• günlerdir kendisini düşünmekten uyuyamadığım ve evet korkmak ayıpsa da değilse de deli gibi korktuğum, ne zaman bununla ilgili bilimsel yazı okuma gafletine düşsem o okuduğum her yazıda, her videoda kesin gözüyle bakılan ve uykularımı hiç dönmemek üzere tekrar tekrar kaçıran depremdir. bi de oturduğum yer bağcılar, oturduğum bina üzerinde çatlaklar olan bi yer.. oturduk ölümü bekliyoruz bakalım. bi belgeselde izlemiştim, 2. dünya savaşı sırasında askerler ölüm korkusundan kitlenip kalıyorlardı, bacakları falan uyuşuyordu, tuhaf hareketler sergiliyorlardı. resmen aynısı oldum kitleniyorum arada, ufacık bi seste bile uyuşup kalıyorum. he büyük deprem olmazsa da(inşallah olmaz) 3-4 şiddetinde bir depremde bile olsa kalp krizinden giderim gibime geliyor.. neyse, hakkınızı helal edin dostlar her türlü ölecem gibi..
  • küçükçekmece kanarya bölgesinde şimdiden de demirleri çıkmış yüzlerce bina var yana kaymış sıvası dökülmüş demiri korozyona uğramış hatta deniz kumuyla yapılmış 99dan önceki binalar. iburası incelemeleri e göre z3 c sınıfı bir zemin yani parçalanmış kayaç sert kum çakılı arazi inişli çıkışlı bir yer.1999 depreminde burada bir yıkım olmadı zeminden belki kurtarırız ama ya kağıttan binalar fakir halk nereye taşınacak? afad arama kurtarma ekibine kaydoldum eğitim alıcağım olur da inşallah hayatta kalırsam var gücümle kolucapım insanların yardımına.
  • deprem olduğundan bu yana devamlı kandilli rasathanesinin marmara ve silivri açıkları değremlerine bakıyorum. devamlı yükselerek devam etmeye başladılar.
    5.8 den sonra azalarak bittiler diye düşünmeye başlamıştım. çünkü 1.9 un atında inmişti çoğu. hatta marmara hiç kıpırdamadı 1-2 gün. şimdi ise önce bir kaç gün 2.0-2.5 aralığında seyredip bu 1-2 gündür de 2.5-3.0 aralığına oturmaya hatta 3.1 leri zorlamaya başladılar.
    tırsmıyor değilim.
  • bu depremden kayıpsız (sadece kendimiz değil sevdiklerimiz, ailemiz vs) çıkmamız mümkün değil. her ne kadar sağlam binada oturursanız oturun, depremin gece mi gündüz mü olacağı muamma. şehrin her yanı yıkılmaya ramak kalmış binalarla dolu. depreme nasıl bir ortamda yakalanacağımız belirleyecek kaderimizi. tek çare var, istanbul'u terketmek..
    (bkz: istanbul'dan siktir olup gitmek)
  • gerçekleştiğinde istanbul ile birlikte birçok şehri yerle bir edecek depremdir. 7'nin üzerinde bir şiddette olacağını söylüyor uzmanlar, ki bunu tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok. korkutucu olan ise 5.8'lik depremde bine yakın bina hasar almış ve yaralananlar olmuşken, büyük şiddette bir depremin yaratacağı acı bilanço nasıl olur, varın siz tahmin edin.
  • bu deprem konusunda söylenmesi gereken her şey söylendi bence.

    o nedenle, lütfen artık şu başlığı hortlatmayın. ne olacağını biliyoruz. felaket senaryolarına daha fazla ihtiyacımız yok.

    şu an ihtiyacımız olan, psikolojimizi az da olsa sağlam muhafaza edip, depreme hazırlanmak için kendimizde güç bulmak ve eyleme geçmek; gerek bireysel ve gerekse toplumsal olarak bir şeyler yapmak/yapılmasını sağlamak... başka da yapacak tek bir şey yok...

    toplanıp taksim'de yürüyelim mesela, ölmek istemiyoruz diyelim... kampanya başlatıp hükümeti zorlayalım. medyanın desteğini arkamıza alıp yöneticilerin dikkatini çekelim...

    ama artık lütfen birbirimizi daha fazla korkutmayalım; herkes neyle karşılaşacağını zaten az çok biliyor artık. kalan iki damlacık psikolojimiz bize her zamankinden daha çok lazım; emin olun!
  • 99 depremini içerenköy'de 7. katta yaşadım. depremin oluş anını, kitapların raflardan düşüşünü, sanki 3 ordu asker hücuma geçmiş gibi çıkan uğultuyu ve ayakta durmaya dahi imkan vermeyecek sarsıntıyı bugün gibi hatırlarım. daha henüz 16 yaşındaki halim, yaşamın bu tehlikeden uzak bir yerde sürdürülmesi gerektiğini kavramıştı.

    45 saniye süren deprem 55 saniye sürseydi, şu an bu yazıyı belki de yazamıyor olacaktım.

    üniversiteyi istanbul dışında okudum, hayatımı da almanya'da kurdum. ancak bu tehlikeden çok uzakta yaşayan, bunun etkisinden kurtulamamış, uzmanların ağzının içine bakarcasına gelişmeleri takip eden biri olarak ben, istanbul'da yaşayıp da yok 'olmayacak depremdir' yok 'rahat bırakın bizi, anladık, olacak da ne bu sürekli başlık hortlatıyorsunuz' diyenleri anlamakta zorluk çekiyorum.

    yapılması gereken, afet toplanma merkezlerine yapılan yapıları, buna izin verenleri, toplanan vergilerin nereye gittiğini sorgulamak ve hesap sormaktan geçiyor. ki, çok geç de olsa şu an gerçek anlamda önlemler alınmaya başlansın.

    şu videoyu da buraya bırakayım. bilhassa unutkanlığıyla ünlü insanımıza o günleri bir hatırlatayım. kim bilir, belki de ona hayatının aslında kıymetli olduğunu ve hesabını sorması gerektiğini 2000 kilometre öteden fark ettiririm...
  • istanbul'u canından çok sevmek.
  • ölüm nasıl gizliyse deprem de gizli. jeolojik çalışmalar, araştırmalar vs elbette çok önemli ama mevcudu gözlemek, istatistiklerden bir çıkarım yapmak ve tahminde bulunmaktan daha fazla bir işe yaramıyor maalesef. tedbir alalım ama psikolojimizi de bozmayalım.
  • geçen hafta herkesin konuştuğu bir mesele iken operasyon nedeniyle gündemden
    düşmüş tehlike. tedbir alalım falan deniyordu, iyice yalan oldu. allah korusun yarın olacak olsa 'kesin ameriga yaptı' diyecekler bi de.
    sonumuz hayrola.
hesabın var mı? giriş yap