bekir sıtkı erdoğan
-
bekir sıtkı erdoğan, aslında pek bilinmese de, aruz veznini çok iyi kullanan bir şairdir. bu vezinle pek çok gazel, rubai vs. yazmış olan şair, şiirlerinde nihai mahlasını kullanmaktadır.
-
ne halt etmeye yaptım bılmıyorum, ama ögretmenı oldugu dersin sınavında kopya cekerken beni gorunce:
"arkadaslar , dersimizin din kulturu yanında aynı zamanda ahlak bilgisi oldugunu unutmayalım lutfen..." diyerel beni uyaran nazik zat... -
tam bir sene önce tarihin arka odası programında safa önal tarafından okunan bir şiiri var kii adamı darma duman eder. yazılı şekilde internet ortamında bulunsun hem de ustaya saygı niteliğinde olması dileğiyle.
şo şekil :
tütün tabakasında eridi zaman
gönüle unutulmuş bir telaş düştü
kapıda eski dostlar tekrar öpüştü
bir de uzun nutuk çekti gardiyan.
ihtiyar forsaların çektiği gemi
sularda nasıl da bir vatan kokusu almış
yirmi iki yıldır bende nasıl da kalmış
çoluk çocuk hasreti,yuva özlemi.
bir gitmiş de bir daha dönmemiş kazım
ölürken üç yol çağırmış annem
ikinci kocasına varmış eminem
yirmi iki yıl daha beklemek lazım.
(işbu entry ses kaydından yazıya dökülerek oluşturulmuştur. tahmin edildiği gibi copy paste değil alın teridir.) -
halk edebiyatı etkisiyle şiirler yazmasının yanı sıra, cumhuriyetin ellinci yıl marşını da kaleme almış şair.
1926 karaman doğumlu olup, harbiye kökenlidir. subaylığı sırasında dtcf türk dili ve edebiyatı bölümünü bitirmiş, albay rütbesiyle öğretmenlik yapmaya başlamıştır.
bir yağmur başladı (1949) ve dostlar başına (1965) isimli iki de şiir kitabı yayımlamıştır.
tekavüt** olmasının ardından rica üzerine türk dili ve edebiyatı öğretmenliği de -sivil- yapmıştır.
sanırım şair ruhlu olması hasebiyle; hiç de milli güvenlik öğretmenleri gibi despot tutumu olmayan, hayret edilesi bir emekli subaydır aynı zamanda. -
alman lisesinde edebiyat ve din dersleri vermistir. derslerinin yarisindan fazlasi anilarini anlatmasiyla gecmisse de, o anilar da ilginctir, dinlenmelidir.
-
yosma
bir yâr sevdim, etekleri yeldirme
yeldirir sallanı sallanı kafir
sakın dedim, kimselere bildirme
bildirir sallanı sallanı kafir
ağına düşmüşüm artık çarnaçar
ben ondan kaçamam, o benden kaçar
ağlasam, çapkınca karşıma geçer
güldürür, sallanı sallanı kafir
hesabı, kitabı şaşırdım çoktan
bu bir işve değil, beladır haktan
aklıma düştü mü gece yataktan
kaldırır, sallanı sallanı kafir
o çeşmeye gelir, sabrım son hadde
cilve kitabına girmez bu madde
bir küçük testiyi yarım saatte
doldurur, sallanı sallanı kafir
sıtkı'm olan olmuş bize alemde
aşığa kurtuluş yoktur bu demde
görmesem ölürüm, fakat görsem de
öldürür, sallanı sallanı kafir -
"sustu another life gazinosu
sustu şarkılar,
paletimde renk sustu, fırçamda şekil
ve bu gece ilk defa şimal körfezinde
sustu peramos'un mazgallarından
şehre pancur pancur dökülen arya,
artık ne tayfalar mevcut, ne komondoslar,
ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya.
bu medar ikliminin tenha gecesinde
sardı bambu kamışlarını pişman bir sükut
sardı bu sızı
hani birdenbire bazen bütün etrafımızı
sapsarı bir şüphe sarar ya işte öylesine berbat bir hal var.
hiç bir şey düşünmek istemiyorum, hiç bir şey
ama dördüncü tarassut kulesinde
bir şüpheli sinyal var
hayır hayır yalan bütün bunlar
artık ne kadere inanıyorum ne fala
yalan söylüyor o falcı kadın
o hintli parya.
ben yalnız sana inanıyorum
yalnız sana, marya...
beni kahrediyor böyle geçen her gece
bu hoyrat yıldızlar, bu su, bu okyanus, bu yer
ve gökyüzünde emanet duran şu asma fener.
inan ki sevgili marya
ne varsa hepsi yalan, hepsi keder
ve hepsi omuzumun üstünde çaresiz bir yük
ve hepsi angarya.
biliyorum bu sabah güneşle beraber biliyorum
bir vapur demirleyecek bu nankör limanda
pol'un ebedi matemine rağmen
virjini olabilirdi bu vapurda
ama sen yoksun biliyorum sen yoksun.
baharda geleceğim diyordun hani
haydi gel daha ne bekliyorsun işte mevsim bahar ya.
fırçam neden böyle titrer bilir misin?
ve neden resimlerimde fon sapsarı
anlıyorsun değil mi yavrum
bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
bu tropikal zehir, bu müzmin malarya,
sensiz nasıl da boş iskele, sensiz nasıl da tenha şehir
müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
koydan yıldızları çalmışlar bir bir,
yine de birkaç çımacı, birkaç palikarya.
ama kim düşünür yıldızları,
yüzbaşı arnold'u vurmuş yerliler
matemler içinde tekmil batarya.
bu insanlar, bu gök, bu deniz, bu yer
birer birer kaybolmaya mahkum, birer birer
biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz
biz ki çoktan beri kaybolmuşuz.
nasıl, ağlıyor musun maria? ..
sil gözlerini, sil yavrum
bizim yokluğumuzdan ne çıkar
aşkımız var ya."
* -
"ellerin vardı, sıcak ve masum.
ellerin, hayal gibi, düş gibi...
o zaman talihime yardı ellerin.
beyaz bir gecede, iki kuş gibi,
omzuma nasıl da konardı ellerin?..
hangi rüzgarlarda şimdi kim bilir?
o değirmen altı, o zümrüt koru,
ilk dörtlü yoncayı bulduğumuz yer,
ya o çapkın çapkın kestanecikler!...
hani bir yerleri çimdiklenir hafifçe,
kanardı ellerin!
mendilimi sarardım üstüne,
avcumda sahici bir hasta gibi
incecik incecik yanardı ellerin!
bazan kızar hırçınlaşırdı birden;
ruhumu kaldırır, kaldırır boşlukta,
oysa bilmez miyim atamazdı!
geceler sonsuzdu, geceler derin;
bir şeyler düşünür anlatamazdı
kahrından kaskatı donardı ellerin!
insan, soyununca hissediyor,
gittikçe katılaştığını yerin!..
tanıdık bir film geçiyordu gözlerimden,
gel gör ki, en güzel yerinde,
ansızın kopardı ellerin!
sonra, dört yabancı el,
dört yorgun omuz,
mezat kapısında bir kuşluk vakti,
çekince ipini mesafelerin;
ayak uçlarıma yığıldı sonsuz!..
bir tünel gerindi sefil, kapkara!
bir yokluk hıçkıra hıçkıra güldü!
büyüdü göz çukurları kırık heykellerin!
böyle bilmediğim uzak yollara,
beni bırakmasa ne vardı ellerin!
romanımız, ne kadar güzel başlamıştı,
ve işte böyle sonu!..
şimdi, ışıklar sığ,
gölgeler derin...
mor sarmaşıklarla örtük balkonu,
kafur kokusundan, od ağacından,
dört arşın geceye sardı ellerin…"
* -
şair.
şair ama bu büyük adam şiir değil türkü yazar sanki.. anonim edebiyat ürünü türkülerde bulduğumuz saflığı, bizdenliği bulmaktayız onda.
ibibikler öter ötmez ordayım nasıl bir deyiştir ya rabbim. (bkz: sehl i mümteni) -
annemle babamın düğününe* katılarak bir şiirini de okumuş ünlü şair. bir tesadüf sonucu oğlu da kendisi gibi bir deniz subayı olmuş ve benim de deniz lisesinde tabur komutanlığımı yapmıştı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap