• geliyor gelmekte olan
  • istanbul'da sismik hareket başlar başlamaz elektrik ve doğal gazı kesecek olan "erken uyarı sistemi"'nin en son 5.8'lik depremde çalışmadığını biliyoruz.
    neden çalışmadı? sistem 7+'ya göre mi ayarlı, yoksa ne?
    kandilli rasathanesi müdürü'nün açıklaması ciddiyetten uzak ama ben gülemiyorum.
    https://www.independentturkish.com/…devreye-girmedi
    sayın imamoğlu'na güven duyduk, kendisinden beklentimiz yüksek; bu konuya yoğunlaşmasını, çözümüne katkı sağlamak üzere çalışmasını hatta bizi bilgilendirmesini bekliyorum.
    ibb'nin depremle ilgili bir çalışması var mı, ben bilmiyorum. akşama kadar hem büyükşehir hem ilçe belediyesinden gerekli-gereksiz bir sürü mesaj geliyor ama deprem bilgilendirme ile ilgili bir şey yok.
    "kentsel dönüşüm" demeye ödüm patlıyor. ancak rant amaçlı olmayan, zayıf zeminlerin, çürük binaların ortaya çıkarıldığı ve gerçek kentsel dönüşümün başlayacağı bir sürecin oluşturulması gerekiyor; geç bile kalındı.

    toplanma alanlarının herkese yazılı olarak ya da en azından bina yönetimlerine bildirilmesi gerekmiyor mu?
    biz mi bulacağız, telefonumuza vergileri hatırlatan belediyeler, bir link atamıyor mu? yoksa, "avm olmuşsa olmuştur" mu diyeceğiz.

    anadolu yakası'nda evler oturanların kendi çabasıyla yenileniyor ve müteahhitin kendisi için yaptığı dairelerin fiyatı dudak uçuklatıyor. anadolu yakası'nın görüntüsünün değişmesinin bir nedeni de budur, sadece iş yeri olarak inşa edilen plazalar değil. çünkü 5-6 katlı binalar bu yenileme sonunda 15-20 kata çıkıyor. hiçbirinde anadolu yakası'na özgü bahçe-balkon kalmadı.
    diyelim ki, bu önemli değil, balkon deprem açısından bir risk faktörü, bahçe ise, çoktan betona kurban.
    fakat işaret etmek istediğim başka; yenilenen evin bulunduğu sokakta dışardan bakıldığı zaman bile döküldüğü gözle görülebilen binalar var. bu binalar yıkıldığında, diğer evin yenilenmiş olmasının çok da faydası yok. o sokağa girilip, çıkılamaz, herhangi bir yardım ulaşamaz.
    suadiye'de, göztepe'de hemen her sokağın durumu böyle. deprem sırasında, yenilenen binada belki hayatta kalırsınız ama depremden sonra kalamazsınız. o sokaktan çıkabilseniz bile, varacağınız yer yine bir enkaz olacak.

    büyükşehir'in her semtte çürük binaların ayıklandığı bir çalışması olmalı. en azından, insanlar nasıl bir evde oturduklarını bilmeli. bireysel çabalar yeterli olmuyor. çünkü bina sağlamlığının ölçülmesi hem binada bir kabul gerektiriyor hem de maddi külfeti var. hepsinden önce de "bilinç" gerekiyor.
    bir de zayıf zemine sahip, tamamen yenilenmesi gereken bölgeler var. ada-parsel ya da mahalle olarak tamamen yıkılıp, yeniden yapılması şart.
    tüm bunlar ciddi bir proje çalışması,koordinasyon ve maddi-manevi kaynak demek. fakat ibb'nin, istanbul için sanki "deprem" diye bir şey yokmuş gibi davrandığı izlenimini taşıyorum; umarım yanılıyorumdur.

    biliyorum, çoğu kişi bunları duymak istemiyor. lakin, sorunlar kaçarak çözülmez.
    bir istanbullu olarak konser ve eğlence, önceliğim değil. başkanın da önceliklerini yeniden değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum.
    istanbullunun ibb'den başka kimsesi yok ama acaba ibb bunun farkında mı?
  • hiç konuşulmayan bir detay var deprem konusunda, o da marmaray. büyük depremde marmaray o kadar önemli bir görev üstlenecek ki belki de en önemli şey olacak.tüm yollar kapanmış ve günlerce açılamaz haldeyken gerek askeri yardım demiryoluyla gelecek,gerekse yaralılar şehir dışına demiryoluyla taşınabilecek.ama durum nasıl:anadolu yakasında marmaray hattı bitişiğinde harabe halde binalar dolu.tek bir hasar bile bu hattı işlevsiz hale getirecekken en az 20 bina var raylara doğru yıkılacak. çok mu zor bu kadar önemli bir konuya el atmak. 20 yılda evet depremi engelleyemiyorsunuz ama en azından bunu yapın, demiryolunu garanti altına alın.
  • oldu ki şanslısınız ve binanız yıkılmadı, peki ya doğalgazdan dolayı binanızda patlama olursa, yangın çıkarsa ve cayır cayır yanarsanız?

    örnek, 1995 japonya (kobe) depremi:

    https://twitter.com/…tatus/1218237528672743424?s=21

    ne yazık ki devletimiz gereken önemi vermediği için korkacak çok konumuz var, bedeli de ağır ödenecek.
  • kentsel dönüşüm adına tek taş üzerine taş koymamış iktidarın gölgesi ile kavga ederken yaklaşan büyük tehdit. çok kârlı bulmadığı için iktidarın kentsel dönüşüm kavramını sadece yandaşlara kaynak aktarmak için düzenlenen sempozyumlar şeklinde algıladığı durumdur. devlete yüklenmek yanlış diyenlere soruyorum. kimden hesap soralım? işin ucu yine iktidara çıktığı için yandaş müteahhitlere hesapsız projesiz iskan veren belediyelerden hesap soramıyoruz. çevre ve şehircilik bakanlığına hesap soramıyoruz. silivri soğuk olduğu için cb'ye hesap soramıyoruz. aslına bakarsanız iktidarı ve muhalefeti ile deprem tehdidi hiçbir siyasinin umrunda değil. bırakın krizi çok iyi yönetiyoruz şakşakçılgınlığını. adam çıkmış "biz müslümanız, kadere inanırız" diyor. ve muhalefet dahil kimse sorumluları eleştiremiyor. kısaca hakettiğimiz şekilde yönetiliyoruz.
  • asfalta iki tuğla düşse hayatın durduğunu gözlemlediğim istanbul'da 7 üzeri bir depremi düşünmek bile istemiyorum. hemen kanal manal istanbul'u bırakıp sadece depreme konsantre olmalı ve buna dair hazırlanmalıyız.
  • marmara bölgesini oldukça etkileyecek olan deprem. haliyle aylarca hatta yillarca bolge ekonomik olarak da islevsiz hale gelebilir.

    tabii sorun su. burasi ulke ekonomisinin vergi kaynaginin neredeyse yuzde ellisini olusturuyor. yani istanbul ve cevresi turkiyenin yarisini kalkindiriyor. bu da ulkenin en buyuk hatasi. sanayi bir bolgede toplaninca olan bu.

    bu depremin sadece bir bolgenin degil tum ulkenin problemi olma sebebi bu.

    yani anlamsiz bir sekilde sidik yarisina girip, niye sadece istanbul depremi deniyor, diye konusmak anlamsiz.

    elazig'da, ya da bir sehirde olan bir felaketin yaralarini istanbul sarabilir. ama aksi durumda butun ulkenin seferber olmasi gerekecek. ve istanbulun lojistik imkanlari cogu sehirde yok.
  • son 3-4 aydır marmara ve türkiye depremselliği açısından fazla hareketli bir dönem oldu. sismik hareketler dışında kamuoyunca ciddi tartışmalar var. her konuda olduğu gibi bu konuda da kafalar karışık. daha önceden bu konuda pek çok entry yazdım, bazılarının üzerinden uzun zaman geçti. son yaşadığımız elazığ depreminden sonra yeni bir entry yazmaya karar verdim. bazı konuları kısaca özetleyelim.

    bölüm 1: istanbulda neden deprem olacak?

    dünyanın sayılı büyük faylarından biri olan kuzey anadolu fay hattı bingölden başlayarak sakarya üzerinden istanbula ulaşıyor ve buradan saros körfezini geçip ege denizinden yunanistan topraklarına uzanıyor.

    aslında 4 milyon yıl önce anadoluda her şey güllük gülistanlıkken arabistan kıtası anadolunun üzerine geliyor, anadoluyu kuzeye itmeye çalışıyor, itme eylemi levhaların çarpışması ve yükselmesine neden oluyor. doğu anadoludaki dağlar ve karadeniz dağları arap levhasının güneyden gelip anadoluyu kuzeye doğru itmek istemesiyle oluşuyor. levhalar sıra dağlar şeklinde yeterince yükseldikten sonra, e uzaya çıkacak değil, artık yükselemiyor ve anadolu arap levhasının baskısı neticesinde karadeniz dağları ve ermenistan levhası arasında sıkışarak serbest kalabildiği batıya doğru kaçıyor. aslında batı anadoluyu da, yani hatay-sinop hattının batısını da alttan afrika levhası sıkıştırıyor, afrika levhası da bu sıkıştırma neticesinde torosları ve batı karadenizdeki küre dağlarını oluşturuyor. afrika levhasının yükü arap hevhasından az olduğu için doğu karadeniz dağları batı karadeniz dağlarından daha yüksektir. aynı şekilde doğu anadolu dağları toroslardan daha yüksektir. ve stres altında kalan anadolu levhası batıya doğru kaymaya başlıyor. hani için su dolu bir balonu sıkarsınız da balonun diğer sıkmadığınız ucu şişer ya. su oraya göç eder. bu gibi, alttan yük binen anadolu karadenize gidemeyince serbest olan batıya gidiyor. tabi batıya gitmek için de kopması lazım, yer kabuğu karadeniz dağlarından, doğu anadolu dağlarından derin yarıklarla koparak batıya doğru göç ediyor. bu kırıklara fay diyoruz. göçün hızı da yılda yaklasık 3-5 cm.
    https://eksiup.com/p/fc330443wq3g resimde fay hatları kırmızı kısımlardır. bu kısımlar kopup anadolu batıya doğru ilerliyor. yaşadığımız tüm depremlerin nedeni bu yer hareketidir.

    bu hareket batı yönünde olduğu için depremlerin oluş sırası ve mekanı genelde batı yönündedir. bunun adı da deprem fırtınasıdır. fay hattı tüm sert cisimlerin kırılış şekli gibi zig zaglı bir kırıktır ve her depremde bir zig ya da zag kırılır. bu parçalara segment denir. bir depremden sonra, özellikle kuzey anadolu fayında deprem bir sonraki segmente geçer. kuzey anadolu fayında da 1939 yılında erzincanda başlayan ve 1999 yılında izmite kadar ulaşan deprem fırtınası vardır.
    https://eksiup.com/p/vy3304442w45 bu linkte 1939da erzincandan başlayan ve izmite kadar gelen depremleri görebilirsiniz. depremin bir sonraki hedefi istanbul.

    https://eksiup.com/p/ja330446mwiy bu da yine nasanın yayınladığı bir kuzey anadolu fayı deprem fırtınası haritası. kırmızı alanlar sabit, dağların yükselip kaldığı yerleri, mavi taralı alanlar ise batıya doğru kayan alanları gösteriyor

    şimdi gelelim marmara kısmına. 1999 depreminde izmit segmentinden boşalan enerjinin bir kısmı düzce segmentine yüklenip düzce depremine neden oldu. büyük bir kısmı ise istanbula, yani marmara denizi altındaki faya yüklendi. bu fay da dört kısımdan oluşuyor. ama önce basitçe bu faydan bahsedeyim size.

    faylar ayağımızı bastığımız yerden başlayıp sıcak kısım magmaya kadar inen yarıklardır. yer altı suyu bazen bu yarıklara dolar, aşağı iner ve magmanın sıcaklıgına çarpınca kaynamış çaydanlık gibi suyu yukarı fırlatır, buna kaplıca denir. biraz önce bahsettiğim anadolunun sıkışması hadisesi hatay sinop hattının doğusunda fazladır, batısında daha azdır. ama sakarya akyazıya gelince anadolunın alttan afrika ve arap levhası tarafından sıkışması işi biter. anadolu levhasının üzerindeki baskı kalkınca fayın çatlağı dallanıp budaklanabilir. tam olarak akyazı da kuzey anadolu fayı ikiye ayrılır. tam ayrıldığı yerde kuzuluk kaplıcaları vardır. kuzey kol sapanca gölünü oluşturur, onu geçip izmit körfezini yarar, adalar dediğimiz prens adalarını gebzeden koparıp maltepe açıklarına kadar sürükler. güney kol ise akyazıdan güneye ayrılıp iznik gölünü ve gemlik körfezini oluşturmuştur. bursadan geçip çanakkale boğazını oluşturmuştur. kuzey kol ise istanbulun 3 km açığından, adaların altından saros körfezine geçer. saros körfezini de bu fay oluşturmuştur.

    işte bu iki fayın arasında milyonlarca yıldır sürekli deprem, kırılma, göçme, yıkılma olduğu için fayın güney ve kuzey kolu arasına su dola dola marmara denizi oluşmuştur. marmara denizi bildiğimiz fayın oluşturduğu bir çukurdur. evet.

    şimdi gelelim marmara denizi altındaki faya. izmit körfezinden başlayıp tekirdağa açıklarına kadar giden kısım, yani istanbulu ilgilendiren kısımda 6 adet segment vardır. bunlar körfez segmenti (99da kırılan segment), adalar segmenti, doğu sırtı fayı, kuzey fayı, batı marmara fayı ve gaziköy fayıdır. bu segmentlerin konumları, kaç yılda bir kırıldıkları ve en son kaç yıl önce kırıldıkları şu şekildedir.
    https://eksiup.com/p/6c330450my4r

    şimdi burada körfez zaten 21 yıl önce kırıldı ve enerjisini adalar segmentine yükledi. körfezi boşverelim. gaziköy de 107 yıl önce kırılmış. orada da uzun süre deprem olmaz. ve fakat istanbulun tam açığındaki üç segmentte kırılma periyotlarını doldurmuşlar. bunun dışında şöyle de bir tablo yaptım, bu 6 segmentin üzerinde meydana gelen depremleri göstermek amacıyla.
    https://eksiup.com/p/65330454u4v3 bu depremlerin hepsi 7'den büyük depremlerdir. önceden ne zaman kırılmışlar, en son kırılmaları üzerinden ne kadar geçmiş?

    ayrıca milattan sonra olan, 6.8den büyük depremlerin yerlerini gösterir görseli de şöyle bırakayım. https://eksiup.com/p/gi330456jnkv

    marmara denizindeki segmentlerin tam konumu ve uzunluklarını gösterir görseli de şuraya koyayım https://eksiup.com/p/mn3304572oqw

    bütün bu veriler, 1939da erzincandan beri batıya doğru segment segment gelen deprem fırtınası, geçmiş depremler, marmara denizinin giderek derinleşmesi, istanbulda sürekli büyük depremler olacağını gösterir. bugun içişleri bakanı istanbulda 7.5 büyüklüğünde deprem için hazırlıklar yaptıklarını dile getirdi. yıllardır beklenen bir şey. elazığ depremi de olunca bazı hesaplamarı yeniden yapmaya karar verdim. deprem olasığıyla ilgili en geçerli hesaplamalar gutenberg – richter bağıntısı denen depremin magnitüd fonksiyonu ile oluş frekansı arasındaki doğrusal ilişkiden yola çıkan logaritmik hesaplamalardır. velasıl tarihsel depremleri marmara için formülize ettiğimizde karşımıza çıkan istanbul depremi ihtimalleri şu şekildedir.
    https://eksiup.com/p/yi330464952r yine 7 ve üzeri bir deprem için körfez ve gaziköyde deprem ihtimalinin yakın gelecekte olmadığını, fakat diğer segmentlerde yüksek olasılıklı olduğunu görüyoruz.

    bölüm 2: binamız yıkılır mı?

    önce şunu okuyun (bkz: #95852387)

    şimdi bir kaç konuya değineceğim. aslında son 20 entrymi incelerseniz bu konuda pek çok bilgi verdiğimi anlarsınız. bu konuda çok konuştum silivri depremi sonrası, artık yazacak pek bir şey kalmadı. ama eklemek istediğim şeyler var.

    birincisi, lütfen rica ediyorum binanız 2001 sonrası yapılmış ise bana mesaj atmayın. evet binanız yıkılmaz. 2001 sonrası binalar yıkılmaz. zemini kötü olsa da yıkılmaz. bu konuyu kapatalım. evet ataşehir ağaoglunda oturuyorsanız gene yıkılmaz. başakşehir de yıkılmaz, tokiler de, fikirtepedeki 212 de yıkılmaz.

    depremde sadece ve sadece eski, çürük ve ayakta zor duran binalar yıkılır. 1999 depreminde adapazarı ve gölcük fayın tam üstünde olmasına rağmen ve tüm binalar 99 öncesi yapım olmasına rağmen ve hemen hemen tüm binalarda deniz kumu, elle karma beton ve nervürsüz demir olmasına rağmen 7.4lük bir depremde, fayın tam üzerinde binaların yüzde 8'i yıkıldı. buradan şunu anlıyoruz, betonu nerdeyse çamur gibi olmuş, ayakta zar zor duran binalar depremde yıkılır.

    istanbulda deprem olduğunda pendikten büyükçekmeceye kadar e-5 yoluyla sahil arasında kalan kısımda yıkımlar olacak. diğer semtlerde çok az yıkılma olur. çünkü fayın etkileyeceği kısım burası.

    istanbulun adapazarı depremine göre şansı şu: adapazarındaki binalar fayın tam üzerinde idi, istanbulda ise fayın binalara en yakın yeri 3 km, denizin içinde. istanbul bu açıdan şanslı. fakat şanssız olduğu durum şu, adapazarı ve gölcükte en büyük bina 5 kat idi, istanbulda depremin vuracağı bölgede 10-15 katlı pek çok eski yapı var ve biz ülke olarak henüz bunu tecrübe etmedik.

    10 katın üzerindeki eski binalara ne olacağı belli değil, ama 5-6 kat civarında binaların çok çok kötü durumda olanları yıkılacak. bina eski bile olsa, durumu çok kötü değilse istanbul depreminden sağ kurtulabilir. burada devlete ve vatandaşa düşen görev e-5 yolu ve sahil arasında 10 katın üzerindeki binaların icabına bakmak. 10 katın altındaki binalarda ise durumu çok çok kötü olan binaları tahliye etmek.

    peki binamızın durumun çok kötü olduğunu nasıl anlarız. eski yapılardan bahsedecek olursak maalesef bunu siz anlayamazsınız. çok basit fikirler vermek gerekirse binanızda temelden çatıya uzanan perdelerin olması çok önemli. betonarme perdeniz varsa (bodrumdaki toprak perdesi değil) binanın şansı yüksek. bir de, elazığ depreminde dikkat ettim, yıkılan binaların hiç birinin balkonunda kiriş yoktu. balkonun etrafı kirişle dönmeyen binalar yıkıldı elazığda. normalde kirişler pencere üstlerinden gelir, balkonun etrafından dolaşarak binayı çevreler. ama çok eski binalarda balkonlara kiriş konulmazdı. resimlerde kırmızı çizgi koyduğum yerler kirişin devam etmesi gereken yerler.

    https://eksiup.com/p/r63304775t2y
    https://eksiup.com/p/oj330478w3kg
    https://eksiup.com/p/4k330480prgq
    https://eksiup.com/p/n33304817ygu

    balkonda kirişi olmayan bina hakkında şu yorumu yapabiliriz, balkona kiriş konmayarak malzemeden ve işçilikten tasarruf edilmiştir. binada tam çerçeve sistemi oluşturulmamış. bunu yapan adam binaya perde de koymaz, çimentoyu da gıdım gıdım koyar. keza elazığda yıkılan binaların hiç birinde balkonda kiriş yoktu, hiçbirinde adam akıllı enkaz yoktu, hepsi de toza dönüştü. binaların çimentosuz oluşu enkazdan belli oluyor. ayrıca çimento gridir, kum bej. enkaz bej rengi ise binaya çimento çok az koyulmuştur. elazığdaki bina yıkıntılarına bakın, hepsi kum rengi.

    siz de bu gibi binanızın dışından bakıp balkon etraflarında kiriş var mı yok mu kontrol edebilirsiniz. dediğim gibi balkon etrafı kirişli ise bu binanın sağlam olduğu anlamına gelmez ama kirişiniz yoksa bu bina yapılırken bazı şeylerden kısıldığı ve binanın en az 35-40 yıllık olduğu ve çoğunlukla perdesiz olduğu, depreme karşı değil ayakta durmaya karşı yapıldığı anlamına gelir. istanbul sınırları içerisinde 2000den fazla binanın deprem testini yapmış biri olarak diyebilirimki balkonu kirişsiz binalar en eski binalardır, 85 öncesi yapılardır, depremde ilk yıkılacak yapı gurubudur ve kendi istatistiklerime göre hiç birinin betonu c8'i geçmez.

    bu binanın balkonunda kiriş var mesela, balkona alttan bakınca alt tavan çukur görünüyor, tavanın etrafında kiriş var ve tavanda havuz oluşmuş.
    https://eksiup.com/p/hs3304855pvw

    bu iki binanın balkonunda ise kiriş yok, pencere üstlerinden gelen kirişler balkona gelince kesilip içe dönmüş, tıpkı elazığdaki gibi. https://eksiup.com/p/j3330486cfjq

    bu bina işini özetleyecek olursak, kabaca ve iyimserce istanbulda 1 milyon 250 bin bina var. bunların yaklaşık 850 bini 2001 öncesi yapıldığı için depremde yıkılma riski barındırıyor. 850bin binanın kabaca 500 bini e-5 altında olsa, yani yıkılma bölgesinde olsa ve 99 depremi gibi binaların yüzde 8'i yıkılsa 40 bin bina eder. ama istanbul faya 3 km uzak olduğu için oradan biraz kurtarsa 25 bin bina eder. ama yüksek binalarımız olduğunu göz önünde bulundurursak bu da 30 bin bina eder. 30bin binada, bina başı 5 ila günün saatine göre değişir elbet, 50 arası insan ölür. ortalama 10 kişi desek 300bin civarı bir insan ölecektir sadece istanbulda. deprem gece olursa 500.000i bile geçer.

    edit: 2001 sonrasi yapilar icin balkonda kiris aramaya gerek yok.

    bir binanin nasil guclendirilecegiyle ilgili liki de suraya birakayauim. (bkz: #101223043)
  • ben o gün görücem bu imar affı yapanları.
  • (bkz: #101118992)

    bilimsel açıklamalarını okurken aklıma gelen tek şey : coğrafya kaderdir.

    araplar alttan bastırıyor, ermeniler sağdan yolu tıkamış, karadenizliler sabit kafa, anadolu’nun geri kalanı isyan edip ufaktan ufaktan yunanistan’a doğru iteleniyor.

    üstündekinin hikayesi neyse altındakinin de o resmen.
hesabın var mı? giriş yap