• bir bektaşi her ne olursa ''allahtan'' dermiş.
    birgün bir külhanbeyi bu bektaşinin ensesine okkalı bi tokat patlatmış. sonra bektaşi arkasını dönünce külhanbeyi;
    -baba efendi ne bakıyosun? allahtan..
    demiş
    -eyvallah evlat.. bende allahtan olduğunu biliyorum ama hangi pezevengin eliyle yaptırdı diye merak ettim ona baktım
  • bir toplantida ahlakin bozuldugundan bahsediliyormus.. orada bulunanlardan birisi, boyle giderse, dunya alt ust olacak diye hayiflanmis..bunu duyan bir bektasi ne dertleniyorsun yahu diye atilmis.. belki alti ustunden daha iyi cikar..
  • "hicivinde bu kadarı" dedirten, insani güldürürken düşündüren* fıkralar.
    sofuluğun, bağnazlığın, softalığın ve yobazlığın karşısında durmaya çalışanların yergi silahlarıdır.

    örneğin:

    bir bizim gün bektaşi'yi zorla camiiye götürmüşler. imam o günkü vaazında alkolün kötülüklerinden bahsediyormuş.

    bir ara cemaate dönüp şöyle buyurmuş:
    - efendiler, eşeğin* önüne bir kova su koyun, bir kova da rakı... hangisini içer?

    cemaat hep bir ağızdan:
    - suyu hoca efendi, suyu...
    demişler.

    imam efendi kendini tutamayıp daha da ileri gitmiş:
    - neden peki efendiler? neden rakıyı değilde suyu içer?
    diye sormuş.

    cemaatten hiç ses çıkmaz olmuş, imam da sinirlenmeye başlamış. bu arada bizim bektaşi'nin de dayanacak gücü kalmamış ve imamın sorusuna şöyle yanıt vermiş:
    - eşekliğinden imam efendi, eşekliğinden...
  • bektaşi cuma'ya gitmiş. camide hoca yüksekçe bir yere çıkmış boyuna
    nutuk atmakta...hem de şarap içenleri açıkça kınamaktadır.

    bektaşi can kulağıyla dinlemeye başlamış, hoca devamlı şarap
    içenler öbür
    tarafta her türlü ceza görecek. şarap içmeyenler her türlü sefa
    görecek. hatta herbirinin emrine kırk huri verilecek... huriler
    şöyle güzel,böyle hoş,başka türlü...

    şarap içenlerinse içtikleri her şişe şarap, kıl köprüden geçerken
    boyunlarına asılacak..!!! demis. bektaşi dayanamamış durduğu yerden seslenmiş:
    "hoca efendi şişeler dolu mu olacak, boş mu!"

    hoca gürlemiş "bre zındık sen dolu şişelerle öbür tarafı meyhane
    mi sanırsın?"

    bektaşi boynunu büküp itiraz etmiş:

    "iyi ama hoca, adam başı kırk huri ile sen de öbür tarafı kerhane
    mi sanırsın?"
  • rivayet bu ya; bekta$i camiye gider cemaatle namaza durur. namaz bittikten sonra egilip dogrulurken uzerindeki bo$ icki $i$esini du$urur. bunu goren cemaat hucum eder: "bre gafil gunahi i$lemi$sin madem gunaha vesile olan alet ile camiye gelmeye utan bari!". erenlerin cevabi: "herbirinizde zina aleti yok mudur? kapida bırakip mi girersiniz iceri?".
  • hoca: abdest dinin temelidir.. deyince

    bektaşi: bu nasıl temeldir ki ,bi osurukta yıkılır... der

    dokunulmaz düşündüğümüz islam'ı, dokunulur ve gülümsetir kılar...
  • bektaşiye bir gün sormuşlar...
    gelse bir dilberi ahu
    olsa savmı ramazan
    dilber-i ahumu efdaldir ,
    yoksa savmı ramazan mı?
    bektaşi cevap verir:
    fırsatı fevketme zinhar...
    sür sefasın dilberin
    olur kazası savmın
    olmaz kazası dilberin....
  • bektaşiyi yine ramazanda öğle vakti yemek yerken yakalayıp sıkıştırmışlar:

    - neden oruç yiyorsun?..

    bektaşi:

    - ulan, demiş, aç gezerken kimse bir şey sormuyor; bugün yiyecek bir şey buldum, hepiniz üstüme geliyorsunuz!..

    -alıntı- ilhan selcuk
  • rumelihisari bektasi tekkesi post-nisini naf'i baba'ya dervislerden biri gelir ve:
    - "baba erenler, bu yil bagda üzüm pek cok oldu, ne yapalim der?" der.
    baba erenler:
    -"pek ala... konu komsuya dagitiniz!" emrini verir.
    dagitirlar, yine cok. dervis yine "ne yapalim?" deyince; "küfelerle yola cikarin gelip gecen herkese verin" buyurur. bir kac gün sonra dervis tekrar huzurda peymanceye gecer.
    - baba erenler, dagittik dagittik, yine de cok, koyacak yer kalmadi. ne yapalim?
    baba erenler:
    -suyunu sıkın, küplere doldurun, bakalim tanri ne gösterir?
    kaynak: bedri noyan dedebaba, vi. cilt, bütün yönleriyle bektasilik ve alevilik
  • baba erenler sicak bir ramazan günü bir dostu ile karpuz yerken zaptiyeler tarafindan yakalanir ve ikisi de karakola götürülürler. komiser erenlerin yanindakine sorar:
    -mübarek ramazan, alenen yemek yemeye utanmaz misin?
    adam boynu bükük, cevap veremez. komiser erenlere döner:
    -ya sen?
    erenler:
    -evlat, ben hristiyanim. bizim oruc tutma zorunlulugumuz yok.
    ona, "haydi, öyle ise sen git" derler ve arkadasini tutuklarlar. baba erenler kapidan dönerek komisere:
    - ben sizin dininizi cok begendim, müslüman olmak istiyorum ama bir sartim var. müslüman olursam su arkadasimi serbest birakir misiniz?
    bir hristiyani müslüman yapmanin sevabiyla mest olan komiser razi olur. erenler hemen orada kelime-i sahadet getirir. herkes memnun, erenler arkadasini karakoldan alir, yola düzülürler. dostu:
    -"yahu ben hristiyanim demeye dilin nasil vardi?" deyince; erenler:
    -sesini cikarma. hristiyan oldum kendimi kurtardim, müslüman oldum seni kurtardim. daha ne istiyorsun?
    kaynak: bedri noyan dedebaba, vi. cilt, bütün yönleriyle bektasilik ve alevilik
hesabın var mı? giriş yap