsun) çok sönük kalan bir aktivitedir.ki gerek kendi deneyimlerim gerekse hayatıma giren insanlardan öğrendiğim kadarıyla bu ilk deneyimi yaşadığınız insanlar hayatınızın sonuna kadar unutamayacağınız,sizin için en önemli kişiler olarak kalmıyor,hatta aktivitenin kendisi de unutuluyor çok büyük oranda belki(yalnız dikkat ediniz,bunlar için değersiz şeyler demiyorum kesinlikle,yanlış anlaşılmasın)
    sonuç olarak cinsel özgürlük insanların gelişmesindeki çok çok büyük bir aşamadır,ve bekaret takıntısı takıntıların belki de en gereksizidir.
    ama kimsecikler de bu deneyimi hiç değer vermedikleri,ve hiçbir şey hissetmedikleri insanlarla yaşamasınlar bence*
  • bir yandan da kadınlara daha fazla dayatılan takıntıdır.en azından erkeklere oranla daha fazla baskı gördükleri malumunuz bekaret konusunda.erkeklerde ise durum biraz daha farklı olabilir.mesela bu takıntıyı özgüven eksikliği,penis kompleksi,güç ve iktidar hırsı gibi durumlara da bağlayabiliriz.cinsel performans yüzünden kimse bir başkasıyla kıyaslanmak istemez.ancak erkeklerin bu durumu daha az tölare edebildiğini söylemek pek yanlış olmayacaktır heralde.çünkü erkekler için bunun gibi bir durum en ilkel dürtülerinden biri olan "erkekliğine" yapılan bir hakaret olarak algılanır.herşeyi ilk benlen yaşasın,gözü sadece ve ilk beni görsün ki dışarda olmasın gibi saçma fikirlere kapılmak olasıdır bu gibi durumlarda.*
  • yeni yetişen ultra genç neslin bu zarı 15 yasinda kaybettigi düşünülürse ileride bu mantiktaki erkek damat adaylarinin, adayliklarini kaybedecegi durumdur
  • nedense cogu zaman, eslerinin bakire olmasini bekleyen, ancak kendilerinden de o halde evleninceye kadar bakir kalmalarinin beklenebilecegine inanmayan, erkek-egemen toplumun, cifte standartci kompleksli erkeklerinin sahip oldugu bir obsesyon.

    diyelim. amin.
hesabın var mı? giriş yap