• şerefsiz, adi, o.ç fetullahçı bir şahsiyet.

    nasıl şerefsiz olduğunu anlamak için darbeden 3 ay önce piyasaya sürülen mustafa önsel tarafından yazılmış ağacın kurdu kitabında kendisinden şöyle bahsedilmiştir. ve nasıl şerefsiz bir fethullahçı olduğunu buradan anlayabilirsiniz.
    *alıntıdaki kodlama e.v=ercan van

    "... baba zeki ayan, jandarma teşkilatında albay rütbesinde ve çok etkin bir
    görevde bulunmaktadır. oğul nejat, annesinin hâkim olmasından etkilenerek ilk
    önce hukukçu olmak istese de daha sonra tercihini baba mesleğinden yana
    kullanmış ve askeri lise sınavlarına girerek kuleli askeri lisesini kazanmıştır.
    nejat, buradaki eğitim süresince derslerinin yanı sıra, sosyal oluşu ile de herkes
    tarafından sevilen ve takdir edilen başarılı bir öğrencidir. medeni cesareti üst
    düzeydedir. okulun basketbol takımının da kaptanıdır. askeri liseyi başarıyla
    bitirdikten sonra pilot olmak hayaliyle hava harp okuluna gider.
    hava harp okuluna gittiğinin ilk günlerinde filo komutanı kurmay yarbay e.v.
    kendisini çağırarak "bak koçum baştan söyleyeyim, sen buğ(r)aya
    yağ(r)amazsın. seni subay çıkağ(r)tmam. en iyisi ne sen üzül ne de biz üzülelim.
    vakit geç olmadan ayğ(r)ıl. dışağ(r)ıda senin için daha güzel biğ(r) hayat vağ(r)
    yaşanacak." der.
    o an için anlamsız gelen bu söyleme karşı nejat: "ben subay olmak, ötesi pilot
    olmak için geldim buraya komutanım. benim subay olamayacağımı hemen nasıl
    anladınız?" diye sorar.
    bu cevap filo komutanı kurmay yarbay'ı çok sinirlendirir: "bak hemen
    ukalalığa başladın. kendini biğ(r) şey sanıyoğ(r)sun. ben seni güzellikle ikaz
    ettim. üzülmeden git istedim. göğ(r)eceksin bu okuldan mezun etmeyeceğim
    seni. şimdi git ve gözüme gözükme!"
    o andan itibaren nejat'ın kâbus dolu günleri başlar. en küçük şeyde ceza
    verilmektedir kendisine. eğitimlerde bahaneler üretilerek diğer arkadaşlarından
    ayrılıp işkence denilebilecek şekilde saatlerce süründürülmekte veya ayakta
    bekletilmekte, uykusuz bırakılmakta, bunlar yapılırken de gururunu
    kıracak davranışlar ve hakaretlere maruz kalmaktadır.
    bu, günlerce süren ve sistematik bir bezdirme faaliyetidir. dişini sıkar, sabreder.
    ama bir gün eğitimde kendinden üst devre bir bayan harbiyeli'ye özel emir
    verilerek kendisine onun vasıtasıyla şiddet uygulanması bardağı taşıran son
    damla olur.
    babasını arar. artık dayanılacak hal yoktur onun için. durumu anlatır. baba
    anlatılanlara inanmaz başlangıçta. onun için askeri okul, milli ordunun temelidir.
    kendi ifadesiyle, "bizim oğlan disiplinsizlik yapıyor her halde. ceza alınca da
    bunu kaldıramıyor." diye geçirir içinden.
    olayı öğrenmek için bizzat filo komutanı yarbay'ı arar. yarbay çok soğuk ve
    serttir. telefon edén kendisinden çok daha kıdemli bir albay olmasına rağmen üst
    perdeden ve net konuşur, "oğlunuz nejat: subay olmaya layık değil. onu subay
    olağ(r)ak mezun etmeyeceğim."
    haliyle baba sorar: "subay olamayacağını bu kadar kısa sürede nasıl anladın
    yarbay 'im? bilmediğimiz bir ahlaksızlığı mı var? hırsızlık mı yaptı, başka bir
    yüz kızartıcı suç mu işledi? öyle bir şey varsa söyleyin gelip alayım. siz atmaya
    zahmet buyurmayın. verilen emirleri mi dinlemiyor? sebep nedir? somut bir
    şeyler söyleyin."
    filo komutanı somut bir şey söylemeden aynı nakaratı tekrarlar: "subay olmaya
    layık göğ(r)müyorum onu o kadar."
    baba iyice sinirlenmiştir: "kardeşim, ben yıllarca tsk'ye hizmet ettim. askeri
    okullarda okudum. o okullarda subay olup olmayacaklar eğitimin sonunda belli
    olur. sen birkaç gün içinde bunu nasıl anladın onu soruyorum. bunu demen için
    vahim bir olayın, önemli bir sebebin olması gerekir. o zaman ben sana sorayım,
    sen nasıl subay oldun?"
    filo komutanı sinirini ses tonuna da yansıtarak "basbayağı oldum, (r)ütbem
    yağ(r)bay." der.
    "onu biliyorum da sen y leri bile söyleyemiyorsun. mülakatlardan nasıl geçtin?
    bu senin ilk günden subay olmana engel bir durumdur. ben onu soruyorum."
    bunun üzerine konuşma iyice gerginleşir ve telefonların sertçe kapanmasıyla son
    bulur.
    gerçekten de adı e. v. olan söz konusu kurmay yarbay açık bir şekilde v'leri
    söyleyememektedir. yani ilk günden subay olması mümkün olmayacaklardandır.
    sonra ne mi olur? nejat, pilot olma hayallerini geride bırakarak okuldan
    ayrılmak zorunda kalır. ayrıldığında yapılan işkencenin izleri hâlâ vücudundadır.
    baba bunları görünce dayanamaz ve oğluna rapor alır. sonra raporu ileri sürüp
    şikâyetçi olma noktasında, yargıtay'da tetkik hâkimi olan anne ile görüşür. olay
    tsk'yi yıpratabilir düşüncesi hâkim olur. çünkü o günlerde en küçük olayın bile
    tsk aleyhine kullanıldığının yakın tanığıdır. konumunu da buna uygun
    bulmaz. vazgeçer.
    nejat mı? hemen o yıl girdiği üniversite sınavlarında oldukça başarılı olur ve
    itü makine mühendisliği'ni kazanır. şimdi başarılı bir mühendis. ama tsk çok
    zeki bir subayından olmuştur.
    elbette nejat sadece bir örnek. binlerle ifade edebileceğimiz nejat gibi olup
    atılan veya ayrılmaya zorlanan genç var askeri okullarda. biliyorum neden diye
    soruyorsunuz. okudukça daha iyi anlayacaksınız.
    unutmadan ifade edelim, "r"leri söyleyemeyen harp okuluna gelen öğrencilerin
    daha ilk günden subay olup olmayacağını anlama "becerisine" sahip e.v. şimdi
    ne oldu biliyor musunuz? general "
  • bekir ercan van yazılır, bekiy eycan van şeklinde okunur.

    subjektif tanım: hayatımı elimden alan tanıdığım en karaktersiz, şeref yoksunu, tiksinç yaratık.

    objektif tanım: subay olma olasılığı dahi olmayan bir tc vatandaşının, anlaşılamayan sebepler sayesinde subay olmuş, pilot olmuş ve dahi kurmay olmuş şeklidir, soru işaretinin ve yanındaki parantez içi

    ünlemin beşerde vücut bulmuş halidir.

    goy goy uzayacak aklıma geldikçe ve keyfim geldikçe kendisiyle beraber yaşadığımız anılarımı burdan paylaşacağım.

    not: umarım dışarıya delikten yolladığın bildirini etrafa saçan avukatın burayı okuyordur ve bunları o tehdidine binaen sana iletir, piç.

    edit: 12 fav almış bu entry, bazıları da mesaj atmıştı.

    birileri merak ediyordur, fetö cüleri geri alıyorlar, yakın arkadaşım (uçucu tayin şubede) "sıkıntı olmayacak yerlere atın bunları" emriyle yerleştiriyorlar, işte bilin.

    iş salsalar da hedef göseterek saldırsak boyutuna gidiyor galiba bile isteye..

    sıkıntı yok, ben varım.
  • harp okulu döneminde görev aldığı zamanlardan 1 temmuz'a kadar icraatlerini kronolojik olarak açık kaynaklardan derleyip, detaylıca şerh düşeceğim f tipi mensubu.

    (bkz: tamamlanacak entry'ler)

    edit: tamamlayamadık. en azından kaynaklardan birisini söyleyeyim; mustafa önsel. ağacın kurdu’nda bev hakkında geçmiş dönemde mağdur olmuş öğrencilerin beyanları mevcut. haricinde, açık kaynaklarda da tonla şey yazılıp çizildi.
  • hava harp okulundan tanıdığım, tam ama tam anlamıyla süzme bir şerefsizdir. karakter denilen kavramdan hiç yoktur bu insan müsveddesi içinde. aynı zamanda fetöcüdür kendisi. bize o zamanlar vatan millet sakarya ayağına "siz pisliksiniz defolu mallarsınız sizin burada işiniz yok" gibi bağırır dururdu. kendisi ve itleri (harbiyeli 4.sınıf fetöcüler) askeri liselerden gelmiş öğrencilerin ayrılması için elleriden gelenleri yapmıştır. ki bunların içinde uyuşturucu kullanıyorsun, hırsızsın, homoseksüelsin gibi iğrenç, çirkin ithamlar da vardı. sivil liselerden gelen adaylara futbol topu, basketbol topu, voleybol topu dağıtıp oynatırken askeri liselerden gelenleri çıplak vücutla asfaltta sürünme emri verip "ayrılın kurtulun" gibi cümleler sarf ediyordu.

    bu yukarıda anlattıklarım buzdağının görünen yüzü bile değil.

    kampta yaptığın eziyetleri, işkenceleri unutmadım orospu çocuğu.

    inşallah karşıma çıkarsın. bak o zaman anılarımız tazelenecek.
  • aldığı rütbeler ve giydiği üniforma hoca efendisi tarafından kendisine verilmiş, bırakın general olmayı hava harp okulu sınavlarını bile geçecek kabiliyette olmayan fetullahçı terör örgütüne mensup bir adet hain.

    buradan tek dileğim hava harp okulunda hakkına girdiği yüzlerce gencecik türk evlatlarına çektirdiklerinin binlerce katını çekmeden gebermemesidir.
  • gelecekte yazılacak olası türk tarihindeki namlı hainler, en büyük ihanetler, hain türkler ve ihanetin toplumsal kökenleri vb akademik ve popüler çalışmalarda yerini garantilemiş şeref vicdan ve haysiyet yoksunu satılık vatan haini terörist.

    okuduğumuz, dinlediğimiz ve açık kaynaklardan elde ettiğimiz verileri kendimizce analiz ettiğimizde; cia mossad taşeronu fethullah örgütü elemanları tarafından tsk içine tasması bağlandığı günden beri yaptıklarının basına, anı kitaplarına ve kamuoyuna yansıyanları devasa bir buzdağının mütevazı bir tepeciği olabilir sadece. fetö savcıları fetö siyasetçileri ve fetö medyası desteğinde türk ordusu'nun ve özelde türk hava kuvvetleri'nin operasyonel gücünün neredeyse gelecek 50 yılını elinden almış, gelecek yüzyıllar boyunca gücümüzü her ispat etmemiz gereken anda eylemlerinin sonuçları ile karşılaşma olasılığımızın son derece yüksek olduğu üst düzey alçak.

    türkiye cumhuriyeti, örgütünün umud ettiği gibi işgal edilip parçalanmadıkça bir daha gökyüzünü görme ihtimali yok. ancak, bu ceza süreci ülkenin makus talihini değiştirmek adına bir fırsat olarak kullanılmalıdır.

    gece gündüz, sulu kuru, tıbbi/ruhani/psikiyatrik/kimyasal/nükleer tüm yöntemlerle, moleküllerine kadar sorgulanmalı; tüm ilişkileri, destekçileri, motivasyonları ortaya konulmalı; cumhuriyetin tehdit haritasına bu önemli katkılar özenle yerleştirilmelidir.

    bu dış mihrak teröriste türk generali üniformasını giydiren diğer hainlerin de hesabı elbette bakidir. zalimler için yaşasın cehennem...
  • herseyi anlarimda, bir turk ordusu subayi, darbe sonrasi nasil gidip amerikaya iltica talebinde bulunur. ulan al kafana sik bitir isini kendinin...
  • adliyeye sevk edilen 10. tanker üs komutanı hava pilot tuğgeneral.

    15 temmuz 2016 darbe girişimi sırasında istanbul'un üstünde uçan savaş uçaklarına havada yakıt ikmali yapan tanker uçakların, incirlik hava üssünden kalktığı iddia ediliyordu. bununla ilgili olarak gözaltına alınmış olabilir.
hesabın var mı? giriş yap